Cilt Lekelerinin Tedavisinde En Yeni ve Etkili Yöntemler
Yazı Boyutu:
Türkiye’nin önde gelen dermatologlarına, leke görünümünün iyileştirilmesinde kullandıkları etkin tedavi yöntemlerini sorduk.
Tüm cilt problemleri arasından belki de en zorlayıcı, inatçı ve kalıcı olanı, cilt lekeleri olabilir. Biz genel olarak hepsine “leke” desek de, maalesef oluşma nedenleri ve iyileşme gereksinimleri açısından oldukça değişiklik gösteren Melazma, Solar Lentigo, Senil Lentig* gibi farklı leke tipleri, yanlış tedavi edildikleri zaman artarak geri dönebilir. Ancak çok şanslıyız ki gelişen teknolojiler sayesinde işin uzmanlarına başvurarak lekeleriniz için en uygun yöntemi seçebilir ve onlardan daha hızlı ve kalıcı şekilde kurtulabilirsiniz. Türkiye’nin önde gelen dermatologlarına leke görünümünün iyileştirilmesinde kullandıkları etkin tedavi protokollerini sorduk. Peelinglerden lazer ve enjeksiyonlu yöntemlere kadar birçok farklı tedavi yöntemiyle ilgili bilgi aldık.
*Melazma maske şeklinde görülen leke ve çillerdir. Solar Lentigo güneş lekeleri, Senil Lentigo ise el üstü gibi yerlerde oluşan yaşlılık lekeleri gibi düşünülebilir.
Kimyasal ve Enzim Peelingler
Dermatolog Ezgi Özkur
“Peeling sonrası cilt bakım ürünlerinin doğru kullanılması ve güneşten korunulması çok önemli. Bu nedenle genellikle sonbahar aylarında uygulanmaya başlanır.”
“Cilt lekelerinin tedavisinde dermatoloji uzmanları öncelikle muayene ile lekenin tipine karar vererek danışanlarla birlikte tedavi planlaması yapar. Bu tedavi alternatiflerinden biri de peelinglerdir. Kimyasal ve enzim peelingleri olarak ikiye ayırarak kısaca bahsetmek gerekirse; cilt yüzeyindeki hasarlı ve lekeli dokuyu ciltten soyarak atmak üzerine tasarlanmış bakımlardır. Hem kimyasal hem enzim peelingler cilt yenileyici etkilerinden dolayı kırışıklıkların görünümünün iyileşmesine ve cilt yenilenmesine yardımcı olur. Peelinglerden bazıları kategorisel olarak ev kullanımına uygun formlarda mevcut olsa da, bizim uyguladığımız peelinglerin etken maddeleri bunlara göre çok daha yüksek konsantrasyonda olduğu için daha hızlı sonuç sağlamaya yönelik çalışır ve mutlaka profesyoneller tarafından uygulanmalıdır.
Birçok çeşitte kimyasal peeling var; glikolik asit, laktik asit, azaleik asit, salisilik asit veya bunların kombinasyonlarından oluşan peelingler uygulanabilir. Peelingin asit yüzdesi artıkça, iyileşme süresi uzar, kabuklanma artar. Dermatoloji uzmanları lekenin tipine göre yüzdesine, etken maddesine ve seans sayısına karar verir.
Enzim peelingleri de yine hekimler tarafından kliniklerde uygulanan etkili yöntemlerden. Bu işlemler tek seanstır ve temel çalışma prensibi, ciltte pigment üreten hücrelerin çalışmasının enzimlerle baskılanmasıdır. İlk ve tek seans hekim tarafından kliniklerde uygulanır, sonrasında 4-6 ay devam kremiyle kişi evde kendi uygulamaya devam eder. İşlem sonrası bir haftaya kadar uzayabilen kızarıklık, pullanma, yanma hissedilebilir.
