Londra Moda Haftası Sonbahar/Kış 2024-2025 Koleksiyonları

Bu sene 40’ıncı yılını kutlayan Londra Moda Haftası, moda dünyasının öncü moda evleri ve yükselen yeni tasarımcılarını harmanladığı renkli bir haftaya ev sahipliği yapıyor!

Tasarımcılara sağladığı özgürlükçü ve yaratıcı platformuyla kısa sürede önde gelen moda haftalarından birine dönüşen Londra Moda Haftası, Burberry, David Koma, JW Anderson, Richard Quinn, Bora Aksu ve Erdem gibi önde gelen moda devlerinin yanı sıra Simone Rocha ve Dilara Fındıkoğlu gibi moda dünyasının en heyecan veren isimlerini de ağırlamaya hazırlanıyor. Her sezon birbirinden yaratıcı ve yetenekli yepyeni moda evlerini de dünyaya sunan Londra Moda Haftası, bu sezonda da geçen Eylül ayında dikkat çeken bir çıkış yapan Tolu Coker, Chet Lo, Aaron Esh ve Paolo Carzona gibi yükselen yeteneklere yer verecek.

Denim markası Marques’Almeida ve Knwls gibi moda evlerinin de geri dönüşlerini kutlayacak. 16 Şubat-20 Şubat arası gerçekleşecek Londra Moda Haftası, 40’ıncı yılında unutulmayacak moda anlarına ev sahipliği yapacak!

Paul Costelloe

Paul Costelloe, bu sene 40. yılını kutlayan Londra Moda Haftası’na klasik çizgilerin hakim olduğu nostaljik bir açılış yaptı. Costelloe’nun ’’Once Upon a Time’’ adını verdiği ve ‘’Limerick’in Downtown New York ile buluştuğu yer” olarak tanımladığı koleksiyonunda kremlerden, beyazlardan, grilerden ve siyahlardan oluşturulmuş klasik ve feminen silüetler hakimdi. Özel dikim tüvit etekli takımlar, kemerli paltolar ve mini elbiselerden oluşan koleksiyonu ise ekoseler, çiçek desenleri, 3 boyutlu gül detayları ve Costelloe’nun bir zamanlar yaşadığı sokağın baskısı süsledi.

“Bu koleksiyon, klasik tasarımın hâlâ yüksek modada yerinin olduğu yönündeki görüşümü ifade ediyor” diyen Costelloe, klasik görünümlerin hakim olduğu koleksiyonunu balıkçı yakalar, vatkalar ve kabarık kollar kullanarak yükseltiyor ve zarif ve feminen görünümleri modern, güçlü ve keskin silüetlerle harmanlıyor. Eteklerde, ceketlerde, paltolarda ve takım elbiselerde kullandığı klasik çizgiler ve renklerin aksine kabarık kollar, uzun etekler ve baskılar kullandığı elbiseleri ile kontrast yakalayan Costelloe, beyaz görünümlerle başladığı koleksiyonunu bordo, çiçek desenli, vücudu saran bir kadife elbiseyle sonlandırıyor.

Tasarımcıların en yeni kreasyonlarına göz atmak ve moda dünyasından güncel gelişmeler için tıklayın!

Bora Aksu

Türk tasarımcı Bora Aksu, Sonbahar/Kış 2024-2025 koleksiyonunda ünlü heykeltraş Eva Hesse’den ilham alıyor. Hesse’nin doğduğu yer olan Hamburg’u ziyaret eden ve sanatçının 1960’lı yıllardaki New York stüdyo portrelerinden esinlenen Aksu, Hesse’nin hüzünlü hayat hikayesinin ve eserlenin hissedildiği dramatik bir koleksiyona imza atıyor. Renkli astarlarla katmanlanmış dantel elbiseler Hesse’nin lateksle çalışmalarına göndermelerde bulundururken, blouson kollu mini elbiseler ve ceketler sanatçının heykelciliğini anıyor. Örgü hırkalar Hesse’nin çocukluğunun geçtiği caddede sıralanan ağaçlardan esinlenirken çiçek desenli elbiseler ve ceketler 1960’ların ruhunu çağrıştırıyor.

