Ultrasonik Liposuction Yardımlı Bel ve Karın Şekillendirme

Amerikan Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi bölümünden Prof. Dr. Selahattin Özmen Ultrasonik Liposuction yardımıyla bel ve karın şekillendirme işlemini anlattı.

Prof. Dr. Selahattin Özmen

Günümüzde toplumsal olarak egzersiz ve spor yapmanın artmasıyla daha fit bir görünüme sahip kişi sayısı oldukça artmıştır. Dolayısıyla bel ve karın bölgesinin, yeni moda giysilerin de etkisiyle oldukça önem kazandığını görmekteyiz. Estetik cerrahi açısından en önemli ameliyatlardan biri, bel ve karın bölgesini şekillendiren ameliyatlardır. Karın bölgesinde, özellikle kadınlarda doğum sonrası gevşeyen karın duvarı, sarkan deri, karın kaslarının ayrılmasıyla oluşan deformasyonlar ve oluşan çatlaklar karın germe ameliyatlarıyla giderilebilmektedir. Doğuma bağlı deformasyonların yanı sıra, mide küçültme ve tüp mide ameliyatlarıyla veya mide ameliyatı olmadan aşırı kilo verme sonrası ortaya çıkan sarkan deri ve deri çatlakları da karın ve bel germe ameliyatlarıyla giderilebilmektedir.

Karın germe ameliyatlarıyla liposuction kombine edilebilir mi?

Karın germe ameliyatları 100 yıldan fazla bir zamandır, özellikle karın bölgesinde deri ve yağ fazlalığını azaltmada çok önemli bir rol oynamış ve çok sayıda teknik tanımlanmıştır. Ancak, 2000’li yılların başlarına kadar karın germe operasyonları sırasında liposuction daha sınırlı düzeyde bel bölgesindeki fazla yağların alınması için kullanılmış, ancak estetik sonuçlar her hastada çok ideal düzeyde olamamıştır. Bu ameliyatlarda bel bölgesinden yağ alınmasına rağmen kalan derinin kanlanmasının bozulabileceği düşünülerek, özellikle hastaların mide bölgesindeki şişlik diye tarif ettikleri göbek üstündeki bölgeden yeterli yağ alımından çekinilmiştir. Ancak yapılan çalışmalar, göbek üstünde yer alan bölgeden de güvenle yağ alınabileceğini göstermiştir. Bu bölgelerden her türlü liposuction tekniğiyle yağ alınabilmesine rağmen, günümüzde gelişen teknolojiyle yağ alımında, özellikle çok güvenilir ultrason yardımlı yağ alımı sayesinde deri beslenmesi çok iyi korunarak, tüm karın, bel ve sırt derisi eşzamanlı olarak inceltilebilmektedir.

Ultrason yardımlı teknolojiler (VASER) deri altındaki damarları, sinirleri ve önemli yapıları çok iyi korumamıza yardım etmekte, yüzeysel ve derin tabakadaki yağların, çevre dokuya çok belirgin hasar vermeden neredeyse tamamına yakınını boşaltmaya yardımcı olmaktadır. Ancak, tecrübeli bir doktor klasik liposuction ile de benzer sonuçları elde edebilir.

Liposuction + abdominoplasti: Lipoabdominoplastinin avantajları nelerdir?

