Sürüş Deneyimi: Škoda Superb Laurin & Klement Crystal

Gelin birlikte gerçekleştirdiğimiz sürüş deneyimi ile orta sınıf olarak da bilinen D Segmenti otomobil klasmanındaki en iddialı otomobillerden olan ve satış rakamlarıyla da bunu kanıtlayan Škoda Superb Laurin & Klement Crystal hakkında dikkatimizi çeken detaylara göz atalım.

Škoda modellerini deneyimlemeyi seviyoruz. Çünkü “Simply Clever” detayları Laurin & Klement Crystal donanımıyla birleştiğinde otomobilleri başka bir seviyeye geliyor. Bir kez daha bu donanımda bir Škoda’yla deneyim yaşadık ancak bu sefer bu model markanın D Segmenti’ndeki Superb modeliydi. Gelin, bu otomobil klasmanındaki en iddialı ve satış rakamlarıyla da bunu kanıtlayan Škoda Superb Laurin & Klement Crystal hakkında dikkatimizi çeken detaylara beraber bakalım!

İlk izlenim oldukça havalı. “Büyülü Siyah” olarak teslim edilen metalik renkli Škoda Superb, krom detayları, 19 inçlik jantları ve anahtarsız giriş ve çalıştırma sistemiyle teknoloji ve prestijin bir kombinasyonu olduğunun sinyallerini veriyor. Sürüşe başlamadan bu jantların konforu olumsuz etkileyebileceğini düşünüyoruz ama birkaç saat sonra bunun aksi yaşanıyor. Sürüş modları da değiştirilebilen Superb, özellikle otoyol kullanımlarında tam bir kruvazöre dönüşüyor.

Madem “sinyal” dedik, bu donanımdan bahsetmeden olmaz. Hem önde hem de arkada LED’lerden oluşan sinyaller, aydınlatma grubu içinde boylu boyunca uzanıyorlar. Arkada “kayarlı” yani içten dışa ışıkları ilerleyen sinyaller bulunuyor. Hem önde hem de arkada güvenliği en üst seviyeye taşıyan aydınlatmalar mevcut diyebiliriz.

Elbette Škoda Crystal Lighting yazıları dikkatimizi çekiyor. Adı gibi, geceyi gündüze çevirirken kristal berraklığında ışık dağıtımı yapabilen bu farlar, yol koşullarına göre nereyi aydınlatacağına kendi karar veriyor. Karşıdan bir araç geldiğinde eğer uzun huzmeler açıksa kendisi kısalara geçiyor. Ayrıca stop grubu yani arkadaki aydınlatmalar da özel kırmızı renkleriyle tasarımın kontrastını oluşturuyor. Hem önde hem de arkada hem görmek hem de görülerek güvenliği en üst seviyeye taşıyor. Yandaysa sinyaller, aynaların altında bir şerit şeklinde uzanıyor.

Aynaların altında, ön çamurluktaki Laurin & Klement krom yazısı dikkat çekiyor. Bu da Superb’in en üst donanım olduğunun bir işareti. Marka, kurucularının adını, günümüzde ürettiği en kapsamlı donanım paketleri için kullanıyor. Ön kapılar açıldığında yere adını ışıklandırmayla yazması da ince bir detay.

Arkaya doğru bakmaya devam ettiğimizde kapılardaki krom çıtalar, camları saran krom detaylar ve L&K Crystal arka difüzör dikkat çekiyor. Bagaj kapağının üzerinde boylu boyunca uzanan “S K O D A” harfleri de elbette krom. Anahtardaki butona ya da kapaktaki elektronik tuşa bastığımızda dev bagaja ulaşıyoruz. Bu noktada Superb, bir kez daha neden sınıfının en iyilerinden biri olduğunu gösteriyor. Liftback tasarım, yani arka camı da kapsayarak açılan bagaj kapağı sayesinde 595 litrelik alan gözler önüne seriliyor. Asimetrik olarak katlanabilen arka koltukları öne yığdığınızdaysa bu alandaki toplam hacim 1730 litreye çıkıyor.

Škoda Superb’in bagajı başlı başına bir konu olabilir; o derece başarılı! LED aydınlatmalı alanda poşetleriniz için plastikten küçük, katlanabilir kancalar, bu kancaların benzeri ama katlanmayan kancalar, daha ağır yükleri sabitlemek için şasi bağlantılı elemanlar, arka koltukların ortasından açılan göz derken zemindeki bagaj havuzu dikkatlerden kaçacak gibi değil. S harfleriyle bezeli tasarımı ve Superb yazısıyla detaylara verilen önemi bir kez daha görüyoruz ancak bu durum sadece görsel değil fonksiyonel olarak da işlevsel.

