Zor Zamanlarda Liderlik: Sitare Sezgin
Yazı Boyutu:
Doğal afetler, ekonomik sorunlar, iklim krizi gibi iş dünyasını derinden etkileyen zamanlarda güçlü bir lider olmanın püf noktalarını, Teknosa Genel Müdürü Sitare Sezgin anlatıyor.
Zor dönemlerde bir lider olarak ilk önceliğin ne oluyor? Bu kaos ortamlarının her birinin farklı zorlukları oluyor, kontrolü ele almak için senin yol haritan nedir?
Zor dönemlerde en kritik beceri değişimi anlamak ve büyük resmi görebilmek diyebiliriz. Öncelikle değişimi neyin tetiklediğini ve doğasını anlamak ve ona göre bir yol haritası oluşturmak gerekiyor. Yaşanılan zorluğun içeriği ve kapsamına göre benim yaklaşımım ve zorluklarla başa çıkma taktiklerim de değişiyor. Bazı zor dönemleri tamamen bir değişim süreci olarak değerlendirip, sadece çözüme odaklanıyorum. Bazılarına ise neden-sonuç ilişkisiyle bakıyorum. Her şeye rağmen, planlı ve disiplinli hareket etmek, rutinleri bozmamak, endişeye kapılıp ana odağı kaybetmemek büyük önem taşıyor.
En son hep birlikte çok acı bir deprem deneyimi yaşadık. Ülke olarak, millet olarak derinden sarsıldık. Böylesine zor bir dönemde ekip arkadaşlarımla birlikte yapabileceklerimize odaklandık. ‘Yaralarımızı nasıl sarabiliriz’ deyip, tüm imkân ve tecrübemizi bölge için seferber ettik. Depremle birlikte en zor günleri bile dayanışmayla aşabileceğimizi, el ele vererek yaralarımızı sarabileceğimizi gördük. Ama bundan sonrası da çok önemli. Teknosa olarak halihazırda sürdürdüğümüz kurumsal sosyal sorumluluk projelerimizi deprem bölgesi için dönüştürüyoruz. Depremden etkilenen şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak için çocuklar, gençler ve kadınlar başta olmak üzere herkes için kalıcı ve sürdürülebilir projeler hayata geçireceğiz.
Zor dönemlerde; finans, satış, pazarlama ve iç ve dış iletişim ve İK konularını nasıl yönetmek gerekiyor?
Departmanlardan bağımsız, zorlu dönemlerde hızlı karar almanın ve bu kararları tereddüt etmeden hayata geçirmenin önemli olduğuna inanıyorum. Liderlik kontrol değil, anlamak üzerine kurulur. Dolayısıyla çalışan ihtiyaçlarının dinlendiği, ekiplerin fikirlerini özgürce ifade edebildiği ve liderin sürece aktif olarak katıldığı ortamlarda zorlu süreçler daha sağlıklı bir şekilde atlatılıyor. Ben de ekip arkadaşlarımla güvene dayalı, açık bir iletişim kurmayı çok önemsiyorum. Katılımcı bir yönetim anlayışıyla önümüze çıkan zorlukları aşıyoruz.
Zor dönemlerde asla yapılmaması gereken yönetimsel ve liderlik hataları neler?
Zor dönemlerde ilk yapılmaması gereken şey panik. Panik yapmak ve bunu tüm ekibe yaymak işleri sadece daha da zorlaştırıyor. Durumun ciddiyetini net bir şekilde ortaya koyarken bir yandan da sakin kalabilmek önemli. Bir diğer yapılmaması gereken şey, olaya suçlayıcı bir tavırla yaklaşmak. Oysa zor zamanlarda suçlu aramak yerine ilerlemeye ve çözüme odaklanıp ekiplerle iş birliği içinde çalışmak gerekiyor. Sakin, tarafsız bir şekilde soruna çözüm bulmak yerine varsayımlarla hareket etmek de zor dönemleri daha da zorlaştırabiliyor. Ekiplerinin bilgi birikimine güvenmeyen, ulaşılabilir olmayan ve inisiyatif verme konusunda katı duruş sergileyen yöneticiler de zor dönemleri başarıyla yönetemiyor.
Ekonomik ve iklim krizleri, göçler ve doğal afetler artık iş dünyasının günlük bir parçası. Zor zamanlarda yöneticilik yetilerini geliştirmek önerilerin neler? Bu konuda örnek aldığın kişileri, faydalandığın kitap ve podcast’leri bizimle paylaşır mısın?
Zor zamanların altından başarıyla kalkmak için yaşadığımız toplumun sorunlarına gözümüzü kapatmadan değer yaratmamız gerekiyor. Çocuğa, gence, kadına, yaşlıya dokunan işlerin içinde olmamız gerekiyor. Ben yıllardır kadınların ve gençlerin yolunu açan sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarında aktif olarak yer alıyorum. Özellikle kadın yöneticilere de rol modellerini takip etmelerini ve sivil toplum kuruluşlarında gönüllü görev almalarını öneririm. Eğitimden iş hayatına pek çok alanda çok değerli sivil toplum kuruluşları var. Kendilerine uygun olanları izleyip görev alabilirler. Hayatın her alanına dokunarak, başkaları için değer yaratanlar zorluklarla daha kolay baş edebiliyor.
Bugüne kadar ilham aldığım liderler, işini tutkuyla yapan, kendi çalışma azmiyle ekibine örnek olan ve ekibini güçlendirmeye önem verip, farklılıklara yer açan kişiler oldu. Kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün bu konuda çok değerli bir sözü var: “Lider dediğin önde yürüyen değil, yol gösteren olmalıdır.”
Özellikle biyografi kitaplarını faydalı buluyorum ve severek okuyorum. Son dönemde bitirdiğim kitaplar; Ayşe Kulin’in “Türkan Saylan Tek ve Tek Başına”, Sinan Yağmur’un “Hz. Mevlana Aşkın Gözyaşları” ve Hıfzı Topuz’un “Bana Atatürk’ü Anlattılar” isimli eserleri. Podcast olarak daha çok gündemi takip edebileceğim, haber içerikli platform ve kişileri dinliyorum. Aposto, FT News Briefing ve Spektrum takip ettiğim podcastlar arasında yer alıyor.
{127794}