İş Dünyasında Sürdürülebilirlik Anlayışı: Şahika Özcan Ortaç, Zorlu Holding
Yazı Boyutu:
Farklı sektörlerden isimlerle sürdürülebilirlik yaklaşımlarını konuşuyoruz. Etki odaklı iş modellerinden paydaş seçiminde dikkat edilmesi gerekenlere kadar iş hayatındaki sürdürülebilirlik anlayışını, Zorlu Holding Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Genel Müdür Yardımcısı Şahika Özcan Ortaç anlatıyor.
Kurumunuz için sürdürülebilirlik ne anlama geliyor, sürdürülebilirlik yaklaşımınızın temelinde hangi hedefler var?
Zorlu Holding olarak sürdürülebilirliği, iş stratejimizin merkezine koyduğumuz bir yaklaşımla ele alıyoruz. Küresel meselelere odaklanan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı rehber alan Akıllı Hayat 2030 sürdürülebilirlik stratejimiz doğrultusunda eşit, kapsayıcı, adil ve akıllı bir gelecek için benimsediğimiz “sorumlu yatırım holdingi” anlayışıyla, tüm kaynaklarımızı sürdürülebilir değer yaratabilecek alanlara yönlendiriyoruz. Bu kapsamda insan odaklı ekosistemler yaklaşımıyla değer zincirimiz boyunca paydaş önceliklerini gözetiyor; çalışan mutluluğu, işin geleceği, kapsayıcı değer zinciri ve toplumsal yatırım alanlarında ortak değer yaratıyoruz. Yenileyici iş modelleriyle toplumsal ihtiyaçları doğayla uyum içinde sürdürülebilir sistemler kurarak karşılamak için çalışıyor; iklim krizi ve döngüsel ekonomi alanlarında ekosistemi dönüştürmeyi hedefliyoruz. Belirlediğimiz hedeflere sektörlerimizle birlikte hızla ulaşmak adına radikal iş birlikleri gerçekleştirmeyi, karmaşık ve çok katmanlı küresel sorunlara çok paydaşlı yapılarla yanıt vermeyi amaçlıyoruz.
Akıllı Hayat 2030 stratejimiz çerçevesinde çağın gereksinimlerine uygun yapısal değişimleri hayata geçirerek çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) performansımızı her geçen gün daha da yükseltmek için çalışıyor, yarattığımız etkiyle sürdürülebilir bir yaşam kurgusuna katkı sağlıyoruz. Sürdürülebilirlik; kurumsal yönetişim yaklaşımımıza uygun olarak Yönetim Kurulu düzeyinde takip ediliyor. Yönetim Kurulu’nun sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarını desteklemek üzere, Sürdürülebilirlik Komitesi ve ona bağlı çalışan Sürdürülebilirlik Koordinasyon Kurulu yapılandırıldı. CEO’muzun başkanlık ettiği Sürdürülebilirlik Koordinasyon Kurulu, Zorlu Grubu’nun Akıllı Hayat 2030 sürdürülebilirlik stratejisi ve uzun vadeli hedeflerini hayata geçirmeyi, Grup seviyesinde sürdürülebilirlik temelli koordinasyonu sağlamayı ve Grup şirketlerinin sürdürülebilirlik faaliyetlerini desteklemeyi amaçlıyor. ÇSY alanlarında “yenileyici iş modelleri” ve “insan odaklı ekosistemler” başlıklarında, 2030 ve 2050 için koyduğumuz orta ve uzun vadeli hedeflere yönelik olarak ara hedeflerini belirlemek üzere çalışmalar da yürütüyor.
