Bülent Eczacıbaşı Son Kitabını Anlattı: "Hatalarımı Başkaları Yapmasın Diye Yazdım"
Yazı Boyutu:
İş yaşamında ellinci yılını kutlayan Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ile yeni kitabı “Biraz Daha Düşününce” hakkında konuştuk.
Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı iş yaşamında ellinci yılını kutlarken yeni bir kitaba daha imza attı. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Biraz Daha Düşününce” adlı kitapta Eczacıbaşı’nın yarım asırlık deneyim ve gözlemlerinden damıtılmış 40 kısa deneme yer alıyor.
Hayata ve liderliğe nasıl baktığını, tutkulu olmanın anlamını, odaklanmayı, proaktif olmayı ve kriz yönetimi becerisini çarpıcı gözlemlerinden yola çıkarak anlatan Eczacıbaşı, ‘aptalca soruların’ şirket yöneticilerine nasıl katkı sağladığını da hicvediyor.
“Aptalca sorular”
neden faydalıdır?
Bülent Eczacıbaşı, son kitabında çok ilginç ve bugüne kadar pek gündeme getirilmeyen bir konuya değiniyor. Şirket toplantılarında “aptalca” diye tanımlanacak soruların çok faydalı olduğunu söyleyen ünlü iş insanı şöyle diyor:
“Deneyimlerimden yola çıkarak şu öneride bulunabilirim: Yönetim kurulunda her türlü soru, en aptalca olanlar da dahil olmak üzere sorulabilmelidir. Özellikle “aptalca sorular” en büyük yararı sağlar. Bazen aptalca görünen sorular en akıllıca sorulardır. Aptalca sorular, bazen aptalca yanlışları önler.”
Bülent Eczacıbaşı beşinci kitabıyla ilgili OGGUSTO’nun sorularını yanıtladı.
“Genç iş insanlarını düşündürmek istedim.”
“Aklımızda Bulunsun”dan sonra gelen bu yeni kitabınız raflarda yerini aldı. Öncelikle hayırlı olsun. Onca yoğunluk arasında, beşinci kitabınızı kaleme aldınız. Sizi çalışkan bir yazar yapan temel motivasyon nedir?
Benim için yazma motivasyonu birkaç amaçtan kaynaklanıyor. Bunlardan birincisi hiç kuşkusuz deneyimlerimi ve yaşadığım olaylardan çıkarılacak sonuçlar varsa bunları ilgi duyabilecek kişilerle paylaşmak, kendi yaptığım hataları başka iş insanlarının mümkünse yapmamasını sağlamak. Bir başka amaç, genç iş insanlarını bazı önemli bulduğum konularda düşünmeye yöneltmek, hatta bazı konuların ilk bakışta göremeyecekleri yönlerini onların dikkatine getirmek. Denemeleri kapsayan kitaplarım bu nedenle Aklımızda Bulunsun ve Biraz Daha Düşününce başlıklarını taşıyor.
“Bunlar tartışmasız reçeteler değil.”
Kitabın önsözünde “Evrenin sonsuzluğu karşısında düşünmenin ve öğrenmenin amacı biraz daha aydınlanmaktan, bilincimizi ve duyarlılığımızı artırmaktan, işimizi biraz daha iyi yapmaktan başka ne olabilir? diyorsunuz… Kitaplarınız yayınlandıktan sonra okurlarınızdan size ulaşan ve bu önermeyi doğrulayan geri bildirimler oluyor mu? Bunlardan birkaç örnek var mı aklınızda?
Hayır, doğrudan bu cümlede ifade etmeye çalıştığım amaca atıfta bulunan yorumlar almadım. Ama çok yararlandıklarını, birçok notlar aldıklarını belirten okur yorumları bana ulaştı. Bundan mutluluk duyuyorum ama tabii nasıl yararlandıklarını bilmiyorum. Umarım denemeleri büyük sorunlara çözümler getiren tartışmasız reçeteler olarak algılamıyorlardır.
“Yapay zekâ büyük fırsatlar ve riskler de getirebilir.”
