preloader

Türkiye'de Yeni Bir Alan Olan Aile Şirketleri Danışmanlığı Nedir?

Türkiye'de Yeni Bir Alan Olan Aile Şirketleri Danışmanlığı Nedir?

Yazı Boyutu:

Psikoterapist Başak Gürtekin, Türkiye’de hâlâ çok yeni bir alan olan Aile Şirketleri Danışmanlığı hakkında bilinmesi gerekenleri ve yaptığı çalışmaları anlatıyor.

Türkiye'de Yeni Bir Alan Olan Aile Şirketleri Danışmanlığı Nedir?
Başak Gürtekin

Son zamanlarda isminizi daha çok iş dünyasında yaptığınız çalışmalarla da duymaya başladık. Bir psikoterapist olarak aile şirketleri danışmanlığı yapıyorsunuz. Bu yeni alanı ve girişiminiz Pera Consulting’i biraz açabilir misiniz?

Pera Consulting girişiminin amacı sistemik aile terapisinin temel ilkeleri ile şirket ideolojilerini bütünleştirerek; bir sistem olarak ailenin ve şirket kavramının incelenmesine odaklanmak üzerine dizayn edildi. Consultancy birimimiz tamamen yenilikçi bir girişim olan özel bir inisiyatif. Aslında kuruluşu Pera Counseling’den çok daha eski ve son yılarda benim zamanımın büyük bir kısmını bu birim alıyor diyebilirim.

Türkiye'de Yeni Bir Alan Olan Aile Şirketleri Danışmanlığı Nedir?
Pera Counseling psikoterapi, danışmanlık ve eğitim veren bir oluşum. Counseling birimimizde; psikiyatrik muayene ve danışmanlık hizmetleri veriyoruz.
Türkiye'de Yeni Bir Alan Olan Aile Şirketleri Danışmanlığı Nedir?
Consultancy birimimizde ise ailenin ve şirket kavramının incelenmesine odaklanıyoruz.

Ülkemizde “Aile Şirketleri Danışmanlığı” hâlâ çok yeni bir alan, özellikle deneyimin içinden gelen uzmanlara çok ihtiyaç var. İlk bakışta tamamen işletme ve yönetim kültürüne dair bir izlenimi olsa da çok büyük ölçüde psikolojik ve aile sistemlerine dair önemli kuramlar üzerine kurulu bir çatı. Hasar almış şirket dinamiklerini sadece finansal ve yönetimsel bir indirgemeci perspektifle değil, aile üyelerinin ilişki dinamikleri ve ruh sağlıklarını önemseyen bir tutumla, “bütüncül olarak” ele alıp onarmayı hedefleyen bir oluşumuz.

Buna ek olarak yeni nesil genç liderleri geleceğe hazırlayan, aile şirketlerinin kuşaktan kuşağa aktarılan deneyimsel miraslarına, sistemik teorinin perspektifi ile ışık tutan danışmanlık hizmetleri ve eğitimler veriyoruz. Bugüne dek ulusal ve uluslararası pek çok aile şirketiyle keyifli yolculuklarımız oldu, birlikte aile olmanın anlamını yeniden keşfettiğimiz çok değerli öyküler yazdık. Benim için bu alanda çalışmanın bambaşka bir manevi hazzı var çünkü beni de kendi hikâyemle sarmalayan, çalışırken kendimi evde hissettiren bir alan.

Yapılan çalışmalarda şirket psikolojisi kavramı örgütsel olarak ele alınıyor olsa da ilişkisel ve klinik bağlamda ihmal edilmiş bir tarihçeye sahip.

Aile şirketleri danışmanlığı alanında yaptığınız çalışmalardan ve sizin yolculuğunuzdan bahseder misiniz?

Bu alanda çalışmak benim için kendi hikâyemin doğal sonucu denilebilir. Ailenin sizin için ifade ettiği tanım siz farkına varmadan hikâyenizin içine sızar. Yetiştirildiğiniz öğretiler, rol modelleriniz, önceki kuşakların bıraktığı manevi miras, üstesinden gelinememiş konuların gölge düşürdüğü hayatlar ve daha pek çok temayı beraberinde getiren büyük bir konu “Aile Şirketi” meselesi.

Türkiye'de Yeni Bir Alan Olan Aile Şirketleri Danışmanlığı Nedir?
Yaptığım iş bana yeni nesil genç liderlerin yetiştirilmesine katkı sunulmasının, erken yaşlarda bu konularda destek alınmasının büyük farklar yarattığını gözlemleyebilme şansı sunuyor.