Akıllı Hayat 2030 stratejimiz doğrultusunda belirlediğimiz sürdürülebilirlik hedeflerimizi Grup şirketlerimiz bazında takip ediyor ve raporluyoruz. Yenileyici iş modelleri kapsamında “Net Sıfır Emisyon” ve “Döngüsellik” odaklı hedeflerimiz bulunuyor. 2030’a kadar doğrudan (Kapsam 1) ve dolaylı (Kapsam 2)’de, 2050 yılına kadar tüm değer zincirinde (Kapsam 1-2-3) net sıfır emisyona ulaşmayı hedefliyoruz. Atıklarımızı 2030’a kadar %50 oranında azaltmayı, 2050’ye kadar da sıfır atık noktasına ulaşmayı hedefliyoruz. Ayrıca 2030’a kadar kullanılan suyun %50’sini, 2050’ye kadar tamamını geri kazanmayı amaçlıyoruz. İkinci temel başlığımız olan insan odaklı ekosistemler başlığı altında işin geleceğine yatırım yapmak, kapsayıcılık ve çeşitlilikte lider olmak ve tüm sektörlerimizde çalışanların en çok tercih ettiği şirket olmak gibi temel hedeflerimiz var. Değer yaratan bir ekosistem inşa ederek, 2030’a kadar stratejik tedarikçilerimizin tamamında %100 sürdürülebilir tedarik zinciri oluşturmayı hedefliyoruz. Sosyal yatırımlarda öncü olmayı ve her yıl FAVÖK’ün %1’ini Birleşmiş̧ Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ayırarak, toplumsal etkimizi artırmayı hedefliyoruz.
Etkili sürdürülebilirlik çalışması yapmak için doğru paydaş seçimi çok kritik. Paydaşlarınızı belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Daha iyi bir dünya kurgusu için paydaşlar nezdinde değer yaratan sistem temelli bir dönüşüm ihtiyacı var. Bu süreçte kamu, iş dünyası, akademi ve bireylere ayrı ayrı roller düşüyor. Kendi açımızdan bakınca iş dünyasının rol ve sorumluğuna fayda temelli bakış açısının eklenmesi gerekliliğine inanıyoruz. Bu doğrultuda biz de Zorlu Holding olarak radikal iş birliklerimizi artırarak kolektif bilincin, ortak aklın gücüyle hareket etmeyi önemsiyor, eski model rekabet anlayışından sıyrılıyor, paydaş temelli bir yaklaşımı benimsiyoruz. Paydaşlarımızı belirlerken bizim için en temel unsur ise, ortak değer yaratabilme potansiyeli oluyor. Kendi alanında uzman ama aynı zamanda kapsayıcılık ve çeşitlilikten beslenen, farklı disiplinleri bir araya getirerek ortak aklı harekete geçiren, yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlere zemin hazırlayabilen paydaşlarla birlikte çalışmayı önemsiyoruz. Zorlu Holding olarak, dünyanın her gün değişen koşullarına sadece ayak uydurmak değil, riskleri yöneterek, küresel meselelerin çözümüne katkıda bulunarak ihtiyaç duyulan sistemsel dönüşümde aktif rol alma sorumluluğumuzun bilinciyle hareket ediyoruz. Paydaşlarımızın da bu yaklaşımı benimsemelerini, sorumluluğu paylaşma konusunda istekli olmalarını çok değerli buluyoruz.
İş dünyasında etki odaklı iş modellerine geçişi görüyoruz. Bu konuda sizi en çok hangi konular heyecanlandırıyor?
Dünyanın bugün geldiği noktada her şirketin ‘iyi şirket’ olmak gibi bir sorumluluğu var aslında… Çünkü hem çalışanlar hem de tüketiciler artık bir anlam arayışı içinde. İnsan, doğa ve toplum için iyi olan nedir, onun peşindeler. İyi şirket olmanın da anahtarı “ortak değer” yaratabilmek.
Biz de Zorlu Holding olarak, Akıllı Hayat 2030 sürdürülebilirlik stratejimizle tüm paydaşlarımızı ve etki alanımızı gözeten bir yaklaşımla Zorlu Grubu genelinde etkiyi iş stratejimizin merkezine alıyoruz. Yaptığımız tüm işlerde ülkemiz ve dünya için değer yaratıyor muyuz bunu gözetiyoruz. Bunu mümkün kılmak için de inovasyondan ve teknolojiden beslenen; çevik, dinamik, yılmazlık ilkesiyle yönetilen bir kurum kültürünü benimsiyor, ekosistemi geliştirmek ve güçlendirmek için birçok faaliyet gerçekleştiriyoruz.
