Şehre Dönüş Sohbetleri: Cem Arıdağ
Yazı Boyutu:
UNITE Edelman’ın Başkan Yardımcısı ve Yaratıcı Strateji Yönetimi Lideri Cem Arıdağ, şehre dönüşte verimliliğini, motivasyonunu nasıl artırdığını ve yeni sezondaki kişisel hedeflerini anlatıyor.
İşe dönüş sürecinde, ajandanızda neler öne çıkıyor? Yaz boyunca biriktirdiğiniz enerjiyi iş projelerine nasıl yansıtıyorsunuz?
Ben uzun süreli tatiller yerine, bir ya da iki gün uzatılmış hafta sonu kaçamaklarını tercih ediyorum ya da işimiz ancak o kadarına müsaade ediyor da diyebilirim. Küçük kaçamaklar, çok çalışmanın verdiği “algı kapanması” halinden uzaklaşmama ve konulara kuş bakışı bakabilmemi sağlıyor. Benim için enerji, zihnin berraklaşması demek. Bu da motivasyonu artırıyor ve yeni fikirlerin oluşmasının önünü açıyor.
“Zamanım yetmiyor” düşüncesi en büyük düşmanım. Elbette birçok işe, kişiye yetişemeyeceğiz. Bu durumu bir stres unsuru haline getirmek yerine, hayatımızın parçası olduğu gerçeğini anlamamız gerekiyor.
Yeni sezonda kişisel hedefleriniz arasında neler var?
“Zamanım yetmiyor” düşüncesi en büyük düşmanım. Elbette birçok işe, kişiye yetişemeyeceğiz. Bu durumu bir stres unsuru haline getirmek yerine, hayatımızın parçası olduğu gerçeğini anlamamız gerekiyor. Bunu başarmak benim için önemli bir hedef. Esiri haline geldiğimiz stresten kaynaklı kaygılardan uzaklaşmak ve her ne yapıyorsak keyifle yapmaya devam etmemiz gerekir. Her zaman arkada bekleyen başka işler olacaktır, ancak gündem maddelerinin bu kadar çok olduğu iş hayatında, arkada bekleyen işleri düşünmeden o an yaptığımız işin hakkını vererek yapmak büyük bir başarı olacaktır.
Yaz sonrası ekip motivasyonunu artırmak için hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?
Yaz zamanı bile temposunun pek az düştüğü bir mesleği yapıyoruz. Yaz sırasındaki en büyük motivasyon, elbette diğer mevsimlere göre daha çok tatil yapılıyor olması. Tatil dönüşleri her zaman zordur ancak ekip olarak iyi bir bağımız olduğunu düşünüyorum, bu da ister istemez motivasyonu artırıyor.
Şehirde kendinizi iyi hissettiğiniz, semt, restoran, mekân neresi?
Favori kokteylim Old Fashioned. Onu da en iyi yaptığını düşündüğüm yer Şişhane’de bulunan Ernest’s Bar. Arnavutköy’deki İtalyan restoranı Antica Locanda için ise en keyif aldığım restoran diyebilirim.
Bu sene mutlaka yapacağım, gideceğim, başlayacağım, keşfedeceğim dediğiniz yerler ve konular neler?
Fransız lisesi mezunuyum ancak Fransızcamı kaybediyorum. Hatta kaybettim sanırım, geri kazanmak istiyorum. Bir de Uzak Doğu kültürünü kendi topraklarında deneyimlemek istiyorum. Bir Japonya gezisi fena olmaz mesela!
Şehirde kendinize ayırdığınız zamanda neler yapıyorsunuz veya ritüelleriniz var mı?
Çocukluğumdan bu yana tek başıma sinemaya gitmek en büyük keyiflerimden biri olmuştur. Buna tiyatro ve caz konserleri eklendi. Modern sanat müzesi ya da sergisi gezmek bana iyi geliyor. Ancak evimde geçirdiğim zaman, benim için hepsinden değerli. Yaşım ilerledikçe Fomo’dan ziyade Jomo yaşamaya başladım.
Fomo (Fear of Missing Out); Kaçırma korkusu olarak bilinen bu terim, genellikle bir etkinlik, fırsat veya deneyimi kaçırma korkusunu ifade ediyor. Fomo, kişilerin kendilerini eksik, yetersiz veya yalnız hissetmelerine neden olabilir ve genellikle sosyal medya, arkadaş çevresi veya genel yaşam standartlarına yönelik bir kıyaslama sonucunda ortaya çıkar.
Jomo (Joy of Missing Out); Türkçeye ‘Kaçırmanın Keyfi’ olarak çevrilen Jomo, bir şeyi kaçırmanın üzüntüsünü değil, kendi seçimlerinize ve kişisel sınırlarınıza saygı duymanın verdiği rahatlığı ifade eder. Bu yaklaşım, zihinsel sağlık ve genel yaşam tatmini artırmak için önemli bir strateji olabilir.
Çalışma hayatınızdaki yoğunluktan uzaklaşmak için hangi aktiviteleri tercih ediyorsunuz?
Yanlarında konfor alanında hissettiğin bir arkadaş grubu ya da aileden değerlisi olamaz. Bu kişilerden oluşan sofraların da tadı bambaşkadır. Bunun dışında bazen tek başıma, bazen bir ya da iki arkadaşımla canlı caz müziği dinlemek keyif aldığım ve beni iş stresinden uzaklaştıran başka bir aktivite.
