Liderlikte Başarının Şifresi: Müşteriyi Anla, Ekibi Birleştir, Geleceği Tasarla
Yazı Boyutu:
Selvi Talipoğlu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği mezuniyetinden itibaren uzanan ve FMCG, e-ticaret, perakende, pazarlama ve dijital dönüşüm alanlarında şekillenen bir kariyer yolculuğuna sahip. P&G, Modanisa, Vodafone, SUWEN, D&R ve McKinsey gibi prestijli şirketlerde edindiği deneyimlerle sektörel dönüşümlere liderlik eden Talipoğlu, şu anda Hopi’de Pazarlama Direktörü olarak görev yapıyor. Bu röportajda başarı odaklı liderlik tarzından, ekip yönetimindeki inceliklere, dijitalleşmenin iş dünyasına etkilerinden, sürdürülebilirlik ve inovasyon konularına kadar birçok önemli başlıkta fikirlerini paylaşıyor. İlham veren bu söyleşide, kariyer yolculuğunun ipuçlarını keşfedeceksiniz.
Başarılı bir iş modeli oluşturmanın temel taşları nelerdir? Sizce uzun vadeli başarı için en kritik faktör nedir?
Trendlerin, teknolojinin ve iş yapış şekillerinin sürekli değiştiği bir dünyada yaşıyoruz. Günümüzde müşteri alışkanlıkları dönüşüm içerisinde, tüketiciler hayatlarının her alanında onlara eşlik eden, hayatı kolaylaştıran, esnek ve hızlı hizmetler talep ediyor. Uzun vadeli başarı için en kritik faktörlerden biri, müşteri odaklı bir yaklaşım sergilemek. Bu doğrultuda müşteri ihtiyaçlarını anlayabilecek çözümler geliştirmek ve geri bildirimleri dikkate almak sürdürülebilir büyüme için hayati öneme sahip. Bu durum, rekabetçi olmayı da beraberinde getiriyor.
Kariyeriniz boyunca karşılaştığınız en büyük iş zorluğu neydi ve bu durumu nasıl aştınız?
Kendine farklı hedef ve öncelikler yaratmış ekip içi ekiplerin olduğu, background ve jenerasyon farklarından dolayı çalışma biçimlerinin, alışılmış şirket kültürlerinin farklı olduğu bir çalışanlar topluluğunu, ortak hedefe hizmet eden bir “ekip” haline getirebilmek karşılaştığım en zorlu süreçlerdendi. Buna benzer zorlukların üstesinden gelmek için ekibin yöneticisi olarak her bir ekip üyesiyle samimi, açık iletişimin hâkim olduğu ikili ilişkiler kurmak kritik. Kişiyi tanımak, kişisel ve kariyer önceliklerini, şirketten ve sizden beklentilerini anlamak önemli. Kurmak istediğiniz ekiple hedefleri, stili ve beklentileri uyuşmayan çalışanlarınız varsa, her iki tarafın da zamanını ve emeğini doğru kullanabilmek adına, kişiyi farklı fırsatlara yönlendirmek en sağlıklısı oluyor. Sizin ve şirketin kişiden ve ekipten beklentilerini açıklıkla komünike etmek, performansını ölçülebilir KPI’lara bağlayarak, takibini yaparak kişiyi motive etmek, çalışanı şirkete ve ekibe bağlayan bir adım. O zaman da ekip içi destek, anlayış, uyum iyileşiyor ve huzurlu, mutlu çalışılan bir ekip ortaya çıkıyor.
Yeni bir iş kurmayı düşünen girişimcilere, özellikle iş dünyasında ilk adımı atanlara ne gibi tavsiyeler verirsiniz?
Girişimcilik, bir fikri gerçeğe dönüştürmek için sıkı çalışmayı ve inovasyonu gerektirirken, doğal olarak çeşitli riskler de barındırıyor. İş dünyasına adım atacak girişimciler, öncelikle fikirlerini ve planlarını net ifade edebilmeli. Yani sektör fark etmeksizin, “Kafanızda nasıl bir plan var? Bu plan sizi ileride nereye taşıyacak?” gibi soruların yanıtlarına net cevap vermeliler. Bu netlik, potansiyel yatırımcıların da dikkatini çeken bir unsur olacaktır. Yol haritasını çizdikten sonra ise iş dünyasının değişken ortamına hazırlıklı olmak gerek. Esneklik çok önemli. Ayrıca çağın gerisinde kalmamak için de teknolojinin sunduğu imkanları kullanmak şart.
Dijital dönüşüm ve teknoloji iş dünyasını nasıl şekillendiriyor? Sizce gelecekte hangi iş alanları daha fazla ön planda olacak?
Bugün dünyanın en ücra köşelerinde bile internetin kullanılabiliyor olması, iş dünyasının geleneklerini ve iş hayatındaki tanımları kökten değiştirdi. Dijitalleşen dünyada rekabetçi kalabilmek için sürekli ve hızlı yenilik yapma gerekliliği arttı. Zamanın en değerli hazine olduğu bu dönemde tüketiciye ne kadar hızlı bir çözüm sunarsanız, tüketici de aynı oranda sadakatini gösteriyor. Bu hız da dijital dönüşüm ve teknolojiden geçiyor. Teknoloji, sınırları ortadan kaldırmaya devam ederken, gelecekte yapay zeka ve makine öğrenimi, sağlık teknolojileri, siber güvenlik, sürdürülebilirlik, e-ticaret, fintech, dijital pazarlama, veri bilimi ve robotik gibi ağırlıklı teknolojinin merkezde olduğu iş alanları daha fazla tercih edilecek.
İş dünyasında sürdürülebilirliğin önemi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir şirket nasıl daha sürdürülebilir hale gelebilir?