Etki yatırımları dünyada istenen ve beklenen sürdürülebilirlik odaklı değişim ve dönüşümü tetikleyebilecek potansiyele sahip. Örneğin; Zorlu Grubu şirketlerimizin de üzerinde çalıştığı yenilenebilir enerji, elektrikli araç ekosistemi, akıllı ev aletleri ya da akıllı tekstil ürünleri… Bunların hepsi karbon salımını azaltacak, elektrik ve su tüketimini düşürebilecek yatırımlar. Bundan daha da önemlisi, tekil bir değişim değil bütünsel bir değişim oluşturarak yaşam biçimimizi olumlu yönde değiştirebilecek yatırımlar.
Etki lensiyle yönettiğimiz bir diğer alan da toplumsal fayda projelerimiz ve iş birliklerimiz. Dönemsel ve belirli bütçelere bağlı sosyal sorumluluk projeleri yerine, temel meselelerin çözümünde etkili yaklaşımlara ve sistemsel dönüşüm yaratabileceğimiz alanlara odaklanıyoruz. Bu kapsamda; nitelikli eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği, eşitsizliklerin azaltılması ve sosyal inovasyon gibi odak alanlarımızda toplumsal fayda yaratan çalışmalar gerçekleştiriyor, radikal iş birlikleri kurarak ekosistemin de gelişimine katkı sunma misyonuyla hareket ediyoruz.
Kurucu ortaklarından biri ve aynı zamanda destek programlarının ana partneri olduğumuz sosyal inovasyon platformu “imece” etki odaklı yatırımlara verdiğimiz önemin altını çizen ve benim de çok inandığım, heyecanlandığım önemli örneklerden biri. İçinde bulunduğumuz krizler çağında, toplumsal sorunlara yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler üretmenin sosyal inovasyonun gelişimine bağlı olduğu bilinciyle 2016 yılında S360 ve ATÖLYE ile birlikte imece’yi kurduk. imece aracılığıyla Türkiye’de sosyal inovasyon ekosisteminin gelişimine katkı sağlayacak çalışmalar yürütüyoruz. imece’nin, karşılaştığımız çevresel ve toplumsal meselelere sürdürülebilir ve yenilikçi çözümler üreten bireyleri desteklemek üzere hayata geçirdiği birçok programın ana partneri olduk. imece; oluşturduğu eğitim, mentorluk, iletişim ağları ile gençlerin ve sosyal girişimcilerin kapasitelerini geliştiriyor, oluşturulan içerik ve topluluklar üzerinden sistemsel dönüşümü tetiklemeye katkı sağlıyor. Bu süreçte, bugün adını sıkça duyduğumuz, özel sektör iş birlikleriyle gündeme gelen birçok sosyal girişim ilk adımlarını imece ile birlikte attı. Tüm bu süreç benim adıma oldukça heyecan vericiydi ve bugün de ilk günkü heyecanımızla imece ile çeşitli platformlarda işbirliğimizi sürdürüyoruz. Yaratılan pozitif etkiyi görmek bizi daha iyisini yapmak için motive ediyor.
{151853}
Sürdürülebilirlik geniş bir alan ve sürekli güncel gelişmeler oluyor. Hem değişimi takip etmek hem de beslenmek için kitap, film, kişi, kurum önerilerinizi alabilir miyiz?
Bu konuda birçok film var. İlk aklıma gelenlerden biri, dünyanın ilk uzun metrajlı döngüsel ekonomiyi konu alan belgesel filmi Closing the Loop. Bununla birlikte Zorlu PSM ile iş birliğinde gerçekleştirdiğimiz “Akıllı Hayat Sinema Günleri” kapsamında da gösterilen Honeyland, Suffragett, The Colony, 2040 ve Radioactive de sürdürülebilirlik odaklı, sorgulayıcı, farkındalık yaratan ilgi çekici filmler…
Kitap olarak Sir Ronald Cohen’in Impact, Kate Raworth’un Doughnut Economics ve John Elkington’ın Green Swans isimli kitaplarını önerebilirim.
