Nespresso ile İstanbul: İstanbul'un Kozmopolit Tarihi

Coğrafyası, tarihi ve farklı kültürleri bir araya getirerek harika bir mozaik oluşturan İstanbul kozmopolit yanıyla da hayran bırakıyor. Nespresso World Explorations serisinin yeni kahvesi İstanbul Espresso’nuzu yudumlarken kendinizi eski İstanbul’un sokaklarında gezinirken bulacaksınız

İstanbul’un Tarihsel Önemi

Yerleşim tarihi 300 bin, kentsel tarihi yaklaşık 3 bin ve başkentlik tarihi 1600 yıla kadar varan İstanbul’un en belirgin ilk yerleşim yeri sahipleri, bugünkü Kadıköy’e yerleşerek buraya “Khalkedon” adını veren Megaralılar. Elen Mitolojisi’ne göre de Batum’a doğru yola çıkan 40 Yunan, İstanbul Boğazı’ndan geçerken bugünkü Sarayburnu’nda karaya çıkmış ve buraya, “Altın Boynuz” dedikleri Haliç’e ve Khalkedon’a yerleşmişler.

İstanbul, 330’dan 1922’ye kadar uzanan dönemde, 1600 yıl boyunca;

• 330-395 yılları arasında Roma İmparatorluğu,
• 395-1204 ve 1261 -1453 yılları arasında Bizans İmparatorluğu,
• 1204-1261 yılları arasında Latin İmparatorluğu,
• 1453-1922 yılları arasında ise Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmış bir şehir olarak anılıyor.

Roma Dönemi ve Bizanslılar Dönemi

İstanbul, M.Ö. 667-M.S. 332 döneminde Byzantion adıyla antik bir Yunan şehir devleti olarak kurulmuş. Kısa zamanda gelişip güçlenmiş ve dönemin merkezi gücü Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilmiş ve adı değiştirilerek önce Byzantium, sonra da Agusta Antonia olarak anılmış. 3 yüzyıl yaşam süren Roma Dönemi, yerini Bizanslılara bırakmış.

330-1453 döneminde Konstantinopolis adıyla Bizans İmparatorluğu’na başkentlik yapmış ve İstanbul, yaklaşık bin yıl boyunca Orta Doğu’ya hâkim bir şehir konumuna yükselmiş. Şehir 330 yılında Büyük Konstantin’in isteğiyle “Nova Roma” olarak Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmuş. İmparatorun ölümünün ardından anısına şehrin ismi Konstantinopolis’e çevrilmiş. 395’te ikiye bölünen Roma İmparatorluğu’nun ardından gelen Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmuş ve Konstantinopolis böyle kurulmuş. İstanbul, Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla da zamanla adı Bizans İmparatorluğu’na dönüşen devlete başkent olmuş.

İstanbul Kültürünün Yeni Parçası: İstanbul Espresso

İstanbul’un kozmopolit tarihi ve bu tarihe dayalı gezilecek semtlerinden kısaca söz etmişken, sizi İstanbul’un kozmopolit yapısından ilham alan Nespresso yeni kahvesi İstanbul Espresso ile şehrin zenginliklerini keşfetmeye davetlisiniz!

Nespresso; tarih, gezi ve eşlikçisi kahve severleri dünyanın dört bir yanındaki yerel kahve kültürleri ve kahve içim ritüelleriyle buluşturduğu World Explorations serisinin yeni üyesi İstanbul Espresso ile tanıştırıyor. Şehre övgü niteliğindeki lezzet, kendine özgü harmanıyla, İstanbul’un en eski kahvehanelerine kadar derinlikli bir yolculuğa çıkarıyor.

World Explorations serisinin yeni kahvesi İstanbul Espresso, bir nevi şehrin “kahve” halini temsil ediyor. Çok zengin bir kültüre sahip olan İstanbul’la ilgili herkesin farklı deneyimlere sahip olduğundan yola çıkan Nespresso, bu kapsülün içinde herkesin kendi İstanbul’u olduğuna da vurgu yapıyor ve şehrin binlerce yıllık tarihi ile sahip olduğu zengin kahve kültürüne saygı duruşunda bulunuyor. Özgün tatların muhteşem dengesiyle içinde İstanbul olan bu kahve, dolgun kadifemsi yapısı, uzun saplı pirinç veya bakır cezveyle pişirilen tarihi geleneksel Türk kahvesi demleme yöntemine de modern bir övgü… Kozmopolit yapıdaki şehrin en eski kahvehanelerindeki hareketlilik kadar eklektik ve aynı zamanda uyumlu bir kahve olan İstanbul Espresso, yüzyıllar önce eski ticaret yollarının kesişim noktasındaki kahvenin hikâyesi kadar da dinamik.

İstanbul’un Kozmopolit Karakteristiği

1453-1922 döneminde İstanbul Osmanlı’ya başkent olmuş ve Osmanlı, üç kıtaya yayılan bu toprakları 400 yıldan uzun bir süre hakimiyetinde bulundurmuş. Osmanlı ile birlikte farklı kültüre ve inanışlara sahip toplumlar şehirde birlikte yaşamaya başlamış. İstanbul’un kozmopolit yapısı, öncelikle her türlü bilgi alışverişinin kolaylıkla yapılmasını da sağlamış.

İstanbul’un, Doğu ve Batı sentezini ifade etme şekliyle dünyanın şehirleri arasında farklı bir konumda olduğu, kozmopolit karakteristiğini yansıtan bir gerçek.

İstanbul’un Metropol Oluşu ve Sonrası

İstanbul, Osmanlı’yla birlikte tarihi yarımadanın dışına doğru taşarak, gitgide kalabalıklaşan bir şehir haline geldi. Zamanla kozmopolit ve renkli yaşamının hâkim olduğu, farklı kültürlerin daha da bir kaynaştığı ve Avrupa ile Asya arasında Karadeniz’in kuzeyi ile Akdeniz’e açılan deniz ve karayollarını birleştiren büyük bir metropol haline gelmiş. Ülke İstanbul merkezli bir sosyal ve kültürel yapıya dönüşürken şehir de cazibesini gün geçtikçe artırmış.

1800’lerle birlikte hızlıca değişen dünya düzeninden İstanbul da etkilenmiş. İstanbul’un mistik Doğu havasına batılı bir hava gelmeye başlamış ve bu sokağa da yansımış. Kıyafetten yemeklere, mimariden sosyal yapıya yansıyan bu değişim şehrin her yerinde görülmeye başlamış. Bir yandan muazzam görünümde saraylar inşa edilirken, bir yandan da bürokrasinin yer alacağı binaların ve eğitim kurumlarının yapımına hız verilmiş.

İstanbul ve kozmopolit yaşam deyince kuşkusuz akla ilk gelen bazı semtler de oluyor. Günümüzde bile rengarenk sokakları olan Balat, tarihiyle hayran bırakan Samatya, buram buram nostalji kokan Kuzguncuk uzun yıllar boyunca kozmopolit mozağini korumuş ve mükemmelce günümüze taşınmış yerlerden.