preloader

Sanatla Anılan İş İnsanları: Reyhan Baylan

19.09.2023
Sanatla Anılan İş İnsanları: Reyhan Baylan

Yazı Boyutu:

Applied Value Group Türkiye CEO’su Reyhan Baylan, sanatla olan ilk karşılaşmasını ve ilgisini OGGUSTO okurları ile paylaştı.

Sanata olan ilginiz nasıl başladı ve bu tutku zamanla nasıl evrildi?

Sanata ilgim hep vardı ancak bu tutku aldığım sanat eğitimleri ve seyahatlerimle iyice derinleşti. Yaklaşık 10 sene boyunca arkadaşım Tansa Ekşioğlu’nun kurucusu olduğu ‘SPOT Project’ isimli güncel sanat ve kültür platformuna üye olup güncel sanat dersleri almaya başladım. Birlikte sergiler ve fuarlar gezip, sanatçı sohbetleri ve film derslerine katılıyorduk. Bir yandan da Venedik Bienali, Art Basel, Frieze, Scope, Volta gibi fuarları bireysel olarak gezmeye başladım.

Sanat, bana takip ettikçe, daha fazla bilgi sahibi oldukça, daha da keyif vermeye başladı. Ayrıca, derinliği olan eserlerin bana bir şeyler kattığını hissetmeye de başladım. Sanatla birlikte; sosyal-politik konular ile cinsiyet eşitsizliğine dair konular, dünyanın farklı ülkelerinin tarihi ve sanatçıların dikkat çekmek istediği mevzular keyifli bir mecra üzerinden işleniyor. Sanatçıların çizgilerini bir süre sonra tanımaya, gelişimi izlemeye ve takip etmeye başlayabildim. Bu evrim de beni geliştirdi, hayatıma renk kattı ve bana çok keyifli bir hobi kazandırdı.

Koleksiyonunuzda hangi sanat eserleri ve sanatçılar öne çıkıyor?

Koleksiyonumda bir eser benim için çok özel. O da Isabell Beyel isimli sanatçının bana 40 yaş doğum günümde yaptığı portrem. Isabell’i ilk önce Zorlu Cantinery’de duvarda bir eserini gördüğümde keşfettim ve çok beğendim. Isabell genelde tanınmış kişilerin portrelerini, CD, teneke kapağı, klavye, şarap şişesi mantarı gibi günlük objeleri kullanarak mixed medya şeklinde yaratıyor. İşinden etkilenince Isabell’e e-posta attım ve kendisiyle bir görüşme ayarladım. Kendisi beni daha detaylı tanımak istediği için birçok soru sordu. Konuşmamızın sonunda satın alabileceğim mevcut eserlerini görmek istediğimde ise bana portremi yapmayı teklif etti. Buna hem şaşırdım hem de teklifini memnuniyetle kabul ettim. Portremi yapmadan önce beni İstanbul’da ziyaret etti ve karakterimi, hayat hikâyemi daha yakından tanıdıktan sonra çalışmaya başladı. Sonuç itibarıyla kendime son derece manalı bir 40 yaş doğum günü hediyesi almış oldum ve de İsviçre’de yaşayan Isabell ve eşi ile de dost oldum.

Isabell’in eseri dışında, koleksiyonumda sevdiğim sanatçı dostlarım Fırat Neziroğlu ve Ansen gibi sanatçıların eserleri, Mamut gibi fuarlarda keşfettiğim Ayşe Topçuoğulları Ülgen, Özge Enginöz gibi sanatçıların eserleri ve de seyahatlerimden topladığım ve isimlerini dahi bilmediğim farklı sanatçıların işleri de bulunmakta.

Koleksiyon yaparken hangi kriterleri göz önünde bulunduruyorsunuz?

Bir tema üzerine koleksiyon yapan sanatseverleri takdir ediyorum. Bu konu sanat dersleri alırken de sıkça konuştuğumuz bir mevzuydu. Ben şimdiye kadar genelde ruhuma dokunan ve bir bağ hissettiğim eserleri alarak ilerledim. Geçtiğimiz senelerde de geri dönüp topladığım eserler arasında bir tema var mı diye düşündüm ve portreler ile mistisizm üzerine tekrarlar olduğunu fark ettim.

Ben eserle duygusal bir bağ kurmayı tercih ediyorum ve o eserleri bir nevi evimde birlikte yaşadığım ev arkadaşlarım gibi görüyorum.

Yeni nesil sanatçılar arasında dikkatinizi çekenler kimler? Onların sanatlarında neyin sizi cezbettiğini düşünüyorsunuz?

