Türkiye’nin Dünya Yat Üretim Pazarındaki Yeri
Yazı Boyutu:
Türkiye, dünya yat üretimi sıralamasında hızla yükseliyor. Sirena Marine CEO’su Çağın Genç ile Türkiye’nin dünya yat üretim pazarındaki başarısını değerlendirdik.
Ülkemizin en önemli yat üreticilerinden Sirena Marine, kuruluşundan sadece altı yıl sonra 100. teknesini suya indirmenin gururunu yaşıyor. Bugün dünyanın en çok ilgi gören yat markalarından biri olan Sirena Marine CEO’su Çağın Genç, OGGUSTO’ya markanın ve Türkiye’nin süperyat endüstrisindeki dikkat çeken yükselişini anlattı.
Sirena Marine olarak altı yıl gibi kısa bir sürede 100. teknenizi suya indirdiniz. Düsseldorf Boat Show’da yeni bir model tanıtımı olacak. Bu beklediğiniz bir başarı mıydı?
Suya indirdiğimiz her bir modelle gurur duyuyoruz ama altı yıl gibi kısa bir sürede 100. yatı üretmenin mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Açıkçası bu beklediğimiz bir başarıydı. Çünkü bunun için yıllardır büyük bir azim ve kararlılıkla çalışıyoruz. Bu başarının arkasında 1000’in üzerinde çalışma arkadaşımızın emeği var. Bugün Sirena Marine çatısı altındaki üretimimizi Bursa Orhangazi’de 150 dönümlük bir alana yayılmış tesisimizde bu arkadaşlarımızla birlikte gerçekleştiriyoruz. Her adımını kendi bünyemizde planladığımız ve çözümlediğimiz entegre bir ekosistemimiz var. Bu yapı sayesinde Türkiye’nin küresel tekne üreticisi olarak el işçiliğimiz, yaratıcılığımız ve kalitemiz ile dünyanın dört bir yanında tekne severlerin ilk tercihlerinden biri haline gelmiş durumdayız. Yurtdışında ciddi bir rekabet ortamında ülkemizi temsil ediyoruz ve bizim ürettiğimiz tekneler yarı deplasman tekneleri sınıfında dünyada ilk 3’te yer alıyor. Bugüne kadar Sirena Marine çatısı altında 500’den fazla tekne ürettik. Üretimimizin neredeyse yüzde 80’ini ihraç ediyoruz. Sunduğumuz özgün, yaratıcı ve kaliteli işçiliğin yanı sıra tasarım sürecimize yansıyan müşteri odaklı yaklaşımımız sayesinde dünyanın birçok ülkesinde tekne severlerin tercih ettiği bir markayız. Modellerimizin her biri yat üretimi konusundaki uzmanlığımızın ve müşterilerimizin özel isteklerinin birleşimi sonucu benzersiz bir proje olarak ortaya çıkıyor. Sürükleyici gücümüz olan Sirena Marine serisini ilk olarak radikal görünümlü bir model ile ortaya çıkardık. Bu iddianın yanında ürünümüzün konfor, alan ve seyir hatlarına çok güvendik. Aradan altı yıl geçti ve bu kararın ne kadar doğru olduğunu görüyoruz. Teslim edilen 100. teknemiz, rekor sürede muazzam bir büyüme kaydettiğimizin çarpıcı bir kanıtı oldu.
Pandemi ve ardından tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz süperyat endüstrisini etkiledi mi?
Şu anda küresel resesyon endişeleri artıyor ve doğal olarak bu da ekonomik aktiviteyi etkiliyor. Ancak bulunduğumuz sektör yapısı ve müşteri kitlesi açısından bu durumdan daha az etkileniyor diyebilirim. Özellikle pandemi ile birlikte tekne ile ilgili bakış açısı da değişmeye başladı ve bu anlayış giderek oturuyor. İnsanlar teknelere ikinci bir ev ya da yazlık ev gibi bakmaya başladılar. Sevdikleri ve aileleri ile birlikte güvenli bir şekilde vakit geçirebilecekleri teknelere bu yüzden daha fazla ilgi gösterir oldular. Deniz üzerinde tatil artık çok daha fazla talep edilir hale geldi ve bugün bu büyük bir oranda kalıcı hale geldi. Bu sebeple sektörümüzde son birkaç yıldır çok ciddi bir talep artışı var. Genel ekonomik aktivitedeki yavaşlama sebebiyle bir dengelenme yaşansa da biz sektörümüzdeki bu artan trendin devam edeceğini öngörüyoruz.
{51598}
Sirena Marine olarak bu krizin etkileriyle karşılaştınız mı? Kriz ortamından etkilenmemek adına aldığınız önlemler oldu mu?
