Zor Zamanlarda Liderlik: Evrim Şen
Yazı Boyutu:
Doğal afetler, ekonomik sorunlar, iklim krizi gibi iş dünyasını derinden etkileyen zamanlarda güçlü bir lider olmanın püf noktalarını, PepsiCo Türkiye Genel Müdürü Evrim Şen anlatıyor.
Zor dönemlerde bir lider olarak ilk önceliğin ne oluyor? Bu kaos ortamlarının her birinin farklı zorlukları oluyor, kontrolü ele almak için senin yol haritan nedir?
Doğal afetler, pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı ile zorlu bir dönemden geçerken, maalesef 6 Şubat’ta yaşadığımız yıkıcı ve hepimizi derinden sarsan büyük deprem felaketi ile karşı karşıya kaldık. Bu elzem felaketten dolayı ülkemize başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizi iletmek istiyorum.
Depremin olduğu ilk günden itibaren benim ve ekip arkadaşlarımın tartışmasız ilk ve tek önceliği insanlarımızın sağlığı ve güvenliğini sağlamak oldu, tüm kararlarımızı ve aksiyonlarımızı bu öncelik doğrultusunda aldık. Bölgedeki fabrika ve depolarımızı çalışanlarımız, aileleri ve bölgedeki ihtiyaç sahiplerinin konaklama ve temel ihtiyaçları için seferber ettik. Gereksinim duyulan temel ihtiyaç malzemelerini, ürün desteklerimizi ve maddi yardımlarımızı en hızlı şekilde ilgili kuruluşlara ulaştırdık. Bundan sonraki süreçte önceliğimiz orta ve uzun dönemli projelerle bölgenin gelişimi ve yaraların sarılması için maksimum desteği sağlamak olacak.
Ben her zaman bir yöneticinin, bir liderin acil eylem planı olması gerektiğine inanan biri oldum. Bu bir doğal afet olur, bir ekonomik kriz olur ya da şirket içi beklenmeyen bir durum olabilir… Olasılıkların düşünülmesi ve buna göre stratejiler geliştirilmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde durumla baş edebilir, hızlı harekete geçebilir ve çözüm üretebilirsiniz.
Elbette önceden yapılmış planların yetersiz, eksik kaldığı durumlar da söz konusu olabilir, bu noktada liderin içgörüleri ile, ekibini çok net öncelikler doğrultusunda yönlendirerek, şeffaf bir şekilde iç iletişimde önderlik ederek, hızlı ve kararlı bir şekilde yolu açması gerekiyor.
Böylesine zorlu dönemlerde, olabildiğince hızlı bilgi akışını sağlamak, ihtiyaçları net bir şekilde belirleyebilmek, efektif iş bölüşümü ile birlikte çevik ve şartlara uyum sağlayan esnek bir yaklaşım geliştirmek, kriz yönetme sürecindeki en önemli faktörler diye düşünüyorum.
Zor dönemlerde; finans, satış, pazarlama ve iç ve dış iletişim ve İK konularını nasıl yönetmek gerekiyor?
Bütüncül bir yaklaşım içinde her departmanın net öncelikler etrafında ahenk içinde çalışması her zamankinden daha önemli. Kriz yönetim ekiplerinde farklı uzmanlıkların bir araya geldiği, durumun tüm boyutlarıyla değerlendirilerek, net bir iş bölümü çerçevesinde yakın koordinasyon sağlanması gerekiyor. Üretim, lojistik ve satış birimleri sahada koordinasyonu sağlarken, insan kaynaklarının, organizasyonun ihtiyaçlarına yönelik destekleri belirlemesi, çalışanlarla yakın iletişimle şeffaf ve güven verici bir ortamı sağlaması son derece kritik. Bununla beraber ilgili tüm kurum, kuruluş ve paydaşlarla koordinasyon için etkin dış iletişim ve işbirliği ön plana çıkıyor. Burada lidere düşen görev her bir fonksiyonu doğru şekilde orkestra edebilmek, güçlü ve güvenli bir şekilde mobilize olmalarını sağlamak.
Zor dönemlerde asla yapılmaması gereken yönetimsel ve liderlik hataları neler?
Çok zor bir dönem veya beklenmedik krizle karşı karşıya kalsanız bile en önemlisi reaktif olmadan sakin kalabilmek diye düşünüyorum. Aksi halde bu tüm ekibe sirayet eder ve ölçülü, kararlı, doğru aksiyonlar alınmasını zorlaştırır. Sakin kalarak durumu analiz etmek ve organizasyona güven vermek temel refleks olmalı.
Varsayımlarla her konuyu merkezden yönetmek çoğu zaman en iyi sonucu getirmeyebilir. Sahada net tespitler yapmak, semptomların altındaki sistematik nedenleri ve detayları anlamaya çalışmak ve belli konularda kararı uzmanlardan oluşan komitelere devretmek daha efektif çözümler getirecektir.
Bir diğer yanlış yaklaşım kriz zamanında suçlu veya hata aramaya odaklanmak olur. Halbuki ilk öncelik beraber çalışarak çözüme odaklanmak olmalı. Elbette doğru yaklaşımla kök nedenler incelenmeli ve dersler çıkarılmalı fakat bunun zamanını ve yönetimini iyi belirlemek önemli.
Zorlu süreçlerde, karşılaşılan resmi şeffaf bir şekilde çalışanlarla paylaşmak gerekiyor diye düşünüyorum. Çünkü bilgi vermeden sadece iyimser tablolar çizerek yolunuza devam ederseniz, yanlış beklentilere yol açıp, güven kaybına ve ekip ruhunun kaybolmasına yol açabilirsiniz.
Son bir nokta da “cesur lider” klişesine kapılmamak… Bir kriz döneminde tabii ki riskli kararlar almanız gerekebilir ama zaten hiçbir şey yapmamak gibi bir seçeneğiniz yoktur. Burada cesur lider tablosu çizmekten ziyade kararlı, esnek ve öğrenmeye açık bir lider olmak çok daha önemli bir faktör.
Ekonomik ve iklim krizleri, göçler ve doğal afetler artık iş dünyasının günlük bir parçası. Zor zamanlarda yöneticilik yetilerini geliştirmek önerilerin neler? Bu konuda örnek aldığın kişileri, faydalandığın kitap ve podcast’leri bizimle paylaşır mısın?
Liderlik yetkinlikleri en güçlü şekilde pratik içinde gelişiyor ama elbette kişinin kendisini buna hazırlaması da çok önemli. Bu konuda daha önce bu pozisyonlarda bulunmuş liderlerin deneyimlerini öğrenmek önem taşıyor. Zaman ve koşullar şimdikinden çok farklı olabilir ama liderliğin temel yetkinlikleri değişmiyor. Bunların nasıl uygulandığını görmek çok öğretici olabiliyor.
Bunlarla beraber zor dönemlerde liderlik üzerine birçok kaynak da mevcut. Stephen Covey’in “Predictable Results in Unpredictable Times”, Bill Tibbo’nun “Leadership in the Eye of the Storm” aklıma ilk gelen birkaç örnek. Bunun dışında Forbes, Inc. ve benzeri yayınlarda da keza bu alanda gerçek örneklerle zenginleştirilmiş birçok değerli ve öğretici makaleyi faydalı buluyorum.
{129767}