2024 İlkbahar Yaz Londra Moda Haftası Koleksiyonları

‘Moda ayı’ sayılan eylül ayının gelmesiyle moda haftaları hız kesmeden devam ediyor! New York Moda Haftası’nın ardından yeni koleksiyonlar, Londra Moda Haftası’nda tanıtılmaya devam ediyor.

15 Eylül – 19 Eylül arası sürecek Londra Moda Haftası resmi olarak başladı! Bora Aksu, JW Anderson, Di Petsa gibi birçok lüks moda markası koleksiyonlarını tanıtırken, göz alıcı parçalar ve daha avangart tasarımlar, moda haftasının ikinci gününde dikkatler çekmeyi başardı.

Burberry

Daniel Lee’nin ikinci kez kreatif direktör koltuğuna oturduğu Burberry’nin ilkbahar yaz koleksiyonu tanıtıldı. İlk koleksiyonu için Burberry’nin imza Prorsum logosunu yeniden canlandırarak moda sahnesine getiren tasarımcı bu sezon içinse Burberry’nin klasikleşmiş silütlerinden vazgeçmeyerek kendi yorumunu ekledi. Burberry’nin imza parçalarından olan trençkotlar koleksiyonda sık sık yer alırken fırfırlar, püsküller ve farklı desenler koleksiyonun dikkat çeken diğer detayları oldu.

Knwls

New York’ta Jean Paul Gaultier koleksiyonlarını tanıttıktan hemen sonra, Charlotte Knowles ve Alexandre Arsenault, Knwls için oluşturdukları ilkbahar yaz koleksiyonunu moda severlerle buluşturdu. Şov, yüksek topuklu mule’ler ve çizmelerle donanmış modellerin, etkileyici bir dans müziği eşliğinde kremsi, uzaylı bir atmosferdeki podyumda sergilenmesiyle dikkat çekti. Knwls’un imza parçalarından olan şeffaf elbiseler, bağcıklı detayları ve beli sımsıkı saran kemerlerin yanı sıra, motokros deri ceketler ve Harley-Davidson flanel gömleklerin desenlerini yeniden yaratan el işi elbiseler gibi özel dokunuşlar da koleksiyondaki yerlerini aldı.

Erdem

Tasarımcı Erdem Moralioglu’nun ilkbahar koleksiyonu, Deborah ‘Debo’ Cavendish’in karakterine ve gardırobuna duyulan derin bir sevginin ürünü olarak podyumdaki yerini aldı. Koleksiyon, Debo’nun pratik kırsal tarzı, nadir ırk tavuklarına olan ilgisi, 1950’lerin balo elbiseleri, böcek takıları ve Elvis Presley’e olan hayranlığı gibi özellikleri üzerine kurulmuştu. Tasarımcı, Chatsworth House’daki tekstil ve mücevher arşivleri ile işbirliği yaparak, Debo’nun gardırobundan, resmi portrelerinden ve aile fotoğraflarından ilham alarak zengin ve yıpranmış kumaşları canlı desenli elbiseler, mücevherle süslenmiş iç giyim elbiseleri, kilt-takımlar, dağınık tweedler ve Elvis anısına rock’n’roll tarzı deri ceketlerle bir araya getirdi. Erdem’in güçlü ve sıradışı kadınların yaşam hikayelerinden ilham aldığı koleksiyonlarından biri olarak ortaya çıkan ilkbahar koleksiyonu, aynı zamanda nesiller arasında geçen, değişen ve yeniden kullanılan şeylerin önemini vurguladı.

Yuhan Wang

Yuhan Wang’ın, Thomas Hardy’nin “Tess of the d’Urbervilles” romanına dayanan ilkbahar koleksiyonu, romanın başkarakterinden ilham alarak günümüz kadınının sembolü olarak yeniden tasarladı ve kadınların güçlerini ve kendi yaşamlarını seçme yeteneklerini keşfetmeyi amaçladı. Aynı zamanda kadının gezgin ruhuna odaklanan koleksiyonda yelkenli gemilerin resimlerinin bulunduğu ipek elbiseler, deniz kabukları ile süslenmiş dantel elbiseler ve denizci ceketlerinin özgün yorumları yer alırken, kesme dantel ve nakıştan yapılan ev tarzı elbiseler ve Regency hasır şapkaları da içeren Wang’ın özgün tasarım dokunuşları da dikkat çekti.

