Tarım Sektöründe Girişimci Hikayesi: Tarfin
Yazı Boyutu:
Tarım sektöründe girişim firması olan Tarfin’in kurucusu Mehmet Memecan markasının hikâyesini anlatıyor ve bu alanda girişim yapmak isteyenlere tavsiyeler veriyor…
Markanızın kuruluş hikâyesini anlatır mısınız?
Tarfin’in kuruluş hikâyesi, Amerika’da ve İsviçre’de uzun yıllar gübre satışı ve tedariği alanlarında çalıştığım dönemle başlıyor. Uluslararası piyasada edindiğim tecrübelerde tarımı makro seviyede inceleme fırsatı buldum. Ardından Türkiye’ye döndüm ve mikro ölçekte neler yapabileceğimi araştırmaya başladım. Tarıma olan inancım doğrultusunda Türkiye’yi karış karış gezdim ve sonucunda buradaki çiftçilere çözüm bulma amacıyla Tarfin’i hayata geçirdim. Tarım sisteminde çiftçinin en büyük sorununun nakit ihtiyacı, bayiler için ise vadeli satış yapmanın verdiği bir yük olduğunu görerek, buna yönelik çözümler üretmek üzere yola çıktık. Şubat 2017’de çıktığımız bu yol doğru pazarı buldu, yaygınlaştı ve bugün hâlâ gelişmeye devam ediyor.
Kurulduğunuz ilk zamanlarda hedefleriniz nelerdi, günümüzde hangilerine ulaşabildiniz?
Tarfin kurulduğunda, sunduğu hizmetleriyle ve vizyonuyla zaten alışılagelmiş kalıpların dışında bir girişimdi. Kurulduğumuz gün büyük hedeflerimiz vardı. Büyüdükçe hedeflerimiz de büyüdü, kendimize daha büyük hedefler belirledik. Bugün Türkiye ve Romanya’daki tarım değer zincirini dijitalleştirerek sektörü ürün tedariği ve o tedarik koşullarına uygun ödeme avantajları ile buluşturuyoruz. Verdiğimiz katma değerli hizmetin yanı sıra, şu anda liderliğini üstlendiğimiz bir sektör de yarattık. Sahadaki başarılarımız, aldığımız sermaye yatırımları ile Tarfin’in dijital odağından feyz alan, tarım sektörü paydaşlarına hizmet sunan bir şirket haline geldik. Hâlâ farklı neler yapabileceğimize dair durmaksızın süren bir geliştirme sürecindeyiz. Hedefimiz Doğru Avrupa’nın tarım tedarik zincirinde lider fintek olmak.
Hayatımda iyi ya da kötü çok farklı alanlarda ve şirketlerde çalıştım. Doğru ya da yanlış pek çok kararlar verdim. Hepsi için ‘iyi ki yapmışım’ diyorum.
Başarı hikâyesi olarak tanımladığınız işleriniz neler?
Türk çiftçisini güçlendirme misyonumuz çerçevesinde hayata geçirdiğimiz Tarfin Mobil ile ihtiyacı olan çiftçilerin tarım girdilerine hızlı, kolay ve uygun fiyatlarla ulaşması için yatırımlar yapıyoruz. Tarfin Pro avantajlı tedarik modelimiz sayesinde de tarım bayileri, sermayelerini harcamadan yeni ürünlere uygun fiyatlarla ulaşıyor, yatırımlarını ve işlerini büyütmek için kullanıyor. Tarfin Pro ile satış noktaları nakit kullanmadan ve banka kredisine ihtiyaç duymadan hemen sipariş verme ve ürün çeşitliliğini artırarak daha fazla çiftçiye ulaşma imkanlarına sahip oluyor. Bunun yanı sıra alışverişlerin sürekliliğini sağlayan veri bilimi ekibimizin geliştirdiği tarımsal risk skorlama modelini, bizi yerel ve yabancı rakiplerimizden farklılaştıran en önemli noktamız. Bu sistem Türkiye’de bir ilki temsil ediyor ve dünyada da örnek olmayı sürdürüyor. Sektörde öncü olarak sunduğumuz bu model yurt dışındaki yatırımcılardan da yüksek beğeni topluyor. Bu yatırımların tarım ekosisteminde de heyecanla karşılanması ve karşılık bulması bizi heyecanlandırıyor.
Sektörünüzde start-up kurmayı hayal edenlere vereceğiniz tavsiyeler neler?
Böyle konularda tavsiye vermeyi doğru bulmuyorum. Çünkü her insanın kendi deneyimleri, fikirleri, amaçları farklıdır ve farklı bir çark içinde oluşum gerçekleştirirler. Ancak kendimle ilgili şunu söyleyebilirim. Hayatımda iyi ya da kötü çok farklı alanlarda ve şirketlerde çalıştım. Doğru ya da yanlış pek çok kararlar verdim. Hepsi için ‘iyi ki yapmışım’ diyorum. İyi ki gidip farklı ülkelerde çalışmışım. Çünkü yanlış bir kararın ya da kendi amaçlarına uygun olmayan bir işte çalışmak bile bir deneyim oldu benim için. Her adımımdan çok şey kazandım, inanılmaz bilgiler öğrendim. O şirket sizlik olmayabilir ama bir sürü işi doğru yapmış ki büyük bir müessese olmuştur.
Size ilham olan kitap, podcast, Tedx konuşması var mı? Paylaşır mısınız?
Benim için en büyük ilham, aynı zamanda büyük dedem olan Nuri Demirağ. ‘Türkiye’nin Havacılık Efsanesi’ kitabı da bu hikâyeyi konu alıyor. Nuri Demirağ, zor bir çocukluk ve gençlik hayatının ardından büyük hayaller kurarak bu hayalleri doğrultusunda ilerlemiştir ve Türkiye’nin en önemli iş insanlarından biri haline gelmesine rağmen yaşadığı mütevazı hayat düzeniyle de büyük dikkat çeker.
Öncelikle atölye olarak başlattığı girişimini fabrikaya dönüştürür. Türkiye’yi kendi uçağını üreten bir ülke konumuna ulaştırmasına büyük katkı sunmuştur. Nuri Bey’in hayata bakışı, çalışma azmi ve ulaştığı başarılar bana her zaman ilham verir.