Fildişi, taupe, krem, bebek mavisi, gri ve pembeden oluşan bir renk paleti kullanan Aksu, yine karmaşık terziliğiyle öne çıkıyor ve görünümlerini süslediği özel dikim korsajlar, kurdeleler, fırfırlar ve işlemeler, koleksiyona zarif bir güzellik katıyor. Dantel başörtüleri ile Hesse’nin imza saç stiline de bir gönderme yapmayı ihmal etmeyen Aksu, koleksiyon boyunca Hesse’nin ruhunu ve ondan aldığı ilhamı canlı tutuyor. Koleksiyonun tasarımı sırasında annesini kaybeden Aksu, Hesse’nin acıyı sanata ve güzelliğe dönüştürme yeteneği ile kendi sanatsal yolculuğu arasında paralellikler kurarak Hesse’nin dayanıklılığına ve yaratıcılığına saygı duruşunda bulunduğu bir koleksiyona imza atıyor.

16Arlington

Marco Capaldo, Londra Moda Haftası’nın ikinci gününü adını ‘’I’m Not Sorry, It’s Human Nature’’ koyduğu, karanlık ve ‘’canavarca’’ bir koleksiyonla açtı. İlhamını sanatçı ve küratör Charlie Fox’un ‘’My Head is a Hauted House’’ adlı eserinden alan ve yine sanatçının “My Head Is a Haunted House/Dracula’s Wedding” ve “This Young Monster’’ adlı eserlerine de atıfta bulunan Capaldo, kendine ‘’beni canavara çeken ne?’’ diye sordu. Koleksiyon boyunca bu soruya iki farklı şekilde cevap bulduğuna değinen Capaldo, ‘’Fiziksel olarak, dokular, hareket ve boyut. Sonra, daha derin bir seviyede, duyguları, kırılganlığı, canavarların temsil ettiği şeyi ve toplumun, insanları neredeyse bilinmeyen bir şey olarak canavarca görmesinin nedenlerini ve nasıl işlediğini keşfetmek” dedi ve masallardaki canavarları ve kötü karakterleri anımsatan silüetler yarattığı bir koleksiyona imza attı.

Devekuşu derisinden şeffaf organzeye, kürklerden yünlere ve püsküllere kadar uzanan çeşitli materyali harmanlayan Arlington, uzun gece elbiseleri, yün kabanlar, balıkçı yaka üstler ve kumaş pantolonlara kendi özgün çizgisini ekledi. Siyah görünümlerle başlayan koleksiyonu transparan elbiseler takip etti. Örgü trikolar ise modellerin boyunlarına bağlanarak geleneksel üstlerin yerlerini aldı. Çizgi filmler ve filmlerde canavarların ve kötü karakterlerin eşleştiği morları ve yeşilleri de kullanmayı ihmal etmeyen Capaldo, katmanlandığında adeta altından duman çıkıyormuş hissi veren tüller ve baskılar, tüylü ayakkabılar ve bir bedenin içinden kaçmaya çalışan bir canavar izlenimi vermek için burun kısmı olmayan botlar gibi detaylarla süslediği masalsı silüetler yarattı. 16Arlington’ın imzası haline gelen ışıltılara ve püsküllere de yer veren Capaldo, bu masalsı koleksiyonunun kapanışını yine bir masalın içinden çıkmış gibi gözüken gri, tüylü ve parlak bir elbiseyle yaptı.

Erdem

Erdem, yine romantik ve renkli bir koleksiyonla Londra Moda Haftası’nda boy gösterdi. Geçtiğimiz sene 100. yaşına giren ünlü opera sanatçısı Maria Callas’ın hayatını onurlandıran koleksiyon, sanatçının sahnedeki ve sahne dışındaki hayatından ilham alınarak yaratıldı ve Moralıoğlu, Callas’ın gardırobunu oluşturan bele oturan ve uzun etekli elbiselere, dökümlü yakalara ve o dönem opera prodüksiyonlarında bolca kullanılan maraba tüylere kendi dramatik dokunuşunu kattı. ‘’Kişi ve persona arasındaki gidiş ve geliş beni büyüledi’’ diyen Moralıoğlu’nun büyük, dramatik yakalı kabanlar, düz terliği anımsatan tüylü ayakkabılar ve peruk bandı yapıştırılarak oluşturulan görünümleri opera yıldızının eve dönüş yolundaki haline atıfta bulunurken saten pijamalar ve deri kokteyl elbiselerinden oluşan görünümleri sanatçının günlük yaşamından parçalara vurgu yaptı.

