preloader

40. İstanbul Film Festivali'nden Öneriler

30.03.2021
40. İstanbul Film Festivali'nden Öneriler

Yazı Boyutu:

Dünya sinemasından yerli sinemaya kadar uzanan yeni ve eski yapımların bulunduğu 40. İstanbul Film Festivali’nin zengin programında yer alan önerilerimizi keşfedin!

1982 yılından bu yana İKSV tarafından bir sinema haftası olarak düzenlenen İstanbul Film Festivali, bu yıl 40. yaşını kutluyor ve 1 Nisan – 29 Haziran tarihlerinde izleyicisiyle buluşuyor. Pandemi şartları da göz önünde bulundurularak festivalin çevrimiçi gösterim platformundan da filmlere ve diğer detaylara ulaşabilirsiniz.

The Dog Who Wouldn’t Be Quiet, Susmayan Köpek

İnsani kırılganlıkları sinemaya taşıyan Arjantinli sinemacı Ana Katz’ın 2021 Sundance Film Festival’inde dünya prömiyeri yapılmış film, başkalarını kendinden çok düşünen biri olan otuzlu yaşlarındaki Sebastian’ın her şeyden çok sevdiği köpeğinin varlığından komşuları şikâyet etmeye başlayınca, hayatını değiştirmeye karar vermesini anlatıyor. Fakat dünyayı sarsan bir felaket, herkesin planlarını altüst ediyor.

Les Choses Qu’on Dit, Les Choses Qu’on Fait, Gönül İşleri

Lumières Akademisi’nin yılın en iyi filmi seçtiği “Gönül İşleri”, 2020 Cannes etiketini de taşıyan duygusal bir komedi filmi. Taşrada bulunan bir evde dört gün baş başa kalan, sevgilisi şehre dönmüş olan Daphné ile sevgilisinin kuzeni olan Maxime, birbirlerini tanırlarken özel konulara da girerek eski sevgililerinden, hayattan ve aşktan söz ederler. Başarılı oyuncu ve yönetmen Emmanuel Mouret Gönül İşleri’ni şöyle tanımlıyor: "Değişkenliğe bir övgü, hafif hikâyelerle ciddi hikâyelerin yan yana durup birleştiği, parantezler gibi iç içe aktıkları duygusal bir tablo".

Jak Najdalej Stad, Asla Ağlamam

Polonya’da küçük bir kasabada hayatını sürdüren Ola, inşaatta çalışmakta olan babası, ölünce istemediği halde babasının cenazesini memleketine getirmek için İrlanda’ya gitmek zorunda kalır. Aslında gerçek amacı babasından kalan paraya sahip olabilmektir. Bu bürokratik süreçte hayata bakışını değiştirecek olan yeni insanlarla tanışıp, babasının aslında nasıl biri olduğunu da anlayacaktır.

{772175}

The Killing Of Two Lovers, İki Aşığın Ölümü

2020 Sundance Film Festivali’nin favorilerinden biri olan İki Âşığın Ölümü, özellikle başrolündeki Clayne Crawford’ın performansıyla oldukça övülen, düşük bütçeli ve bağımsız bir yapım olan filmin yapımcılarından da olan Crawford’ın canlandırdığı David, eşi Nikki’yle ayrılır. Ayrıldığı eşiyle Utah’ta bir kasabada dört çocuğuyla birbirlerinden birkaç kapı uzakta yaşamaya devam ederler. Durumu kabullenmekte zorlanan David, öfkesini ve kıskançlığını kontrol edemez olur. Gergin bir atmosferde geçen İki Âşığın Ölümü, Robert Machoian’ın yönettiği ilk uzun metrajlı film olma özelliğini taşır. Çiftin çocuklarını canlandıranlar da, gerçek hayatta yönetmen Machoian’ın kendi çocuklarıdır.

Falling, Düşüş

Özellikle Yüzüklerin Efendisi ve Green Book filmlerindeki rolleriyle tanınan oyuncu, yazar, fotoğrafçı, ressam ve müzisyen olan Viggo Mortensen, bu sefer de kameranın arkasına geçti ve ilk filmini yönetti. Mortensen’in senaristliğini, müziklerini, yapımcılığını ve başrolünü de üstlendiği film, dünya prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yaptı. Falling, çocukluğu çiftlikte geçmiş eşcinsel bir adamın seneler sonra zor anlaştığı ve demans hastası olan babasını yanına almasını ve aralarındaki ilişkiyi anlatıyor. Düşük bütçeli ve çok övülen bağımsız yapımda David Cronenberg de sürpriz bir rolde karşımıza çıkıyor.

Sundays, Pazar Günleri

40. İstanbul Film Festivali'nden Öneriler

Yenilikçi yapıtları ile tanınan Alethea C. Avramis, ailesine dair kişisel bir hikâyeyi filme aktarıyor. ABD’de 30 yıl boyunca Rum Ortodoks kilisesine mensup bir papaz olarak çalışan babasının bir anda görevi bırakmaya karar verişinin hem ailesini hem de ona saygı gösteren cemaat mensuplarını nasıl etkilendiğini aktarıyor. Avramis, babasının da içinde bulunduğu eski bir video kaydına ulaşınca, göz önünde olan bir mesleğin aslında ne kadar ağır bir yük içerdiğini, babasının geçmişini ve duygu dünyasını keşfediyor.

{773705}

Les Silences Du Palais, Sarayın Sessizliği

Şubat 2021’de hayatını kaybeden Tunuslu sinemacı Moufida Tlatli anısına gösterilen Sarayın Sessizliği filmi, yönetmenin ilk uzun metrajlı filmidir. 1968’de kurguculukla kariyerine başlamış olan Tlatli, birçok filmin kurgusunu üstlendi, ardından kadınların kıstırılmışlığına ve suskunluklarına dair filmler yönetmişti, ama Sarayın Sessizliği en çok ilgi gören filmi olmuştur. Annesinden esinlenerek senaryosunu Nouri Bouzid’le birlikte yazdığı bu film, ataerkilliğin, sömürgeciliğin, sefaletin getirdiği şiddeti etkileyici görüntülerle ele alıyor. Film, Fransız sömürgesinin sona erdiği 1950’lerde ayrıldığı Tunus’a yıllar sonra geri dönen şarkıcı Alia’yı konu alıyor. Annesinin de bir zamanlar hizmetkârı olduğu sarayı ziyarete gelen Alia, sarayda ülkesinin ve ailesinin acı geçmişini hatırlıyor.

Spogulis, Aynalar

Letonyalı yenilikçi sinemacı Laila Pakalnina’nın Tallinn Kara Geceler Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan son filmi, adeta deneysel bir masal. Film, bir CrossFit eğitmeninin Pamuk Prenses ismindeki annesi ölmüş bir kızı vardır. Eğitmen kendi görüntüsüne takıntılı bir kadınla evlenir ve yıllar sonra Pamuk Prenses’in üvey Anne’sinden daha fit olduğu gerçeği ortaya çıkar. Bir masaldan narsisizm, beden faşizmi ve sosyal medya eleştirisi çıkartan yönetmen Pakalnina “günümüzde herkes akıllı telefonlardan kendi görüntülerine bakıp Kötü Üvey Anne’den bile fazla kendi kendine konuşuyor aslında” diyor.

OGGUSTO
OGGUSTO Tüm Yazıları