Haftada 4 Gün Çalışma Modeli Kalıcı Olur Mu?
Yazı Boyutu:
Haftada 4 gün çalışmak fikri, son yıllarda iş dünyasında sıkça tartışılıyor. Almanya’da Münster Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen bir araştırma, bu modelin çalışan refahı, üretkenlik ve çevresel etkileri üzerine ışık tuttu. Akabinde İngiltere’de 200 şirket, kalıcı olarak haftada 4 gün çalışma kampanyasına katıldı.
Altı ay süren pilot projeye, farklı sektörlerden 45 şirket katıldı. Araştırmanın amacı, 4 günlük çalışma modelinin iş dünyasında uygulanabilirliğini ve etkilerini anlamaktı. Ancak, projeye katılan şirketlerin sadece üçte biri çalışma günlerini 4 güne indirdi; diğerleri ise çalışma saatlerinde küçük çaplı düzenlemeler yaptı.
Çalışanlar Daha Mutlu ve Verimli
Araştırma, 4 günlük çalışma modelinin çalışanlar üzerinde birçok olumlu etkisini ortaya koydu:
- Çalışma süresinin azalmasına rağmen, çalışanların üretkenliğinde düşüş yaşanmadı. Aksine, bazı durumlarda artış görüldü.
- Çalışanların ruhsal ve fiziksel sağlıklarında iyileşme, stres ve tükenmişlik belirtilerinde azalma kaydedildi.
- Haftada 4 gün çalışan katılımcılar, haftalık ortalama 38 dakika daha fazla uyudu. Bu da enerjik ve odaklanmış bir çalışma ortamına katkı sağladı.
- Katılımcıların fiziksel aktivite seviyeleri arttı, bu da sağlıklı bir yaşam tarzına olumlu etkiler sağladı.
Çevresel Etkilerde Beklentiler Karşılanmadı
Çalışma süresinin azalmasının çevresel faydalar sağlayacağı düşünülse de araştırma bu konuda farklı bir tablo çizdi. Çalışanların daha uzun hafta sonları için seyahate çıkması, enerji tasarrufunu sınırladı. Bu durum, 4 günlük çalışma modelinin çevresel etkileri konusunda daha fazla değerlendirme yapılması gerektiğini gösteriyor.
200 şirket, kalıcı olarak haftada 4 gün çalışacak
Bu araştırmanın akabinde İngiltere’de 200 şirket, kalıcı olarak haftada 4 gün çalışma kampanyasına katıldı. Söz konusu şirketlerin 30’unu pazarlama, reklam ve basın ilişkileri şirketleri oluştururken, bunu 29 hayır ve sivil toplum kuruluşu, 24 teknoloji, internet teknolojileri ve yazılım şirketi, 22 danışmanlık ve yönetim şirketi takip etti. 4 Day Week Foundation’ın kampanya direktörü Joe Ryle, “9-5, beş günlük çalışma haftası artık amacına uygun değil, bir güncellemeye ihtiyaç var,” diyerek bu değişimin kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Öte yandan ABD merkezli JPMorgan Chase ve Amazon gibi devler, çalışanlarını beş gün ofiste görmeyi talep etmeye devam ediyor. Bu iki karşıt eğilim arasında, gelecekte hibrit modellerin daha da önem kazanması bekleniyor.
Spark Market Research’ün araştırmasına göre, 18-34 yaş arasındaki genç çalışanların %78’i dört günlük çalışma haftasının önümüzdeki beş yıl içinde norm haline geleceğine inanıyor. Bu yaş grubundaki bireyler için en önemli öncelikler ise ruhsal sağlık ve genel refah. Çalışma düzenlerindeki esneklik, bu kuşağın iş arayışında önemli bir kriter olarak öne çıkıyor.
4 Gün Çalışmak: Hayal mi Gerçek mi?
Münster Üniversitesi’nin araştırması, dört günlük çalışma modelinin çalışan refahı ve verimliliği üzerinde olumlu etkiler yarattığını ortaya koysa da, çevresel ve ekonomik etkileri hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. İş dünyası, bu modeli geniş çapta uygulamadan önce sektörel farklılıkları ve şirketlerin mali yapılarını göz önünde bulundurmalı.
Türkiye’de haftada 4 gün çalışma sistemini deneyen ilk şirket Aksa Akrilik olmuştu. Mesai saatleri 08:00- 17:00 olarak belirlendi. Uygulamanın ardından Aksa Akrilik’e yapılan nitelikli iş başvuruları yüzde 100 artış gösterdiği belirtildi. Aksa çalışanlarıyla yapılan bir ankette, dört günlük çalışma haftasının çalışan bağlılığı, üretkenliği, motivasyonu ve iş-yaşam dengesini artırdığı belirtildi.
Bu sonuçlar, geleceğin iş dünyası için ilham verici bir rehber! Çalışan mutluluğunu ön planda tutarak iş süreçlerini yeniden tasarlamak isteyenler için 4 günlük çalışma modeli, değerlendirilmeye değer bir seçenek olabilir.
Kapak görseli: People in the Sun (1960), Edward Hopper | Kaynak: Smithsonian American Art Museum