İlkbahar/Yaz 2025 Londra Moda Haftası Defileleri
Yazı Boyutu:
New York Moda Haftası tüm hızıyla geçmişken modanın bir diğer durağı Londra’ya gidiyoruz. Londra Moda Haftası’ndaki tasarımcıların İlkbahar / Yaz 2025 koleksiyonlarına birlikte bakıyoruz.
Moda dünyası yeni sezona New York‘ta heyecanlı bir açılış yaptıktan sonra dikkatimizi çeken ve akıllarımızda kalan tasarımları incelemiştik. Şimdiyse hiç hız kaybetmeden Londra’ya uçuyoruz. 12-17 Eylül haftası boyunca İngiliz moda evleri, yeni koleksiyonlarını sunuyor.
Londra Moda Haftası İlkbahar / Yaz 2025 defilelerinin açılışı Harris Reed ile başlıyor. Nina Ricci’nin kreatif direktörü olan Reed, İngiliz şarkıcı Harry Styles‘la yaptığı işlerle de biliniyor. Tasarımcı, Nina Ricci’nin yanı sıra Londra Moda Haftasında kendi markası için yeni sezon koleksiyonunu sunuyor olacak. 13 Eylül’de Sarah Mower’ın küratörlüğünde, Londra Moda Haftası’nın 40 yılını kapsayan ve bu süre zarfında defile düzenleyen 5000 tasarımcının konu alan retrospektif serginin açılışı olacak. Londra defile takvimine aşağıdan ulaşabilirsiniz.
*Bu içerik güncellenmeye devam etmektedir.
Harris Reed
Londra Moda Haftasının ilk gününde koleksiyonunu sunan Harris Reed, her zaman olduğu gibi tasarımdan çok sanat eseri seviyesinde bir koleksiyon oluşturmuş. Minimalizm akımının raikibi maksimalizmi ve abartılı zarafeti bir arada başarılı bir şekilde tasarımlarında birleştiren Reed, “Çok fazla kadife ile çok maksimalist ve görkemli davrandım ve birçok şeyi yeniden döşedim” diye belirtiyor ve ekliyor “Bu koleksiyondaki parçaların mobilya gibi kendi başlarına ayakta durmasını istedim neredeyse.” Çiçek motifli kadife kumaşların ve vücudun etrafında başlık gibi kıvrılan, yapılandırılmış bir yakaya sahip, üç adet 200 yıllık Point de Venise dantel masa örtüsü ve şal kullanılarak oluşturulmuş tasarımların kesinlikle göz alıcı bir yanı var.
Di Petsa
Yunan mitolojisi Theseus ve Minotaur’dan ve ana karakterleri Theseus ve Ariadne’nin aşk hikayesinden esinlenen “My Body Is a Labyrinth” isimli Di Petsa’nın İlkbahar / Yaz 2025 koleksiyonu için “Koleksiyonun kalbinde, insan doğasının karanlık tarafını temsil eden Minotaur yer alıyor” diyor markanın kreatif direktörü Dimitra Petsa. “Di Petsa, efsane aracılığıyla labirenti, gölge benliklerimizle yüzleşmek için yapmamız gereken içsel keşif olarak hayal ediyor,” diye devam ediyor koleksiyon notlarında. Bu sezon ilk erkek giyim koleksiyonunu da tanıtan Di Petsa’nın tasarımlarında gender fluid kavramının yani, cinsiyet akışkanlığının ön planda olduğu görülüyor.
Bora Aksu
Bora Aksu’nun bahar koleksiyonunun ön gösteriminde duvara devekuşu tüyleriyle elle dikilmiş beyaz bir mini elbise asılmış. Tasarımcı, bunun bu yılın başlarında beklenmedik bir şekilde vefat etmesinin ardından yavaş yavaş katalogladığı merhum annesinin mirasından kurtardığı bir avuç giysi arasında olduğunu söyledi. “Her zaman kusursuz bir stili vardı” diye annesine vurgu yapan tasarımcı koleksiyonu annesinin anısına ve ondan ilham alarak hazırlamış. Annesinin uzak bir Türk kasabasında tıp okurken kendi kıyafetlerini yaptığı yılları anımsatan örme ikiz takımlar, bohem etekler ve jakarlı kazak yelekler ve ev hanımı rolüne direnmeye kararlı bir kadını anlatan kalem etekler ve eski dantel ceketler ön plandaydı. Soluk pembe ve krem tonlarındaki hafif ipek tül elbiselerse bu sevgi dolu anaerkil kadının ortaya çıkan daha yumuşak tarafını simgeliyormuş. Aksu, annesinin en mutlu olduğu zamanların genellikle bahçede dolaşırken olduğunu ve koleksiyonda kullanılan desenli baskıların annesinin arka bahçesindeki dahlialara (yıldız çiçeği) dayandığını, çiçek aplike desenlerinin ise ipek şifon elbiselerin narin katmanları arasına bastırıldığını da eklemiş.