Kitabınızda yeni teknolojiye yer veriyorsunuz. Yapay zeka dünyayı ve Türkiye’yi ne yönde değiştirip dönüştürecek?
Yapay zekâ büyük fırsatlar kadar büyük riskler de getirecek gibi görünüyor. İnovasyon, küresel rekabet avantajı, daha iyi yaşam koşulları bence en büyük fırsatlar. Buna karşılık, işsizlik, etik sorunlar, teknolojik bağımlılık, veri gizliliği riskleri gibi kaygılar var. Yapay zekâ otomasyon ve üretkenliği artırarak verimliliği yükseltecek, ancak bazı sektörlerde iş kayıplarına yol açabilecek. Yeni meslekler ve beceriler gerekecek. Özellikle finans, sağlık, tarım ve lojistik gibi alanlarda süreçler daha hızlı ve verimli hale gelecek. Hastalıkların erken teşhisi ve tedavisi yapay zekâyla daha etkili hale gelecek. Genetik mühendislik ve ilaç geliştirme süreçleri hızlanacak.
Türkiye’de durum nedir?
Türkiye’de yapay zekâ destekli otomasyon ve endüstri 4.0 teknolojilerini benimseyerek üretimde küresel rekabet gücümüzü artırabileceğiz. Enerji sektöründe yapay zekâ yenilenebilir enerji kaynaklarının daha etkin kullanılmasını sağlayabilir. Tarım ve gıda alanında ise akıllı tarım sistemleriyle ürün verimliliği artırılabilir. Toprak ve iklim analizleri, verimli ekim için optimize edilebilir. Yapay zekâ alanında hem küresel trendlere uyum sağlamakta hem de bu teknolojiyi yerel dinamiklere uygun şekilde geliştirmekteki başarımız geleceğimizi belirleyecek.
“Mevcut iş modelleri, meslekler yeniden şekilleniyor.”
Gelecek denilince, düne kadar “umut dolu yarınlar” kastediliyordu. Şimdi “belirsizlik” ve “bilinmezlik” öne çıkıyor. Bu geçici mi?
Çağımızda belirsizliğin olağanüstü büyük olmasının temel nedenleri, hızla değişen teknolojik, ekonomik, toplumsal ve çevresel dinamiklere dayanıyor. Özellikle yapay zeka, otomasyon, biyoteknoloji ve dijitalleşme gibi alanlarda gelişmeler baş döndürücü bir hızda gerçekleşiyor. Mevcut iş modelleri, meslekler ve toplum yapılarını sürekli olarak yeniden şekillendiriyor. Yeni teknolojilerin uzun vadede insanlık ve toplum üzerindeki etkilerini, ekonomik ve etik sonuçlarını anlamak zor. Dünya ekonomisi ise artık her zamankinden daha fazla iç içe geçmiş durumda. Artan ekonomik eşitsizlik, sosyal gerilimleri ve politik belirsizlikleri tetikliyor. İklim değişikliği, aşırı hava olayları, deniz seviyelerinin yükselmesi gibi sorunlar hem bireylerin hem de ülkelerin geleceği üzerindeki belirsizliği artırıyor. Politik sistemlerde ve toplumlarda artan kutuplaşma, karar alma süreçlerini zorlaştırıyor; toplumsal hareketlerden uluslararası iş birliklerine kadar her düzeyde istikrarsızlık yaratıyor. Bütün bunlara ek olarak ABD, Çin, Rusya gibi büyük güçler arasındaki rekabet, uluslararası sistemdeki istikrarı tehdit ediyor.
“Umutlu olmak için üç nedenim var.”
Tüm olumsuzluklara rağmen, geleceğe ilişkin umut veren çok önemli etkenler de var:
- İnsanlığın dayanıklılığı ve zorluklarla başa çıkma yeteneği,
- Teknolojinin inovasyona ve çözüme odaklı gelişimi,
- Küresel iş birliği ve bilinçlenme,
Bunlar daha sürdürülebilir ve yaşanabilir bir dünya inşa etme yolunda bize cesaret veriyor.