Simone Rocha

Simone Rocha’nın 2024 İlkbahar Ready-To-Wear Koleksiyonu, doğanın zarafetini ve romantizmini modern bir estetikle bir araya getirdi. Rocha, koleksiyonunda yine inci detaylarına ve zarif dokulara vurgu yaparken, bu sefer çiçeklerin ve gül rozetlerinin büyüleyici kullanımıyla dikkat çekti. Çiçekleri tül elbiselerin altına yerleştirerek vücudu vurgulayan ve büyük gül rozetleri ile cesur bir ifade yaratan tasarımların dikkat çektiği koleksiyonda, aynı zamanda aksesuarlardaki inci süslemeleri ve zarif kurdele detayları da dikkat çekti. Özellikle inciyle işlenmiş ‘Crocs’ ayakkabıları koleksiyonun öne çıkan parçalarından biri oldu. Açık pembe, zeytin yeşili, khaki, gökyüzü mavisi ve siyah gibi tonları içeren koleksiyon, doğanın güzelliğini ve romantizmini kendine özgü bir zarafetle kutladı.

Richard Quinn

Çiçek motifleri, işlenmiş taş detayları, kabarık etekleri, gösterişli çorapları ve eldivenleriyle Richard Quinn, moda haftasının en zarif koleksiyonlarından birini ortaya koydu. Koleksiyonunu bu yaz kaybettiği babasına adayan tasarımcı, davetlilerini sandalyelerine koyduğu beyaz güllerle karşılayarak romantik bir ortam yarattı.

Podyum gösterisi, özgün bir Richard Quinn elbisesiyle gerçekleştirilen bir bale performansı ile başladı ve zanaatkarlığını ustalıkla gösterdiği tasarımlarıyla devam etti. Tasarımcının koleksiyonlarında sık sık kullandığı çiçek motifleri, bu koleksiyonunda da zengin ve gösterişli detaylarla zarifçe iç içe geçmiş şekilde yerini aldı. Taşlarla süslenmiş elbiseler, dantel detayları, çoraplar ve yer yer elbiseleri süsleyen fiyonklar ise asil bir zarafeti gözler önüne serdi.

David Koma

Her sezon koleksiyonları için farklı bir ilham kaynağı seçen David Koma, 2024 ilkbahar koleksiyonu için ilhamını Kraliçe Elizabeth II’den aldı. “Bu koleksiyonu Onurlu Majesteleri’ne adadım çünkü onu giydirmek her zaman hayalimdi” diyen Koma, Kraliçe’nin canlı botanik renklere ve çiçek motiflerine duyduğu hayranlığı yansıtarak, İngiliz kültürünün sembolü olan gül ve birçok farklı çiçek motifleriyle koleksiyonunu zenginleştirdi.

Özellikle 3D yapılarla süslenmiş büyük gül ve papatya desenlerinin kristal işlemelerle birleştiren Koma, koleksiyonunda zarafeti ve cesurluğu ustalıkla bir araya getirdi. İlhamını Kraliçe Elizabeth II’nin askeri hizmeti sırasındaki görüntülerinden alarak feminenliği daha karanlık ve keskin bir tarzla buluşturan tasarımcının ayrıca, kraliçenin tarzından ilham alarak tasarladığı el çantası da koleksiyonun en dikkat çeken parçalarından biri oldu.

JW Anderson

Sınırları aşan tasarımlarıyla her sezon farkını ortaya JW Anderson, ilkbahar yaz koleksiyonuna ise ilginç bir yorum getirdi. Sürreal tasarımlarına bir yenisini daha ekleyen Jonathan Anderson’ın kilden oyulmuş tasarımları, koleksiyonun en öne çıkan parçalarından oldu.

