preloader

İş Dünyasında Sürdürülebilirlik Anlayışı: Seda Kayrak Bilgen, Danimarka Ticaret Ataşeliği

17.05.2023
İş Dünyasında Sürdürülebilirlik Anlayışı: Seda Kayrak Bilgen, Danimarka Ticaret Ataşeliği

Yazı Boyutu:

Farklı sektörlerden isimlerle sürdürülebilirlik yaklaşımlarını konuşuyoruz. Etki odaklı iş modellerinden paydaş seçiminde dikkat edilmesi gerekenlere kadar iş hayatındaki sürdürülebilirlik anlayışını, Danimarka Ticaret Ataşeliği, Enerji ve Çevre Kıdemli Ticaret Müşaviri Seda Kayrak Bilgen anlatıyor.

Kurumunuz için sürdürülebilirlik ne anlama geliyor, sürdürülebilirlik yaklaşımınızın temelinde hangi hedefler var?

İstanbul Danimarka Başkonsolosluğu Ticaret Ataşeliği, Danimarka Dışişleri Bakanlığı altında yer alan Ticaret Konseyi’ne bağlı 105 ataşelikten biri. Danimarka Ticaret Konseyi, 60’tan fazla ülkede yerel uzmanlar aracılığıyla Pazar araştırmaları, bilgiye, teknolojiye ve paydaşlara erişim gibi konularda danışmanlık hizmeti veriyor ve dünya ihracat pazarlarında oldukça aktif.

1970’li yılların başındaki Petrol Krizi’yle birlikte şekillenen uzun dönemli, partiler üstü iklim politikalarıyla birlikte Danimarka, 2030 yılında kadar karbon emisyonlarını 1990 yılına göre yüzde 70 azaltma ve 2045 yılında karbon nötr ülke olma hedefine sahip.

Bu bağlamda, “yenilenebilir enerji” ve “sürdürülebilirlik” Danimarka’nın 2020 yılında kabul ettiği İklim Yasası ve ilgili İklim ve Ekonomik Diplomasi gibi stratejilerinin hepsinin belkemiği. Danimarka Ticaret Konseyi ve İstanbul Danimarka Başkonsolosluğu Ticaret Ataşeliği’nin desteklediği ticaret politikaları yeşil ve sürdürülebilir bir dünya yaratmak üzere sürdürülebilirliğin üç ayağı üzerine oturtulmuş: Ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik.

Yeşil büyüme ve etki odaklı alternatif iş modellerinin yaygınlaşıyor olması ve bu modeli önde gelen sektör oyuncularının da giderek benimsemesi sevindirici.

Etkili sürdürülebilirlik çalışması yapmak için doğru paydaş seçimi çok kritik. Paydaşlarınızı belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz?

Danimarka küçük bir ülke olduğundan dolayı ekonomisinin büyümesi ve refah düzeyinin artırılması için küreselleşme ve ticaret bir zorunluluk. Bu çerçevede Danimarka şirketleri özellikle Covid-19 sonrası dünyada uluslararası değer zincirlerine giderek daha fazla entegre oluyor. Şirketlerin uluslararası değer zincirlerinden kâr elde edebilmeleri ve kendilerini bu zincirde doğru konumlandırabilmeleri, rekabet avantajı sağlıyor. Bu anlamda Türkiye’de ilgili sektörlerde Danimarkalı firmalara özellikle üretim ile ilgili partnerliklerde destek oluyoruz.

Bizler partner arayışımızda son birkaç senedir değerlendirmemizi sadece yetkinlikler değil, sürdürülebilirlik kriterleri açısından da yapıp, raporlamamızı bu şekilde gerçekleştiriyoruz. Amacımız sürdürülebilirliğin üç ayağı konusunda hem Danimarkalı firmalarda hem potansiyel Türk partnerlerde doğru soruları sorarak farkındalık oluşturmak. Ayrıca fosil yakıtlar sektörü çalışma ve destek alanımız dışında kalıyor.

