Duygusal Zorluklarla Başa Çıkmanın En Etkili Yolları

Yazı Boyutu:
Kaygı, karamsarlık ve korku duygularından uzak durulması için yapılması gerekenleri SiZe Bütünsel Yaklaşım Kurucu Ortağı olan Sibel Yücesan’a sorduk.

Sibel Yücesan
“Resilient” olmak ne demek?
Resilience kelimesinin tam Türkçe karşılığı yok. Biz şirket olarak bu kelimeyi “zor zamanlarla baş etme becerisi” diye çeviriyoruz. Öncelikle bu bir beceri çünkü hepimiz resilient olmayı öğrenebilir ve geliştirebiliriz. İkincisi, resilient olmada üç temel tema var: Mukavemet (darbeye karşı koyabilmek), esneklik (aynı bir fırtınada ağacın dallarının eğilmesi ama kırılmaması gibi; hep dimdik ayakta kalmak değil, hacıyatmaz gibi eğilmek ama tamamen düşmemek), zorluklardan öğrenerek büyüyerek çıkmak.
Resilient olmamız, öncelikle hasta olmamak için çabalamaktan geçiyor. Resilient olmada bedenin iyiliğini sağlamak ve sürdürmek, beden enerjisini iyi yönetmek çok değerli. Beden kısmı dışında resilient olmak, “Dayanmalıyım, ayakta ve dimdik, sağlam kalmayalım” demek yerine; zor dönemin içinde olumsuz kadar olumlu şeylerin de hayatımızda olduğunu hatırlamak, duygularımızın farkında olmak, kendimize esnemek için alan tanımak ve bu süreci kendimizi tanımak için bir öğrenme fırsatı olarak da görmek.

İnsan olarak bizler zorlandığımız ve konfor alanlarımızdan çıktığımız zamanlarda büyüyor ve gelişiyor, potansiyellerimizin farkına varıyoruz. Belki de “asla yapamam” dediğimiz şeyleri de yapabildiğimizin farkına varıyoruz. Örneğin “15 gün hiç dışarı çıkmadan evde oturamam” diye düşünmüş olabiliriz ama pandemide bunu da yaptık. “Asla yapamam” diye bir sınırımız yok gerçekte. Çok şeyi yapabiliyor ve katlanabiliyoruz. Yani kendi resilience dünyamızı da keşfediyoruz. Buna izin verelim.
Duygusal olarak dayanıklı olmak nedir?
Duygusal olarak dayanaklı olmak için öncelikle duyguların farkında olmak gerek. Duygular olumlu olumsuz diye ayrılmaz. Zorlayan duygular olabilir. Tüm duyguların bir mesajı var. “Kaygılıyım, endişeliyim, öfkeliyim, üzüntülüyüm” diye kendimizi suçlamayalım. Tüm bu duyguları hissetmek, hayatımızın bir parçası. Bu duyguların amacı hayatımızı sürdürme çabamızla ilgili. Bu tür duygularımızı kontrol etmeye çalışmak yerine, normal olduğunu hatırlayalım. Duygularımızdan kaçmak değil, durup yüzleşmek ve verdikleri mesajları dinlemek önemli. Aşırıya kaçan kaygı ve endişe düzeylerindeysek muhakkak bir uzmandan yardım talep edelim.
Zorluklarla başa çıkmada bize neler engel olur? Bunlar için kullanabileceğimiz kaynaklar neler? Nelere dikkat edelim?
Hayatımızda kontrol edemeyeceğimiz ve edeceğimiz alanlar var. Mesela sosyal medyada paylaşılan olumsuz ve asılsız haberleri kontrol edemeyiz. Bunları paylaşmak, konuşmak, bunların içinde kaybolmak bizim engellerimizden biri. Arkadaşımız, aile üyemiz, bizden daha çok paniğe kapılan biri bizi tetikleyebilir. Dijital dünya hem zehir hem panzehir. En büyük kaynağımız kişisel farkındalığımız, düşüncelerimizi, duygularımızı, bedensel tepkilerimizi, kontrol edip edemeyeceklerimizi görmek anlamak ve buna göre hareket etmek. Bireysel olarak zindeliğimizi ne kadar iyi yönetebilirsek, ailemize, çevremize ve topluma o kadar faydalı olabiliriz. Öncelikle kontrol edemeyeceğimiz alanları belirleyelim. Bazı şeyleri kontrol edemeyeceğimizi ve değiştiremeyeceğimizi kabul edelim. Kendi etki alanımıza odaklanmak bizi iyi tutar.

