Başarılı İşveren Markaları
Yazı Boyutu:
Türkiye’nin önde gelen başarılı işveren markasına sahip şirketlerinin yöneticileri, işveren markası süreçlerini OGGUSTO’ya özel anlattı.
İşveren markası; işverenin sunduğu ekonomik, psikolojik ve fonksiyonel faydaların toplamı olarak karşımıza çıkıyor. Bugün şirketler olarak tüm marka ve pazarlama faaliyetlerimizin yanında özel olarak bir de işveren markası çalışıyoruz ve bu kez odağa çalışanı alıyoruz. Çünkü hep söylediğimiz gibi bir şirketin değeri ekibindeki kişilerin marka değeri toplamı kadardır.
İşveren markası süreçlerimiz; yıldız çalışanlara kolay ulaşmayı sağlar, iç motivasyonu arttırır, bağlılığı arttırarak çalışan sirkülasyonunun azalmasını sağlar. Tüm markalama süreci ile birlikte de iyi bir dijital kanal kullanımı ve özellikle LinkedIn’de işveren markası anlatımıyla şirket bilinirliği ve doğal olarak da marka itibarı artar.
Peki, şirketler işveren markası süreçlerini nasıl kurguluyor ve nelere dikkat ediyor? Türkiye’nin önde gelen başarılı işveren markasına sahip şirketlerinin yöneticileri, işveren markası süreçlerini OGGUSTO için anlattı. Gelin hep birlikte bu süreci bir de onlardan dinleyelim.
Avşar Gürdal
Mastercard Türkiye, Genel Müdür
“Son birkaç yıl boyunca tüm dünya genelinde gördüğümüz üzere insanların çalışma alanlarında yeni bir amaca ve yeni modellere ihtiyacı var. Çalışanlarının beklentilerine ve günün gerekliliklerine uygun şekilde süreçlerini geliştiren ve uygulayan şirketler de çalışan bağlılığının yanı sıra yetenek çekmek anlamında avantaj elde edebiliyor. Mastercard olarak çalışanlarımızın iş hayatlarında mutluluğunu ve esenliğini gözetmemiz, onlara amaçlarını gerçekleştirmek için çalışabilecekleri bir çalışma ortamı ve fırsatlar sunmamız gerektiğine inanıyoruz…”
Demet Akman
L’Oréal Türkiye, İnsan Kaynakları Direktörü
“Pandemi süreci, pek çok alanda köklü değişiklikleri beraberinde getirdi. Bu alanların başında da şüphesiz insan kaynakları geliyor. Pandemiyi çalışanlarına yatırım yaparak değerlendiren şirketler, bu dönemde ciddi kazanımlar elde etti. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çalışan gelişimine yatırım yapmak, işveren markası şirketler için en önemli kriterler arasında yer aldı. Diğer yandan performans ve liderlik değerleri de değişime uğradı...”
Ebru Firuzbay Taşcı
Metro Türkiye, İnsan Kaynakları Direktörü
“Belirsizlik ve öngörülemeyen risklerin olduğu dönemlerde kurumların sahip oldukları ortak kültür ve kurumsal değerler gerçek bir pusula oluyor. Bu değerleri koruyarak, bunlara uygun aksiyonların alınmasını sağlayan, yönetimi bu konuda bilgilendiren ve ikna eden fonksiyon ise insan kaynakları oldu. Pandemideki kriz yönetimini iyi yapabilen kurumlar, çalışan bağlılığı ve sürdürülebilirlik başlıklarında çok daha güçlendiler ve işveren markaları için çok değerli kazanımlar elde ettiler…”
Eda Güzeldemir Demiray
Shell & Turcas, İnsan Kaynakları Direktörü
“Gençler ilham veren, anlamlı bir amaca hizmet eden ve sorumluluk alan markaları işveren olarak tercih etme eğilimindeler. 2050 yılına kadar net sıfır emisyonla faaliyet gösteren bir şirket olma hedefiyle tüm çalışmalarımızda sorumlu ve sürdürülebilir aksiyonlara odaklanıyoruz. Gençlerin geleceğe hazır olmaları için çalışmayı da kendimize misyon ediniyoruz…”
Engin Baran
Danışman ve Eğitmen