Tabii ki işlerimizi çok daha esnek ve çevik bir şekilde yönetiyoruz. Küresel gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Yeni ekonomide beklentileri yönetmek çok önemli. Bu açıdan sektörel dinamikleri de yakından izliyoruz. Tekne kullanıcılarının eğilimlerini analiz ediyoruz. Daha önce de ifade ettiğim gibi kullanıcı eğilimlerindeki değişim bizim gibi hem seri üretim yapan hem de geniş kişiselleştirme imkanları sunan markalar için çok önemli fırsatlar yaratıyor. O yüzden ekonominin genelinde oluşan bu dönemsel olumsuz durum bizi direkt olarak etkilemiyor. Planlamalarımızı bir iki yıl önceden yapıyoruz. Hatta 2024 siparişlerimizi bile geçen yıl almaya başlamıştık. Bu yıl genel ekonomik koşullarda bir bozulma beklense de biz sektörümüz için olumluyuz. Bu sebeple gelecek yıllarda artmasını beklediğimiz talebe paralel olarak üretim kapasitemizi de arttırmak üzere çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu durumda bizi negatif etkileyen tek konu tedarik zinciri ile alakalı olan aksamalar oluyor. Bunu da yeri geldiğinde erken siparişler vererek yeri geldiğinde de alternatif tedarikçilere yönelerek engellemeye çalışıyoruz.
Süperyat sahiplerinin profili değişiyor mu? Yeni nesil süperyat sahiplerini nasıl tanımlarsınız? Eski nesilden farkları ne?
Öncelikle süperyat müşteri kitlesi yaş ortalaması günümüzde 10 yaş gençleşti. Dolayısıyla sosyal alanların fazla olduğu, resmiyet gerektiren bölümlerin azaldığı tasarımlar trend olmuş durumda. Bunun yanında süperyat sahipleri sadece kendilerine özel alanların olduğu izole bölümler de talep etmeye başladılar. Örneğin geçmişte neredeyse her güvertede bir yemek masası olurken bu bölümler yerlerini “lounge” alanlarına bıraktılar.
Yeni nesil süperyat sahiplerinin talepleri yeni tasarımları etkiliyor mu? Onların taleplerinin tasarımlara etkisi üzerine somut birkaç örnek verebilir misiniz?
Kesinlikle, yukarıda da bahsettiğim gibi sosyal alanların önemi artmış durumda. Örneğin eskiden yatların kıç bölümü daha çok garaj alanı olarak kullanılırdı ama günümüzde bu yerleşim tamamen değişerek yerini “beach club”lara bıraktı. Artık yan küpeşteleri açılıp, geniş alanlar sunan ve ortasında havuz barındıran tasarımlar ağırlık kazandı.
Süperyat tasarımına yön veren diğer etkenler neler?
Yukarıda bahsettiğim konular daha çok iç tasarım ile alakalı. Bunun yanında özellikle gürültü ve titreşim izolasyonu bir süperyat için olması gereken önemli özelliklerden birisi. Diğer etkenler ise gösterdiği performansa karşılık harcanan yakıt, yani verimlilik, iç hacimlerin büyüklüğü ki bu gross ton olarak belirtiliyor.
Süperyat dünyasındaki bu değişim ve gelişime ayak uydurmak için neler yapıyorsunuz?
Aslında tam da bu değişim esnasında süperyat sektörüne adım attığımız için değişim adına pek bir şey yapmamıza gerek kalmadı. Daha önce de bahsetmiş olduğum özelliklerin hepsi yeni süper modellerimizde mevcut. Tabii ki bundan sonrasını da planlıyoruz. Er ya da geç süperyatlara da tüm dünyadaki içten yanmalı motorlar ile ilgili kısıtlamalar gelecek. Bu nedenle de tasarımlarımızı bu sistemleri entegre edebilecek şekilde yapıyoruz ve alternatif yakıt uygulamalarını yakından takip ediyoruz.
Süperyat endüstrisinde Türkiye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Tekne ve yat üretiminde dünyanın en hızlı büyüyen pazarlarından biriyiz. 2000’lerin başından itibaren arkamıza aldığımız rüzgar ile süperyat üretiminde üçüncü sıradayız. Sektörümüz el emeğinin yoğun olduğu bir endüstri. O nedenle ata meslekleri tekne üretimi olan ustalarımız ve onların yetiştirdiği yeni arkadaşlarımızı ülkemizdeki üretimin daha da iyiye gideceğinin garantisi olarak görüyorum. Bunun yanında işin mutfağında çalışan Türk Mühendisleri de artık Hollanda, İtalya gibi önemli yat üreticisi ülkelerde bizi temsil ediyorlar. Türkiye’de üretilen her teknede birçok küresel üreticinin sunamadığı, kullanıcı deneyimine odaklı yenilikler sunulabiliyor. Sektörümüz Türkiye’de çok konuşulan katma değerli ihracat dediğimizde örnek gösterilecek sektörlerden biri. Hem küresel alanda rekabetçi olmamız hem de katma değeri yüksek tekneler üretebilmemiz sebebiyle sektörümüzün önü çok açık. Özellikle son 15 yılda Türk üreticilerinin kalite/maliyet/zamanlama üçgenini çok iyi kurduğunu düşünüyorum. Bu sebeple önümüzdeki dönemde de sektörümüzün güçlü büyümesini sürdüreceğine inanıyorum.
{27286}