Hafif peelingler günlük yaşamı etkilemez, hafif kızarıklık ve pullanma yapabilir. Daha derin peelingler ise kabuklanma oluşturabilir ve ev istirahati gerektirebilir. Peeling sonrası cilt bakım ürünlerinin doğru kullanılması ve güneşten korunulması çok önemli. Bu nedenle genellikle sonbaharda uygulanmaya başlanır.”
Mezoterapi, PRP, Allojenik Fibroblast ve Eksozom
Dermatoloji Uzmanı Dr. Eylem Acar
“Güneş, hormonal faktörler (tiroid hastalığı), gebelik, bazı ilaçlar (doğum kontrol hapları), bazı bitkiler (kereviz, anason, bergamot) ve yaşlanma, ciltte leke oluşumuna neden olan en önemli faktörler.”
“Cildimizde meydana gelen lekeler farklı nedenlere bağlı oluşur. Güneş, hormonal faktörler (tiroid hastalığı), gebelik, bazı ilaçlar (doğum kontrol hapları), bazı bitkiler (kereviz, anason, bergamot) ve yaşlanma ciltte leke oluşumuna neden olan en önemli faktörler. Cilt lekeleri en fazla yüz bölgesinde, özellikle yanaklar, bıyık bölgesi ve alında görülür. Leke tedavisi lekenin yerleşim yeri, lekenin derinliği ve cilt tipine göre değişir. Leke tedavisinde benim önerdiğim enjeksiyonlu yöntemler; mezoterapi, PRP ve daha güncel olarak karşımıza çıkan allojenik fibroblast enjeksiyonu ve eksozom enjeksiyonlarıdır.
Mezoterapi ile leke tedavisi deri altına enjeksiyon yöntemi ile etki eder. İnce iğneler kullanılır. Lekenin tekrarının önlenmesi adına ve cildin sağlamlaştırılması için çeşitli teknikler kullanılır. Sık kullanılan bir teknik olup tamamen güvenlidir. Her yaştan insan tarafından kullanımı tercih edilebilir. Cildin iyileşmesi adına özel ürünlerin sürekli kullanılması gerek. Hyalüronik asit, traneksamik asit ve C vitamini içeren karışımların kullanılması son derece faydalı. Hekimlerin önerisine uymak başarılı sonuçlar alabilmek adına son derece önemli. Çok benzer şekilde uygulanan PRP’de ise hastanın kendi kanıyla hazırlanan karışım enjekte edilir. Bu karışım, kan dolaşımı ile taşınan ve vücutta kan yapımından sorumlu olan trombositlerle hazırlanır ve büyüme faktörleri ile cildin yenilenmesini sağlar. Cilt yenilendiği için de aydınlanma ve canlanma ortaya çıkar. Cildin bağışıklık gücü artar, leke ile daha iyi baş edebilir.
Moleküler biyologlar, biyomühendisler ve kök hücre bilimcileri tarafından geliştirilen allojenik fibroblast uygulamasında, yeni doğan bebek hücrelerinden elde edilen kök hücreler kullanılır. (Editörün notu; yeni doğan bebekten neyin nasıl alındığı fikrinin son derece rahatsız olabileceğini düşünerek eklemek isterim ki; bu tarz uygulamalar hücreler, göbek bağı veya sünnet derisinden elde ediliyor.) Böylece yıllar içerisinde dış etmenlere maruz kalmamış, özelliğini kaybetmemiş bu hücreler, kişinin kendi fibroblastlarına göre 4 kat daha fazla etkisini gösterir. Yeni doğan bebeklerdeki fibroblast hücreleri henüz kimlik kazanmamış haldedir ve başka kişilerde kullanılmasında sakınca yoktur. Sağlıklı ve genç fibroblast hücrelerini cildinize yerleştirdiğinizde aşırı yaşlanmış veya onarılamaz hale gelmiş hücrelerinizin yerine yenilerini üretir, hasarlananlar varsa tamir eder ve dokuyu yeniler. 20 yaşından sonra her insanda fibroblast hücreleri azalarak kırışıklık ve sarkmalar meydana gelir. Cilde enjekte edilen fibroblast hücreleri uygulandıkları bölgede amaca yönelik faaliyete geçerek kollajen ve elastin üretimi yaparlar. Ciltte kuvvetli bir anti-aging aktivite, yani yaşlanmayı önleme etkisi gösterirler; cildi sıkılaştırıp gençleştirirler, genç ve sağlıklı cilt her türlü sorunla rahat baş eder. Leke de bunlardan biri. Direkt olarak olmasa da cildin bağışıklığı artarak leke ile daha kolay savaşılır.
