Swatch x Tate Koleksiyonuyla İlgili Merak Edilenleri Carlo Giordanetti ile Konuştuk
Yazı Boyutu:
Sanat iş birlikleri ile daha fazla insanın sanata erişmesini sağlayan Swatch’un Tate Gallery ile hazırladığı koleksiyonunu Swatch Art Peace Hotel CEO’su Carlo Giordanetti ile konuştuk.
Swatch, uzun süredir sanat iş birlikleri ile daha fazla insanın sanata erişmesini sağlıyor. Swatch Art Journey serisinin sonuncusu ise Tate Gallery’nin 7 sanatçısıyla gerçekleşti. Londra’da 180 The Strand’da eşsiz bir labirentin içinde keşfe çıkabildiğimiz koleksiyonda renk yine ön planda.
Swatch, kullanıcılar için başyapıtlar tasarlayıp, onlara saat seçimleriyle kendilerini ifade etme şansı veriyor, tıpkı sanatçıların eserleriyle kendilerini ifade ettikleri gibi. Bu yılki koleksiyon için seçilen ikonik sanatçılar ve benzersiz eserler, Swatch’un sınırları zorlayan, yenilikçi, pozitif provokasyon ve yaşama sevincini benimsiyor.
Tate Gallery ile olan koleksiyonda Chagall, Miro, Turner, Leger, Matisse, Barns-Graham ve Bourgeois eserleri var. İlk aşamada Leger, Chagall, Miro ve Turner’ın modelleri satışa çıkarken Matisse, Bourgeois ve Barns-Graham için ön sipariş açıldı.
Biz de Swatch x Tate Gallery Koleksiyonu’nu dünya basını ile birlikte Londra’da keşfettikten hemen sonra Swatch Art Peace Hotel CEO’su Carlo Giordanetti ile sanat kokan koleksiyonlarının en yenisini konuştuk.
Melis Topaloğlu Kasnaklı ve Carlo Giordanetti
Swatch ve Tate Gallery arasındaki iş birliğinin ilham kaynağı neydi ve bu ortaklığın temelinde nasıl bir vizyon yatıyor?
Swatch ve Tate’in ortak paydası, yaratıcı ve sanatsal bir mesajı geniş ve çok yönlü bir kitleyle paylaşma isteği. Bu anlamda, duygusal unsurlar açısından zengin, ikonik ve canlı başyapıtların seçimi ve Tate Lates’e katılım Swatch’un vizyonunun mükemmel bir ifadesidir.
Bu özel koleksiyon için seçilen 7 sanatçının eserlerinden bahsedebilir misiniz? Neden özellikle bu eserler seçildi?
Sanat eserlerinin seçimi her zaman müze ile derin bir fikir alışverişinden sonra gerçekleşir. Swatch olarak elbette tanınmış sanatçıların başyapıtlarından, güçlü bir yaratıcı mesaj ve enerjiye sahip ilginç eserlerden ve aynı zamanda güçlü saat tasarımları elde etmek için potansiyel olarak ilham veren eserlerden oluşan ideal bir kombinasyona sahip olmayı hedefliyoruz; müze, hangi sanat eserlerinin izleyicileri arasında daha popüler olduğunu ve hangilerini imajlarının ve konumlarının bir temsili olarak görmek istediklerini iyi biliyor. Swatch X Tate örneğinde, koleksiyonda stillerin bir karışımını görebilirsiniz. Turner’ın geç romantik kromatik araştırmasından Chagall’ın yaratıcı ve hayalperest dünyasına, Leger’in post-kübistik gücünden Matisse’in parlak ve mizahi kolajına ve Miro’nun ikonik oyunbaz soyutlamasına kadar uzanıyor. Elbette Louise Bourgeois grafiklerinden yayılan sarmal enerjiyi ve Brans Graham’ın renkli pembe, kırmızı ve turuncu çatışmasını unutmadan. Tate Gallery; Swatch için 2018’de başlayan müze iş birlikleri koleksiyonunu genişletmenin muhteşem bir yolu oldu.
Carlo Giordanetti ve Alain Villiard
Peki bu koleksiyonun tasarım süreci nasıl gelişti? Sanat eserlerinin saat tasarımlarına uyarlanmasında ne gibi zorluklarla karşılaşıldı?
Bu tür bir yola girerken her zaman olduğu gibi, asıl zorluk önce sanat eserini yorumlamak için doğru anahtarı bulmak. Ardından müzenin küratöryel vizyonuna ve sanatçıların mülklerinin taleplerine saygı duyarak temel unsurlarını kolda bir saat olarak nasıl dengeli bir kombinasyona dönüştüreceğimizi bulmak. Swatch’ta enerjimizi, tasarımlarımızla gurur duymamızı ve ortaklarımız için takdir edilen bir oyuncu olmamızı sağlayan dengeyi bulmaya harcıyoruz, sanatçıların eserlerine saygıyı her zaman temel bir yaklaşım kriteri olarak tutuyoruz.
Tate Gallery ile iş birliği sürecinden en unutulmaz anınız?
Gerçekten de başyapıtların ilk turunu seçmek amacıyla Tate’de ilk kez yürüdüğümüzde, müze küratörlerinin rehberliğinde koleksiyona farklı gözlerle baktık ve hayal kurmaya başladık…
Swatch ve Tate Gallery iş birliğinin sanat ve moda dünyaları üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu koleksiyonun ana misyonunun Swatch’un sanata olan tutkusunu ve sevgisini mümkün olduğunca çok insanla paylaşmak, herkesin stiller arasından seçim yapmasına ve kendi zevkine, ilgisine ve kişiliğine mükemmel uyumu bulmasına olanak sağlamak olduğuna inanıyoruz. Elbette, birkaç haftalığına Tate’in sanatsal ortamının bir uzantısı haline gelen dünyanın dört bir yanındaki mağazalarımız için de harika bir fırsat var. Tüm bunlar Swatch’un “Bileklerdeki en büyük sanat müzesi” olma tutkusuna dayanıyor…
Bu koleksiyonu Swatch meraklıları ve sanatseverler için özellikle özel kılan nedir?
Elbette sanat eserleri ve stillerin şaşırtıcı kombinasyonunun yanı sıra zaten çok zengin olan Swatch Art Journey’i zenginleştirme yetenekleri.
Swatch’un sanatla ilgili gelecekteki iş birlikleri için umutlarınız nelerdir?
Umarım yeni galeriler, yeni stüdyolar, keşfedilecek yeni müzeler ve sanat yolculuğumuzda bize katılacak daha fazla sanatçı ve sanat eseri buluruz, sanatı bizim kadar sevenlerin keyfi ve eğlencesi için!