“İşveren markası çalışmalarında iki farklı hedef kitle var: Bir tanesi çalışanlar, ikincisi ise potansiyel çalışanlar. Çalışanlara ulaşmak göreceli olarak daha kolay. Şirketin tüm fiziksel mekanları, iletişim kanalları, ekranlar, yemekhaneler, servisler birer temas noktası olarak kullanılabiliyor. Burada mecra bulmaktan çok, yaratıcılık ön plana çıkıyor…”
Esra Beyzadeoğlu
Hepsiburada, Müşteri Deneyimi ve İnsan Kaynaklarından Sorumlu Grup Başkanı
“Öncelikle ‘daha genç’ diye tanımladığımız yeni jenerasyon üyeleri, önceki nesillere göre fikirlerini daha özgürce ifade ediyorlar. Bu çok önemli bir değer. Dikey yerine yatay bir organizasyonu benimseyen şirketler bu açıdan bakıldığında yeni yetenekleri çekebilmek açısından değer görüyor. Bununla birlikte iş deneyimlerinin kişiselleştirilmiş olmasını istiyorlar. Çalışmalarının değerine ve şirketlerinin amacına inanmak istiyorlar…”
Esra Eseroğlu Günay
TurkNet, İnsan ve Kültürden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
“Şüphesiz pandemi ile birlikte çalışma hayatımızda köklü değişiklikler yaşandı. Bunlardan belki en çarpıcı olanı çoğunluk için uzaktan çalışma zorunluluğu oldu. Bu modele çok karşı ve hazırlıksız olan şirketler bile bunu mecburen uygulamak zorunda kalabildi. Biz pandemi döneminde, hem abone sayılarımızla hem de çalışan kadromuzla en çok büyüyen şirketlerden biriyiz. 2021 yılında çalışan sayımız yaklaşık üç kat arttı...“
Hande Özdağdeviren
LC Waikiki, İnsan Kaynakları Direktörü
“Yeni kuşak şirket stratejilerine katkı sağlarken, kendi kariyer yolculuklarında da öğrenmeye devam edecekleri, potansiyellerini ortaya koyabilecekleri, karar aşamasına daha çok etki edebilecekleri bir iş ortamı istiyor. Akademi birimimiz çalışanların getirdiği bilgi ve becerilerine katkı sağlayacak birçok eğitim, mentorluk ve sertifikasyon programıyla çalışanlarımızın yanında…”
Mert Baki
Yemeksepeti, CEO
“İşveren markasını, bir şirketin çalışanlarının ve potansiyel çalışanların gözünde algılanan değeri ve prestiji olarak tanımlayabilirim. Şirket kültürü, değerler, çalışma ortamı ve imkânlar, işveren markasını oluşturan temel unsurlar olarak öne çıkıyor. Pandemi süreci pek çok alanda olduğu gibi iş dünyasında da büyük bir dönüşüm ve değişim süreci başlattı. İşveren markası kavramının da bu değişimin merkezinde yer aldığını görüyoruz…”
Murat Yüksel
L’Oréal Türkiye, İnsan Kaynakları Direktörü
“İşveren markasının tüm çalışanları kapsayıcı bir biçimde sahiplenmesi olmazsa olmaz bir yaklaşım ve bu konuda en önemli kriter bence samimiyet ve şeffaflık. Online ve offline yapılan tüm çalışmalarda, var olanı olduğu gibi yansıtmak, şeffaf olmak; şirket kültürünü doğru ve tutarlı bir şekilde anlatmak karşı tarafa ortamdaki güveni hissettiriyor. Diğer türlü sadece rutin bir sürece dönüşüyor ve bu durum var olan samimiyetin de gücünü azaltıyor…”
Prof. Dr. Yonca Deniz Gürol
Yıldız Teknik Üniversitesi
“Şirketler çalışanlarına kişisel markalarını geliştirmelerine ve sosyal medya varlıklarını büyütmelerine yardımcı olacak eğitim ve destek sağlamalıdır. Ayrıca, şirketler çalışanların katılımını teşvik etmeli ve ödüllendirmeli, ancak onları buna zorlamamalı veya baskı yapmamalıdır. Çalışanlar, yalnızca teşvik edildikleri için değil, şirketin misyonuna ve kültürüne inandıkları için deneyimlerini ve bakış açılarını paylaşmaya motive edilmelidir…”