Ben dedemle büyüdüm, babamın da benimle hem fikir olduğunu ve incinmeyeceğini bildiğim için kendime dedesinin kızı diyebilirim. Dedem hayatımda tanıdığım en özel insan, tanıdığım en mücadeleci ruh, en köklü çınar, başarılı bir iş adamı ve kendini şiirleriyle ifade eden derin bir şair. Çok güzel iki evlat yetiştirmiş, biz torunlarını da aynı şekilde köklerine saygıyla, aile sofralarının bozulmadığı sevgi dolu bir düzen içerisinde büyüttü. İstanbul’a gelişi, memleketine duyduğu saygı ve şükranla, 70 yıldır yazdığı başarı öyküsü bugünkü şirket kültürümüzü oluşturan en sağlam temel. Şu an size kısaca anlattığım bu hikâye, üçüncü neslini gören pek çok aile şirketi için ortak duyguları barındırıyor.

Bugün aile şirketlerinin lokomotifi rolünde olan liderlerin çoğu farklı yerlerden İstanbul’a göç eden, kimi eğitimini sürdürme, kimi de küçük yaşta ticaretin içinde yaşama tutunma mücadelesiyle harmanlanmış çok çalışkan bireyler. Böyle olunca yaşam öykülerindeki ortak noktalar; göç, ayrılık, yalnızlık ve başarmak zorunda oluşlarının verdiği azmin zorluklarıyla dolu yılları oluyor. Bu cümleleri seneler içinde çalıştığım ailelerin değerli büyükleri ile kurduğum bağların bende bıraktığı izlerle kuruyorum. Aslında sadece bu temalardan da anlayabileceğimiz gibi aile şirketi meselesi şirketten önce bir aile meselesi; uzun bir hikâye, geniş bir soy ağacı ve derin bir öykü demek.

Çok sevdiğim bir söz var; “İnsanın yarası kimliği olur.” Benimki de tam olarak böyle bir deneyim… Aile şirketleri Türkiye ekonomisine yön veren en önemli aktörlerden biri. Fakat yapılan çalışmalarda şirket psikolojisi kavramı örgütsel olarak ele alınıyor olsa da ilişkisel ve klinik bağlamda ihmal edilmiş bir tarihçeye sahip. Lisans eğitimim boyunca üniversitemin mütevelli heyeti ve yöneticilerinden işletme yönetimi, finansal okuryazarlık alanlarında büyük teşvik ve destek gördüm. Özellikle öğrenci destek merkezi müdürümüzün emeğini asla unutamam, ilgi alanım olan konulara dair uluslararası ve ulusal tüm girişimlerimde büyük bir inançla arkamda durdu. Onlar gibi bu konularda duayen isimlerin rehberliğinde aile işlerinden kopmadan multidisipliner bir eğitimden geçmek, bugünden dönüp bakınca zorlu olsa da doğru bir kariyer planıydı. Bu nedenle daha okul yıllarında geleceğin lider adaylarını aile şirketlerinin zorlu yolculuklarına hazırlamaya başlamamız gerektiğine inanıyorum.

Yaptığım gözlemler bana en büyük ortak problemin yeni nesil liderlerin adaptasyon zorlukları ve şirket devir süreçleri olduğunu yeniden gösterdi.

Verdiğim danışmanlık süreçlerinde kendi yolculuğumda öğrendiğim tüm deneyimlerden yararlanmaya özen gösteriyorum, yönetim becerileri ve liderliğin yanı sıra, aile dinamikleri ve ruhsal dayanıklılık konularını özenle işleyen bir danışmanlık ve destek programım var. Yaptığım iş bana yeni nesil genç liderlerin yetiştirilmesine katkı sunulmasının, erken yaşlarda bu konularda destek alınmasının büyük farklar yarattığını gözlemleyebilme şansı sunuyor. Mezun olduklarında belirsizliğe düşmeleri yerine, akademik gelişimleri ile eş zamanlı olarak aile şirketlerindeki ilişkileri sağlıklı sınırlarla sürdürmeyi, – şeffaflık, adillik, sorumluluk ve liderlik -konularında ilkeler edinerek gelişime teşvik eden, destekleyici bir süreç sunmaya çalışıyorum.