Karın germe ameliyatlarında, klasik olarak sarkan deri atıldıktan sonra göbek üzerinde kalan derinin aşağıya doğru kaydırılabilmesi için üstte kalan derinin karın duvarı üzerinden neredeyse tamamen serbestleştirilmesi gereklidir. Karın derisinin geniş bir alanda serbestleştirilmesi için güvenli bir beslenme açısından karın derisi kalın olarak bırakılıyordu. Bu nedenle, özellikle karın bölgesinin alt kısımlarında bir süre devam eden uyuşukluk sıklıkla görülebiliyordu. Aynı şekilde, çok yağlı karınlarda bazen deride beslenme sorunları ve kötü iyileşen izler, hatta geç kapanan yaralar görmek mümkündür. Ultrasonik liposuction (VASER) ile de iyice incelen derinin belirgin olarak gevşemesinin yanında, derinin besleyici yapıları büyük oranda korunduğundan ve ayrıca liposuction sayesinde oluşan gevşemeyle, göbeğin üzerinde kalan deri karın duvarından ayrılmadan rahatça aşağıda oluşan boşluğa doğru kayabilmektedir. Bu nedenle, karın derisinde çok az uyuşuklukla veya hemen hiç uyuşukluk oluşmadan ve derinin daha iyi beslenmesi de sağlanarak karın germe işlemi sağlanabilmektedir. Deri oldukça incelmiş olduğundan, estetik olarak çok daha iyi sonuçlar sağlanabilmekte, göbek üzerinde kalan yağlar giderilmiş olmaktadır.

Her hasta lipoabdominoplasti için uygun mudur?

Karın germe ameliyatlarında, teknik seçimi sırasında hastanın sigara-tütün ürünleri tüketip tüketmediği, hastanın yaşı, kilosu, genel sağlık durumu ve Vücut Kitle İndeksi yani boy/kilo dengesi gibi birçok parametre rol oynamaktadır. Hastanın kilosu, beklentisi ve deri/yağ fazlalığına göre sadece liposuction bazı hastalarda yeterli olabilirken, bazı hastalarda mini karın germe ile standart liposuction, bazılarında ise “pannikülektomi” adı verilen, sadece sarkan karın derisi ve yağın çıkarılmasını sağlayan ve derinin tabandan ayrılmadığı ameliyatlar gerekli olmaktadır.

Karın germede yaşanabilen sorunlar liposuction ile kombine karın germede de mevcuttur. Genel olarak çok güvenli olan bu tekniği de çok kilolu hastalarda, kontrolsüz şeker hastalığı olanlarda (bu hastalarda hemen tüm ameliyatlar risklidir), yoğun sigara içen kişilerde dikkatle uygulamak gereklidir.

Bazı hastalarda karın germe ihtiyacının yanında göbek fıtığı veya karın duvarının büyük fıtıkları olabilmektedir. Karın germe sırasında bu fıtıkların da onarılması mümkündür. Ancak, çok büyük fıtıklarda liposuction ile kombine karın germe çok dikkatli bir şekilde yapılmalı ve fıtık kesesine liposuction kanülü yaklaştırılmamalıdır.

Karın germe işlemi sonrasında genellikle biriken sıvı ve kanlar direnler vasıtasıyla boşaltılmaktadır, ancak bazı cerrahlar diren koymamayı tercih etmektedir. Bunun yanında, özellikle liposuction ile kombine karın germe işlemlerinde, şahsen diren koymayı özellikle tercih ediyorum. Liposuction işlemi sırasında karın duvarına verilen sıvıların diren yardımıyla uzaklaştırılması ödemin daha hızlı olarak atılmasını sağlamakta ve hasta daha kolay iyileşebilmektedir. Direnler genellikle ilk 1-2 günde çekilir, ancak gerekirse daha uzun da tutulmasından kaçınmamak gerekir. Halk arasında diren çekmenin rahatsızlık verici olduğu şeklinde bir inanış olsa da, uygun bir teknikle, hasta rahatsızlık hissetmeden diren kolayca çekilebilir.

Karın germe ameliyatlarında derinin yerine iyi oturması ve ödemlerin azaltılması için korse kullanımı genellikle yaygın olarak uygulanır. Korse kullanımı en az 3 hafta olmalıdır ve bu 6-8 haftaya kadar uzatılabilir. Bu nedenle, yaz aylarında yapmaktansa, sonbahar-kış ve ilkbaharda bu tür ameliyatları yapmayı tercih etmekteyiz. Ancak, bu kesin bir kural değildir ve istenirse her mevsim uygulanabilir.