Superb ile İstanbul ve Trakya arasındaki yolculuğumuzda bu bagajın nimetlerinden faydalandık. Dikdörtgen formlu genel bagaja çok sayıda eşyamızı yerleştirdikten sonra kalan alanlara saksılarıyla birlikte çiçeklerimizi yerleştirdik. Yolculuk sonrasında saksılardan süzülen su ve toprak, ince bir çamur tabakası oluşturdu. İşte bu noktada görsel olarak kalbimi kazanan bagaj havuzu, fonksiyonunu da başarıyla yerine getirdi. İnce bir bezle bagaj havuzunu silince ortada ne çamur kaldı ne de kalıntısı! Bu sayede tamamı kaliteli halı kaplı olan bagaja da zarar vermemiş olduk.

Belirtmeden geçmek istemiyoruz ki, bagajın pandizotunda da bir kanca bulunuyor. Bu sayede bagajın ortasından bir poşet ya da el çantasını sarkıtarak konumlandırabiliyorsunuz.

Sonunda bagajdan iç mekâna adım atmak istiyorum ama depo kapağından bahsetmeden bu alanı tamamlayamazdım! Elektrikli bagaj kapağımızı içteki butona basarak kapatıp, merkezi kilit açık olduğu zaman açılabilen depo kapağının üstüne elimle bastırıyorum. Büyük açılan kapağın içinde buz kazıyıcısı yer alıyor. Škoda’ya özgü bu donanım tüm modellerde sunuluyor.

Simply Clever bu detay sayesinde aracınıza binmeden camları temizleyebilir, güvenli bir şekilde yola çıkabilirsiniz. Bu detaylardan bir diğeri de ön camda bulunuyor.

Ön camın sol alt köşesine doğru bir kart tutucu yer alıyor. Şeffaf olmasıyla görüş açınızı etkilemezken, dilediğiniz takdirde telefonunuzun yer aldığı bir kağıdı oraya iliştirebilir ya da geri alabilirsiniz. İş yeri otoparkları girişinde de kimliğinizi buradan gösterebilirsiniz. İşte bu detaylar Škoda’nın albenisini artırıyor.

O zaman iç mekâna geçelim. Sürücü kapısını açtığınızda, Škoda logolu şemsiye kendi yerinde size hizmet için bekliyor. Benzer bir örneğine ancak Rolls-Royce’da rastlanan bu detayda, ıslak bir şekilde şemsiyeyi yuvasına yerleştirmeniz durumunda kapının eşiğinden dışarıya su tahliyesi de unutulmamış. Bu sadece korozyonun önüne geçiliyor. Gerçi tüm gövde galvanizli ve 12 yıl garantisi de mevcut.

Kapı içlerinde dikişli deriler ve kalın izolasyon halıları bizi karşılıyor. Alt bölümlerdeki gözlerde acil durum yeleği ya da çöp sepeti ya da yuvarlak çöp kutusunu yerleştirebileceğiniz, aynı zamanda şişelik olarak da kullanabileceğiniz tasarım mevcut.

Kapı içinde ergonomik konumlu cam açma butonları, elektronik arka cam kilidi ve çocuk kilitleri yer alıyor. Elektrikli aynalar da buradan kontrol edilebiliyor.

Elektrikli ve hafızalı koltuklarda masaj fonksiyonu da unutulmamış. Bel desteği de elektrikli olarak yönetilebiliyor. Ayrıca sistemin kullanımı oldukça pratik. Isıtma ve soğutma (üfleme) seçenekleriyle de bu donanım seviyesine yakışan bir koltuk ikilisiyle ön bölümde karşılaşıyoruz.

Siyah deri koltuklar, beyaz dikişleriyle Superb’in tasarımındaki kontrastın iç mekânda da oluşmasını sağlıyor. Laurin & Klement imzaları sırtlıklara gururla işlenmiş. Bel ve yanal destekleriyle harika koltuklar. Hem uzun yolda konforlular hem de kısa mesafelerde yormuyorlar. Ayrıca seri girilen virajlarda sıkıca kavrıyorlar.

Sağ ön koltuğun yanındaki 2 buton dikkat çekiyor. Eğer arka sağda oturan yolcu, Superb’in muhteşem arka koltuk diz mesafesini yetersiz bulursa -ki bence böyle bir durum söz konusu olmamalı- bu butonları kullanarak arkadan ön koltuğun sırtlığı ya da uzaklığını ayarlayabiliyor. Yeri itibarıyla sürücü de aynı işlevi kolaylıkla yapabiliyor.