S.S. Daley
Defilesi dört gözle beklenen Steven-Stokey Daley’nin kadın giyim koleksiyonuna adımını attığı ilk sezondu. Defile tasarımlara geçmeden konuşulmaya başlandı bile çünkü gösteriye katılanlar arasında markanın küçük yatırımcısı ve erken zamanlarından beri destekçisi olan İngiliz şarkıcı Harry Styles vardı. Diğer bir uçtaysa koleksiyondan iki parça giyerek üzerinde sergileyen Emma Corin yer alıyordu. Corrin, boncuklu soyut çiçek desenli bir atlet ve siyah, özel dikim Bermudalar giymişti.
Bu parçalar, Stokey-Daley’in ilham kaynağının bir özetini yansıtıyordu ki bu da 920’ler ve 30’larda erkek olarak tanıtılan İngiliz ressam Gluck’un hayatı ve onun sevgililerinden biri olan son derece şık yüksek sosyete çiçekçisi Constance Spry’dı. Anna Wintour‘unda katıldığı defilede toplam 25 tasarım vardı ve boncuk işlemeli çiçek desenleri ve baskıları ekose kumaştan tasarımlar ve maskülen tarza görünümler ön plandaydı.
Yuhan Wang
Yuhan Wang’ın İlkbahar/Yaz 2025 koleksiyonunda, minimalizmin zarif bir şekilde yansıtılarak doğadan ilham aldığını görüyoruz. Koleksiyon, soft pastel tonları ve doğal renk paleti ile sade ama etkili bir estetik sunarken akıcı silüetler ve hafif kumaşlar, kadınların doğal zarafetini vurguluyor. Şeffaf detaylar ve zarif dikişler koleksiyonun sofistike havasını öne çıkarıyor. Şifon, saten ve organze gibi farklı kumaş dokuları, Wang’ın ustaca kullandığı detaylarla birleşerek yüksek kaliteli ve zarif bir koleksiyonla tamamlanmış.
Chet Lo
Asyalı-Amerikalı tasarımcı Chet Lo, İlkbahar / Yaz 2025 koleksiyonuyla moda dünyasında bir devrim yaratmaya devam ediyor. Spiked örgü elbiselerinin sofistike ve cesur tasarımlarını sürdürürken, bu sezondaki koleksiyon ilhamı duygusal bir temayla öne çıkıyor. Londra Moda Haftasının ikinci gününde Lo, güçlü kadın figürlerine samimi bir saygı duruşunda bulunuyor. Geçtiğimiz sezon Qin Shi Huang’ın Terakota Ordusu’ndan ilham almışken, bu sezon Lo, koleksiyonunu annesi Mai-Wah Cheung’a adıyor. Bilgisayar bilimi, dijital medya, sanat ve eğitim alanlarındaki etkileyici katkılarıyla tanınan Mai-Wah Cheung’un gücü ve uyum yeteneği, koleksiyonun duygusal ve ilham verici bir atmosferle şekillenmesini sağlamış. “Mai’s Blossoms” adı verilen koleksiyon, Cheung’un ofis kıyafetlerini Lo’nun imzası olan dikenli detaylarla yeniden yorumluyor ve hafif drapelerle duygusal bir dokunuş katıyor.
