Paris Moda Haftası Sonbahar/Kış 2024-2025 Koleksiyonları

Moda haftalarının son durağı Paris Moda Haftası, modanın başkentinde öncü moda evleri ile birlikte unutulmaz moda anlarına ve koleksiyonlara imza atıyor!

Bir moda ayının daha sonuna gelirken kapanış tabii ki modanın başkenti Paris’te gerçekleşiyor! 26 Şubat- 5 Mart arası gerçekleşen Paris Moda Haftası, yine modanın devlerini bir araya getirdiği, yükselen tasarımcılara yer verdiği ve ünlü moda evlerinin en yeni kreatif direktörleriyle boy göstereceği yoğun bir programa ev sahipliği yapıyor. 70 moda gösterisi ve 38 sunumdan oluşan Paris Moda Haftası, Saint Laurent, Chanel, Dior, Mugler, Balmain, Givenchy ve Hermès gibi önde gelen Fransız moda evlerinin yanı sıra Miu Miu, Schiaparelli, Valentino, Vivienne Westwood, Loewe, Dries Van Noten, Rick Owens ve Victoria Beckham gibi dünyadan öne çıkan moda evlerini de ağırlıyor. İki büyük kreatif direktör değişikliğine ev sahipliği yapan Paris Moda Haftası’nda Chemena Kamali Chloé’deki ilk koleksiyonuyla podyumlarla buluşurken Seán McGirr Alexander McQueen için hazırladığı ilk koleksiyonunu Paris podyumlarında tanıtacak.

Vetements, Lacoste ve Marine Serre gibi ünlü moda evleri Paris Moda Haftası resmi takvime tekrar eklenirken Off-White, 2022’den bu yana ilk defa Ibrahim Kamara direktörlüğünde Paris podyumlarına merakla beklenen geri dönüşünü yapacak. Yeni ve yükselen tasarımcılar ve moda evlerinin köklü ve öncü moda evleri ve tasarımcılarla birlikte kutlandığı Paris Moda Haftası’nda Nicolas Ghesquière Louis Vuitton için 10.yılını kutlarken CFCL, Duran Lantink, Charles de Vilmorin ve Paolina Russo gibi yükselen moda evleri ve tasarımcılar da yaratıcı vizyonlarını dünyaya tanıtacak. 9 gün sürecek olan Paris Moda Haftası, yoğun geçen bir moda ayının daha kapanışına ev sahipliği yaparken unutulmaz anları da moda sahnelerine kazıyacak.

*Bu içerik güncellenmeye devam etmektedir.

Saint Laurent

Anthony Vaccarello, transparan görünümlerin ağırlıklı olduğu cesur ve dikkat çeken bir koleksiyona imza attı. Moda evinin imzasına dönüşen transparan görünümler, Vaccarello’nun Sonbahar/Kış 2024-2025 koleksiyonunu da domine etti ancak buradaki tek ilham kaynağı markanın kökleri değildi! Marilyn Monroe’nun 1962 yılında Başkan Kennedy’nin doğum günü için giyindiği ve moda dünyasının en ikonik elbiselerinden birine dönüşen ‘çıplak’ elbisesi, vücudu saran silüetlerin ve nude renklerin hakim olduğu koleksiyonda önde gelen ilham kaynaklarından biriydi. Kalem eteklerin, halter üstlerin ve drapeli elbiselerin öne çıktığı koleksiyonda Vaccarello, kadın bedenini adeta görünümü tamamlayan bir aksesuar gibi kullanırken, kendine güvenen ve risk almayı seven bir kadın figürü de yaratıyor.

Kadın bedenine övgü niteliğinde olan koleksiyon, dar ve vücudu saran görünümlerin yanı sıra keskin ve oversize görünümlere de yer veriyor ve vatkaların kullanıldığı blazer ceketler ve saten elbiseler dikkat çekiyor. Koleksiyonda geniş kolları ve hacimli silüetleriyle öne çıkan deri ceketler koleksiyona tezatlık katarken erkeksi terziliğin de özgüveninden, seksiliğinden ve göz alıcığından hiçbir şey kaybettirmediği modern bir Saint Laurent kadını yaratıyor. Moda evinin bir diğer imza parçası haline gelmiş kürklere de koleksiyonunda yer veren Vaccarello, siyahların, kahverengilerin ve nude tonlarının hakim olduğu renk paletinde bordolar ve maviler kullanarak kontrast oluştururken ünlü bir renk uzmanı olan Mösyö Saint Laurent’e de saygı duruşunda bulunuyor.

