preloader

İş Dünyasında Sürdürülebilirlik Anlayışı: Tankut Turnaoğlu, P&G Türkiye

09.05.2023
İş Dünyasında Sürdürülebilirlik Anlayışı: Tankut Turnaoğlu, P&G Türkiye

Yazı Boyutu:

Farklı sektörlerden isimlerle sürdürülebilirlik yaklaşımlarını konuşuyoruz. Etki odaklı iş modellerinden paydaş seçiminde dikkat edilmesi gerekenlere kadar iş hayatındaki sürdürülebilirlik anlayışını, P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoglu anlatıyor.

Kurumunuz için sürdürülebilirlik ne anlama geliyor, sürdürülebilirlik yaklaşımınızın temelinde neler var?

Türkiye’de 36, globalde ise 186 yaşında bir şirket olarak, sürdürülebilirliği herkes için, şimdi ve gelecek nesiller boyunca, daha iyi bir yaşam kalitesinin sağlanması olarak tanımlıyoruz. Ürün, üretim ve kurumsal sosyal sorumluluktan oluşan üç yönlü yaklaşımı benimseyerek sürdürülebilirlik hedeflerimizi ve başarılarımızı ulaşılabilir hale getiriyoruz.

Günümüz dünyasında, insanı veya çevreyi olumsuz etkileyebilen sorunlara şirketlerin artık tepkisiz kalamayacağına, markaların da kurumsal vatandaş olarak sorumlulukları olduğuna inanıyoruz. Bugün tüketicilerin de markalardan dünyayı pozitif yönde değiştirmeleri konusunda bir beklentisi var. Buradan hareketle hem global hem de ülke çapında topluma ve çevreye fayda sağlayacak girişimlerde bulunuyor, kurumsal vatandaşlık raporları hazırlıyor ve kendimize özel sürdürülebilirlik hedefleri belirliyoruz.

Bu doğrultuda kendimize önce 2020 Çevresel Sürdürülebilirlik Hedefleri koyduk ve bunların büyük çoğunluğuna yıllar öncesinden ulaştık. Bunun ardından Hedef 2030 dedik ve bu çalışmalarımızı da “Markalar”, “Tedarik Zinciri”, “Toplum” ve “Çalışanlar” olmak üzere 4 ana başlıkta topladık. Dünya genelinde 20 lider markamızla, yüzde 100 geri dönüştürülebilir veya yeniden kullanılabilir ambalajlarla ve markaların yüzde 100‘ünde ürün içeriğinde şeffaflıkla tüketicilere verdiğimiz güveni sürdüreceğiz. Üretim sahalarımızdaki sera gazı emisyonlarını yarıya indirecek, tesislerimizin yüzde 100‘üne güç sağlayacak yenilenebilir elektrik tedarik edeceğiz. Yeniden kullanımla en az 5 milyar litre su tasarrufunda bulunacağız. 2040 yılına kadar operasyonlarımızda karbon nötr olmayı hedeflediğimizi de resmen duyurduk. Kendi bünyemizde gerçekleştireceğimiz bu hedeflerin yanı sıra odaklandığımız bir diğer önemli başlık da tüketici alışkanlıklarının değişmesine katkıda bulunarak “Evlerde İklim Elçileri” yaratmak. Çünkü biliyoruz ki üretim süreçlerinin yanı sıra ürünlerin kullanılması sırasındaki tercih ve alışkanlıklar, karbon emisyonlarında büyük paylara sahip. Örnek vermek gerekirse, yaptığımız yaşam döngüsü analizlerinde gördük ki bulaşık yıkarken oluşan karbon ayak izinin yaklaşık %80’i sıcak su kullanmak, ön yıkama yapmak gibi alışkanlıklardan kaynaklanıyor. Çamaşır yıkama alışkanlıkların karbon ayak izine etki oranı ise yüzde 60. Bu nedenle öncelikle inovasyon gücümüzle düşük enerji ile yani soğuk su kullanımında ve kısa programda etkili olan ürünler geliştiriyor, iletişim çalışmalarımızla da sadece performansla sunulan faydaya değil, sağlanan enerji tasarrufuna odaklanıyoruz.

İş Dünyasında Sürdürülebilirlik Anlayışı: Tankut Turnaoğlu, P&G Türkiye

Etkili sürdürülebilirlik çalışması yapmak için doğru paydaş seçimi çok kritik. Paydaşlarınızı belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz?

