Zor Zamanlarda Liderlik: Güçlü Batkın

Doğal afetler, ekonomik sorunlar, iklim krizi gibi iş dünyasını derinden etkileyen zamanlarda güçlü bir lider olmanın püf noktalarını, TAV İşletme Hizmetleri CEO’su Güçlü Batkın anlatıyor.

Zor dönemlerde bir lider olarak ilk önceliğiniz nedir? Bu kaos ortamlarının her birinin farklı zorlukları oluyor, kontrolü ele almak için sizin yol haritanız nedir?

Bu cevap verilmesi hem zor hem de kolay bir soru. Benim hem iş hem de özel hayatımda her zaman önceliğim insanın duygu ve düşüncelerini anlamak oldu. Çünkü temelde ancak bu iki kavramı aynı potada değerlendirdiğiniz zaman müşterinin gerçek beklentisini anlayabilirsiniz. Müşteriyi anlamanın yolunun önce onlara ulaşmakta size eşlik eden iç müşterileri, çalışanları anlamaktan geçtiğini unutmamak çok önemli. Kaos ortamlarında bu size büyük bir avantaj sağlıyor. Kişileri doğru tanıdığınızda doğru aksiyonlar alabiliyorsunuz.

İçinde bulunduğumuz coğrafyada son zamanlarda zor durumlar ile karşı karşıya kaldık. Her seferinde başka şeyler öğrendik ve farklı bir yönümüzü geliştirdik. Bu da aslında bir sonraki dönem için zorluklara dayanma ve doğru kararlar alabilme gücümüzü artırdı.

Bizim işimizin yaklaşık yüzde 10’u merkez ofis Türkiye’de. Global bir şirketiz ve 19 farklı ülkede faaliyet gösteriyoruz. Farklı coğrafyalarda, farklı sorunlarla karşılaşıyoruz, dolayısıyla yol haritamız içinde bulunduğumuz lokasyona ve kültüre göre değişiklik gösteriyor. Benzer durumlarda hızlı aksiyon alabilmek ve esneklik olmazsa olmazımız diyebilirim.

Genel olarak çeşitli senaryoları ele alıp esnek bir bakış açısıyla sonuç odaklılık, sorunlara alternatif çözümler geliştirme yeteneğimiz böyle anlarda bizim için avantaja dönüşüyor.

Yönetimde olduğun gibi hareket edip kendinizi şeffaf yansıtmanız yani otantik (özgün) lider olmanız çok önemli ve son dönemde bu yaklaşımın yarattığı farklar çok açık olarak görülüyor. Ben de özgün bir lider olarak ekibimin bir takımın ve topluluğun parçası gibi hissetmesine yönelik hareket ediyorum. Açık iletişim kurabilmek için ekibimle farklı ortamlarda farklı konularda sürekli bir araya geliyorum. Burada anahtar kural “dürüst” ve “özgün” olmak. Ancak bu şekilde iç ve dış paydaşlarınız ile dürüst bir ilişki kurarak samimiyet bağını güçlendirebileceğinize inanıyorum.

Ekibe güvenerek işe odaklanmak önemlidir, çünkü odaklılık her zaman verimlilik sağlar. Bu noktada ekibin büyük önemi var ve bir lider ancak ekibi kadar iyi olabilir.

Zor dönemlerde; finans, satış, pazarlama ve iç ve dış iletişim ve İK konularını nasıl yönetmek gerekiyor?

Elbette zorlukların türüne göre alacağınız kararlar ve çizeceğiniz rota değişiklik gösteriyor. Farklı dönemlerde dışa dönük bir politika belirlerken zaman zaman içeriye; çalışana döndüğünüz bir forma bürünebiliyorsunuz. Örneğin 6 Şubat’taki deprem felaketinden sonra bir süre dış iletişimi kesip iç iletişime ağırlık verdik. Burada ekip arkadaşlarımın nasıl hissettiğini anlamak önceliklerim arasında yer aldı.

Böyle dönemleri, çalışanlarla açık bir şekilde paylaşarak yönetmek gerektiğini düşünüyorum. Biz de çalışanlarımız ile birlikte yardım kampanyaları yaptık. Birlikte çalıştık ve ürettik.

Yöneticinin erişilebilir olması ve kolay iletişim kurulması çok önemli. Kendine güvenen bir duruş sergilemeli ve günün sonunda lider, o şirkete değer katmalı.

Ekibe güvenmek, iyi bir yönetim için aşılması gereken bariyerlerden biridir. Ekibe güvenerek işe odaklanmak önemlidir, çünkü odaklılık her zaman verimlilik sağlar. Bu noktada ekibin büyük önemi var ve bir lider ancak ekibi kadar iyi olabilir. Önemli bir diğer nokta da ekibinizin size güvenmesi. Zor anlarda sergilediğiniz tavır bu nedenle çok kritik. Güven müşteriden size, çalışandan size ve sizden çalışana kurulduğu zaman başarı kaçınılmaz oluyor.

