preloader

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Yazı Boyutu:

2012 yılında Marvel Comics bünyesinde yayınlanan, Mark Millar ve Dave Gibbons tarafından yaratılan, "The Secret Service" çizgi roman serisine dayanan Kingsman film serisinin merakla beklenen son filmi nihayet sizlerle. Yeni filme dair bilmeniz gereken her şey bu yazıda!

Serinin yeni filmi The King's Man: Başlangıç, milyonları yok etmek ve büyük bir savaşı planlamak için bir araya gelen tarihin en kötü tiranları ve suç dehalarının bir araya gelişini merkeze alıyor. Yalnızca bir adam ise zamana karşı bir mücadele başlatarak onları durdurmak zorundadır. I. Dünya Savaşı yıllarında geçen ve ilk bağımsız istihbarat ajansı olan “King’s Man"in kuruluşuna odaklanan filmin yönetmen koltuğunda serinin diğer filmlerinin de yönetmenliğini yapan Matthew Vaughn oturuyor. Filmin oyuncu kadrosu ise göz kamaştırıyor. Beyaz perdenin en sevilen yüzlerinden olan usta oyuncu Ralph Fiennes'a; Gemma Arterton, Rhys Ifans, Matthew Goode, Tom Hollander, Harris Dickinson ve Daniel Brühl gibi isimler eşlik ediyor.

ABD'de geçtiğimiz günlerde vizyona giren filmin, Türkiye'de, 7 Ocak 2022 tarihinde seyirci ile buluşması bekleniyor. Filme gitmeden önce filme dair bilmeniz gereken tüm detayları sizler için masaya yatırdık. Gelin hep beraber keşfedelim.

Film Nasıl Ortaya Çıktı?

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Kingsman serisinin diğer filmlerine göre, son film bizleri çok daha uzak bir zamana, yaklaşık bir asır önceye götürüyor. İlk istihbarat ajansı olan "King's Man"in ortaya çıkış sürecini "neden" ve "nasıl" soruları ekseninde ele alan filmde olaylar, tüm dünyayı sarsan ve o döneme kadar yaşanan en büyük savaş olan I. Dünya Savaşı'nın gölgesinde gerçekleşiyor. Filmin yazar, yapımcı ve yönetmeni Matthew Vaughn, üçüncü filmin serinin diğer filmlerinden ayrıldığına dikkat çekiyor ve ekliyor: "Farklı bir şey yapmak istedim, bu filmin büyük ve destansı bir macera olmasını istedim. Ben çocukken 'Lawrence of Arabia' gibi filmler ekranı doldururdu. Bu filmler destansıydı ve kesinlikle sıkıcı değillerdi. Ben de 'bu türü geri getirmeliyim' diye düşündüm. Dolayısıyla bu film, kaşımak istediğim tatlı bir kaşıntı oldu."

Senaryoyu Vaughn'la birlikte kaleme alan Karl Gajdusek ise serinin ilk iki filminden çok daha farklı bir filmin izleyicileri beklediğini şu sözler ile ifade ediyor: "Filmi yazarken, filmin ilk ikisinin tonunda olmayacağı ve kendi yeni tonunda olacağı bizim için çok çabuk netlik kazandı. Bu film şu şekilde özetlenebilir; tarihin yaramaz, serseri ve sinirli dinamiklerinin, I. Dünya Savaşı sonucunda yaşanan çok sayıda kaybın getirdiği ciddi ve duygusal bakışın kayda değer bir karışımı."

“Tarih Yeniden İcat Edilse de Çatışmalar Gerçektir”

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Filmde gerçek bir karakter olan Erik Jan Hanussen'e hayat veren Daniel Brühl, filmin eğitici bir yanının olduğuna da vurgu yapıyor ve şunları söylüyor: "Evet, komedi ve diğer tüm unsurlarla bu filmin eğlenceli bir aksiyon filmi olduğunu düşünebilirsiniz ama bu film aynı zamanda oldukça eğlenceli bir tarih dersi deneyimi de sunuyor. Tarih filmlerde yeniden icat edilse de, çatışmalar gerçektir, bazı karakterler gerçektir. Bu durum bir bakıma, izleyicinin de dikkatini çekiyor çünkü size tarihten bir kesit sunuyor ve merak ederken bir şeyler öğreniyorsunuz."

“Quentin Tarantino'nun 'Inglourious Basterds' Filmiyle Oldukça Benzer”

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Brühl, tüm bunların ışığında filmin senaryosunun kendisini derinden etkilediğini söylerken filmin gerçek bir sayfa çevirici olduğunu ekliyor:"Bu film bana Quentin Tarantino'nun ‘Inglourious Basterds’ filmini hatırlattı. İki film bir bakıma birbirlerine benziyor, çünkü tarihin yeniden icat edildiğini ve olay örgüsü içerisindeki kurgusal karakterlerin pek çok gerçek karakter ile büyüleyici şekilde iç içe geçtiğini görüyoruz. Dolayısıyla filmi oluşturan tüm unsurlar, mükemmel bir anlam ifade edecek şekilde bir araya getiriliyor."

