preloader

Barbie: Neden Herkes Onu Konuşuyor?

20.07.2023
Barbie: Neden Herkes Onu Konuşuyor?

Yazı Boyutu:

Bir zamanlar Barbie bebeklerini yanından ayırmayan X ve Y kuşağının üyeleri büyüyüp oyuncaklarını tozlu raflara kaldırmışken ve sonraki jenerasyonlar Barbie’yi yeterince cool bulmazken nasıl oldu da birden hepimiz ondan bahsetmeye başladık? Bu sorunun cevabını birlikte öğrenelim.

29 yaşında biri olarak Barbie’yi düşünmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Ta ki Greta Gerwig’in yönetmenliğini üstlendiği yeni Barbie filminin ilk fragmanını görene dek… Zaten o fragmandan sonra Barbie’yi görmemek hiçbirimiz için mümkün olmadı.

Barbie’nin rüya evini Malibu’da inşa eden Airbnb’den pembe soslu cheeseburger sunan Burger King’e, Zara ile birlikte çıkarılan giyim koleksiyonundan Superga’nın Barbie temalı en yeni ayakkabılarına…WhatsApp gruplarından Instagram akışımıza… Önümüz, arkamız, sağımız, solumuz her yer pembe!

Peki, bir zamanlar Barbie bebeklerini yanından ayırmayan X ve Y kuşağının üyeleri büyüyüp oyuncaklarını tozlu raflara kaldırmışken ve sonraki jenerasyonlar Barbie’yi yeterince cool bulmazken nasıl oldu da birden hepimiz ondan bahsetmeye başladık? Bu sorunun cevabını verebilmek için önce hikâyenin başına gitmek gerekiyor.

Barbie: Neden Herkes Onu Konuşuyor?

Barbie olmak istemediğimiz, feminizm hareketinin kaçtığı her şeyi temsil ediyordu.

Gloria Steinem

Oyuncak bebeklerin kız çocuklarına anne olmayı öğretmek için kullanıldığı bir dönemde, 1959 yılında tüketiciyle buluşan Barbie, kız çocukları için bambaşka bir dünyanın kapılarını araladı. Ruth Handler tarafından kadınların istedikleri her şeyi olabileceklerini gösterme misyonuyla yaratılan Barbie, 200’den fazla mesleğe sahip… Öyle ki aya bile Neil Armstrong’dan önce gitti. Fakat ilk başlarda progresif olarak kabul edilen Barbie için işler bir süre sonra ters gitmeye başladı.

Barbie: Neden Herkes Onu Konuşuyor?

Hiçbir zaman yalnızca bir oyuncak olmayan bu bebek birbiri ardına gelen feminizm dalgalarında boğulmaya başladı. Önce olağanüstü derecede gerçek dışı olan ölçüleri tepki çekti, daha sonra ten rengi… Ünlü kadın hakları savunucusu Gloria Steinem, 2018 yapımı “Tiny Shoulders: Rethinking Barbie” belgeselinde bu durumu, “Barbie olmak istemediğimiz, feminizm hareketinin kaçtığı her şeyi temsil ediyordu” diyerek açıklıyor. Gelen tepkiler karşısında Mattel yıllar içerisinde farklı vücut ölçülerine ve etnik kökenlere sahip Barbie bebekler üretse de Barbie’nin şöhreti hep tartışmaya açık oldu.

Barbie İçin Tehlike Çanları Çalıyor

1959 yılında piyasaya sürüldükten sonra bir ikon haline gelen Barbie’nin popülaritesini dikkat çekici ölçüde kaybetmeye başlaması 2010’lu yıllara denk geliyor. Bu durumun doğal bir sonucu olarak satışlar azalmaya başlayınca Mattel içerisinde de tehlike çanları çalmaya başladı. Mattel’in eski COO’su Richard Dickinson göreve devam ederken yaptığı açıklamada, geçtiğimiz 15 yılı markanın tarihindeki en zorlu yıllar olarak tanımlarken çuvaldızı kendilerine batırmanın zamanının gelmiş olduğunu ifade ediyor.

2023 yılı itibarıyla 126 milyar dolar hacme ulaşan ve her yıl %2,55 oranında büyüme göstermesi beklenen oyuncak endüstrisindeki büyük payını kaybetmek istemeyen markanın bugünlerde en büyük silahı Barbie filmi. Film oyuncağın hedef kitlesinin dışına çıkarak yetişkin ve gençleri kendisine çekse de dolaylı olarak satışların artacağına dair inanç marka içerisinde oldukça yüksek.

Barbie: Neden Herkes Onu Konuşuyor?

Vizyona girdiği ilk hafta sonunda Amerika’da 155 milyon dolarlık hasılata ulaşan filmin 150 milyon dolarlık pazarlama bütçesi, asıl prodüksiyon bütçesinden bile fazla.