Bu soruyu yeni nesil ile kısıtlamadan yanıtlayacağım. Dijital sanattan ve provokatif sanatçıların sergilerini gezmekten hoşlanıyorum. Ali Kazma, İhsan Oturmak, Apolonia Sokol, Marc Quinn ve Ai Weiwei gibi sanatçıları keyifle takip ediyorum. Bu isimlerde beni cezbeden ise eserlerinden estetik çerçevesinde bir şeyler öğrenmem. Örneğin ARTER’de bir sergide Ali Kazma’nın mesleklerle ilgili videolarında uzun uzun kaybolduğumu hatırlıyorum. İhsan Oturmak’ı ise Londra’da Royal Academy’nin bir karma sergisinde keşfedip Doğu Anadolu kültürünü Londra’ya taşıdığı için eserlerinden çok hoşlanmıştım. Apolonia Sokol’u The Pill galerisinin kurucusu arkadaşım Suela Cennet sayesinde keşfettim, işlerini çok kuvvetli ve etkileyici buluyorum. Marc Quinn’in heykellerini toplumun yargılanmaya meyilli bireylerinin fiziksel özelliklerini sergilediği ve kabul ettirdiği için beğeniyorum. Ai Weiwei’i ise Venedik Bienali’nde ilk gördüğümden beri severek takip ediyorum ve onun Çin Hükümeti’ne olan tepkisi sayesinde Çin tarihi ile ilgili limitli bilgim ilerledi.

Sanatla Anılan İş İnsanları: Reyhan Baylan
Ali Kazma
Sanatla Anılan İş İnsanları: Reyhan Baylan
Marc Quinn

İş dünyası ile sanat arasında nasıl bir paralellik veya kontrast görüyorsunuz?

Sanata merakım başladığından beri bu konuda bazı kitaplar okudum ayrıca sanatı bir yatırım aracı ve iş olarak ele alan kitapları da okuma fırsatım oldu. Sanat dünyasında eserlere sadece bir yatırım aracı olarak bakanlar, sadece eserlerin popüler değerine konsantre olanlar ve eserlerle hiçbir duygusal bağ kurmayan insanlar var. Bu benim tercih ettiğim bir üslup değil. Ben eserle duygusal bir bağ kurmayı tercih ediyorum ve o eserleri bir nevi evimde birlikte yaşadığım ev arkadaşlarım gibi görüyorum.

Okuduğum iki kitap; Sarah Thornton’ın yazdığı ‘Seven Days in the Art World’ ile Ethan ve Thea Wagner’ın yazdığı ‘Collection Art for Love, Money and More’ iş dünyası ve sanat arasındaki dengeleri güzel bir şekilde işliyor. İş dünyasındaki gibi sanatta da parasal değer arz ve talep dengesiyle belirleniyor. Bazen popüler bir sanatçının yeni eseri, bir fuarda ön izleme ile satışa çıkmadan, yani daha eser görünmeden bile satın alma mücadelesine giriyor. Bu durumu bir nevi halka arzda talep toplamaya benzetiyorum.

Sanatla iç içe olmanın size kattığı en değerli şey nedir?

Sanat bana tarih, sosyoloji, seyahat ve estetiği birleştiren çok güzel bir hobi kattı hatta bu hobiyi kızımla da paylaşabiliyorum. Tanıdığım sanatçıların eserlerini ve gelişimini görmek de beni mutlu ediyor.

Genç sanatseverlere veya koleksiyon yapmayı düşünenlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Özgün olmalarını öneririm. Kimseye benzemek ve kimsenin önerilerini dinlemek zorunda değiller. Sanatla ilişki çok kişisel bir durum. Benim için bir şey ifade eden bir iş başkası için etmeyebilir. Ne kadar iç seslerini keşfedip o doğrultuda koleksiyon yaparlarsa o kadar tatmin olurlar diye düşünüyorum.

İlk aldığınız sanat eseri hangisiydi?

Beyaz Müzayede’nin kataloğunda görüp ‘Evet bunu istiyorum’ dediğim bir eser vardı, o da sonradan dostum olan Fırat Neziroğlu’nun Eftalya isimli dokuma eseri. Bu eser benim aldığım ilk eserdi.

Herhangi bir limit olmasa, hangi sanat eserini almak isterdiniz?

Eğer mekân limitim olmasaydı satın almak istediğim heykel ve triptik eserler var. Örneğin; bir Anthony Gormley heykeline sahip olmayı isterdim.

Sanatla Anılan İş İnsanları: Reyhan Baylan

Sanatla ilgili takip ettiğiniz yayın, podcast, Instagram hesapları neler?

Artsy isimli sanat platformunda sevdiğim sanatçıları takip ediyorum. Onun dışında sevdiğim müzelerin ve sanatçıların Instagram hesaplarını takip ediyorum. NYTimes’ın Art Section’ını ve ARTAM’ın dergisini de takip etmekteyim.

Yurt içi ve yurt dışında en sevdiğiniz müzeler hangileri?

Yurt dışında favori müzelerim; Kopenhag’daki Louisiana Museum of Art, Londra’daki British Museum ve Tate Modern, New York City’deki Metropolitan Museum, Madrid’deki Prado Museum ve Mexico City’deki Museo Soumaya. Yurt içinde ise ARTER ve Odunpazarı Modern Müzesi’ni (OMM) seviyorum.

Özlem Güsar
Özlem Güsar Tüm Yazıları