OGGUSTO Özel Röportaj: Gülse Birsel
Yazı Boyutu:
Gülse Birsel’in imzasını taşıyan ‘Yılbaşı Gecesi’ filmiyle yeni yıla bol kahkahalı ve neşeli giriş yaptık. 30 Aralık’ta izleyicilerle buluşan film öncesi Gülse Birsel ile bir araya geldik. Işıl ışıl çekimimiz ve keyifli röportajımız sizlerle…
Senaryosunu kaleme aldığınız ve rol aldığınız Yılbaşı Gecesi filmi Disney+’ta 30 Aralık’ta izleyici ile buluşacak. Heyecanla beklenen filmde nasıl bir hikaye bizleri bekliyor?
Tatlı bir çekirdek aile, pandeminin sonuna doğru dostlarıyla, akrabalarıyla buluşmak için kalabalık bir yılbaşı akşamı hazırlamış. Ev sahibesi (Şebnem Bozoklu) çok heyecanlı ve hevesli. Aniden 3 günlük bir sokağa çıkma yasağı geliyor ve herkes elbette iptal ediyor. Ev sahibi (Fatih Artman) da karısının üzüntüsünü gidermek için sitedeki komşuları çağıralım teklifini yapıyor. Çoğunu tanımıyorlar veya bir iki kere görmüşler vs. Binbir çeşit insan, mafyası, divası, doktor sandıkları bahçıvandan tutun da İrem Sak’ın oynadığı gibi geçmişi sürprizlerle dolu ve birbirini tanımayan pek çok tip, aynı çatı altında yılbaşı kutlamak için buluşuyor. Bir yandan da evin hiç göründüğü gibi olmayan kızının göz koyduğu bir genç adam var. Hikayeler karışıyor, herkesin derdi başka, cümbüş, komedi, kahkahalar, gittikçe yükseliyor. Eğlenceli film, ben tavsiye ederim. 30 Aralık için de yılbaşı akşamı için de, 1 Ocak için de çok ideal. Ama ben defalarca seyredildiğinde çok farklı detaylar, performanslarla çok tadının çıkacağı kanaatindeyim.
Dizi olarak Jet Sosyete, film olarak ise Aile Arasında ile izleyicilerle en son buluşmuştunuz. Geçen bu zaman dilimine geri dönsek… Yılbaşı Gecesi filminin fikri nasıl ortaya çıktı? Hazırlık süreci nasıldı?
Aslında pandeminin 4 günlük sokağa çıkma yasağı ilan edilen ilk yılbaşı gecesi döneminde çıktı. Tek yaşayanlar, çiftler nasıl geçirecek bu geceyi diye düşündüm. Ve tabii coğrafya sokağa çıkma yasaklarında daha da bir kaderdir. Komşularını çağıranlar olabilirdi o gece ve oldu. Peki ya komşularını pek tanımıyorsan? Bu riski alır mısın? Sonrasında hayalimdeki karakterler çıktı yavaş yavaş.
Yaz aylarında senaryo yazdığınızı ilk paylaştığınız andan itibaren heyecanlı bekleyiş başladı… Yayın tarihi merakla beklendi. Bu beklenti ve heyecanın size yansıması nasıl oluyor? Hazırlık sürecinde sizde yarattığı hissi nasıl tarif edersiniz?
Yüzde altmış-yetmiş ne kadar beğenileceğini, nasıl yorumlar alacağını, nerede gülüneceğini tahmin ederim, dizi yazma alışkanlığı. 350 bölüm çarpı ortalama 100 dakika seyirci karşısına çıkarmışlığım var çünkü. Ama beklenti benim işlerimde hep yüksek ve benim işlerimi hep benim işlerimle karşılaştırmaları büyük gurur da olsa, onun bir stresi oluyor. Herkes benim şu ana kadar en çok sevdiği işimle karşılaştırıp ona referansla değerlendiriyor. Hem avantaj hem kendi kendime yarattığım bir zorluk.
Size neler ilham verir?
Her şey. İnsanlar, ilişkiler, kitaplar, kafede yan masada konuşanlar, müzik. Hep hikaye anlatasım var zaten.
Sizin için en unutulmaz yılbaşı gecesi hangisiydi?
Çok güzel yılbaşı geceleri geçirdim ama akılda kalan sonradan komediye dönüşen trajik geceler oluyor genelde. Üniversite bir veya ikinci sınıfta, arkadaşlarımızın geri kalanıyla bir türlü buluşamadığımız, 3-4 kişilik bir grup olarak takside yeni yıla girdiğimiz bir gece vardı mesela. Trafikten, kalabalıktan, kargaşadan ve daha cep telefonlarının olmamasından 10 kişi bütün gece birbirinin peşinden koştu. O da tatlı bir film, bir 90’lar başı dönem komedisi olabilirmiş bak, böyle düşününce.