Zorlu Holding olarak BM Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact) ve Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs) imzacısıyız. Türkiye İş Dünyası Plastik Girişimi’nin de parçasıyız. Ashoka, imece, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye), Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER), Özel Sektör Gönüllüleri Derneği (ÖSGD), Social Innovation Exchange, Sürdürülebilirlik Adımları Derneği (SADE), UN Global Compact Türkiye Ağı (UNGC), Yüzde 30 Kulübü, Yönetim Kurulunda Kadın Derneği, İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi (BADV) gibi birçok değerli kurum ile iş birliği içindeyiz. Bu sayede de birbirinden değerli isimlerle ortak akıl zemininde çalışma fırsatı buluyoruz. Bu değerli kurumlara ek olarak TÜSİAD’ın özel sektörü gönüllülük esasında bir araya getiren ve odak alanımız ile uyuşan yuvarlak masalarında ve alt çalışma gruplarında da temsiliyet göstermeyi önemsiyoruz. Böylece hem gündemi, güncel gelişme ve uygulamaları takip ediyor hem de her zaman vurguladığımız üzere sorunlara yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler geliştirmek için çalışırken farklı disiplinlerin bir araya geldiği kolektif aklı harekete geçiren bir platformda paydaşlarımızla bir araya gelme imkanı yakalıyoruz. Hepsi bizim için çok değerli kurumlar; açıkçası hiçbirini ayıramam.
Siz bireysel olarak hayatınıza sürdürülebilirliği nasıl dahil ediyorsunuz?
Aslında günlük hayatımızda küçük küçük yaptığımız ama birleşince etkisinin oldukça fazla olduğu pek çok davranış var. Karbon salımının azaltılmasına katkı sağlamak için aile olarak çoğu zaman toplu taşımayı tercih ediyoruz; mecburi durumlarda ise tek araç kullanmaya özen gösteriyoruz. Biliyorsunuz kuraklık tüm dünyada büyük bir problem. Bu nedenle, suyu çok dikkatli kullanmamız gerekiyor. Diş fırçalama başta olmak üzere suyu kullandığım birçok günlük rutinde gereksiz yere açık bırakmamaya özen gösteriyorum. Herhangi bir kullanımda yarım kalan su olduğu zaman onu çiçek sulama veya sokak hayvanlarına vermek için kullanıyorum. Evde ve iş yerinde gereksizse mutlaka ışıkları kapatıyorum. Hayatımda mümkün olduğu kadar az atık oluşturmaya; atıkların geri dönüşüme uygun şekilde toplanmasına özen gösteriyorum. Atık yağların küçük miktarlarının dahi su kaynakları ve çevreye etkisinin ne kadar büyük olduğunun farkındalığıyla ailecek atık yağları ayrıştırıyoruz, kavanozda biriktirip geri dönüşüm için yağ kumbarasına atıyoruz. Kullanılmış pilleri de atık pil kutularında biriktiriyoruz.
Plastik atıkların azaltılması çok önemli, bu nedenle alışverişte bez torba kullanıyor, mümkün olduğunca poşet almıyoruz. Plastik atık oluşturacak ürünlerden mümkün olduğunca kaçınıyoruz. Evimizde çok uzun yıllardır karton ve plastik atıkları ayrıştırıyoruz. Yiyecek atıklarını sokağımızdaki kedi ve köpeklere veriyoruz. Tüm canlıların en doğal hakkının sağlıklı ve güvenli bir ortamda yaşaması olduğuna inanıyorum. Bu yaklaşımla sokak hayvanlarının korunmasına yönelik çalışan Patilerle Yaşam Derneği’nin kurucularından biri olarak sivil toplumda gönüllü çalışmalar yapıyorum. Gıdanın sürdürülebilirliği de çok önemli. Bu bilinçle hareket ediyorum. Bahçede yetişen mümkün olduğunca doğal ürünleri tercih ediyor, mutlaka semt pazarımızdan alışveriş yapıyorum. Biliyorsunuz paylaşımın yarattığı sosyal ve ekonomik değer son yıllarda çok daha iyi anlaşıldı. Artık insanlar kullandığı birçok eşya ve kıyafeti paylaşmaya ve karşılıklı olarak değiştirmeye başladı. Ben de artık ablam ve çok yakın iki arkadaşımla, senede 1-2 defa kıyafet değişimi yapıyorum.