Ahluwalia
Ahluwalia’nın ev kavramını derinlemesine ele aldığı İlkbahar/Yaz 2025 koleksiyonu, “Home Sweet Home” teması etrafında şekillenen duygusal bir atmosfer sunuyor. Defilenin başlangıcında, çeşitli Kuzey Afrika ve Türk halılarının serildiği podyum ve dantel işlerinden yapılmış bir üstle tasarımcı, koleksiyonunu “Ev” kavramı üzerine kurarak, evin fiziksel bir mekan olmanın ötesinde, bir his ve bağlantı noktası olduğunu vurguluyor. “Ev, bir kişiyle ya da dünyada sevdiğiniz başka bir yerde kendinizi evde hissetmek anlamına gelebilir” diyor Ahluwalia.
Koleksiyon, Ahluwalia’nın Hindistan ve Nijerya’daki çift aile kökenleriyle olan duygusal bağlarını yansıtıyormuş. Tasarımcı, büyükannesinin Hindistan’dan İngiltere’ye göçünü anlatan anılarını paylaşırken, evindeki duygusal çekişmeleri de vurguluyor. Koleksiyondaki desenler, tekstiller ve trikolar, banliyö duvar kağıtlarını, yüzme havuzlarının ya da denizin üzerinde parlayan ışığı anımsatıyor. Tek omuzdan sarkan ‘sari‘ kesimleri ve düğümlenmiş kumaş drapeleri, aile bağlarını simgelerken, Nijerya evlerinde sıkça görülen boncuklu perdeler bu defa boncuklu ‘peruklar’ olarak yeniden tasarlanmış.
HARRI
Hint tasarımcı Harikrishnan Keezhathil Surendran Pillai, kısaca HARRI olarak bilinen, beşinci koleksiyonunu London Fashion Week’te tanıttı ve moda dünyasında büyük yankı uyandırdı. British Fashion Council’un (İngiliz Moda Konseyi) NEWGEN programında yer alarak ikinci sezon üyeliğini kazanan tasarımcı, İlkbahar/Yaz 2025 sezonu için Londra’nın eski Selfridges Oteli’nde apokaliptik “kıyamet” temalı dansla dolu bir şov sundu. Koleksiyon, 30 parçadan oluşurken siyah, beyaz ve haki tonlarıyla heyecanlı bir hava taşıyan koleksiyon, podyumda yavaş hareket eden modellerle açılışını yaptı. İlk olarak, ışıkların altında parlayan büyük bir tulumla sahneye çıkan modellerle koleksiyonun apokaliptik temasını vurgulandı. Ekstra detaylarla büyüyen tek parça elbiseler ve şişkin, sivri topuklu ayakkabılar, koleksiyonun kendine has karakterini ortaya koyuyordu. Harri’nin koleksiyonu alışılmışın dışında tasarımlara sahip olsa da moda haftalarında heyecan veren ve ilgi çekici şovlar izlemek her zaman keyifli.
JW Anderson
JW Anderson’ın İlkbahar/Yaz 2025 koleksiyonu, minimalizmin sınırlarını zorlayan bir gösteri sundu. Koleksiyon, küçük mini silüetlerden, tanıdık kazaklar, sweatshirtler ve bomber ceketlere kadar geniş bir yelpazeye sahip. Ancak Anderson’ın bu minimal yaklaşımla ifade etmek istediği çok şey varmış. Birincisi, moda endüstrisinin yıllar süren aşırılıklardan sonra içinde bulunduğu durumu “Bugün geldiğimiz noktada, dünya geçiş aşamasında olduğundan, moda bir şekilde yeniden odaklanmalı. Endüstrinin kendine dönüp bakması gerekiyor.” sözleriyle açıklarken ikincisi JW Anderson’ı ilk kurduğundan beri geliştirdiği tekniklerle yaratıcı ve oyuncu bir şekilde nasıl çalıştığını gösteriyor.
Koleksiyon, Anderson’ın zaman içindeki imzalarını da taşıyor. Paisley desenli elbiseler, dikey şeritlerden oluşan kazaklar gibi detaylar, önceki koleksiyonlarda yer alan “ev” temalı el örmeleriyle devam ediyor. Arıca koleksiyondaki birçok tasarımda göze çarpan yazılarsa erken 20. yüzyılın Bloomsbury Grubu‘nun bir üyesi olan İngiliz sanat eleştirmeni Clive Bell‘in sanatı ve tasarımı ele aldığı bir makalenin giriş kısmıymış.
Haber Görseli: Londron Fashion Week