Hayatımızda kontrol edebileceğimiz alanları belirleyelim. Neleri kontrol edebileceğimizi bilmek daha iyi hissetmemizi sağlar. Ne kadar olumsuz olsa da gündemimizi, ne yiyeceğimizi, kimi arayacağımızı, neleri ifade edeceğimizi, neye evet neye hayır diyeceğimizi, davranışlarımızı kontrol edebilir, önceliklerimiz hakkında kararlarımızı verebiliriz. En önemli kaynağımız kendi irademiz, motivasyonumuz, olumlu tutumumuz, mizah anlayışımız, aile içi dayanışma yeteneğimiz, sevgimiz ve şefkatimizdir.
Dayanıklılık adına neleri yapmamızı tavsiye edersiniz?
Bedenimizi güçlü tutmak, beden enerjisini iyi yönetmek çok önemli. Uyku, beslenme, su, sağlıksız alışkanlıklardan uzak kalmak bunların başında geliyor ve tabii doktorların tavsiye ettiği diğer önlemlere dikkat etmemiz gerekiyor.
Bunun dışında, her gün 6 dakika veya 3 sayfa duygularımız hakkında içimizden geldiği gibi yazı yazalım. Günlük tutmak, duyguları not etmek terapi etkisi yaratır. Sanat ve müzik ile ifade etmek de bir yöntem. Kısaca duyguların bir şekilde akmasına izin verelim.
Her gün bize iyi geleceğini düşündüğümüz birkaç aktivite planlayalım. Kitap okumak, açık havada yürüyüş, meditasyon, kısa uykular, şarkı söylemek, resim çizmek, yap boz, mandala, duş almak, ilgimizi çeken konularda online eğitimler almak… Kısa da olsa bu tür aktiviteleri hayatımıza katalım. Sevdiğimiz insanlarla telefon konuşmaları yapmak, haberleşmek, olumlu şeylerden bahsetmek ruhsal zindeliğimiz için önemli.

Şükür, en güzel ruhsal ilaç! Şükür listesi yapalım. Akşam yatarken o güne ve genel olarak hayatımıza odaklanarak şükredecek en az üç maddeyi bir deftere ya da kağıda yazarak günü kapatalım. Bu listemizi sabah kalktığımızda da okuyup güne motivasyonla başlayabiliriz. Ruhumuza iyi gelenleri hayatımıza ekleyelim; mesela dua etmek gibi…
Hayatın komik taraflarını görmeye gayret edelim. Hayatın uzun vadede sunacağı esprileri, eğlence alanlarını anımsamak, çevremizdeki olaylara, kişilere biraz mizah penceresinden bakmak da psikolojik iyi olma halimizi destekler.
Başkası için güzel bir şey yapalım. Ne zaman davranışlarımız olumlu olursa, duygularımız da olumlu oluyor. Birine iyilik yapmak, anında o kişinin yüzünde gördüğümüz gülümseme, içten bir bakışla bizde mutluluk hissi yaratıyor. Başkası için güzel bir şey yapmamıza engel olacak hiçbir şey yok. Bir bardak su getirmek de olabilir, bir teşekkür maili atmak da, telefon edip hayatınızdaki anlamını paylaşmak da olabilir. Olasılıklarımız düşündüğümüzden çok olabilir.
Meditasyon, mindfulness ve nefes gibi tekniklerden yaralanabiliriz. Zihin olumsuz düşüncelere kolay saplanır. Felaketleştirme senaryolarımızı fark edelim. Ve böyle anlarda sakin bir köşeye çekilip basit nefes ve mindfulness teknikleri uygulayabiliriz. Basit diyorum; çünkü bu tip bilim temelli nefes ve mindfulness tekniklerini öğrenebileceğimiz pek çok eğitim, kitap ve app’ler var. Çok uzun zaman ayırmamıza gerek yok. Her sabah her akşam ve aralarda ihtiyaç duydukça 10 dakika ayırmamız dahi yeterli.
İnsanın Anlam Arayışı kitabının yazarı Viktor Frankl’ın dediği gibi: Başımıza gelen olayları seçemeyebiliriz ama bu olaylara nasıl tepki vereceğimizi seçme özgürlüğü her zaman elimizde.
Sibel Yücesan Kimdir?
SiZe Bütünsel Yaklaşım Kurucu Ortağı olan Sibel Yücesan, 2016 senesinde Co-Active Koçluk eğitimini, 2017 senesinde Salveo Partners “Thriving Workplace Culture” danışmanlık sertifikasyonunu tamamladı. 2015’te faaliyete geçen SiZe Bütünsel Yaklaşımı çatısı altında kurumsal zindelik ve çalışan esenliği konularında danışmanlık ve eğitmenlik çalışmalarının yanı sıra iş hayatı, kariyer koçluğu ve mentorluğu, mindfulness koçluğu çalışmalarına ve sivil toplum kuruluşlarına aktif destek vermeye devam ediyor. Yücesan ayrıca “Mindfulness in Schools Projects” 7-12 yaş eğitmenlik sertifikasyonunu 2019 senesinde tamamlamış, çocuklarla mindfulness çalışmalarına başlamıştır.