Dior

Maria Grazia Chiuri, son koleksiyonunda 1960’lara geri dönüyor ve Marc Bohan tarafından “dünyadaki tüm kadınları giydirme” isteğiyle başlatılan ve ardından Philippe Guibourgé ile devam eden ‘’Miss Dior’’ serisine yeniden hayat veriyor. Chiuri’nin dönemin zenginlerine hitap eden couture modasını aşarak genç kadınlara pratik, gündelik ve daha uygun fiyatlı parçalar sunmayı amaçlayan Miss Dior serisine saygı duruşunda bulunduğu koleksiyonunda sprey ikonografiyle ‘’Miss Dior’’ yazılmış parçalar dikkat çekerken trençkotlar, diz boyu çizmeler, pileli kumaş pantolonlar, kruvaze ceketler ve düz kesim etekler gibi pratik, gündelik ve şık parçalar koleksiyonu domine ediyor.

Tüvit takımlar , beyaz gömlekler, balıkçı yaka kazaklar, A kesim etekler ve siyah, beyaz, bej ve fildişi gibi nötr tonlardan oluşan renk paletiyle klasik Dior kadınını en güncel ve modern haliyle tanıtan Chiuri’nin koleksiyonunda Dior podyumlarında görmeye alışık olmadığımız denimlere ve leopar desenli deri görünümlere yer vermesi; koleksiyonun finalini ise 1920’lerin ışıltılı zarafetini anımsatan ışıltılı ve püsküllü elbiselerle yapması, koleksiyona yön veren Miss Dior serisinin kapsayıcı, çok yönlü ve özgürlükçü temellerini yıllar sonra bir kez daha gözler önüne seriyor.

Balmain

Olivier Rousteing, Balmain’in son koleksiyonu için çocukluğuna gidiyor ve Bordeaux’dan ilham aldığı renkli koleksiyonunu Paris podyumlarına çıkarıyor. Bordeaux’nun iki önemli sembolü üzüm salkımı ve salyangoza bolca yer veren Rousteing, bu iki sembolü 3 boyutlu korselerden elbise, etek ve pantolon desenlerine, küpelerden kemerlere ve düğmelere kadar oldukça geniş bir seçkide kullanıyor. Bordeaux’nun şehir hayatından da esinlenen Rousteing, açık hava pazarlarından keyif aldığı bilinen Bordeaux sakinlerinin geleneksel ip, sepet ve hasır çantalarını burada lüks aksesuarlara çeviriyor ve yine Fransızların en sevdiği aktivitelerden olan pikniğe de değinerek klasikleşen pötikare piknik örtülerini kabanlara, elbiselere ve balıkçı yaka üstlere dönüştürüyor.

Koleksiyon için Balmain arşivlerine de bakmayı ihmal etmeyen Rousteing, Pierre Balmain’in ikonikleşmiş ‘’Jolie Madame’’ silüetine yenilikçi dokunuşlarda bulunarak koleksiyonda yer veriyor ve gelenekselleşmiş silüet, keskin omuzlarıyla beli saran trençkotlarda ve ceketlerde, koleksiyona hakim olan canlı renk paletinin aksine bej ve siyah renklerde karşımıza çıkıyor.

Schiaparelli

Daniel Roseberry, geçen sene reay-to-wear kapsamında ilk koleksiyonunu yayınladığı haute couture evi için en yeni ready-to-wear koleksiyonunu tanıttı. Hayatındaki kadınların aslında ne giyinmek istediğinden ipuçları alan Roseberry bunları ünlü moda evinin sürrealist bakış açısıyla birleştirerek Schiaparelli kadınını gündelik hayata taşıyor. Tabii ki bunu yaparken sıradanlaşmayan Roseberry, blazer ceketler, denimler, palazzo pantolonlar, kalem etekler, yün paltolar ve deri ceketler gibi günlük giyimin temel parçalarını ünlü moda evinin kurucusu Elsa Schiaparelli’nin çılgın dünyasıyla buluşturuyor ve bu parçaları gözlü, anahtar delikli, elli ve deniz kabuklu gibi Schiaparelli’de görmeye alışık olduğumuz işlemeli düğmeler ve broşlarla süslüyor.