Doktora araştırmalarımda aile işletmeleri olan sağlık kurumlarının şirket kültürü ve analizlerine oldukça büyük bir yer açtım. Yaptığım ilk gözlemler bana en büyük ortak problemin yeni nesil liderlerin adaptasyon zorlukları ve şirket devir süreçleri olduğunu yeniden gösterdi. Bu konuya aile şirketlerine dair yazdığım kitapta da büyük bir yer ayırmayı, örnek yol haritaları sunabilmeyi planlıyorum. Mesleğimin klinik deneyimi ile eş zamanlı olarak aile şirketimizde farklı görevler almamın bana en büyük katkısı, sistemler teorisinin sunduğu klinik formülasyonu şirketlerin tedavilerine entegre edebilme becerisi oldu. Klinik pratikte bir hastalığa sistemik perspektiften yaklaşırken bütünü ele alıp sistemin her bir parçasını nasıl etkilediğini incelemek, yaşanan bir krizin tüm sisteme etkisini gözlemlemek ve bütüncül bir bakışla çıkarımlar yapabilmek elimizdeki en değerli hazinedir. Buradan hareketle bu tedavi protokollerinin, bir aile şirketinin yaşadığı sorunu ele alma şeklimiz ve şirketi tedavi ederken kullandığımız yöntem ile aynı şekilde işlediğini söyleyebilirim.

Türkiye'de Yeni Bir Alan Olan Aile Şirketleri Danışmanlığı Nedir?
Bireyselleşme mücadelesi veren yeni nesil genç liderlerin kendilerini önceki kuşaklara ifade ederken kullandığı iletişim yöntemi hayatlarındaki kilit nokta oluyor.

Senelerdir Türkiye ve Amerika başta olmak üzere dünyanın her yerinden farklı sosyo-kültürel altyapı ve eğitim düzeylerinden gelen ailelerle çalışıyorum, birlikte sistemi hasta eden nedenleri araştırıyor ve bütüncül bir tedavi sürecine giriyoruz. Son yıllarda Avrupa merkezli farklı şirketlerin danışmanlık süreçlerini de yürüttüm ve gördüğüm şu ki bireyselleşme mücadelesi veren yeni nesil genç liderlerin kendilerini önceki kuşaklara ifade ederken kullandığı iletişim yöntemi hayatlarındaki kilit nokta oluyor. Ailedeki kültürel bağlam ne olursa olsun iletişim hususundaki bu yara değişmiyor. Aile ilişkilerinde çatışmaların aktif olduğu, sağlıklı bir tartışma zemini gelişmemiş, yeni nesle alan açamayan, hala bir aile anayasası olmayan ve kuşaklar arası iletişim problemlerini çözemeyen bir şirketin yok olma riskinden bahsetmek zorundayız. Yapılan araştırmalar aile şirketlerinin ikinci nesilden sonra zorlandığını ve ne yazık ki sonrası kuşaklarda ömürlerinin noktalandığını gösteriyor. Elbette ilişkilerin yanı sıra kurumsallaşma, profesyonel yöneticilerle çalışmanın verdiği özgürlük alanı ve farklı finansal yaklaşımlar da şirketin uzun ömürlü oluşunda büyük önem taşıyor. Lakin bunların organizasyonunu yapabilmek için bile iletişimi güçlü aile üyelerine ihtiyacımız var.

Türkiye’de sandığınızdan çok daha fazla aile işletmesi var, bu kadar yaygın bir şirket yapısının en büyük hazinesi olan aile bağları, dayanıklı ve sürdürülebilir olduğunda büyüme ivmesi artıyorken nasıl oluyor da aile ilişkileri yüzünden onlarca şirket dağılmaya ve kapanışa gidiyor? Cevaplar ne yazık ki; ilişkilerde yaşanan zorluklar, evlilikler, boşanmalar, aile içindeki küslükler, artan rekabet ve haset, aile sistemine yeni giren bireylerin kabulünde zorlanılması, sistemi zorlayan travmatik olaylar; ani kayıplar, konuşulmayanlar ve konuşamadıkça hastalanan ruhlar… Sanırım beni bu alanda çalışmaya ve danışmanlık vermeye motive eden en önemli husus, bir terapistinin klinik müdahalesi ile aile içinde yaşanan sıkıntıların iyileşme yolculuğuna çıktığını görebilmek ve sürecin sonunda yeni neslin yazdığı başarı öyküleri ile gurur duyan çınarların gülümsemelerine şahitliklik edebilmek.

İş dünyasındaki roller cinsiyete ya da yaşa göre değil, bilgi, beceri, eğitim ve gerektiğinde nepotizme dur diyebilecek, aile anayasasının sesi olabilecek cesur bireylerin varlığıyla anlam kazanıyor.

Sizin bu alanda aktivist bir tavırla çalıştığınızı biliyoruz ve aile şirketleri denildiğinde akla gelen bazı önemli temalara dair görüşünüzü öğrenmek istiyoruz. Özellikle aile şirketlerinde genç kadın liderlerin rolünü ve Türk aile yapısının, aile şirketi yönetim süreçlerine izdüşümünü nasıl yorumluyorsunuz?

