İş Dünyasında Sürdürülebilirlik Anlayışı: Nuran Aksu, ZENNA Danışmanlık
Yazı Boyutu:
Farklı sektörlerden isimlerle sürdürülebilirlik yaklaşımlarını konuşuyoruz. Etki odaklı iş modellerinden paydaş seçiminde dikkat edilmesi gerekenlere kadar iş hayatındaki sürdürülebilirlik anlayışını, ZENNA Kurumsal Marka Yönetim Araştırmaları ve Danışmanlığı kurucusu Nuran Aksu anlatıyor.
Sizin için sürdürülebilirlik ne anlama geliyor, sürdürülebilirlik yaklaşımınızın temelinde neler var?
Benim için sürdürülebilirlik “doğum sonrası” anlamına geliyor. Doğum ve ölüm. Sürdürülebilirlik işte tam bu ikisi arasıdır. Her şeyin sonu vardır elbet ancak bu sona nasıl ilerleyeceğiniz, sonu ne kadar uzatacağınız çok kıymetlidir. Sürdürülebilirlik yaşamı en doğru, en kaliteli, en sağlıklı, birlikte yaşamayı bilerek geçirebilme vizyonudur. Doğum sonrasının temel üç ihtiyacı vardır; sağlıkla, mutlulukla kaliteli bir yaşam sürmek. İşte budur sürdürülebilirliğin temel değerleri.
Sürdürülebilirlik yaklaşımının temelinde sağlıklı devamlılık ve kaliteli yaşam var.
Etkili sürdürülebilirlik çalışması yapmak için doğru paydaş seçimi çok kritik. Paydaşlarınızı belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Önce paydaş tanımında ortak dilde olduğumuzdan emin oluyoruz. Hâlâ en çok karşılaştığımız sorunlu konulardan bazıları, paydaş ve hedef kitle kavramlarının karıştırılması ya da çalışanların paydaş haritasında ya önemsiz görülmesi ya da hiç alınmak istenmemesi.
Bu nedenle önce paydaş tanımında aynı dilde olmak çok önemli.
Sonrasında kurumun paydaş yapısını 2 ana yapı ve alt tanımlarda netleştirmeye başlıyoruz;
1. İç Paydaşlar:
Çalışanlar ve yöneticiler gibi kurumun varlığındaki doğrudan etkili grup ve bayiler, distrübütörler gibi müşteri ile kurum arasında yer alan ve kurumu temsil edenler, algıda çok etkili olanları ifade eder.
2. Dış Paydaşlar:
Müşteriler, toplum, kanaat önderleri gibi kurumun algısını, devamlılığını ve konumunu oluşturan paydaşları ifade eder.
Kurumun/şirketin sürdürülebilirlik stratejisi de iç ve dış paydaş yapısı dikkate alınarak, paydaşların kurumun eko sisteminde nerede konumlandıklarını belirleyerek oluşturulmalı. Ancak her kurumun sürdürülebilirlik yönetimi kapsamında mutlaka alması gerekli paydaşları nettir;
- Çalışanlar,
- İş ortakları (Bayiler, distribütörleri gibi),
- Tedarikçiler,
- Müşteriler,
- Kanaat önderleri (STK, akademi, yerel otoriteler gibi),
- Yerel bölge halkı (varsa).
Bu paydaşlar dışında kurumun yapısı, sektörü gibi faktörler dikkate alınarak eklenmelidir.
İş dünyasında etki odaklı iş modellerine geçişi görüyoruz. Bu konuda sizi en çok hangi konular heyecanlandırıyor?
Her şeyden önce sürdürülebilirliği temele alarak oluşturulan ürün/ hizmetlerin git gide hızlıca artması pek çok sektöre yayılması çok heyecan verici. Detayda çok heyecan verici konu var aslında ama beni gerçekten heyecanlandıran “ETKİ”nin anlaşılmaya, anlamlandırılmaya başlaması ve dolayısıyla sürdürülebilirliğin iş hedefleri ve iş sonuçları ile doğrudan ve dolaylı ilişkisinin çok net görülebilmesi. Hatta marka değeri dolaysıyla şirket değeri ile ilişkisinin hesaplanabilmesi. Etki odaklı iş modellerinin bir kurumun itibarı, kârlılığı ama her şeyden önce dünyanın devamlılığı için ne kadar değerli olduğunun anlaşılmaya başlaması beni çok heyecanlandırıyor. Ama tabii hâlâ bu konuda yolun başındayız.
{150945}
Sürdürülebilirlik geniş bir alan ve sürekli güncel gelişmeler oluyor. Hem değişimi takip etmek hem de beslenmek için kitap, film, kişi, kurum önerilerinizi alabilir miyiz?
Fikirlerine, çalışmalarına çok saygı duyduğum, takip ettiğim isimlerin başında şu kişiler geliyor:
- Salim Kadıbeşegil
- Barış Doğru
- Emrah Kurum
- Serra Titiz
- Umay Yılmaz
Kitap önerilerim:
- Gelmez Yola Gidiyoruz.- M. Salim Kadıbeşegil
- Oyun Bitti – M. Salim Kadıbeşegil
Sürdürülebilirlik etikten çok ayrı düşünebilecek bir alan değil dolayısıyla aşağıdaki kitapları da tavsiye ederim.
Kurumlar:
- Türkiye Kurumsal Sorumluluk Derneği +CSR Europe
- TEİD
- RepMan Itibar Araştırmaları Merkezi
- ZENNA Danışmanlık
Film doğrudan olmasa da The Platform’un (El Hoyo) izlenmesini mutlaka öneririm. Ahlak, aç gözlülük, sınıflaşma, paylaşmama vs pek çok detayı gösterdiğini düşünüyorum bu filmin.
Siz bireysel olarak hayatınıza sürdürülebilirliği nasıl dahil ediyorsunuz?
Davranışsal çaba sarf ederek hayatıma dahil ediyorum, etmeye çalışıyorum. Sürdürülebilirlik, kurumsal sorumluluk konularında farkındalık yaratmaya çalışan STK, kurumlarda görev alıyorum. SKA kapsamında topluma değer katmak, güçlendirmek için faaliyet gösteren kurum ve STK’lara araştırma, konuşmacı olma, eğitim verme gibi destekler ile gönüllü oluyorum. Elimden geldiğince maddi destekte bulunmaya çalışıyorum.
Ayrıca yaşamımda pek çok konuda da değişiklik yapmaya çalışıyorum. Kıyafet satın alımından, çöp ayrıştırmaya, gereksiz gıda israfı yapma gibi konularda neye mal olduğumu bilmediğim, alışkanlığa dönmüş pek çok davranışımı değiştirdim ve değiştirmeye de devam ediyorum.
Özellikle bu konuda şunu belirtmek istiyorum çünkü zirvelerde bile çok sık duyduğum bir cümle var; “Bireylerin alacağı bu tür önlemler bir şeyi değiştirmez, devletlerin, büyük şirketlerin, kurumların önlem alması gerekir.”
Bu çok sakıncalı bir söylem çünkü her şey bireyde başlar. Eğer bireyler kişisel olarak yaşamlarında bu tür konulara dikkat edip değişirlerse devletten, kurumlardan da bunu beklemeye başlayacak ve baskı kuracaklardır. Dolayısıyla bütünsel değişim için bireysel çaba çok kıymetli.