Callas’ın 1953 yılında oynadığı ve Moralıoğlu’nun deyişiyle Callas’ı ’’50’lerin pop idolüne’’ dönüştüren ‘’Medea’’ filmine ve o dönemdeki ününe odaklanan Moralıoğlu, adeta o dönem sanatçının sahnede ayaklarının ucuna atılmış güllere yeniden hayat verdi ve gülleri ayakkabılarda, elbiselerin desenlerinde ve zaman zaman ise broşlarda kullandı. Callas’ın sahnedeki ve sahne dışındaki kişiliklerini harmanlayan Moralıoğlu, koleksiyon boyunca Callas’ın hayatını kıyafetler aracılığıyla dramatik bir şekilde konuklarla buluşturdu.

David Koma

David Koma, 2024 sonbahar koleksiyonu için dansın dünyasının kapılarını araladı ve konukları, Alman neo-ekspresyonist dans öncüsü Pina Bausch ve çağdaş İspanyol koreograf Candela Capitán’ın buluştuğu bir dünyaya götürdü! Bausch ve Capitán’dan aldığı ilhamı Rebecca Horn’un etkileyici kinetik heykelleriyle birleştiren koleksiyon, manipüle edilmiş silüetler aracılığıyla hem dans kostümlerine hem de deneysel teknoloji sanatına saygı duruşu niteliğindeydi. Bausch’un etkisi günlük kıyafetlerin dans kıyafetleriye birleşimi ve justacorps tarzı üstlerde kendini gösterdi. Siyah ve beyaz kullanılarak elde edilen zarif görünümlerde bale büstiyerleri gece elbiselerine; dansçının tütüleri marabudan yapılmış şallara, katmanlı tüylü eteklere, tüylerle süslenmiş pantolonlara ve peplumlara dönüştürüldü.

Capitán’ın teknoloji odaklı yaklaşımı ise neoprenden yapılmış ceketlerde ve kabanlarda, jarse elbiselerde ve transparan görünümlerde hissedildi. Keskin terziliği ve heykelsi görünümleriyle dikkat çeken koleksiyon, klasik formlara fütüristik bir dokunuşta bulunuyor ve deri görünümlere eklenen tüyler, bu iki dünyayı buluşturuyor. Maksimalizmin unsurlarını minimalizm ile birleştiren Koma, siyahın ve beyazın hakimiyetini zaman zaman kırmızı, mavi ve kahverengi aracılığıyla bölüyor ve tabii ki imzası haline gelen ham metal halkalara yerleştirilmiş büyük kristalleri de koleksiyonuna eklemeyi ihmal etmiyor!

Simone Rocha

Geçtiğimiz günlerde Jean Paul Gaultier için hazırladığı koleksiyonla adından söz ettiren Simone Rocha, şüphesiz Londra Moda Haftası’nın heyecanla beklenen isimlerinden biriydi. Kendine özgü karanlık, dramatik ve teatral tasarımlarıyla öne çıkan Simone Rocha, yine adından söz ettirecek bir koleksiyonla Londra Moda Haftası’nın ikince gününde yer aldı. Üçlü tasarım serisinin sonuncusu olan ‘’The Wake’’ isimli koleksiyonu için Kraliçe Victoria’nın yas elbisesinden ilham alan tasarımcı, koleksiyona hakim olan siyah görünümleri markasının imzası haline gelen tüller, suni kürkler, kabarık kollar ve kurdeleler ile birleştirerek yas konseptini kendi bakış açısıyla yeniden yorumladı.