Koleksiyonda dikkat çeken bir diğer detay ise şüphesiz suni örgülerden yapılmış kravatlar. Roseberry’nin Teksaslı köklerine de değinen koleksiyonda binicilik kasketleri, altın başlıklı kovboy şapkaları, suni örgülerden yapılmış kravatlar ve Jokey benzeri silüetler dikkat çekerken ‘karın kasları’ olan deri bir puffer ceket ve asidik yıkama denimden yapılmış şık takım elbiseler, Schiaparelli kadını tarafından kabul edilen ve moda evinin imzası haline gelmiş şakacı ve dahice yaklaşımını gözler önüne seriyor. Geniş bir gece kıyafeti seçkisi de sunan Roseberry, Schiaparelli haute couture’da gördüğümüz hacimli ve teatral silüetlerin aksine dökümlü ve asimetrik kesimlerin hakim olduğu, vücudu saran, romantik ve şık silüetler yaratıyor.

Chloé

Kariyerine intern olarak başladığı Chloé’ye geri dönen Chemena Kamali, ikonikleşmiş Chloé kızını da geri getiriyor! Ünlü moda evinin kurucusu Gaby Aghion’un 1950’lerde başlattığı ve Karl Lagerfeld ile zirvesini yaşadığı bohem estetiğini günümüze tekrar getiren Kamali, kadının enerjisini temel aldığı özgürlükçü ve nostaljik bir koleksiyona imza atıyor. Dantellerin, şifonların ve tüllerin öne çıktığı koleksiyonda kumaşları çiçekli işlemeler, fırfırlar, püsküller ve katlar süslerken görünümleri kot pantolonlar, fitilli altlar ve şortlar ve elbiselerin eteklerinin tek bir kenarlarının içine sokulduğu diz üstü çizmeler tamamlıyor. Dış giyimin de oldukça dikkat çektiği koleksiyonda deri ceketler ve pançolar, uzun suni kürkler, yün paltolar ve trençkotlar gibi klasik parçalar Kamali’nin yaratıcı ve eğlenceli proposiyonlarıyla yeniden hayat buluyor.

Toprak tonlarından yeşillere, mavilerden pembelere ve beyazın tonlarından siyahlara kadar uzanan geniş renk paleti 60’ların retro enerjisini günümüze taşırken pastel tonlarda kullanılan renkler koleksiyona hakim olan bohem silüetlere modern bir dokunuşta bulunuyor. Koleksiyonun en göze çarpan parçası Chloe yazılı altın kemerler ise adeta Kamali’nin ve ikonik Chloé kızının geri dönüşünü simgeliyor! ‘’Yirmi yıl önce Chloé’ye aşık olduğumda hissettiğim duyguyu geri getirmek istiyorum’’ diyen Kamali, Chloé’nin geçmişinden ilham alarak yarattığı koleksiyonunda hem uzun zamandır görmediğimiz bohem Chloé kızına yeniden hayat veriyor hem de özgür ruhlu, renkli, pratik ve modern yeni Chloé silüetleri yaratıyor.

Miu Miu

Bir süredir mikro mini şortları, polo tişörtleri, katmanlanmış gibi duran altları ve üstleri, örgü hırkaları ve minimal silüetleriyle trendleri domine eden Miu Miu, bu kez renkli, hacimli ve maksimalist görünümleriyle Paris podyumlarında boy gösteriyor. İlhamını insanların zaman içinde yaşla, karakterle ve deneyimle değişen giyim tarzlarından alan Miuccia Prada, çocukluktan yetişkinliğe kadar uzanan bir gardrop inşa ediyor ve her yaştan seçtiği modelleriyle giyimin zaman içinde değişen kişisel ve evrensel kodlarını inceliyor. Kahverengi, kırmızı ve siyah gibi uzun kabanlar, kumaş pantolonlar, inci kolyeler ve büyük el çantalarıyla oldukça minimal ve şık başlayan koleksiyon yerini daha sonra büyük, kalın ve renkli eldivenler, diz altına kadar uzanan kabarık, renkli ve çiçek desenli etekler, renkli çoraplar ve Miu Miu podyumlarında görmeye alışık olmadığımız denim görünümlere bırakıyor.