Bu çok değerli bir soru çünkü ülkemizde bazı istisnalar dışında erkek egemen bir aktarımın nesillerce hâkim olduğu bir aile şirketi kültürü tanıyoruz. Elbette gururla başarılarına tanık olduğumuz pek çok kadın aktör artık günümüzde aile şirketlerinde de başrolde. Ataerkil düzen yerine, adaleti, denge sağlamayı ilke edinen, iktidarı cinsiyet rolleri üzerinden değil; bireyin becerileri üzerinden tanımlamayı benimsemiş demokratik aile işleyişleri, başarıyı sürdürebilen aile şirketleri olarak yolculuklarına devam ediyor. Ben de ailemin kültürel zemini ve önceki nesillerde iş insanı olmayı seçen erkeklerin çoğunluğu nedeniyle benzer bir sistemde büyüdüm. Bugün aile şirketleri ile ilgili bildiğim pek çok detayın temelini her şeyden önce dedemin kız çocuklarının eğitimine verdiği değer ve kadın liderlerin önemini vurgulayan vizyonundan, babamın esnaflığından, amcamın dahiyane zekâsı, kardeşimin mücadeleci sağlamlığıdan öğrendim. Bahsettiğim aile figürlerinin hepsi kadınların aile sistemi ve şirket düzenindeki verimli gücünün farkında bireylerdi. Aynı sektörlerde olmasalar da eşlerinden aldıkları desteği, birlikte yürünen emek dolu yolları ve en önemlisi vefayı bir değerler sistemi olarak özümsemişlerdi. Bu inançla güçlü kadınlar yetiştiren ve ailenin kız çocuklarını her zaman güçlendiren bir ilkeyi benimsediler. Aslında buradan yola çıkıp “değerler” üzerine uzun bir söyleşi yapmak gerekir, aile şirketlerinde en önemli konulardan biridir, değerler net bir şekilde özümsendiğinde bir ailenin de şirketin de kaderi inanın değişebilir.

Türkiye'de Yeni Bir Alan Olan Aile Şirketleri Danışmanlığı Nedir?
Kadınların aile şirketlerindeki rolünün ötekileştirilmesi, bu alanda yazılan pek çok kitapta cinsiyetçi söylemlerle konu olmuş durumda.

Uzun bir klinik deneyim ve ailelerle çalıştığım yılların ardından, hem cinsiyet rolleri özelinde yaşanan sorunları hem de pratikte her gün içinde olduğum aile şirketleri ve iş dinamiklerine dair ihtiyaçları danışmanlık hizmetlerime entegre etmeye karar verdim.

Kadınların aile şirketlerindeki rolünün ötekileştirilmesi, ne yazık ki ülkemizde bu alanda yazılan pek çok kitabın bölüm başlıklarına bile cinsiyetçi söylemlerle konu olmuş durumda. Oysa aile şirketlerine başarı erkek ya da kadın figürlere yapılan pozitif ayrımcılık ya da aile sistemindeki yanlış güç inançlarına yenik düşen lider seçimleri ile değil, gerçekten anlamlı bir eğitim ve deneyimden geçmiş iş insanları yetiştirmek ve değer aktarımı sağlayabilmekten geçiyor. İş dünyasındaki roller cinsiyete ya da yaşa göre değil, bilgi, beceri, eğitim ve gerektiğinde nepotizme dur diyebilecek, aile anayasasının sesi olabilecek cesur bireylerin varlığıyla anlam kazanıyor.

Son olarak bu keyifli röportajı küçük bir öneri ile bitirmek istiyorum. Özellikle şirketlerin yeni nesle devir süreçlerinde, aile büyükleri ve yeni yönetici adayları psikoterapi ve aile danışmanlığı desteği almaktan çekinmesinler. Günün sonunda aile şirketlerinin sürdürülebilirliği; aile ilişkilerinin sağlamlığı ve kalenizin gücü ile ilgili bir yolculuk. Bu yolculukta hepimizin en büyük kaynağı, sevgiye ve eskimeyen aile değerlerine dayanan güçlü bağlarımız. Köklerimizi, aile öykülerimizi, önceki kuşaklardan kalan öğretileri yakından tanıyıp anlayarak, kalenin gücünü daim kılmak ve kendimizi daha iyi tanımanın bir sonucu olarak anlamlı başarı öyküleri yazmak çok daha mümkün.

Cemre Bosnalı Zeydanlı
Cemre Bosnalı Zeydanlı Tüm Yazıları