Transparanları ve naylon parkaları harmanlayan koleksiyon Rocha’nın sıra dışı tasarım ruhunu ortaya koyarken, İngiliz folklorunda kilise topraklarını şeytandan koruduğu söylenen koruyucu ruh figürü olan Church Grim’den esinlenilen kırmızı gözlü, tüylü hayvan figürleri Rocha’nın yaratıcı hikaye anlatıcılığını da gözler önüne seriyor. Siyahın yanı sıra pudra pembesi, lacivert, gri, kırmızı, bebek mavisi ve altın sarısı gibi renklere de yer veren Rocha, görünümlerini zarif kumaşlar ve göz kamaştırıcı detaylarla süslüyor. Korseler, taşlar, tüller ve kurdeleler kullanarak feminen silüetler yaratan Rocha, ince terziliğiyle asilliği yeniden yorumladığı karanlık ve dramatik bir koleksiyona imza atıyor.

Richard Quinn

Richard Quinn, çiçeklerin süslediği feminen ve romantik 2024 Sonbahar/Kış koleksiyonunu tanıttı. Quinn’in Kraliçe II. Elizabeth’ten ilham alarak yarattığı koleksiyonu Viktorya dönemi kadınlarına atıfta bulundu ve dayanıklılığın ön planda olduğu, diğer nesillere aktarılabilecek zamansız ve zarif parçalar sundu. Hacimli silüetleri süsleyen fırfırlar, saten kurdeleler, tüyler ve parlak işlemeler Quinn’in ince işçiliğini ön plana çıkarırken moda tasarımının sanatla olan ilişkisini de gözler önüne serdi. A kesim midi elbiseler, prenses model gece elbiseleri, balık modeller ve tulumlar gibi kadın gece giyiminde klasikleşmiş modellere kendi yenilikçi yorumu katan Quinn, zamansız modelleri modern elementlerle birleştirerek günümüzün cesur Viktoryan kadınlarını yarattı.

Çiçeklerin ön planda olduğu koleksiyonunda Quinn, 3 boyutlu güllerden elbiselerin desenlerine ve dantel işlemelerine kadar çiçeklere geniş bir seçkide yer verdi. 12 farklı gelinlik modeli de tanıtan Quinn, yine klasikleşmiş kesimlere yönelerek ikonikleşmiş kraliyet düğün elbiselerini anımsattı ancak gelinliklerinde kullandığı parlak taşları, fırfırlı etekleri, gül detayları ve dantel işlemeleriyle adeta hayallerin ötesinde bir kraliyet düğünü sahnesi yarattı.

Burberry

Bu sezon Burberry’deki üçüncü koleksiyonunu podyuma çıkaran Daniel Lee, ünlü moda evinin açık hava mirasına övgü niteliğinde bir koleksiyon ile Londra Moda Haftası’nı kapadı. Victoria Park’ta kurulan geniş bir çadırda gerçekleşen moda gösterisi, ağırlıklı olarak dış giyim parçalarından oluşurken Lee’nin yenilikçi tasarım çizgisi, moda evinin klasikleşmiş silüetlerini de daha modern formlarda gözler önüne serdi. Koleksiyon boyunca yeşilin farklı tonlarına bolca yer veren Lee, grilerden, siyahlardan, kırmızılardan ve sarının tonlarından oluşan renk paletiyle sonbaharın enerjisini yansıttı. Burberry’nin imzası haline gelmiş trençkotu ile açılışı yapan ve bu imza parçayı zaman zaman farklı formlarda kullanan Lee, markanın köklü geçmişine saygı duruşunda bulunurken, markanın gelecek zamanlara daha modern formlarda taşınacağının da sinyallerini veriyor.

Markanın klasikleşmiş terziliğinin dışına çıkan Lee, klasik kalıpların aksine oversize ve dökümlü kalıplar tercih ediyor ve koleksiyon boyunca dikkat çeken derin v yaka triko üstler, eteklerde öne çıkan fermuarlar ve elbiselerde sıkça kullanılan fırfır detayları markaya yenilikçi ve güncel bir dokunuşta bulunuyor. Burberry’nin ikonikleşmiş ekose desenini trençkotlarda, eteklerde, elbiselerde ve iç astarlarda kullanan Lee, yine ikonikleşmiş ekose atkıyı bu sefer eşarba çeviriyor ve modellerin görünümleri son dönemin öne çıkan sokak trendi babushka tarzı eşarplarla tamamlanıyor. Aksesuarlarıyla da dikkat çeken koleksiyon devasa çantaları, şemsiyeleri ve güneş gözlükleriyle oldukça şehirli ve pratik görünüyor.

Kapak Görseli: Bora Aksu