Başarılı İşveren Markaları: Avşar Gürdal, Mastercard Türkiye
Yazı Boyutu:
İşveren markası; işverenin sunduğu ekonomik, psikolojik ve fonksiyonel faydaların toplamı olarak karşımıza çıkıyor. Peki, şirketler işveren markası süreçlerini nasıl kurguluyor ve nelere dikkat ediyor? Mastercard Türkiye ve Azerbaycan Genel Müdürü Avşar Gürdal anlatıyor…
Şirket istikrarı ve çalışan mutluluğu söz konusu olduğunda konu ilk önce işveren markası oluyor. Özellikle pandemi sürecinin bu konuda çok etken olduğu konuşuluyor. Pandemi ile neler değişti ve işveren markası olmayı siz nasıl tanımlıyorsunuz?
Son birkaç yıl boyunca tüm dünya genelinde gördüğümüz üzere insanların çalışma alanlarında yeni bir amaca ve yeni modellere ihtiyacı var. Çalışanlarının beklentilerine ve günün gerekliliklerine uygun şekilde süreçlerini geliştiren ve uygulayan şirketler de çalışan bağlılığının yanı sıra yetenek çekmek anlamında avantaj elde edebiliyor. Mastercard olarak çalışanlarımızın iş hayatlarında mutluluğunu ve esenliğini gözetmemiz, onlara amaçlarını gerçekleştirmek için çalışabilecekleri bir çalışma ortamı ve fırsatlar sunmamız gerektiğine inanıyoruz. İşveren markası olmanın en önemli şartı bu bence.
Pandemi dönemi, beraberinde birçok belirsizlik ve zorluk getirmiş olsa da çalışma alanlarımızı daha erişilebilir ve kapsayıcı hale getirme fırsatını bize sundu. Çalışma alanlarımızı ve modellerimizi çeşitliliğe sahip, esnek ve teknolojik olarak yetkin bir iş gücünü destekleyecek şekilde yapılandırdık.
Mastercard’ı teknoloji ve inovasyon odaklı bir marka olarak konumlayarak, insan odaklı ve geleceğe yatırım yapan değer önermeleriyle çalışanlar ve özellikle potansiyel genç çalışanlar gözünde bir cazibe merkezi haline getirmek en önemli amacımız.
İşveren markası olmayı; nitelikli işgücü sahibi, çalışanların moral, motivasyon, tatmin ve bağlılıklarının sağlandığı, güçlü bir marka olarak konumlanmak şeklinde tanımlıyorum.
Yeni kuşağın şirket seçiminde, marka algısının ve çalışana kattığı değerin ön planda olduğunu düşünüyor musunuz? Yeni kuşak nasıl bir işveren markası görmek istiyor?
Araştırmaların da kanıtladığı üzere yeni kuşak, iş ve özel hayat dengesinin kurulduğu, mekândan bağımsız çalışabildiği, kendisine fırsatların tanındığı, yaratıcı iş süreçlerine dahil olabildiği bir iş ortamı istiyor. Tüm bunların yanı sıra yetkinliklerini geliştirebileceği bir kariyer tutkusu taşıyor. Ne istediğini bilen, teknolojiyi ve dünyayı takip eden bir nesil olduklarını düşünüyorum. Tüm dünyada üzerine çokça yatırımlar yapılan sürdürülebilirlik konusunda da oldukça duyarlı olmalarını çok umut verici ve olumlu buluyorum. Dolayısıyla onlara fırsatlar tanıyan, geliştiren, öğreten, değer katan yerlerde çalışmak istiyorlar.
İşveren markası uygulamalarını geliştirirken odak noktalarınız neler? Hep merak edilen bir diğer nokta da şu; pazarlama ve tanıtım faaliyetleri bu odağın neresinde ve şirketler çalışan için yarattıkları değeri dış dünyaya ne kadar yansıtabiliyorlar?
Mastercard olarak uygulamalarımızı geliştirirken odağımıza çalışma arkadaşlarımızı koyuyoruz. Onların bütünsel anlamda -yani hem ruhsal hem fiziksel- sağlıklı ve iyi olması bizim için çok önemli. Dış iletişimde kullandığımız pazarlama ve tanıtım faaliyetlerinin “iç müşteri” dediğimiz potansiyel çalışma arkadaşlarımıza da hitap ettiğine inanıyorum. Geliştirdiğimiz teknolojiler, pazara sunduğumuz inovasyonlar ve bu konuda yürüttüğümüz dış iletişim stratejileri hem iç iletişime katkı sağlıyor hem de genç yeteneklerin ilgisini çekiyor. Bir diğer odak noktamızı ise toplumsal cinsiyet eşitliği sağlayan iş gücü ve sürdürülebilir, kapsayıcı kültür oluşturmak olarak ifade edebiliriz. Dahiliyetçilik, eşitlik ve çeşitlilik sahiplendiğimiz en önemli konulardan ve bu alanda çalışmalar yapmanın çok kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Tüm bu kapsamda daha nitelikli ve yetkin çalışanların dikkatini çekiyoruz, çalışan devir oranımız daha düşük oluyor ve markamızın saygınlığı da artıyor.
{148075}
Çalışanların dijital dünyadaki varlıklarının ve aktif paylaşımlarının süreçleri desteklediğini biliyoruz. Siz tüm bu markalama çalışmaları kapsamında çalışanlardan kurumsal birer influencer yaratma konusunda ne düşünüyorsunuz?
Kurum kültürü oturmuş, çalışanı odağına alarak gelişimine ve iyiliğine yönelik sürdürülebilir çalışmalar yapan bir şirkette, çalışanların kendini kuruma ait hissetmesi çok daha kolay. Dolayısıyla severek çalıştığınız bir kurumu temsil etme eğilimi de artıyor. Bu elbette klasik marka-influencer ilişkisinden farklı olarak gelişiyor ancak çalışanların ailelerine, sosyal hayatlarındaki arkadaşlarına birinci ağızdan orada çalışmanın nasıl olduğunu anlatması paha biçilemez bir fırsat. Kurumun en önemli elçileri çalışanlarıdır ve işveren markası olma vaadiniz bu süreci geliştirir.
Başarılı işveren markaları; çalışanın mutluluğu, şirket aidiyeti ve bağı, etkin dijital kanal kullanımı ve fikir liderliği konularında ışık tutarken bu konuda örnek aldığınız kişileri, faydalandığınız kitap ve podcast’leri bizimle paylaşır mısınız?
Aklıma ilk gelen HBR’ın podcast serileri. Onları yakından takip ediyorum. Bunun dışında Josh Bersin’in Irresistible: The Seven Secrets of the World’s Most Enduring, Employee-Focused Organizations kitabını ve Bärí A. Williams’ın Diversity in the Workplace: Eye-Opening Interviews to Jumpstart Conversations about Identity, Privilege, and Bias kitaplarını konuyla ilgili herkese tavsiye edebilirim.