Yukarıda da bahsettiğim gibi biz global bir şirketiz ve yaşadığımız üzücü olayın etkileri hâlâ üzerimizdeyken diğer ülkelerdeki faaliyetlerimize de bir yandan devam etmemiz gerekiyor. Burada çok hassas ve ince bir ayar var. Açık iletişim ile ortak karar vererek satış, pazarlama ve finans faaliyetlerimizde hızımızı bir süre düşürdük ve sonra normale döndük. Bu bizi bir takım olarak daha da güçlendirdi. Söylemekten mutluluk duyuyorum ki bu zor dönemde çok duyarlı bir organizasyonda çalıştığımı bir kez daha gördüm. Faaliyette bulunduğumuz farklı ülkelerden deprem bölgesine çeşitli destekler yapıldı. Bir olmanın çok güzel bir örneğini ortaya koyduk.

Zor dönemlerde asla yapılmaması gereken yönetimsel ve liderlik hataları neler?

Bana göre teknolojiden uzak olmak, teknolojiye yatırım yapmamak yapılacak en büyük hataların başında gelir.

Sistem kurmanın da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sistem düzgün ve efektif kurulursa, işler sorunsuz olarak ilerler. Bu nedenle bence öncelikle sistemleri oluşturacak bir aksiyon planı oluşturmak gerekir. Diğer türlü kısa süreli çözüm üretmenin ötesine geçilemez.

Ekip ruhunu unutmamak ve ortak hareket etmenin güçlü yönlerini keşfetmek, empati yapabilmek, sürekli ve aralıksız iletişim içinde olmak çok önemli.

Çalışanları takımın bir parçası gibi hissettirmenin, doğru ve adil takdir mekanizmaları oluşturmanın ve yetenek yönetiminin de şart olduğunu düşünüyorum.

Şeffaf iletişim, işin bir parçası haline getirilmeli; çok yönlü iletişim kanalları oluşturularak doğru zamanda doğru bilgiye erişim sağlanmalı. Bununla beraber ortak hedefler belirlenmeli ve tüm birimler, kendi iç dinamiklerine uygun olarak bu hedefe katkıda bulunacak şekilde yönlendirilmeli.

Çalışan, müşteri veya iş ortağı olarak etkileşimde bulunan tüm paydaşların duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmanın önemli olduğuna inanıyorum.

Yukarıda belirttiğim iletişime ait davranışların tersine bir yol haritası sizi başarılı ve huzurlu bir çalışma ortamından uzaklaştıracaktır.

{129431}

Ekonomik ve iklim krizleri, göçler ve doğal afetler artık iş dünyasının günlük bir parçası. Zor zamanlarda yöneticilik yetilerini geliştirmek önerileriniz neler? Bu konuda örnek aldığın kişileri, faydalandığın kitap ve podcast’leri bizimle paylaşır mısın?

Bana göre liderlik yetilerini geliştirmenin en önemli yolu, eğitim ve öğrenmek için çaba sarf etmektir.

TAV Holding çatısı altında, son 3 yılı TAV İşletme Hizmetleri İcra Kurulu Başkanlığı görevimle birlikte 20 yıla yakın kariyerim sayesinde 19 ülkede 40’tan fazla millet ve 24 farklı dilin konuşulduğu çok kültürlü bir ekibi yönetmek benim için son derece kıymetli bir deneyimdi.

Kariyerim boyunca çeşitli ülkelerden farklı insanlarla birlikte olup kendimi ölçümleme ve değerlendirme fırsatı buldum; bilgi ve birikim elde ettim, kişisel networkümü geliştirdim. Elde ettiğim birikimlerimi ve deneyimlerimi ekip arkadaşlarım ile hep paylaştım.

Sosyal sorumluluk farkındalığı benim için çok önemli, yöneticilerin kendilerini bu alanda geliştirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Çalışma prensiplerimden biri her zaman ve her koşulda toplum yararına bir proje içinde yer almak oldu. Bu konuda efor ve zaman sarfetmeyi kendime hep hedef olarak koydum. Bir baba olarak da çocuklarım için güzel ve anlamlı bir dünya istiyorum. CEO olarak o projelerde sadece görünmeyi değil; bizzat yer almayı, emek ve zaman harcamayı doğru buluyorum.

Son sorunuza gelince; gastronomi, seyahat, ağırlama (hospitality) sektörü, eğitim, farklı coğrafyaları keşfetmek üzerine olan içerikler genel olarak ilgi alanlarım arasında. Her bölgenin kendine has özellikleri olduğunu düşünürsek listemde çok fazla ülkeyi kapsayan onlarca adres var. Her bir online veya offline kanal başka bir kapı açıyor ve size yüzlerce deneyimi keşfetme şansı sağlıyor. Ben hayatı anlamayı ve hayatın içinde öğrenmeyi çok önemsiyorum. Bu nedenle kategorilere göre değil, bana kattıklarına göre birçok konuda fikir liderlerinin görüşlerini takip ediyorum. Herkesin de kendi ilgi alanlarına göre en kolay öğrenebildiği ve takip edebildiği kanallar üzerinden bir listesi olması gerektiğini düşünüyorum.

Özetle “merak etmek” ve “yaşam boyu eğitim” daima bir liderin kılavuzu olmalı.