P&G olarak Türkiye’de 35 yılımızı geride bıraktık. 32 yılına tanıklık ettiğim bu sürede sadece kendimiz için değil, paydaşlarımız ve toplum için de birçok değer yarattık. ‘Kurumsal Vatandaşlık’ ilkelerimiz doğrultusunda projeler geliştirerek her yıl milyonlarca insanın yaşamına dokunmaya devam ediyoruz.

Gücümüzü iyilik için kullanmak istiyoruz ve bu gücü kullanacağımız alanları belirlemek “amacımız” için çok önemli. P&G olarak ‘Kurumsal Vatandaşlık’ başlıklarımız çerçevesinde inşa ettiğimiz amaçlarımızla büyümeyi hedefliyoruz ve ortak amaçlar etrafında buluştuğumuz paydaşlarla güç birliği yaparak ilerliyoruz. Projenin başarısı açsısından paydaş seçimi çok önemli bir kriter elbette. Bu nedenle alanında yetkin, fikri, tarzı, vizyonu, ihtiyaca dair çözüm önerileri ile uyum sağladığımız paydaşlar ile yol alıyoruz. Hiçbir topluma katkı projesine kısa süreli bakmıyor, uzun vadeli çalışmalar gerçekleştirmeye odaklanıyoruz. Paydaşlarımızla yola uzun süre devam edebilmek adına sürdürülebilir işlere imza atan partnerlere öncelik tanıyoruz.

Yıllardır aralıksız olarak sürdürdüğü sosyal sorumluluk projeleriyle toplumsal fayda konusunda liderlik rolünü üstlenen bir şirket olarak eğitim, spor, sağlık gibi birçok farklı alanda sektöründe öncü yaklaşık 30 Sivil Toplum Kuruluşu ile çalışıyoruz. Pandemi sürecinde ülkemizdeki 20 lider markamızla gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımıza deprem bölgesine yönelik desteklerle devam ediyoruz.

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi iş birliğiyle 2014’ten bugüne Olimpik Anneler Projesi’ni yürütüyoruz.

Orkid “Okula Devam” projemiz Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı ile, Pantene “Peruk Bağışı” kampanyasında Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği ile, Prima “Prematüre Bebek Bezi Bağışı” Erken Doğan Bebekleri Yaşatma Derneği (ERDODER) ile devam ediyor.

Fairy olarak Gıda Kurtarma Derneği ile birlikte 2020’den beri yürüttüğümüz Boşa Harcama kampanyamız da bir diğer önemli çalışmalarımızdan biri. Hem gıda israfını önlediğimiz hem de ihtiyacı olanların beslenme ihtiyacını karşıladığımız bu kampanyamızı yaşanan depremlerin ardından afet bölgesine yönlendirdik.

11 yıldır Ariel’in Toplum Gönüllüleri Vakfı ve Migros iş birliği ile yürüttüğü Kıyafet Bağış kampanyamızı da bu yıl depremzedelerin kıyafet ihtiyaçlarının karşılanması için gerçekleştirdik.

Biz gücümüzü iyilik için kullanıyoruz ve önümüzdeki yıllarda bu vizyonla hareket edecek şirketlerin artmasını bekliyoruz.

İş dünyasında etki odaklı iş modellerine geçişi görüyoruz. Bu konuda sizi en çok hangi konular heyecanlandırıyor?

Artık ürün odaklı iş modelinden toplumsal refah ve kalkınmayı destekleyecek etki odaklı iş modellerine doğru bir yönelme var. Bu modelin amacı, hizmeti sunarken rol model olmak ve sürdürülebilirliği işin odağına koyarken hayata değer katmak.

Öne çıkan ve ilerleyen yıllarda öneminin daha da artacağına inandığımız son trend, markaların topluma sunduğu katkı olacak. Bu elbet birçok sektör için geçerli fakat tüketiciyle doğrudan bağ kurduğunuz bir sektörde önemi çok daha da fazla. P&G olarak biz, yıllar öncesinden benimsediğimiz bu yaklaşımla de tüketicilerimizin yanı sıra hepimizin tek evi olan dünyamızın geleceğini iyileştiren çalışmalara da imza atıyoruz. Örneğin P&G, 2022 yılında Türkiye’deki 35’inci yaşını kutladık ve “Sevgi her kapıyı açar” diyerek bir dizi iyilik hareketi gerçekleştirdik. Farklı projelerle milyonlarca vatandaşın yaşamına dokunduk.