Yine diğer enjeksiyonel yöntemlerdeki gibi, cildin bağışıklığını artırarak, inflamasyonu baskılayan ve cildi yenileyip gençleştirerek lekeyle savaşan son dönemin önemli uygulamalardan eksozomlar; hücrelerimizin vücudumuza salınım yaptığı lipit yapıda zara sahip, genetik bilgiler, büyüme faktörleri ve proteinleri taşıyan 30-150 nanometre çapında çok küçük kesecikler. Hücrenin 1/1000’i boyutunda. Hücreler arası iletişimi iyileştirmeyi sağlayan ve yakın ve uzak hücreler arasında hücre içi bilgilerin düzenleyicileri olan molekülleri taşıyarak, hücre yenilenmesi ve tamirinde yüksek potansiyele sahiptirler. Birtakım genetik bilgileri, proteinleri ve reseptörleri hücreler arasında aktararak hücre davranışını değiştirebilirler. Bu özellikleri sayesinde hücre çoğaltmasında ve doku yenilenmesinde etkili olurlar. Antienflamatuvar ve cildi yenileyici etkileri de bulunan eksozomların, hastalık ya da yaralanma sonucu hasar görmüş dokularda meydana gelen apoptozu (programlanmış hücre ölümü) azalttığı gözlemlenmiştir.”
Lazer Uygulamaları
Dermatoloji Uzmanı Dr. Ömür Tekeli
“Hiçbir organ birbirinden bağımsız düşünülemeyeceği gibi hiçbir tedavi yönteminin de sağlıklı yaşam alışkanlıklarından bağımsız düşünülmemesi gerektiğine inanıyorum.”
“Lekelenmeye meyil; hayatınızın ilk 20 yılında ne kadar güneş hasarına maruz kaldığınızla, güneşten korunmaya ne kadar erken başladığınızla, hangi yörede yaşadığınızla, ırkınızla, deri tipinizle, hayat boyu ne oranda sizi güneşe duyarlı hale getiren unsura (yiyecekler, parfümler, antibiyotikler ve diğer ilaçlar) maruz kaldığınızla bağlantılı. Yüzde sir ağda gibi basit işlemlerden tutun, doktorların uyguladığı kimyasal peeling ya da kabuklandıran lazer uygulamalarından sonra lekelenme olaylarına kadar farklı sorunları sıklıkla duyar hale geldik. En önemli sebep, geçmişimizde ne kadar güneş hasarı aldığımız.
Benim leke tedavisinde severek uyguladığım yöntemlerden; Q-switched Nd:YAG lazer ışığını kullanarak, etrafındaki normal dokuya zarar vermeden pigmentleri azaltacak bir etki başlatır. Pico saniyeli Nd:YAG lazerler aynı işi 6 katı kadar güçlü yapar.
Melanozomlar lazer ışığına maruz kaldıklarında, vücut tarafından emilen küçük parçacıklara bölünürler. Bu sayede melanin ve melanozom yapıları azaldığından melazmanın rengi açılır, sağlıklı ve lekesiz bir cilt görünümü ortaya çıkar. Bu lazer sisteminin (Q-switched) çok farklı cilt tiplerindeki lekeler üzerinde etkili olduğu, yapılan klinik çalışmalarla da kanıtlandı.