Sizinle mayıs ayında OGGUSTO’nun Işıldayanlar Konferansı’nda bir araya gelmiştik ve ışıldayan kadınların sahnede olduğu bu konferansın kapanışını siz gerçekleştirmiştiniz; şimdi ise sizinle gerçekleştirdiğimiz bu özel çekimle 2022’yi ardımızda bırakıyoruz. Yeni yıldan beklentilerinizi, hayallerinizi öğrenebilir miyiz?
Sağlık olsun, gerisini ben hallederim. Yiyeceğiniz, başınızda bir çatı, etrafınızda iyi insanlar varsa sağlıktan başka dert yoktur hayatta. Kariyerdi, gişeydi, günlük dertlerdi, onlar hep neşe.
Yeni bir yılı karşılamak için en güzel mekan ya da şehir?
Benim için İstanbul’da aileyle olmak. Ama Paris’te, Londra’da filan da kutlamışlığım var. Yılbaşı öncesi çok civcivli oluyor Avrupa şehirleri, o hoşuma gidiyor. Ama yılbaşı gecesi İstanbul’umda yakınlarımla olmayı hep tercih ederim.
Bir yıla veda ederken ve yeni bir seneye hazırlanırken, yapmak istediklerinizi listeler misiniz, planlar mısınız?
Asla. Benim için yaza girerken planları vardır. Bir de yaz sonu sonbahara girerken “bu sezon” planları. Yıllardır çalıştığım için, benim başlangıç noktalarım bunlar.
Senaryolarınızda pek çok karakteri kaleme alıyorsunuz… Siz hangi kitabın ya filmin kahramanı olmak isterdiniz?
Özellikle bir filmin kahramanı olmak asla istemezdim. Kahramanların başına iyi kötü çok şey gelir. Dramatik olaylar istemem hayatımda. Mümkünse biyografimin filme çekilmeye değer hiçbir trajedisi olmasın. Tatlı bir belgesel filan olabilirim belki 30-40 yıl sonra.
Yazmak için en sevdiğiniz mekan ya da yazarken; size ilham veren, iyi hissettiren, mekanlar var mıdır?
Yazın yüzerken çok fikir geliyor aklıma. Küçük bir çalışma odam var, sakin, orası da hep yardım ediyor bana.
Tiyatro yapmayı istediğinizi daha önceki röportajlarınızda dile getirmiştiniz. Yakın bir tarihte sizi tiyatro sahnesinde ya da sizin kaleminizden bir oyunu görebilir miyiz?
Neden olmasın. Hayallerimden biri bu zaten. Bu film de aslında biraz üzerinde uğraşsanız sahneye uyarlanabilecek bir hikaye. Yavaş yavaş oraya doğru gidiyorum gibi hissediyorum.
Tiyatro lise yıllarınızda hayatınıza girmişti değil mi?
Evet ortaokul ve lise boyunca tiyatro kulübündeydim ve meslek planım oyuncu olmaktı.
Gülse Birsel’in En’leri…
İstanbul’da kendinizi en mutlu hissettiğiniz, gezmekten bıkmadığınız semt?
Oturduğum yer Nişantaşı.
İstanbul’u beyaz perdeye taşıyan en sevdiğiniz filmler nelerdir?
İstanbul’a layık çok film yapılmadı bence. Olanlar da daha eski. Hala bu şehrin başrolünde olduğu bir film bekliyorum ben.
En sevdiğiniz seyahat destinasyonları…
Her yeni yer beni heyecanlandırır. Büyük şehirlerin çoğuna da tekrar tekrar gitmeyi severim. Seyahate bayılıyorum ben. Şimdi seyahat hayalim Japonya. Hiç gitmedim ve çok hevesliyim.
İstanbul’dan uzak kaldığınızda en çok özlediğiniz şey nedir?
New York’ta yaşarken iyi beyaz peynir peşinde çok koşup çok para harcıyordum. Galiba her şehirde Türk kahvaltısı özlüyorum.
Bir kahve molasının en keyifli adresi?
Hangi kahve, hangi gün ve kim kimiz ona bağlı. Sette az iş kaldıysa ve 15 dakika dekor hazırlığı var bir şey içebilirsiniz dendiyse, o içtiğin kahve dünyanın en lezzetli kahvesi olabilir.
Takip etmeyi en sevdiğiniz podcast serileri neler?
Genelde mizah takip ediyorum. O Tarz mı?, Rabarba, Deniz Göktaş’a Ayıracak Vaktim Yok ve benzerleri.
Dijital platformlarda en beğendiğiniz yapımlar neler?
Ben Gri’yi çok beğendim en son. Bir de Yılbaşı Gecesi var, siz daha seyretmediniz, 30’unda yayında, ben seyrettim güzel iş!
Röportaj: Senem Bal Ay
Fotoğraflar: Tamer Yılmaz
Styling: Hakan Öztürk
Makyaj: Ülker Mutlucan
Saç: Gürhan Kalay
Video: Dilek Altan