Göstergelere baktığımızdaysa seçeneklerin çokluğu dikkat çekiyor. 10.25 inçlik dijital gösterge paneli, direksiyondaki şık krom butonlardan yönetilirken, en temel özelliklerle çok sade ya da neredeyse tüm fonksiyonların izlenebildiği zengin bir tasarımda değiştirilebiliyor. Gösterge içinde kişisel değişikler de yapabiliyorsunuz. Bunun için de orta konsoldaki dokunmatik ekrana yönlenmeniz gerekiyor.

Üçüncü jenerasyon Škoda Superb, ilk tanıtıldığı günden itibaren farklı ekran seçenekleriyle sürekli kendini geliştirdi. Bize gelen araçta Bolero 8 inçlik dokunmatik ekranlı multimedya sistemi vardı. Araç ayarlarından multimedya sistemlerine, ambiyans (Ortam) aydınlatmasından sürüş destek asistanlarının detayına, ekranda görünmesini istediğiniz fotoğraftan seçilen sürüş modlarının takibine kadar neredeyse sayısız fonksiyon bu ekrandan yönetiliyor. Sistemin hızı ve dokunmatik hissiyatı oldukça başarılı. Bolero sistemini telefonunuz ile de eşleştirebiliyorsunuz.

Superb’te standart olarak sunulan SmartLink arayüzü, telefonlarınızın Apple CarPlay veya Android Auto aracılığı ile multimedya sistemi üzerinden çalışmasını ve sürüş esnasında telefonunuzu güvenli bir şekilde kullanmanızı sağlıyor. Kablosuz Apple CarPlay sistemi sayesinde de telefonunuz Bluetooth aracılığı ile SmartLink bağlantısı kurabiliyor.

Telefonun kullanımı sonrasında oluşabilecek batarya sıkıntısı kablosuz şarj fonksiyonu ile çözülebiliyor. Vites kolunun önünde bulunan mobil cihaz saklama alanındaki bu fonksiyon, ek olarak güçlendirilmiş sinyal de oluşturabiliyor. Aynı zamanda sürüş esnasında telefonunuzu muhafaza etmek için de güvenli bir alan olarak kullanılabiliyor.

Hazır arka koltuklardan bahsetmişken, bu bölümün de en az önler kadar rahat ve geniş olduğunu söyleyebiliriz. 157 mm’lik diz mesafesi bu sınıfın en iyilerinden. Öndekiler gibi arkada da beyaz dikişler çepeçevre siyah derileri sarmalıyor. Kol dayama ve içindeki bardaklıklarla fonksiyonellik artıyor. Bize gelen otomobilde “Uyku Paketi” de yer alıyordu. Bu pratik detaylar arasında sağ ve sol arka koltukların kafalık bölümüne entegre olarak sunulan Baş Destek Ünitesi uzun süreli seyahatlerde bile üstün konfor özelliği sunuyor.

Arka kapılardaki perdeler hem güneş hem de meraklı gözlerden uzak kalmanızı sağlıyor. Kullanılmak istenmediği durumlarda da kapıların içindeki yerlerine gizlenebilmeleriyle genel tasarımı etkilemiyorlar.

B sütunundaki ceket askısı da bir başka Škoda “güzelliği”. Bu sayede kolaylıkla kıyafetler bu bölüme asılıyor ve ütüleri de bozulmuyor. Ayrıca geniş diz mesafesinin etkisi ya da tavandaki askılar arkadaki yolcuları rahatsız etmiyor.

Orta bölüme kadar uzanan cam tavan, sadece arka bölümü yükseltilerek ya da tamamen açılarak iç mekânın atmosferini değiştiriyor. Cam perdesi kapatılarak izolasyon için de avantaj sağlıyor. Tek tuştan kontrol edilmesi de ayrıca pratik.

Önde olduğu gibi arkada da otomatik klima mevcut. Isı ayarı orta konsol uzantısından yönetilebiliyor. Arka koltuklarda 3 kademeli ısıtma da sunulması beğenimizi kazandı.

Arka klima kumandalarının altındaki kapaklı gözü açtığınızdaysa priz ve 2 adet Type C ara yüzleri görebiliyorsunuz. Bu sayede uzun seyahatlerde ya da ihtiyaç durumunda şarj ihtiyaçlarınız karşılanabiliyor. Şahsen biz, İstanbul-Trakya seyahatimizin ilk bölümünde arka koltuklara kurularak, cam perdemizi kapatıp, devasa diz mesafesine bacaklarımızı uzatarak laptopumuz ile işlerimizi bu vakitte tamamladık. Bu da “Sürüş Keyfi” tanımının değişimiyle ilgili yaptığımız yazıları, gerçek hayatta deneyimleme imkanı tanıdı!

