Başarılı İşveren Markaları: Eda Güzeldemir Demiray, Shell & Turcas
Yazı Boyutu:
İşveren markası; işverenin sunduğu ekonomik, psikolojik ve fonksiyonel faydaların toplamı olarak karşımıza çıkıyor. Peki, şirketler işveren markası süreçlerini nasıl kurguluyor ve nelere dikkat ediyor? Shell & Turcas İnsan Kaynakları Direktörü Eda Güzeldemir Demiray anlatıyor.
Şirket istikrarı ve çalışan mutluluğu söz konusu olduğunda konu ilk önce işveren markası oluyor. Özellikle pandemi sürecinin bu konuda çok etken olduğu konuşuluyor. Pandemi ile neler değişti ve işveren markası olmayı siz nasıl tanımlıyorsunuz?
Tüm çalışanların kendisini mutlu hissettiği bir şirket olabilmek için, öncelikle güçlü bir kurum kültürüne sahip olmak gerektiğine inanıyoruz. Shell Türkiye adına bu kültürün temelini “dürüstlük”, “bütünlük” ve “insana saygı” gibi çok kıymetli temel değerler oluşturuyor. Öte yandan Shell; insan odaklı yaklaşımı ve iş sağlığı ve güvenliğine yönelik aldığı önlemlerle, arzu edilen çalışma ortamını sağlıyor.
Ayrıca, “çeşitlilik”, “eşitlik” ve “kapsayıcılık” başlıklarına gösterdiğimiz hassasiyet, sürdürülebilirlik yaklaşımımız, geniş yan haklarımız ve esnek çalışma uygulamalarımızla birlikte sosyal yatırım projelerimizle; hedefimiz her konuda “Hep İleride” olmak.
Bu kurumsal bakış açısını ve temel değerlerimizi Shell gibi dünyanın en köklü ve değerli markalarından biriyle birleştirdiğinizde ise çalışanları tarafından gerçek anlamda aile gibi hissedilen bir şirket ortaya çıkıyor. Bu yapıyı da karşılıklı güven, açıklık, ekip çalışması ve profesyonellik gibi çalışma ilkeleriyle her geçen gün daha da güçlendiriyoruz. Hedefimiz daima tüm çalışanlarımız için mutlu, huzurlu ve güvenli bir çalışma ortamı sağlamak.
1923’ten bugüne Türkiye’nin gelişimine katkı sağlıyoruz ve bu süreçte gerçekleştirdiğimiz öncü çalışmalarla bugün Türkiye’nin çalışmak için en çok tercih edilen ve en beğenilen şirketlerinden biriyiz. Yeteneklerin çalışmak istediği bir şirket olarak, çalışanlarımıza geniş ve eşit fırsatlar sunuyoruz. Odağında güvenli bir çalışma ortamı sunan güçlü çalışma prensiplerimiz şirket kültürümüzü oluşturuyor. İnisiyatif almanın, ekip çalışmasının, çeşitlilik ve kapsayıcılığın desteklendiği, bağlılığı yüksek bir çalışma ortamı sunuyoruz. Liderlik ekibimiz de bu doğrultuda çalışanlarımızın refahını sağlamayı hedefliyor ve onlar için önemli olan konuları göz önünde bulundurarak kararlar alıyorlar.
Bu temeller üzerinde aslında pandemi öncesinde çalışmalarına başladığımız ama pandemi ile gerekliliğini bir kez daha ispat eden “Öğrenen Zihniyet”, şirket kültürümüzün merkezine yerleşmiş bulunuyor. Bu şekilde sürekli öğrenmeyi ve esnek hareket etmeyi destekliyoruz.
“Ögrenen Zihniyet” ile birlikte inovasyon ise günlük hayatımızın merkezinde yer alıyor. Sürekli İyileştirme ve Sürekli Geliştirme çalışmaları ile yaptığımız herhangi bir işi daha iyi nasıl yapabiliriz, müşterilerimizin ihtiyaçlarını nasıl karşılayabiliriz sorularına farklı çözümler önerebiliyoruz. Buna en güzel örneklerden biri; “Neden çocuklara özel tuvaletimiz yok?” sorusunun karşılığında sektörde çocuklara özel olarak tasarlanan ilk ‘Çocuk Tuvaleti’ni hayata geçirmemiz. Bu değerli öneri sayesinde bugün Türkiye’de 700’den fazla istasyonumuzda çocuk tuvaletleri bulunuyor. Ya da “Özel gereksinimi olan müşterilerimize nasıl daha konforlu bir hizmet sunabiliriz ve onların istasyonlarımızdaki süreçlerini nasıl daha kolay bir hale getirebiliriz?” sorusunun cevabı olarak yine sektörde bir ilk olan Engelsiz Hizmet Alanlarımızı hayata geçirdik. İstasyonlarımızı ziyaret eden özel gereksinimli misafirlerimizin yaşamını kolaylaştıran Engelsiz Hizmet Alanlarımız bugün 830’u aşkın istasyonumuzda var.