Tüy detaylı oversize bomber ceketler, örgü elbiseler, kargo pantolonlar ve kabarık etekler ise koleksiyonu tamamladı. Gündelik stile işlevselliği bozmadan sürreal bir yaklaşım getiren tasarımcı Jonathan Anderson, bu koleksiyonunda da birbirinden farklı tekniklerle bir araya getirdiği tasarımlarıyla sıradan kıyafet kalıplarını yıkarak modaya daha oyuncu bir bakış açısı getirdi ve ‘doğru/yanlış’ kavramını ortadan kaldırmaya devam edeceğini gösterdi.

Mowalola

Ultra mini etekler, eskitilmiş kot kumaşlardan jeanler, deri pantolon ve etekler, bomber ceketler, kargo pantolonlar ve mini elbise şeklindeki trençkotlardan oluşan koleksiyonuyla Mowalola, oldukça cesur bir koleksiyon ortaya koydu.

‘Müstehcen’ baskılı tişörtleri ve Suudi Arabistan bayrağı baskılı mini eteğiyle tartışma yaratan tasarımcı Mowalola Ogunlesi, aynı zamanda modellerin üzerine uygulanan canlı morluklar ve aşırı yara izleri, bazıları sezaryen kesisi gibi makyajlarla da kendi yeni markasını yönlendirme ve “bu duyguları sanata koyma” acısını ve güvensizliğini yansıttı.

Di Petsa

Altın sarısı parlak kumaşlar, inciler, transparan tüller ve püsküllerden oluşan parçalarıyla adeta masalsı bir koleksiyon sunan Dimitra Petsa, ilkbahar koleksiyonu için ilhamını antik Yunan mitolojisinden ve özellikle tanrıça Afrodit’ten aldığını söyledi. “Kültürde ve filmlerde aşırı cinselleştirilmiş bir tanrıça olarak tasvir ediliyor, ancak deneyimlerine daha derinlemesine bakarsanız, çok insana özgü bir şekilde zorluklar ve duygularla doludur,” diyen tasarımcı, koleksiyonunda insanın kendine olan aşkı ve bu aşkı zamanla keşfetmesini tema olarak aldı.

Afrodit’in doğumunu tasvir eden bir performansla başlayan defilede başlangıçta yarı çıplak bir model, denizin dalgalarını simgeleyen beyaz halter boyun elbiseleri giyen dansçılar tarafından çevrelendi ve dans ilerledikçe, Afrodit figürü, mecazi bir yolculuğuna çıkmak üzere pistte zarifçe ilerledi. Gösterinin devamında ise farklı uzunluktaki elbiseler ve altın detayların bolca bulunduğu bir tanrıça hayali yaratıldı. Pamuk atıklarından elde edilen deniz köpüğü esinli mini elbiseler etkileyici bir görünüm yaratırken dökümlü, kırışık etekli, altın lame vücudu saran, baştan çıkarıcı elbiseler, gösterişli ve aynı zamanda zarif bir koleksiyon ortaya koydu.

Bora Aksu

Kendi imzası haline getirdiği dantel süslemeler, tığ işi, babydoll siluetler, Peter Pan yakalar ve bol bol kullandığı fiyonklarla Bora Aksu, ilhamını Türkiye’den ve kökenlerinden aldığı ilkbahar koleksiyonunu moda severlerle buluşturdu. “Bu koleksiyon için köklere geri dönmek istedim” diyen tasarımcının başlangıç noktası ise, büyürken etrafında olan kadınlardı. Annesi ve büyükannesinin tığ işçiliğinden esinlenen Aksu’nun koleksiyonunda en çok kullandığı fes şapkalar ise aslında annesinin bitmemiş battaniyelerinin geri dönüştürülmüş parçalarından yapılmıştı.

Ördek mavisi ve toz pembe tonlarında ince çiçek motifleriyle işlenmiş ipek elbiseler aracılığıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun gösterişli tekstil geleneklerine de gönderme yapan Aksu, ayrıca İznik çinilerinin el boyaması desenlerini de tül ve organza katmanlarında yeniden yarattı. Koleksiyon, oldukça manevi ve duygusal olmasının yanı sıra, profesyonel bir el işçiliğini de gözler önüne serdi.

Kapak Görseli: Erdem