Uzak diyarlarda bir kraliyet sarayında doğdum, özel bakıcılarla büyütüldüm, miyavca haricinde üç dil daha konuşuyorum diye başlamak isterdim. Ancak olayın gerçeği; daha iki aylıkken bir araba kazasında annemi kaybettim, benim de her yerim dağıldı. Tam bir inşaata bırakılmak üzereyken, hayatımın evini buldum ve o evin tek gerçek hakimi oldum. Uyku, yemek, sevilmek üçgeninde geçen bir hayatım var; fotoğrafım sizin yanıltmasın obez değilim kemiklerim iri… Hayat mottom ise; “tembellikte bir gün Garfield’dan daha iyi olacağım”.