Türkiye'nin Mühendis Kadınları: Burcu Civelek Yüce
Yazı Boyutu:
Akbank Bireysel Bankacılık ve Dijital Çözümler Genel Müdür Yardımcısı Burcu Civelek Yüce, mühendis olmanın hayatına kattıklarını anlatıyor ve mühendis olmak isteyen genç kadınlara öneriler veriyor.
Mühendislik okumaya nasıl karar verdiniz?
Matematik ve fizik ile aram hep çok iyi olmuştu. Özellikle matematik bana büyük keyif veren, uğraşmaktan, büyük bir resmi anlamaya çalışmaktan çok zevk aldığım bir branştı. Küçük yaşlarımdan itibaren edebiyat da hayatımda önemli yer tutuyordu. O yıllarda lise döneminde eğitim için odaklanma tercihi yapılırdı. Edebiyatı çok sevmeme rağmen matematik ve fiziğin zihnimde yarattığı o tatlı karıncalanmanın yerini dolduramayacağını düşünerek MF denilen Matematik-Fen ağırlıklı eğitimi tercih ettim.
Mühendislik okumaya ise lise yıllarımda karar verdim. Babam doktor, annem fen bilgisi öğretmeniydi. Annem tıp, babam ise edebiyat okumamı hayal ederdi. Ama beni meslek tercihimde sonuna kadar desteklediler. Ailede mühendis olma kararını veren ilk kişi ben oldum. Üniversite tercihlerim arasında sadece mühendislik fakülteleri ve iki de mimarlık vardı. İlk tercihim olan Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’ne bu düşünsel yolculuktan geçerek geldim.
Mühendislik size hayatınızın hangi noktalarında ve nasıl faydalı oluyor?
Mühendisliğin hayatımdaki en büyük katkısı, bütünsel düşünme ve sistem kurgulama becerilerimi keskinleştirmiş olmasıdır diye tahmin ediyorum. Hatta bu biraz da meslek hastalığı sanki… Bir sistem görünce ister istemez, olası gelişim alanlarını görmeye çalışmak, neyin çok verimli çalışıp neyin daha iyi çalışabileceğini tespit etmek, bu sistemin daha büyük bir bütünün içine entegre olması, daha fazla fayda ve etki üretmesi için yapılabilecekleri planlamak hayatın doğal akışı haline geliyor mühendis kafasında. Ayrıca insanı hep aksiyona iten pratik ve ataletten uzak bir tarafı var mühendisliğin; bu hareketlilik ve dinamizmini çok seviyorum. Kontrol edilebilir her değişken, bir mühendis için potansiyel oyun alanı. Ben de gözlemlediğim her hangi bir ortamda, işimde, kişisel yaşantımda, aile hayatımda hep durumu etkileyen farklı faktörleri düşünüp değerlendirmeye, maksimum etkiyi yaratacak planlar yapmaya ve sanırım hepsinden güzeli sonuç odaklılıkla aksiyon almaya fazlasıyla eğilimli bir insanım. O nedenle iş hayatıma dair “Hiç mühendislik yaptın mı?” diye soranlara ne evet ne hayır diyemiyorum. Belki iş hayatımda unvan olarak hiç mühendis olmadım ama mühendislik becerileri hayatımın her anında hep yer aldı.
Teknik bir eğitim ve genel olarak analitik alanlardaki iş deneyimi ile paralel olarak sürdürmeye çalıştığım şeylerden birisi de sosyal ve düşünsel konulardaki okumalar. Bu okumalarıma son yıllarda bir düzen vermeye başladım. İnsanlığın düşünsel gelişimini, felsefi akımları ve toplumsal dönüşümü zihnimde daha iyi oturtabilir hale geldim. İçinden geçtiğimiz zamanı, teknolojik gelişmelerin etkilerini, sosyal yapılarla teknolojinin etkileşimini daha büyük bir pencereden anlamlandırmaya başladım. Bu çabalarım süresince mühendislik geçmişim bana yine destek oldu. İnsanlığın bilim ve teknoloji tarihi, siyasal ve toplumsal tarihi ile karşılıklı büyük bir bağlantı içinde. Sosyal meseleleri de mühendislik bilgisi ile birleştirmek, geleceğe dönük öngörülerde bulunurken insanı zenginleştiriyor diye düşünüyorum.
Mühendislik okumayı düşünen genç kadınlara neler önerirsiniz?
Her şeyden önce “Cinsiyet” ile “Toplumsal Cinsiyet” arasındaki farkı her zaman görmeye çalışmalarını tavsiye ederim. Simone de Beauvoir bundan 75 yıl önce çok çarpıcı ve hepimizin kulağına küpe olacak bir söz söylemiş: “Kadın doğulmaz, kadın olunur.” Kadın olmak, kültürel ve tarihsel olarak inşa edilmiş bir kurgu. Bu kurguda kadına biçilen roller, zihinlerimizdeki kabuller, hatta çoğu kez farkında olmadığımız önyargılarımız, biyolojik gerçekler değil toplumsal ve subjektif yargıların bir koleksiyonu. Ve maalesef bu soyut toplumsal cinsiyet rolleri, başta kadınlar olmak üzere tüm toplum üzerinde somut olumsuz sonuçlar doğuruyor.
Her insanın kendisi ve biricik olduğuna inanıyorum. O nedenle biyolojik determinizmi reddediyorum. Toplumun da genç kızlara ve kadınlara biçtiği kalıba sokulmuş rolleri, “makbul” meslekleri anlamsız buluyorum. Mühendislik tüm diğer meslekler gibi genç kadınlar için kendilerini güçlü bir şekilde ifade edebilecekleri bir alan. O nedenle, akıcı şekilde işleyen ve sonuç üreten sistemler kurmayı, analiz ile aksiyonu bir arada yürütmeyi, hayal ile pratiği bir araya getirmeyi seven genç kadınlara mühendislik yolculuğunu büyük bir heyecanla tavsiye ediyorum.
{157727}
Mühendis olmasaydınız ne olmak isterdiniz?
Bu sorunun yanıtını hiç düşünmemiştim. Genel olarak hayatta “keşke”leri, geçmişte alınmış kararların yaratmış olabileceği alternatif yaşamları pek düşünmem. Hayata bakışım ileriye dönüktür geçmişten ziyade. Her kararın ardından sonrakilere, her başarı ve başarısızlığın ardından arkadan gelen fırsatlara bakarım. Mühendis olmasaydım yine analitik bir mesleğim olurdu diye tahmin ediyorum.