Gişesine dair yapılan tahminlerin de üzerine çıkan Barbie, sinemalardaki ilk hafta sonunda Amerika’da 155 milyon dolarlık bir hasılata ulaştı. Yılın en büyük açılışı ile aynı tarihte vizyona girdiği Oppenheimer’ı da büyük farkla geride bırakan film, tüm eleştirilere rağmen 64 yaşındaki bu oyuncağın hâlâ zamanın ruhunu yakalayabildiğini gösteriyor. Peki, nasıl ve niye?

Barbie: Neden Herkes Onu Konuşuyor?

İlk önce olağan şüpheliden bahsedelim. Beklendiği gibi Mattel ve Warner Bros tarafından filme devasa bir pazarlama bütçesi ayrılmış durumda. Henüz teyit edilmese de bütçenin 150 milyon doları aştığı tahmin ediliyor. Filmin prodüksiyon bütçesini aşan bu rakamın yansımaları ise her yerde görülüyor. Öyle ki bu aralar hepimiz kelimenin tam anlamıyla Barbie’nin dünyasında yaşıyoruz. 100’den fazla marka ile iş birliği yapan Barbie sebebiyle etrafa sanki pembe gözlüklerle bakıyoruz. Öte yandan, bu durum Barbie’nin durdurulamaz yükselişini ve geçtiğimiz hafta sonu sinemalara akın eden dünya çapında milyonlarca insanı tek başına açıklamaya yetiyor mu? Hayır…

Barbie Mi Yoksa Oppenheimer Mı?

Barbie gerçek olmayan bir dünyada yaşayan, gerçek olmayan bir hayata sahip, gerçek olmayan ölçülerdeki bir kadını temsil ediyor. Mesele de tam olarak bu zaten. Barbie’nin vizyondaki en büyük rakibi olan, ilk nükleer bombanın babası olarak kabul edilen Amerikalı bilim adamı Julius Robert Oppenheimer’ın hikâyesini anlatan Oppenheimer, izleyiciye karanlık, dramatik ve gerçek gözüken bir dünya vadediyor. Yani içerisinde bulunduğumuz dünyadan çok da farklı olmayan bir dünya…

Son birkaç yılı düşünün. Herkesi eve hapseden pandemi, küresel çapta yaşanan ekonomik kriz, yanı başımızda gerçekleşen Ukrayna-Rusya savaşı, birbiri ardına gelen kötü haberler… Kuzey Kore ve Çin sayesinde Oppenheimer’daki nükleer savaş bağlamı bile hiç olasılıksız değil. İçerisinde yaşadığımız bu aşırı gerçek belirsizlik ve karamsarlık halinden uzaklaşmak isterken kaçmak için pespembe bir dünyadan daha iyisi var mı?

Büyük Buhran ve İkinci Dünya Savaşı gibi kriz dönemlerinde en çok izlenen filmler müzikaller ve komedilerdi.

Barbie: Neden Herkes Onu Konuşuyor?

Bize çocukluğumuzdan tanıdık gelen bu gerçek dışı dünyaya olan ilgimizin arkasında mutluluğa, neşeye, eğlenceye ve tasasızlığa olan ihtiyacımız yatıyor. Gerçek dünya bize bunu vermiyorsa, biz de Barbie’ninkine gideriz diyoruz. En azından birkaç saat için… Hiç de eşi benzeri görülmemiş bir durumdan bahsetmiyoruz. Büyük Buhran’dan sonra da, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra da en çok izlenen filmler müzikaller ve komedi filmleriydi: Top Hat, The Thin Man, Bombshell

Barbie ve Ruj Arasında Nasıl Bir Benzerlik Var?

Bahsettiğimiz bu durum, aslında “Lipstick Effect” yani “Ruj Etkisi” olarak bilinen olgu ile de ilişkilendirilebilir. Savaşlarda ve ekonomik buhranlarda bile insanların kendilerine hayatın devam ettiğini göstermek için kendilerini hayat bağlayacak nispeten lüks harcamalar yapması olarak açıklanan bu kavram, zorlu zamanlarda artan dopamin ihtiyacının da bir göstergesi. 2001 yılındaki ekonomik kriz sırasında artan kırmızı ruj satışlarının bugünkü karşılığı da kapış kapış giden Barbie biletleri…

En baştaki soruya dönecek olursak, belki tek bir doğru cevaptan bahsetmek mümkün değil ama cevaplardan biri belli…Tıpkı Tennessee Williams’ın yarattığı ikonik karakter Blanche DuBois gibi biz de sihir istiyoruz, gerçeği değil!

{167972}

Kübra Anaç
Kübra Anaç Tüm Yazıları