Fakat elbette Tarantino, "Inglourious Basterds"da II. Dünya Savaşı'nın kanlı yıkımını ele alırken; Vaughn I. Dünya Savaşı'nın tahribatını ele alıyor. Filmde Oxford Dükü'ne hayat veren Ralph Fiennes ise, "Gördüğüm kadarıyla Matthew bunun dehşetinden çekinmiyor. Film; savaşın getirdiği korku, can kayıpları ve katliam temalı bir film. Buradan hareketle, son filmin diğer iki filme oranlar çok daha ciddi ve duygusal bir boyutu olduğunu söyleyebiliriz. Ancak yine de mizah, aksiyon ve macera gibi tanınabilir 'Kingsman' unsurlarını da korumaya devam ediyor” yorumunda bulunuyor.

{774582}

Filmin Antagonist Karakterleri

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Şüphesiz ki filmin antagonist karakterleri olay örgüsünün en kilit kısmını oluşturuyorlar. Filmde Kral George, Kaiser Wilhelm ve Çar Nikola'yı canlandıran Tom Hollander; filmdeki antagonist karakterlere yönelik; "Tehlike, gerçek hayatta birbiriyle bağlantılı olmasa da bu hikâyede bağlantılı olan birçok tarihi şahsiyetin yarattığı kötülük ekseninden geliyor. Mata Kari, Rasputin ve Erik; filmde hepsi birbirini tanır ve The Shepherd olarak bilinen kurgulanmış bir karakter ile birbirine bağlanan bir çetenin parçalarıdır. The Shepherd'in ise Avrupa'nın egemen toplumlarını ortadan kaldırmaya yönelik bir projesi vardır" diyor.

"Upstairs Downstairs" İlişkisini Filmde Görmek Mümkün

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Filmin milyonlarca insanı ölüme sürüklemeyi amaçlayan bir grup kötüyü, istihbarat aracılığı ile engellemeyi merkeze alan bir aksiyona sahip olduğunu söylemiştik. İstihbarat örgütünün bileşenleri biraz daha hayal ettiklerinizin dışında olabilir. Zira filmin yönetmeni Vaughn bunu "Upstairs Downstairs" yani alt kat -üst kat ilişkisi ile açıklıyor. Ralph Fiennes'in Oxford Dükü olan karakteri soyluluğun ve zenginliğin getirdiği bir züppeliğe sahip değil. İyi bir casus ağına sahip olmanın uşaklar, dadılar, hizmetçiler ve şoförlerle irtibat haline olmak olduğunu anlayan karakterler; alt tabaka ile iş birliği yapma yoluna gidiyor. Söz konusu tabaka, bir odada içerisinde sürekli olarak görmezden geliniyordu ve haliyle, dikkat çekmeden konuşulan her şeyi duyup bunu iletme olanakları vardı.

Modern İzleyiciye Hitap Edecek Bir Dönem Filmi

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Filmin yönetmeni Vaughn, The King's Man: Başlangıç'ın modern izleyiciyi yakalayacak bir dönem filmi olduğunun altını çiziyor. Bunu da şu sözlerle anlatıyor: "Çocukların, dünyayı çılgın insanlar yönetirken işlerin çok hızlı bir şekilde kontrolden çıkacağını görmelerini istiyorum. Günümüzde de kimsenin bir savaş olabileceğini düşünmediği, sonrasında bir savaşın yaşandığı ve kimsenin ne olduğunu anlamadığı; I. Dünya Savaşı öncesine benzer bir politik iklim içerisindeyiz. I. Dünya Savaşı, her şeyiyle bir delilikti ve 'Kingsman' tam da bunun için kuruldu."

{774578}

Yetenekli Bir Oyuncu Kadrosu The King's Man: Başlangıç ile Bir Araya Geliyor

"The King's Man: Başlangıç" yalnızca sinematografisi ve senaryosu ile değil aynı zamanda rollerine inanılmaz bir derinlik, inanılırlık, mizah ve duyarlılık katan yetenekli oyuncu kadrosuyla da dikkatleri üzerine çekiyor.