Pico saniye lazerleri ile daha az seans ve daha gençleştirici bir etkiyle iyileşme mümkün. Picodaki küçük iyileşme baloncukları bu gençleşme odaklarını oluşturur. Yani teknoloji adeta bir torpido gibi gelişmektedir.
Leke tedavisinde leke bölgesine, deri altına küçük miktarlarda C vitamini, glutation, transexamic asit, pyrüvic asit, somon gibi antioksidan maddelerin enjekte edilmesi leke rengini açabilir. Klasik bir yöntem olmayıp diğer yöntemlerle birlikte kullanılarak tedavilerin etkinliği artırılabilir. Bu nedenle ben lazer tedavilerinin etkilerinin, PRP ve mezoterapi gibi yöntemler kullanılarak artırılmasından yanayım. Bu uygulamalar 1-3 hafta aralıklarla yapılabilir ve en az 6-10 seans önerilir. Ve lekelerin yüzde 60 oranında açılması hedeflenir. Sıklıkla işlem sonrası ciltte hafif bir pembelik olur, 1 gün içinde geriler.
Son olarak her ne kadar dermatoloji uzmanı da olsam, bütünsel sağlığa çok daha önem verdiğimi söyleyebilirim. Hiçbir organ birbirinden bağımsız düşünülemeyeceği gibi hiçbir tedavi yönteminin de sağlıklı yaşam alışkanlıklarından bağımsız düşünülmemesi gerektiğine inanıyorum.”
Güneş Lekeleri İçin AI Destekli Yeni Nesil Lazer Sistemleri
Dermatoloji Uzmanı Dr. Şerafettin Saraçoğlu
“Lentigo senilis ya da yaşlılık lekeleri olarak isimlendirdiğimiz bazı lekelenmeler, genetik kodda oluşan değişiklikler nedeniyle geriye gitmez ve hatta zaman içerisinde daha da artar.”
“Güneş yazın daha etkiliymiş gibi görünse de, aslında tüm yıl boyunca derimizi en çok yıpratan dış etkenlerin başında geliyor. Epigenetik araştırmalar, güneşin, üst ve alt deride, destek hücrelerinin kromozomsal değişimleri tetiklediğini gösteriyor. Kronik güneş hasarı, yıllar içerisinde, derimizde daha koyu, ton farklılıkları, yaşlılık lekeleri olarak isimlendirdiğimiz bazı lekelenmelerle gelişiyor. Beraberinde Lentigo senilis ya da yaşlılık lekeleri olarak isimlendirdiğimiz bazı lekelenmeler oluşuyor. Bu tür lekeler genetik kodda oluşan değişiklikler nedeniyle geriye gitmez ve hatta zaman içerisinde daha da artar.
Lazer, krioterapi veya derin kimyasal peelinglerle yok edilebilir olsalar da, tekrarlanma meyilinde olabilirler. Bazı lazer uygulamalarından sonra ise tedavi alanında daha koyu veya daha açık renkli lekeler kalabilir. Bu tür olumsuzluklara karşı geliştirilen yapay zeka destekli yeni nesil lazer sistemi, lazerin gücü yanında özel bir soğutma ile deri altı damar yapılarını büzüştürüp, cildi ışınımlara duyarsız hale getiriyor. Eş zamanlı olarak, özel tarayıcı AI başlığıyla lekeyi yatay ve derinlik boyutlarında tam olarak işaretliyor. Bu şekilde de tüm lekenin boşluk kalmadan yok edilmesini mümkün kılıyor. Özellikle Lentigolar için geliştirilmiş bir lazer olmakla birlikte, üst deride oluşan edinsel (çiller, güneş lekeleri, Becker nevüs gibi) ya da doğumsal (Cafe Au lait – sütlü kahve lekesi gibi) lekelerin tedavisinde de az seans sayısıyla başarılı sonuç almayı destekliyor.”
Cilt lekelerine dair bilinmesi gereken her şeyi bu rehberde bulabilirsiniz.
En iyi leke giderici serum ve kremleri keşfetmek için tıklayın.