preloader

İmpostor Sendromuyla Nasıl Başa Çıkabiliriz?

20.08.2024
İmpostor Sendromuyla Nasıl Başa Çıkabiliriz?
OGGUSTO CLUB’A ücretsiz üye olarak yazıyı sesli dinleyebilirsiniz.

Yazı Boyutu:

Başarılı Bir Kadın Olduğum İçin Özür Dilerim kitabında, kadınların başarıları karşısında yaşadığı içsel çatışmaları ve impostor sendromunu inceleyen Evrim Kuran, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin başarı algısına etkisini ve kadınların bu zorluklarla nasıl başa çıkabileceğini anlatıyor.

Başarılı Bir Kadın Olduğum İçin Özür Dilerim kitabınızı okuyanlara vermek istediğiniz en önemli mesaj nedir?

Emeğin, alın terinin anlamını bilen herkes için, ama en çok da hayatlarının bir döneminde başarılı olduğu için özür dilemek zorunda bırakılmış kadınlar için yazdım.

Ayrıca, bu kitabı sadece Impostor mağdurları için yazmadım. Sadece kadınlar için de yazmadım. Hiç de gerek olmadığı halde içinden veya dışından özür dilemek zorunda kalmış tüm bireyler için yazdım. Çevrelerinde yetersizlik hissiyle başa çıkmaya çalışanları anlamak ve onlarla dayanışmak isteyen tüm sağduyulu insanlar için yazdım. Dilerim bu kitap herkese kendi hikayesine sahip çıkma cesareti, kırılganlığına sahip çıkma gücü verir.

Ben bir Impostor mağduruyum. Yaşamımdaki edinimlerimi yetkinliklerime değil, çalışkanlığıma bağlamak beni daha konforlu kıldı. Çok özel yeteneklerim olmadığını, sadece çok çalışkan bir kadın olduğumu sık sık ifade etmemin, bir savunma mekanizması olduğunu anladım. Yüzleştim. Kırılganlığımla barıştım. Şifalanmanın ilk adımının cesaretle kalbimizi açmak, kırılganlığımızdan güç almak olacağına inandım ve bu kitabı da bu yüzden yazdım. Tüm Impostor dertlilerine yalnız değilsiniz demek için yazdım.

Kadınların yüzde 41’i mükemmel iş sonuçlarına erişemediklerinde o işi tamamlamanın kendileri için bir şey ifade etmediğini belirtiyor.

Kitabınızda, başarı algısı konusunda kadın ve erkek arasındaki net ayrımdan bahsediyorsunuz. Bu ayrımın kökeni sizce nereye dayanıyor ve günümüzde bu ayrımı nasıl gözlemleyebiliriz?

Bu kitabı yazmak için 3 binden fazla insanın katıldığı bir araştırma yaptım. Araştırma üzerinde çalıştığım 2 yıl boyunca yüzlerce kadınla derin görüşmeler yaptım, onlarca araştırma, çok sayıda makale inceledim. Peşinde olduğum sorulardan biri şuydu: Impostor olgusu, Türkiye gibi toplumsal cinsiyet eşitliğinde gelişmemiş toplumlar arasında olduğumuz, patriyarkanın egemen olduğu ülkelerde daha mı çok tetikleniyor, yoksa tüm dünyada kültüre ve sosyoekonomik seviyeye bakmaksızın bu olgu hâkim mi?

Araştırmalar Impostor’ın bizim ülkeye has olduğunu göstermiyor; her toplumda var çünkü toplumsal cinsiyet eşitsizliği küresel bir dert.

İmpostor Sendromuyla Nasıl Başa Çıkabiliriz?

Ne yazık ki erkekler geribildirimden kaçınma eğilimi göstererek değersizlik duygusuyla baş edebilirken, kadınlar değerlerini kanıtlamak için kendilerini daha da zorluyor ve beklenen performansı gösterseler bile stres ve kaygıdan kurtulamıyorlar.

Başarılı olmasına rağmen kendini yeterli hissetmeyen kadınların yaşadığı impostor sendromunun en yaygın belirtileri nelerdir ve bu sendrom kadınları nasıl etkiliyor?

Genel gözlemim bana şunu söylüyor: Çocukluğunda koşullu sevilmiş, hayatının erken veya sonraki evrelerinde narsistik bireylerle uzun zaman geçirmiş, öz şefkati düşük kadınların Impostor’a yakalanma eğilimi yüksek. Impostor olgusuna yakalanan kadın, kanıtlanmış başarıları olsa bile içinde zekâ ve yeteneğinin sahte olduğuna dair bir his taşır. “Okumuş kadın sendromu” diye de tanımlanan Impostor, başarı hikayeleri olan kadınlara, ulaştıkları noktaya kendi yetenekleri yüzünden değil, tesadüfen ulaştıklarını düşündürtür. Elbette bu kendi kendine oluşan bir hal değildir. Hele de civarınızda “senin şansın yaver gittiği için başarılı oldun” diyen eril kafalar varsa, impostor kuyusuna düşmeniz kaçınılmazdır. Uykusuz, yorgun geceleriniz, aylarınız, yıllarınız, bir ömür döktüğünüz kan, ter ve gözyaşı, şansa indirgenebilir. Bu sebeple, “Başarılı bir kadın olduğum için özür dilerim” sendromu da denir.