Sürdürülebilirlik, iş dünyasında dillere pelesenk olan bir kavram. Artan nüfusla birlikte doğal kaynakların hızla tükenmeye başlaması ve iklimlerin adeta birbirine karışmasıyla birlikte ülkelerde düzenlemeler ve yasalar sıkılaşıyor. İş dünyası da bu doğrultuda çeşitli adımlar atıyor. Örneğin bir ürünü sürdürülebilir malzemeden üretmek ya da üretim sürecinde çevre dostu enerjilerden yararlanmak, bilinçli tüketicilerde tercih unsuru oluyor. Çalışanlar da sürdürülebilirliğe önem veren kurumlarda çalışmayı daha fazla tercih ediyor. Bir şirketin daha sürdürülebilir hale gelmesi için öncelikle sürdürülebilirlik kavramını net bir biçimde analiz etmesi gerek. Sürdürülebilirlik dendiğinde sadece doğayı korumak olarak algılanmamalı. Kapsayıcılık, eşitlik, erişilebilirlik gibi kavramlar da sürdürülebilirlik tanımının içinde yer bulmalı.
Liderlik tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Takımınıza liderlik ederken en çok nelere dikkat edersiniz?
Demokratik, dönüşümcü ve kurum içi ağ oluşturan bir lider olduğuma inanıyorum. Kritik kararları ekibimle birlikte almanın, onları da işin sonucundan sorumlu tutabilmek ve işi sahiplenmelerini sağlayabilmek için gerekli olduğunu düşünüyorum. Ekibin diğer departmanlarla olan ilişkilerini ve süreçlerini rahatlatmak, daha hızlı ve etkin iletişim kurabilmeleri için gereken desteği vermek önceliğim olmuştur. İşin yapılması kadar nasıl yapıldığı da önemli. Kurum içi mutlu, huzurlu, iyi niyetli ilişkilerle yapılan işler her zaman daha başarılı olur. Bunun için de eğer şirket içi bir kültür ya da süreç dönüşümü gerekiyorsa, liderlik etmekten mutluluk duyarım.
İş hayatında başarılı bir lider olmak için mutlaka sahip olunması gereken beceriler nelerdir?
Liderlik, içerisinde birçok farklı yeteneği barındırır. Dolayısıyla sadece sorumluluğunuzdaki kişileri yönlendirmeden ibaret değil. En zor zamanlarda, en karmaşık durumlarda krizlerle başa çıkabilmeyi, stres yönetimi gibi zorlukları da içerir. Bu tarz süreçlerde etkili kararlar aldığınızda, başarı da beraberinde gelir. AyrıcaNiletişim becerileri kilit bir rol üstleniyor. Güçlü bir lider, ekibinin sorunlarını dinleyerek tüm süreci iletişim kabiliyetiyle birleştirmeli. Bunun yanı sıra ekip üyeleri arasındaki uyumu sağlamalı, sinerjiyi yüksek tutmalı.
Ekip yönetimi sırasında en büyük zorluklar nelerdir ve bunları aşmak için hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?
Ekip içinde farklı karakterlere, çalışma stillerine ya da apayrı yeteneklere sahip insanlar olması doğal. Böyle durumlarda çeşitli uyumsuzluklar da beraberinde gelebilir. Bunu aşmak için ekip olma bilincini yükseltecek çalışmalar yapmak gerek. Burada da görev dağılımını sağlıklı yapabilme yeteneği devreye giriyor. Görev ve sorumluluk dağılımındaki dengeyi korumak, motivasyonu yüksek tutmak ekip içerisindeki uyumu artırabilir. Ekibin birbirine ve yöneticisine özgürce geri bildirim verebildiği, şeffaf ve güvene dayalı bir ortam yaratabilmek çok değerli. En başta yönetici olarak sizin samimi ve açık olmanız gerekiyor. Ben de ekip arkadaşlarımla açık iletişim kurmaya özen gösteriyorum.
Zor zamanlarda ekibin moralini yüksek tutmayı nasıl başarıyorsunuz?
Zor zamanları ekibin kenetlenmesi için fırsat zamanları olarak görüyorum. Ekip içi empatiyi yükseltmek için tüm ekibi online da olsa bir araya getirmek, önceliklerde netleşmek, gereken durumlarda birbirinin işine destek olmak, ekip ruhunu besleyen ve insanları daha iyisini yapmak üzere kamçılayan durumlardır. Ayrıca bu dönemlerin ekibin takdir edilmeye ve teşekkür duymaya daha fazla ihtiyacı olduğu zamanlar olduğunu unutmamak gerekir. Ekip arkadaşlarından, benden veya şirketteki diğer yöneticilerden gelecek samimi bir takdir, ekibin gününü güzelleştirmeye yetebilir. Bu anlamda ekibin başarılarını şirket içinde görünür kılmak, takdir edilmesini sağlamak da biz yöneticilere düşüyor.
Genç profesyonellere liderlik gelişimi konusunda hangi tavsiyelerde bulunursunuz?
Liderlik gelişim süreci, henüz kariyerin başındaki deneyimlerle anlam bulmaya başlar. Bu süreçte yaşanabilecek olumlu ve olumsuz deneyimler, gelişimi de yakından etkiler. Dolayısıyla iş hayatının her döneminde liderlik yeteneği geliştirilebilir. Genç profesyoneller güçlü ve zayıf yönlerini analiz edip bu temel çerçevede kendilerini geliştirmeli. Kariyerleri boyunca yaşları kaç olursa olsun, sorumluluk alarak öğrenmekten kaçınmamalılar. Çünkü hızla dönüşen günümüz dünyasında yeni beceriler kazanmak, yeni şeyler öğrenmek her zaman artı puan olarak hanelerine yazılır.