Özellikle filmin genç başrol oyuncusu Conrad'a hayat veren Harris Dickinson, performansı ile dikkatleri üzerine çekmiş ve eleştirmenlerden alkış almış durumda. Ralph Fiennes'in canlandırdığı kendini oğluna adamış bir aristokrat olan Oxford Dükü, şiddet ile pasifizm arasında kalmış bir adam. Dolayısıyla filmdeki kilit ilişki; Dük ve oğlu Conrad arasındaki ilişki haline geliyor. Henüz 17 yaşında olan Conrad, savaşta genç bir adam olarak kendisini kanıtlamak istemektedir. Ancak bir pasifist olan ve oğluna son derece düşkün olan Dük, oğlunun savaşa gittiğini görmek konusunda son derece isteksizdir. Ralph Fiennes'ın korumacı baba -isyankar oğul ikileminde son derece temiz bir oyunculuk çıkardığını söyleyebiliriz.

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Dük tek başına çalışmıyor. Filmde mükemmel bir biçimde işleyen bir "alt kat-üst kat" ilişkisi var. Djimon Hounsou tarafından canlandırılan Shola ve Gemma Arterton tarafından canlandırılan Polly karakterleri; iç mekânda geçen sahneler için büyük bir öneme sahip. Oxford bir aristokrat olmasına rağmen, kapalı kapılar ardında Conrad ile birlikte, Polly ve Shola'yı da ailenin bir parçası olarak görür.

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Bu harika macera hikâyesinin elbette bir tane de kötü adama ihtiyacı var. Rasputin'i canlandıran aktör Rhys Ifans'ın bu rolde harikalar yarattığını söylemeden geçemeyeceğiz. Dönemin en ikonik şahsiyetlerinden olan Rasputin, yalnızca Çarlık Rusya için değil, tüm dünya için tanınan bir ikon haline geldi. Filmin yönetmeni Matthew Vaughn, "Ifans için bu bir zevkti çünkü tüm hayatı boyunca Rasputin'e takıntılıydı" ifadelerine yer veriyor. Ifans ise oynadığı Rasputin rolü için "Rüya rol" tanımını yapıyor.

Tom Hollander: Avrupa'yı Yöneten Üç Çılgın Kuzen Tek Bir Bedende

Filme dair en cüretkâr oyuncu seçimlerinden bir tanesi de şüphesiz Tom Hollander. Hollander, film içerisinde tam üç farklı rolde karşımıza çıkıyor: Birbirleriyle kuzen olan Kral George, Rus Çarı Nikola ve Alman Kayzer Wilhelm. Bu üç tarihi figürü canlandırırken bol bol araştırma yaptığını ve edindiği fotoğrafları incelediğini belirten Hollander, "Avrupa; bu üç çılgın kuzenin yönetimiyle kontrolden çıkmaya hazır bir yerdi" ifadelerine yer veriyor.

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Birbiriyle kuzen olan üç yönetici karakteri canlandırmasındaki ironik noktaya parmak basan Hollander, bu durumu şu şekilde açıklıyor: "Bu aslında son derece zekice bir fikirdi. Hepimizin bildiği gibi tüm kraliyet aileleri akrabaydı ve bu yüzden savaşa girdiler. İttifakları ve birbirleri arasındaki rekabetleri nedeniyle ve üçü de kuzendi. Bu yüzden aynı kişi tarafından canlandırılıyor olmaları hoş bir espri. George ve Nikola birbirlerine çok benziyorlardı. Farklı görünen Wilhelm'di. Wilhelm bu noktada biraz zorbalık yapan ağabeylerine benziyor."

Karşımıza Erik Jan Hanussen olarak çıkan Daniel Brühl ve Mata Hari'ye hayat veren Valerie Pachner de filme renk katan diğer oyuncular arasında. Anatgonist karakterlerin bu denli kilit bir öneme sahip olduğu bir yapımda izleyicinin Hanussen ve Mata Hari karakterlerinden beklentisi oldukça büyük.

{774427}

Farklı Ülkelere ve Şehirlere Uzanan Bir Yolculuk

Bir dönem filmi çekilirken yapılması gereken en önemli şey, her şeyin gerçeğe uygun olmasını sağlamaktır. Dolayısıyla tarihe geçmiş olayların yaşandığı şehirler ve şehirlerin o dönem nasıl göründükleri, nasıl bir sosyo-kültürel iklime sahip oldukları son derece önemli. Bu bağlamda, The King's Man: Başlangıç'ın harika bir titizlikle ortaya konulduğunu ve her şeyin gerçeğe en yakın olacak şekilde beyaz perdeye taşındığını belirtmeliyiz.

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Filmin yapımcılarından Darren Gilford, filmde yer alan siperlerin gerçeğe uygun olacak şekilde inşa edildiğini şu sözlerle dile getiriyor: "Siperleri çektiğimiz bir günü hatırlıyorum. No Man's Land'in ortasındaydık. Güzel, büyük ve sıcak tutan bir ceketim ve botlarım vardı. Siperlerin ortasına gittim ve çamura saplandım; 'Bu kanlı bir kabus, bu korkunç, donuyorum' dediğimi hatırlıyorum. Sonra durdum ve No Man's Land'in ne olduğuna baktım, çünkü gerçekten içindeydim (…)"

I. Dünya Savaşı'nı tetikleyen olaylardan biri olan Arşidük Franz Ferdinand'ın öldürülmesi de filmde oldukça kritik bir sahne olarak karşımıza çıkıyor. Bu sahne için, suikastın gerçekleştirildiği nehir kıyısına benzer bir yer bulmaya çalışırken, istenilene benzer bir yerin Torino'da bulunduğu ve çekimlerin burada yapıldığı da gelen bilgiler arasında.