Susan Pinker, The Sexual Paradox’ta şöyle der: “Erkekler başarısızlık durumunda genelde diğerlerine kızma ve onları suçlama eğilimindedir. Kadınlarsa daha sıkı çalışmaları gerektiğine inanır.” Bence kendini inşa etmiş kadınların çoğunun ışıltılı başarı hikayelerinin arkasında en yakınlarındaki eril kafayla/kafalarla mücadele etmiş/eden tek başına bir kız çocuğu vardır. Modern çağın en eşitlikçi ortamlarında, sosyoekonomik seviyesi yüksek toplumlarda bile bu durumla karşılabilirsiniz. Eğitim ve algı seviyesi yüksek erkeklerin bile kadınlara sürekli bir şeyler öğretme çabasında olduğuna tanık olabilirsiniz. Bilirsiniz. Çünkü her yerdeler.

Bu sendromu yaşayan kadınlara ne önerirsiniz?

İmpostor Sendromuyla Nasıl Başa Çıkabiliriz?

Öncelikle, bir Impostor mağduru için bu pek kolay olmasa da şefkati kendimize çevirmemiz gerekiyor. Öz şefkatli bireyler başarısız olduklarında, hata yaptıklarında veya kendilerini yetersiz hissettiklerinde sert bir şekilde özeleştiri yapmak yerine kendilerine karşı nazik ve anlayışlı olabilirler.

Araştırmalar, öz şefkatin zihinsel ve fiziksel sağlığımızı kökten iyileştiren, elimizdeki en güçlü başa çıkma ve dayanıklılık kaynaklarından biri olduğunu gösteriyor. Kendimize dışardan bakabilmek de önemli bir araç. Okurlar kitapta buna dair pratik yöntemler bulacaklar.

Kitabınızı yazarken yaptığınız anket ve mülakat çalışmalarınız sırasında en çok hangi bulgular sizi şaşırttı?

Biz, araştırmayı sadece kadınlar için açmadık. Araştırma daveti hem kadın hem de erkeklere açıktı. Ne var ki araştırmanın hem anket hem derin görüşme aşamalarına kadınlar, erkeklerden çok daha fazla ilgi gösterdi! Türkiye’nin 79 şehrinden ve yurt dışında 32 ülkedeki 86 farklı şehirden katılımcıyla ile tamamlanan araştırmanın yüzde 88’ini, yani ezici çoğunluğunu kadın katılımcılar oluşturdu. Şaşırtıcı bir şekilde, araştırmalar sahtekârlık sendromunun kadınlarda erkeklerden daha önemli olduğunu göstermiyor, ancak farklı şekillerde tezahür ettiğini gösteriyor.

Sonuçlardan bahsetmek gerekirse, araştırmaya katılan kadınların yüzde 45’i Impostor’ı yüksek oranda, yaşıyor. Yüzde 40’ı orta seviyede ve yüzde 15’inde ise Impostor olgusu ise düşük seviyede yaşıyor. Erkek katılımcılarımızınsa yüzde 22’sinin Impostor deneyimi yüksek, yüzde 54’ünün orta seviyede ve yüzde 24’ü ise Impostor olgusunu düşük seviyede yaşıyor.

Araştırmaya katılan kadınların neredeyse yarısı (yüzde 47) başarılı oldukları bir işe dair aldıkları övgüleri önemli bulmuyor, takdiri kabul etmekte zorlanıyor. Bu oran erkeklerde yüzde 25 seviyesinde. Başarı ilintili pek çok faktörde olduğu gibi, eğitim düzeyimiz arttıkça takdir ve övgüleri içselleştirmekte daha çok zorlanıyoruz.

Şaşırır mısınız bilmem, araştırmada kadınlar daha mükemmeliyetçi bir profil sergiliyor. Araştırmamıza katılan kadınların yüzde 47’si, en iyisini yapamadığı işleri, en iyisini yaptığı işlere göre daha fazla hatırlıyor. Mükemmeliyetçi insanlarda karşılaşılan bu eğilim, yurt dışında yaşayan kadınlarda daha da belirgin (yüzde 51). Erkeklerde bu oran yüzde 31. Benzer şekilde, kadınların yüzde 41’i mükemmel iş sonuçlarına erişemediklerinde o işi tamamlamanın kendileri için bir şey ifade etmediğini belirtiyor.

Impostor sendromuyla başa çıkma konusunda örnek teşkil eden hikayelerden bahseder misiniz?

İmpostor Sendromuyla Nasıl Başa Çıkabiliriz?

Az da olsa Impostor ile başa çıkabilmiş kadın hikayeleri dinledim. Bu kadınların ortak özellikleri önce bu olgu ile yaşadıklarının farkına varmış olmaları ve kendilerine, başarılarına dışarıdan bakabilmiş olmaları.

Beni en etkileyen hikâyenin kahramanı olan kadın şunu söyledi: “Başarısız olmak bir haktır. Alınması kişinin inisiyatifi olan bir risktir. Başarısız olma riskini ele alınca, kendi inisiyatifini tutunca, özgürleşiyorsun.” Bu özgürleşme hali sayesinde Impostor’ı ile başa çıkmış bu kadın artık suçu sürekli kendinde bulmayı bırakmıştı; biraz da toplum düşünsün demekteydi.

Gülce Fidan
Gülce Fidan Tüm Yazıları