İş Dünyasında Sürdürülebilirlik Anlayışı: Seda Kayrak Bilgen, Danimarka Ticaret Ataşeliği

İş dünyasında etki odaklı iş modellerine geçişi görüyoruz. Bu konuda sizi en çok hangi konular heyecanlandırıyor?

Artık yalnızca büyüme ve kârlılık odaklı iş modellerinin tıkanma noktasına geldiği bir noktadayız. Bilim insanları, tüketim odaklı bu büyüme modeliyle, iklim krizinin etkilerini tüm gücüyle yaşadığımız bu günlerde, Dünya’nın 6. yok oluşuna doğru hızlı ilerlediği görüşünde. Dolayısıyla yeşil büyüme ve etki odaklı alternatif iş modellerinin yaygınlaşıyor olması ve bu modeli önde gelen sektör oyuncularının da giderek benimsemesi sevindirici. Devletlerin karbon emisyon azaltım ve net zero hedeflerinin iş dünyası tarafından desteklenmesi olmazsa olmaz ve bu anlamda inovatif, çevre ve etki odakları iş modellerinin yaygınlaşması çok önemli. Danimarka iş dünyası bu konuda oldukça duyarlı ve iş modellerini tamamen Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları eksenine oturtmuş ve kendilerine net sıfır emisyon hedefi koymuş çok sayıda firma var.

{151880}

Sürdürülebilirlik geniş bir alan ve sürekli güncel gelişmeler oluyor. Hem değişimi takip etmek hem de beslenmek için kitap, film, kişi, kurum önerilerinizi alabilir miyiz?

Benim oldukça ilgimi çeken sizin de beğenebileceğinizi düşündüğüm birkaç öneride bulunabilirim. Oxford ekonomisti Kate Raworth tarafından 2017’de yazılmış ‘Donut Ekonomisi: 21. Yüzyıl Ekonomisti Gibi Düşünmenin Yedi Yolu’ kitabındaki, tek yönlü büyümeye değil, sosyal kalkınmayı, dünyanın ve kaynakların sınırlarını da dikkate alan donut modeli benim bir hayli ilgimi çekmişti. Yine alışılmışın dışında daha fazla ürün satmayı değil, ikinci el ürün kullanımı destekleyen politikalarıyla dış giyim markası Patagonya’nın kurucusunun yazdığı ‘Bırakın Çalışanlarım Sörf Yapsın’ kitabını tavsiye edebilirim.

Ayrıca Danimarka’nın Danimarka’daki ulaşım, enerji, inşaat gibi 14 sektörde öncü firmaların ülkenin iklim hedeflerine ulaşmak için bir kamu-özel ortaklığı iş modeli olarak oluşturduğu ve kamuya öneride bulunduğu iklim partnerliklerini incelemek de ilham verebilir; The Climate Partnerships – Climate Partnerships 2030.

Siz bireysel olarak hayatınıza sürdürülebilirliği nasıl dahil ediyorsunuz?

Bireysel olarak sürdürülebilirlik, farklı insanlar için farklı şeyler ifade ediyor. Danimarkalılar için sürdürülebilirlik; yenilenebilir enerji, suların yönetimi, atıkların geri dönüşümü ve bisiklet kültürü de dahil olmak üzere yeşil ulaşımı içeren bütüncül bir yaklaşım.

Ben kişisel olarak günlük yaşamda atıkların ayrıştırılması, su, elektriğin, gıda gibi günlük kaynakların optimum kullanılması gibi basit konulara dikkat etmeye çalışıyorum. Ancak beni 7 yaşındaki kızımın da dahil olduğu 21. yüzyılda doğmuş Alfa Kuşağı çok heyecanlandırıyor. Bu kuşak ilkokulda Dünya Su Günü’nü kutluyor. Bu yaşta geri dönüşüm, ileri dönüşüm kavramlarını öğreniyor.

SADE
SADE Tüm Yazıları