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Avusturya-Macaristan imparatorluğunun kozmopolit yapısını yansıtan birçok millete mensup kalabalık sokakların yeniden canlandırıldığı filmde; askeri kostüm tasarımcısı ve danışmanı Alex Fordham; "Avusturya birlikleriye dolu sokaklarımız var ve şehrin hem Batı Avrupalı hem de müslüman sakinlerinden oluşan olağanüstü bir sivil koleksiyonumuz var. Bu harika, bunların hepsini bir araya getirebildiğimiz için mutluyum" ifadelerine yer veriyor.

Zorlu Ama Keyifli Bir Süreç: Dönem Filmi Kostümleri Tasarımı

Bir dönem filmi çekerken elbette önemli olan bir diğer faktör ise kostümlerin anlatılacak olan dönemi ne kadar başarıyla yansıttığıdır. Neredeyse bir asırdan da önceki bir zaman dilimine doğru yolculuk ederken filmin kostüm tasarımcısı Michele Clapton için dönemsel doğruluğa dikkat etmek, birden fazla ülkeden üniforma tedarik etmek, kıyafetlere çağdaş bir görünüm kazandırmaya ve Kingsman'in geleceğine göz kırpmaya çalışmak şüphesiz oldukça zorlu bir süreçti.

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Ciddi bir araştırma sürecinin ve özverinin bir çıktısı olan kıyafetler; elbette farklı zümreleri, meslek gruplarını ve farklı coğrafyaların insanlarını kapsıyordu. Kostüm sürecinin ne kadar zorlu olabileceğini bu şekilde düşünerek hayal edebilirsiniz. Clapton yaşadığı sürecin zorlu ama aynı zamanda da keyifli olduğunu şu şekilde ifade ediyor: “O dönemdeki karakterlere bakmaya çalışıyordum çünkü o zaman onlardan daha çok şey öğreniyorsunuz. O döneme ait çok sayıda kataloga baktık. Örneğin, Harris’in motosiklette taktığı güneş gözlükleri. Katalogta aslında bu şekle sahip olduklarına dair kanıtlar bulduk. İnanamazsınız çünkü çok modern görünüyorlar ama onun karakterini biraz daha yükseltecek bir şey arıyorduk.”

{774427}

Sinematografisi ile Seyircisine Farklı Bir Bakış Vadeden Film

Yıla Damgasını Vuracak Bir Dönem Filmi: The King's Man: Başlangıç

Söz konusu savaşı anlatan bir dönem olduğunda, seyircilere savaşın hangi yönünü ne şekilde göstermeye yönelik bir çaba içerisinde olduğunuz önem kazanıyor. Bunu en etkili şekilde yapmanın yollarından bir tanesi de muhakkak ki, sahnelerin kamera açıları, sekans uzunlukları ve kullanılan filtreler gibi teknik detaylarda gizlidir.
Filmin yönetmeni Vaughn da izleyicilerin I. Dünya Savaşı'nı farklı bir ışık altında görmelerini istiyor ve bunu şu şekilde ifade ediyor:"Savaş söz konusu olduğunda sahneleri her zaman siyah-beyaz bir fotoğraf karesi gibi düşünürüz ancak yazın masmavi bir gökyüzü ve insanın içine işleyen bir gün ışığı olurdu. Etraf bazen garip bir şekilde güzel görünebilirdi. Görüntü yönetmeni ve yapımcılarla bu konu üzerine çok fazla tartıştık çünkü onlarda da bu yerleşik, karanlık, siyah-beyaz sahne hissi vardı. Medyanın tarihin görüntülerini nasıl yeniden icat ettiği ve yeniden uyguladığı şaşırtıcı. Onlara başka bir yön izlememiz gerektiğini söyledim ve filmi bu şekilde çektik."

"The King's Man: Başlangıç, sizi hem güldürecek hem de ağlatacak; sizi hiç ummadığınız bir yolculuğa çıkaracak destansı bir macera. Eğer bir ‘Kingsman’ hayranı iseniz, bu film neden böyle olduğunuzu doğrulayacaktır ve eğer bir ‘Kingsman’ hayranı değilseniz, umarım bu film sizi dönüştürebilir."

– Matthew Vaughn, Yönetmen

Bu içerik 20th Century Studios Turkiye sponsorluğunda hazırlanmıştır.