“Şimdi ve sonrasında geçerli olduğunu düşündüğüm moda olanaklarını bir nevi gösterdiğimi düşünüyorum.” “Anıları seçebilirsiniz. Ama konu bu değildi. Benim için önemli olan, hayatınızın farklı anlarını seçebilmenizdi. Bunları karıştırdım. Her sabah kendi kendime şunu söylüyorum: ‘15 yaşında bir kız mı yoksa ölmek üzere olan bir kadın mı olduğuma karar vermem gerekiyor’ diyen Prada, şık bir büyükanneyi andıracak retro görünümlerden üzerine her bulduğunu geçiren bir çocuğu anımsatacak renkli, katmanlı ve karmaşık görünümlere, şık bir kadının tercih edeceği takımlardan havalı bir gencin giyeceği denim görünümlere kadar hayatın her evresini bir araya getirdiği silüetleri ile giyime sınırsız bir kapı açıyor. Birbirinden farklı silüetleri ve stilleriyle dikkat çeken renkli ve karmaşık koleksiyonu klasik parçalar ve detaylarla şekillendiren Prada, uzun paltolar, loafer ayakkabılar, Mary Jane’ler, büyük kol çantaları ve suni kürkler aracılığıyla zamansız bir koleksiyon yaratıyor. Koleksiyona zıtlıklarıyla öne çıkan siyah mini elbiseler ise Prada’nın yaratmaya çalıştığı zamansızlığı ve evrenselliği destekliyor ve moda dünyasını domine eden en önemli parçalardan biri olan siyah mini elbiseler, koleksiyonun öne çıkan yapı taşlarından biri haline geliyor.

Louis Vuitton

5 Mart 2014’te Louis Vuitton için ilk koleksiyonunu tanıtan Nicolas Ghesquière, 10 yıl sonra yine aynı tarihte ünlü moda evi için yarattığı koleksiyonuyla Paris Moda Haftası’nı kapatırken marka ile birlikte geçirdiği 10 yılı anan, referanslarla dolu bir koleksiyona imza atıyor. Kendine has deneysel tasarım diliyle Louis Vuitton’a fütüristik bir bakış açısı kazandıran Ghesquière, kendi koleksiyonlarından aldığı referanslarla yeniden yorumladığı parçalarında yine deneysel bir tutum izliyor ve geçmişin izlerini taşıyan koleksiyon nostaljiğin aksine markanın geleceğinde bizleri nelerin beklediğine ışık tutan yeni ve taze bir his uyandırıyor. Kontrastlarla dolu olan koleksiyon spor giyim etkileri olan parçalardan tüylere, parlak taşlı transparanlardan derilere birbirinden farklı dokuları, kumaşları, stilleri ve desenleri kapsıyor.

Yoğun metalik ipliklerle işlenmiş ve kabaşon taşlarla süslenmiş ceketler, Ghesquière’nin Louvre’un orta çağ bölümünde sunduğu Louis XVI 2018 ilkbahar koleksiyonundaki frak ceketlerini hatırlatırken diz altına kadar inen kabarık ışıltılı etekler, konukları pandemi zamanında seyircisiz düzenlediği 2021 ilkbahar gösterisine geri götürüyor. Gösterişli, püsküllü gece elbiselerinin dönen asimetrik etek uçları, Rio’daki 2017 Resort defilesindeki yeniden yapılandırılmış dalış elbiselerini anımsatırken Ghesquière, Louis Vuitton’un seyahat köklerine değinmeyi de ihmal etmiyor ve ünlü moda evinin ikonikleşmiş bavullarını desen olarak kullanıyor. Yeniden yapılandırılmış, vatkaları ve dökümlü görünümleriyle öne çıkan klasik silüetlere de yer veren Ghesquière, konukları adeta bir zaman yolculuğuna çıkarırken tüylerle süslenmiş final elbiseleriyle ise geleceğe yönelik ipuçlarında bulunuyor. Birbirinden farklı elementleri ve silüetleri bir arada kullanarak geçen 10 yılın hikayesini anlatan ve yine deneysel bir koleksiyona imza atan Ghesquière aynı zamanda Louis Vuitton’u bekleyen renkli, yenilikçi ve özgün geleceğin de temellerini yeniden atıyor.