{144093}
Yeni kuşağın şirket seçiminde marka algısının ve çalışana kattığı değerin ön planda olduğunu düşünüyor musunuz? Yeni kuşak nasıl bir işveren markası görmek istiyor?
Kesinlikle… Gençler ilham veren, anlamlı bir amaca hizmet eden ve sorumluluk alan markaları iş veren olarak tercih etme eğilimindeler. 2050 yılına kadar net sıfır emisyonla faaliyet gösteren bir şirket olma hedefiyle tüm çalışmalarımızda sorumlu ve sürdürülebilir aksiyonlara odaklanıyoruz. Gençlerin geleceğe hazır olmaları için çalışmayı da kendimize misyon ediniyoruz.
Bu doğrultuda, “Fuel Up Your Future” adını verdiğimiz işveren markası stratejimiz ile genç yeteneklere dokunmaya çalışıyoruz. Yaz dönemini kapsayan Kısa Dönem, eğitim öğretim dönemini kapsayan Uzun Dönem olmak üzere iki tür staj programımız var. Bu staj programlarında çoğu zaman 3 ve 4. sınıf öğrencilerine yer veriyoruz.
Online staj programımız, programda yer alan öğrenci arkadaşlarımızla birlikte tasarladığımız, 1 ve 2. sınıf öğrencilerini kapsayan, 30 gün boyunca öğrencilerle hibrit olarak bir araya geldiğimiz “Shell Summer Training” programına dönüştü. Kişisel gelişim ile kariyer gelişimini harmanladığımız eğitimler ile öğrencilere fayda sağlamayı amaçlıyoruz. Bunun yanı sıra ofis ve saha ziyaretleri, liderlerle sohbetler gibi aktivitelerle öğrenci arkadaşlarımız ile kültürümüzle tanıştırmayı ve onları çalışma hayatına hazırlamayı amaçlıyoruz.
Shell Gençlik Sosyal Yatırım Programımız “İLERİDE” ile üniversitelerin 2. ve 3. sınıflarında eğitim alan, sürdürülebilirlik konusuyla ilgilenen ve kendini bu alanda güçlendirmek isteyen gençler için yeni yüzyılın becerilerini geliştirmelerine katkı sağlayacak bir platform yaratıyoruz.
Aynı zamanda eğitim öğretim dönemi içerisinde belli takvimler ile sınıf ve üniversite fark etmeksizin öğrenci arkadaşlarımız ile bir araya gelerek teknik ve sektörel farkındalıklar ile kişisel gelişimlerini de hedef alan online eğitimler organize ediyoruz.
Öte yandan, şirket içerisinde üç yıldır uyguladığımız “Tersine Mentorluk Programı”na bu yıl da üniversite öğrencilerini dahil ederek devam ediyoruz. Özellikle Z kuşağının iş hayatına girmesiyle birlikte değişen beklentiler, yetkinlikler ve çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık kavramları daha fazla önem kazandı. Bu noktadan hareketle, bilinen mentorluk programlarının aksine; üst düzey yöneticilerimizin menti, genç profesyonellerimizin ve üniversite öğrencilerinin mentor konumunda olduğu gruplar oluşturduk ve hem yöneticilerimize hem öğrencilerimize farkındalık sağlayan ve en önemlisi fark yaratan bir projeye imza atmış olduk. 6 ay süren bu programın ilk turunu tamamladık ve 12 üniversite öğrencisi mentorumuzun online mezuniyet törenini gerçekleştirdik.
Eşzamanlı olarak; 1935’ten bu yana gerçekleştirilen dünyanın en eski öğrenci yarışması Shell Eco-marathon’da Türk takımlarını destekleyerek ve Koç Üniversitesi Kariyer Merkezi ile beraber yürüttüğümüz “Enerji Sürdürülebilirliği Sertifika” programı gibi önemli çalışmalara imza atarak da gençlerin yanındayız.
İşveren markası uygulamalarını geliştirirken odak noktalarınız neler? Hep merak edilen bir diğer nokta da şu; pazarlama ve tanıtım faaliyetleri bu odağın neresinde ve şirketler çalışan için yarattıkları değeri dış dünyaya ne kadar yansıtabiliyorlar?
Odağımızda, yeni çalışma modelleri ile hızla değişen dünyada çalışanlarımızın kişisel ve mesleki ihtiyaçlarına fark yaratacak bir şekilde yanıt vermek var. Bu kapsamda çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık; yani eşit fırsatların ve katılımcılığın sağlandığı, her sesin duyulduğu ve herkes için fayda yaratan kararların alındığı bir ortam yaratmak önceliğimiz.
Özetle, nasıl bir çalışma hayatı hayal edildiğini çok iyi biliyoruz. Değerlerimiz ile çalışanlarımızın kendilerini güvende hissedecekleri, önemsendikleri ve geleceği birlikte inşaa edebilecekleri bir çalışma ortamı sunuyoruz.