İş Dünyasında Sürdürülebilirlik Anlayışı: Tankut Turnaoğlu, P&G Türkiye

Topluma katkı sağlayan tüm bu hareketlerimize güç verense, markalarımız ve ürünlerimiz. Bugün dünyada 5 milyar insanın yaşamına değer katmamızı sağlayan gücümüz inovatif genlerimizden geliyor. Bu yenilikçi ruhun temelinde de kurum kültürümüz var ve bunu; yalın ve açık olmakla, başarma tutkumuzla, dışa dönük olmakla, dahil edici ve kapsayıcı ve “yap – öğren – yap” yaklaşımımızla tanımlayabiliriz. Sektör liderliğimizi korumamızı, en çok tercih edilen hızlı tüketim ürünleri şirketi olmamızı da bu kültüre borçluyuz. Geliştirdiğimiz yenilikçi ürünlerle birlikte hayatı iyileştirmeye, tüketici davranışlarını dünyamızın sürdürülebilirliğine katkı sağlayacak şekilde değiştirmeye ve toplumsal gelişmeye, refaha destek verecek projeler geliştirmeye odaklanıyoruz. Hem inovasyonlarımıza hem de projelerimizi oluştururken ise yaptığımız araştırmalar bize yol gösteriyor. Bu sayede edindiğimiz iç görülerle adımlar atıyoruz. Mesela son zamanlarda özellikle ekonomik koşulların tüketicilerin seçimlerini etkilediğini görüyoruz. Bu nedenle bir ürünün “Ödediğim paraya değer” olması önemli bir nitelik olmaya başladı çünkü tüketiciler performansından emin olmadıkları ürünler alarak paralarını boşa harcamak istemiyorlar. Çevre bilinci ve sürdürülebilirlik kavramları da Türk tüketicisinde daha fazla karşılık bulmaya başladı. Tüketicilerde gözlemlediğimiz bu iki davranış tutumunu, P&G olarak geliştirmek için yıllar öncesinden adımlar attık. İnovasyonlarımızı tüketici ihtiyaçlarını ve beklentilerini baz alarak gerçekleştirmekle birlikte marka ve ürün gücümüzle tüketim konusunda onları bilinçlendirmeyi de görev edindik.

Biz gücümüzü iyilik için kullanıyoruz ve önümüzdeki yıllarda bu vizyonla hareket edecek şirketlerin artmasını bekliyoruz.

{151853}

Siz bireysel olarak hayatınıza sürdürülebilirliği nasıl dahil ediyorsunuz?

Evlerdeki iklim elçileri sayesinde hayatı iyileştirebileceğimizi biliyoruz. Elbette kendi adıma ben de bir iklim elçisiyim. Neler yapıyorsunuz derseniz; bizim evde çamaşır ve bulaşık temizliğinde çok daha düşük sıcaklıklarda su kullanılıyor. Bulaşıklarda ön yıkama yapmayı, makineye koymadan önce sudan geçirmeyi yıllar öncesinden bıraktık. Çamaşırlar ancak yüksek sıcaklıklarda temiz olur anlayışımızı terk edeli çok oldu. Elektrik kullanırken tarife yapısına dikkat ederek çamaşır, bulaşık makinesini çalıştırmak gibi durumlarda uygun saatleri seçiyoruz.

Bununla birlikte seçtiğimiz ürünlerde ve ambalajlarında plastik kullanım oranlarına ve geri dönüştürülme özelliklerine dikkat ediyoruz. Evde enerjinin yanı sıra gıdanın da boşa harcanmaması da önemli. Boşa Harcama kampanyamızda da vurguladığımız gibi tüketilmeyip çöpe giden her gıda enerjinin de boşa harcanması demek çünkü bir kilo gıdanın yetiştirilebilmesi için tonlarca su başta olmak üzere enerji kullanılıyor. Verilen emek de ayrı bir değer tabi. Tavsiyem, herkesin bu şekilde ufak davranış değişiklikleri ile yarınlara daha fazla sahip çıkması.

SADE
SADE Tüm Yazıları