preloader

Dijitalleşen Moda Sektörüne Yakından Bakış

07.10.2020
Dijitalleşen Moda Sektörüne Yakından Bakış

Yazı Boyutu:

Büyük bir hızla dijitalleşen moda sektöründeki en yeni gelişmeleri öğrenin.

Moda sektörünün dijitalleşmeyle arasında tam anlamıyla bir aşk-nefret ilişkisi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Neredeyse bir asırlık olan bazı köklü markalar, djitalleşmeden ve beraberinde gelen “ulaşılabilirlik” hissinden uzun zaman özenle kaçtılar. Öte yandan, başka bir grup ise dijitalleşme gerekliliğini oldukça erken fark edip teknolojinin bütün nimetlerinden faydalanmaya başladılar. Bu iki kutup arasındaki uçurumu daraltan ise şüphesiz içerisinde bulunduğumuz pandemi dönemi oldu.

Elbette, bu sürecin başlangıcı çok önceye gidiyor, fakat yaşanmakta olan kriz ile birlikte tartışılacak bir şey kalmadığını fark eden markalar, kendilerini bu arenada buldular. Müşterileri ile iletişime geçtikleri fiziksel noktaların kapanması ile çareyi dijital platformlarda buldular. Marni ve Maison Margiela gibi markaları bünyesinde bulunduran OTB Group, bu dönemde ilk kez livestream üzerinden satış yaparken Tom Ford ise sanal bir platform yaratıp marka bünyesinde stil danışmanlığı hizmeti sunmaya başladı. Çin’de oldukça popüler bir sosyal medya uygulaması olan Wechat ise Dior gibi pek çok markanın hem satış hem de iletişim kanalı görevini gördü. Net-a-porter ise işleri bir adım ileriye götürdü ve yaz sezonu ürünlerini Animal Crossing isimli bir simülasyon video oyunu üzerinden tanıttı. Oyunda yer alan avatarlar dünyaca ünlü markaların en yeni ürünlerini giyerken müşterilere de ürünleri bu platform üzerinde satın alabilme imkanı sunuldu.

Dijitalleşen Moda Sektörüne Yakından Bakış

Bu gibi platformlarda yapılan online satışların markaların toplam zararını karşılaması mümkün olmasa bile onlara büyük fayda sağladığı ortada. Bunun bilincinde olanlar da gün geçtikçe daha çok önem veriyorlar e-ticarete. Haklılar da… Özellikle geçtiğimiz aylarda hayatlarında ilk kez online alışveriş kavramı ile tanışanların sayısı dikkat çekici oranda arttı. Avrupa’da yapılan bir araştırma ise tüketicilerin %13’ünün hayatlarında ilk kez online alışveriş sitelerinde dolaştığını gösteriyor. Çin’de ise özellikle 40-45 yaş üzeri tüketicilerde online alışveriş oranının %30-40 arttığı görülüyor. Farfetch’in kurucusu José Nevez’e göre de bu değişimin kalıcı olması bekleniyor. Önümüzdeki dönemde markalara düşen ise bu dönemi iyi yöneterek yüksek gelir sahibi üst jenerasyonları bu duruma alıştırmak olacak.

{773060}

Öte yandan, “Şov devam etmeli” diyen moda dünyasında yepyeni bir heyecan yaşanıyor: Şubat 2020’de Armani’nin fiziksel defilesini iptal etmesiyle başlayan bu değişim, tüm hızıyla devam ediyor. Shanghai Moda Haftası bu uygulamanın ilk örneği olurken, Türkiye’de de Vakko ilk trunk show’u düzenledi. Chanel ve Etro gibi fiziksel defilelerden vazgeçmek istemeyen moda evleri olsa da, çoğunluk oyunu dijital defilelerden yana kullanıyor ve bu durum, birbirinden yaratıcı sunumların düzenlenmesinin önünü açıyor. Milano Moda Haftası kapsamında İlkbahar-Yaz 2021 Koleksiyonunu sunan Moschino, geçtiğimiz moda ayının en yaratıcı defilelerinden birine imza attı. Muhteşem bir kukla şovu ile koleksiyonunu tanıtan markanın davetlileri arasında ise Anna Wintour gibi isimlerin kuklaları yer aldı! Oldukça dikkat çekici bir başka sunum ise Christian Louboutin’den geldi. İlkbahar/Yaz 2021 koleksiyonunu Kore merkezli 3 boyutlu Avatar oyun uygulaması Zepeto üzerinden tanıtarak özel bir deneyim sunan marka, yaratıcı bir dijital deneyim olan Loubi World’ü yarattı.

İskoç kültüründen ilham alarak; centilmenlik, cömertlik ve kardeşlik kavramlarını ilke edinen Brother’lar ise, aynı zamanda stilleri ile ön plana çıkıyorlar ve House of Brothers olarak bugünlerde moda haftasını kutluyorlar. House of Brothers, üyelerini ve yaratıcı dünyaya ilham veren konuları odağına alarak Brothers stilini yansıtan çok özel bir moda çekimi gerçekleştirerek moda haftası için gerçek anlamda bir kutlama yapıyor. Ayrıca tutkunu oldukları gastronomi dünyasını da bu haftaya özel moda ile buluşturarak kendi muhteşem ikilisini oluşturuyor.

Dijital moda haftaları deyince işin içine dijital showroom’lar da giriyor. Ordre, Joor ve NuOrder gibi uzun zamandır bu işi yapan firmalar, son dönemin gözdesi haline geldiler. İlk defa geçtiğimiz sezon Londra Erkek Moda Haftası’nda denenen bu uygulama, içerisinde bulunduğumuz dönemde cankurtaran haline gelmiş durumda. Yüksek çözünürlüklü fotoğraflardan sanal gerçekliğe teknolojinin bütün nimetlerinden yararlanan bu showroom’lar, ürünleri basın, müşteriler ve satın almacılar ile buluşturuyorlar.

{773284}

Tüm bunlar heyecan verici ve gelecek vadeden gelişmeler olsa da, dijitalleşme ile ilgili her şey güllük gülistanlık ilerlemiyor elbette. Dijital dünyaya takdire şayan bir hızla adım atan ve dönemin gerçeklerine çok hızlı adapte olan markalar, bu durumu sürdürülebilir hale getirmek için ciddi çalışmalar yapmalılar. Bunun için de, her şeyden önce, markaların bu platformları kendi standartları ile eş değer noktaya getirmesi gerekiyor; tersi değil. Buna ek olarak ise müşterilerin temel beklentilerinin farkında olmaları gerekiyor. Müşteriler, sadece güzel bir elbise görmek değil; güzel bir hikaye de dinlemek istiyorlar. Ek olarak ise bu hikayenin bir parçası olmak için o elbiseyi satın alabilecekleri alt yapıların çok iyi çalıştığından emin olmaları gerekiyor. Tüm bunlar göz önüne alındığında yani dijitalleşmeye çok yönlü bir bakış açısı ile yaklaşıldığında ise markaların önünde durabilecek bir şey gözükmüyor.

Kaynaklar:

Bain & Company, BCG (Boston Consulting Group), BOF (Business of Fashion), Forbes, Fortune, Jing Daily, Luxury Daily, McKinsey, Vogue Business, WWD (Women’s Wear Daily)

Kübra Anaç
Kübra Anaç Tüm Yazıları