Madem öyle, biraz da yola koyulduğumuzda hissettiklerimizi aktaralım! Superb, boyutlarıyla adeta bir gemi gibi heybetli. Büyülü siyah renk ve hava karardığında yanan kristal farlarıyla gittiğimiz hemen her yerde bakışları hissettik. Değerli bir makam otomobili ya da kendini çok da belli etmek isteyen önemli bir şahsiyet gibi hissettik.

Direksiyon kumandaları çok fazla fonksiyona hükmediyor. Kısa bir alışma süresinin ardından elinize oturuyor. O kadar çok ayar var ki hangisini seçeceğimize karar vermekte zorlanıyoruz. 10 farklı renkteki ambiyans aydınlatmasında, bir Škoda’nın içinde olduğumuzdan yeşil renk favorimiz. Ama itiraf etmek gerekir ki mor, mavi ya da kırmızının da hakkını vermek gerek!

Peki Superb’in performansı nasıl? 1.5 litrelik turbo beslemeli benzinli motor, 150 HP güç ve 250 Nm tork üretebiliyor. 4 silindirli bu ünitede ACT adı verilen bir sistem var. ACT, gerekmediğinde 2 silindiri devre dışında bırakarak yakıt ekonomisine ve de emisyonların düşürülmesine destek veriyor. Sistemin devrede olup olmadığını anlamanız mümkün değil. O derece pürüzsüz bir mühendislik. 221 km/s maksimum hız ve 0-100 km/s hızlanması ise 9.2 saniyede tamamlanabiliyor. Bu kadar yüksek hızları denemedik ancak Kuzey Marmara Otoyolu’ndaki yüksek hızlı seyirlerde hem ses yalıtımı hem de tepkileriyle tam bir otoyol kruvazörü gibiydi.

Ayrıca, 1.5 TSI 150 PS DSG versiyonuna ek olarak , 2.0 TDI ve 2.0 TSI motor seçenekleri de mevcut. Her iki motor seçeneğinde de akılı 4×4 sistemi standart olarak sunulurken 400 nm tork sunulan 2.0 TDI motorunda 200 PS motor gücü bulunmaktadır. 238 km/saat azami hıza sahip olan bu dizel motor, 0-100 hızlanmasını sadece 7,2 saniye de gerçekleştirirken yüksek performansının yanı sıra ortalama yakıt tüketimini yalnızca 6,1 l/100 km’de gerçekleştirmektedir.

Yalnızca Superb L&K Crystal donanımına özel olarak sunulan 2.0 TSI 280 PS DSG motor seçeneğinde ise, prestij ve konforu en üst seviye de hissederken istenildiğinde sportif yönünüzü de vurgulayabilirsiniz.280 PS devasa güç sunulan bu motorda 400 nm tork sunulurken yakıt tüketimi yalnızca 8,5 l/100 km’dir. 0-100 hızlanmasını sadece 5,3 saniye de gerçekleştiren bu versiyon saatte 250 km maksimum hıza ulaşarak tercih edildiğinde devasa boyutlarına rağmen adeta bir spor otomobil gibi hızlanmasıyla öne çıkmaktadır.

Fabrika verisi 6.8 lt/100 km’lik ortalama yakıt tüketimi açıklanırken, bizim deneyimimizdeki ağırlık, yüksek hızlar ve şehir içindeki dur kalklar da hesaplandığında yakaladığımız 7.6 litrelik 100 km’lik ortalama oldukça başarılı. Bunda DSG şanzımanın hızlı ve yerinde tepkileri de etkili oldu.

Seyahatimizi tamamlayıp aracı terk ederken Bolero ekranda çıkan uyarı dikkatimizi çekti. Araçtan herkesin çıkıp çıkmadığını ya da cep telefonumuzu unutup unutmadığımız bize hatırlatıyordu.

Škoda Superb, orta sınıfta ya da D Segmenti’nde bir otomobil almak isteyenlere verdiğimiz önerilerin her zaman başında gelirdi. Laurin & Klement Crystal donanımıyla, mevcut fonksiyonelliğine lüks detayları da eklemiş olması beğenimi kazandı. Eğer hem makam hem de bireysel kullanım tercih edecekseniz, koyu renklerdeki Superb modellerini tercih etmenizi öneriyoruz.

*Bu içerik Škoda iş birliğinde hazırlanmıştır.