Girişimci Hikayeleri: Joon
Yazı Boyutu:
Bugünün ve geleceğin bir iş modeli Sosyal Girişimcilik’ in Türkiye’de en çok ödül kazanan örneklerinden biri olan Joon ekibi ile sohbet ettik.
Öncelikle Joon’u biraz tanıyabilir miyiz?
Farsçada “can, yaşam” anlamına gelen Joon olarak, birçok ödülün sahibi bir sosyal girişim. 2016 yılında bir tasarımcı ve işletmeci tarafından kurulan girişim, kâr odaklı değil, sosyal fayda odaklı bir yol izliyor. Ekibinde yer alan üç tasarımcıyla ekonomik olarak dezavantajlı üreticilere tasarım desteği sağlayarak üreticilerin bilgi ve becerilerine göre geliştirdikleri tasarım ürünler ile farklı pazarlar arasında bir köprü kuruyor.
Türkiye’de en çok ödül kazanan sosyal girişimlerden birisiniz, öncelikle tebrik ederiz! Üreticilerin güçlenmesi için ne gibi çalışmalar yapıyor ve hangi alanlarda üretim yapıyorsunuz?
Çok teşekkür ederiz. Joon, düzenli geçim kaynağına erişemeyen üretici topluluklara tasarım ve satış desteği veriyor. Türkiye’de kendi becerileriyle güçlenmek isteyen yüzlerce üretici topluluk var. El ile üretim yoluyla geçim kaynağı yaratma adına; onlarca proje çalışması, kooperatif, mesleki eğitim merkezi var. Ancak bu çalışmaların çıktıları insani geçim yaratmak ve toplulukları desteklemek konusunda halen yetersiz kalabiliyor. Biz üreten toplulukların, yaratıcılıkla ve sürdürülebilir yöntemlerle desteklenen bir üretim kapasitesine sahip olmaları için çalışıyoruz. Düzenli geçim kaynağına erişmek isteyen, topluluk halinde çalışan üreticileri tasarım destek programımız aracılığıyla güçlendiriyoruz. Bu programımız sayesinde, üretici toplulukların adil ve temiz ham maddeye erişimini sağlıyoruz, becerilerini ortaya koyabilecekleri iyi tasarımlar geliştiriyoruz ve ürettiklerini etkili pazarlara ulaştırıyoruz. Bu şekilde üreticiler düzenli geçim kaynağına erişim sağlıyor. Elde ettiğimiz tüm geliri, daha fazla üreten topluluğa ulaşmak ve onların ekonomik ve sosyal anlamda güçlenmeleri için kapasite geliştirme programları üretmek amacıyla kullanıyoruz.
Dezavantajlı üretici topluluklarını desteklemek ve onlara “can” olmak size ne ifade ediyor?
Biz toplulukların zaten sahip oldukları bilgi ve beceri kapasitelerini etkin bir şekilde kullanabilecekleri bir alan yaratıyoruz. Onlar sahip oldukları değer karşısında, emeklerinin karşılığı olan adil ücreti kazanıyorlar. Burada esas üreticiye can olan ve onları destekleyen satın aldıklarıyla dünyayı değiştiren tüketiciler.
{773379}
Biz tüketiciler yerel üreticileri nasıl destekleyebiliriz?
Bugün bir ürün ya da hizmet seçimi yaparken internet sayesinde o markaların sağladıkları etkiyi, yerel üreticilere ve ekolojiye sağladığı olumlu katkıyı takip edebilme şansına sahibiz. Yeter ki araştıralım. Bunu takip etmek, kaynakları araştırmak, markaları sorgulamakla işe başlayabiliriz. Yerel üretimi büyük markalardan dahi talep edebiliriz. Aynı şekilde yerel üreticileri internetten araştırarak onlara ulaşabilir, seçimlerinizi bu üreticilerden gerçekleştirebiliriz. Bu üreticilerin sayısı hiç de az değil.
Sizin için tasarımda sürdürülebilirliğin olmazsa olmazları nelerdir?
Bizim için sürdürülebilirlik “kesintisiz üretim” gibi tek adımdan ibaret olan bir şey değil. Ham madde seçiminden, kullanılan ve eskiyen ürünün yeniden değerlendirilmesi için sisteme geri dahil etmesine kadar; her adımda yenilenebilen, gelişebilen, kalıcı olan adımları sürdürülebilir olarak tanımlayabiliriz. Bunun için kaynaklar etkili bir şekilde araştırılmalı; hem tasarım materyalleri hem de üretim sağlayan iş gücü objektif bir şekilde değerlendirilmeli.
Üretimden dağıtıma çevre dostu ve adil adımlar atıyorsunuz. Ardınızda bıraktığınız ayak izini azaltmak adına bu süreçleri nasıl işletiyorsunuz?
Materyal seçimlerimiz üretim sürecinde en dikkat ettiğimiz noktalardan biri. Ham maddelerimizi yerel, çevreye zarar vermeyen kaynaklardan sağlamaya özen gösteriyoruz. Örneğin aksesuar koleksiyonumuz ölü & atık – stok kumaşlardan üretildi. Pamuklu kumaşlarımız Oeko-Tex 100 Standards sertifikasına sahip, iplerimiz geri dönüştürülmüş iplerden üretiliyor. Her ürün tasarımında ham madde seçerken bıraktığımız ayak izini azaltmak adına dikkat ettiğimiz bazı standartlar bulunuyor.
Bilinçsiz tüketimin önüne nasıl geçilebilir?
Bilmek, araştırmak bu konuda öncü olan kişileri dinlemek, hatta onların yaptıkları işleri dahi sorgulamak, tüketici olarak yapılabilecek şeyler arasında. Markalar aynı şekilde tüketiciler kadar bu işten sorumlu, yarattıkları etkiyi şeffaflık raporları ile paylaşmalı.
{773764}
Dünyada ve Türkiye’de sürdürülebilirliğin geleceğini nasıl görüyorsunuz; bu bir heves mi, yoksa nihai değişimin ayak sesleri mi?
Bundan birkaç yıl öncesine kadar bu konuları çok az konuşuyorduk, yeterli bilgiye sahip bile değildik. Bugün konuların konuşulmaya başlanmış olmasını ümit verici buluyoruz. Tabii ki her şey bir anda değişmeyecek ve kolay değil, ama devam edebilir bir sistemde yaşamak için başka da çözümümüz yok.