Türk Moda Tasarımcıları: Simay Bülbül

Marka kimliğini “Bohem Şıklık“ olarak tanımlayan Simay Bülbül ile sohbet ettik.

Moda tasarımcısı Simay Bülbül Sarıpınar, koleksiyonlarında ağırlıklı olarak deriyi kullanarak ve özellikle deri ile örmeyi bir arada sunarak ülkemiz moda tasarım sektörüne farklı bir bakış açısı getirmiştir. İngiltere ve Hollanda’da aldığı eğitimlerde kazandığı vizyonunu ve tasarım alanındayaptığı çalışmalara dayanan birikimlerini kendi koleksiyonlarında bir araya getiren Simay Bülbül ayrıca çeşitli firmalara tasarım ve marka danışmanlığı hizmeti vermenin yanı sıra eğitim, film, ve çeşitli sanat aktivitelerinde bulunmaktadır.

Moda tasarımcısı Simay Bülbül Sarıpınar, koleksiyonlarında ağırlıklı olarak deriyi kullanarak ve özellikle deri ile örmeyi bir arada sunarak ülkemiz moda tasarım sektörüne farklı bir bakış açısı getirmiştir. İngiltere ve Hollanda’da aldığı eğitimlerde kazandığı vizyonunu ve tasarım alanında yaptığı çalışmalara dayanan birikimlerini kendi koleksiyonlarında bir araya getiren Simay Bülbül ayrıca çeşitli firmalara tasarım ve marka danışmanlığı hizmeti vermenin yanı sıra eğitim, film, ve çeşitli sanat aktivitelerinde bulunmaktadır.

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

2001 yılından beri moda sektörünün içinde aktif olarak çalışıyorum. İlk olarak 2007 yılında kendi adım ve etiketimle tasarımlar yapmaya başladım. 2012 yılından bu yana Moda Tasarımcıları Derneği yönetim kurulu üyesi olarak çalışıyorum. Moda tasarımı dışında da birçok markaya proje tasarlayan Fikriperver Ajansı, Perveran (konsept mağaza), Muhterif (konsept mağaza), KSKM (Kapadokya Kültür ve Sanat Merkezi), Kırmızı Karavan markalarının kurucu ortağıyım. Bunun yanı sıra koruma altındaki çocuklarla ilgili gönüllü çalışmalarda bulunuyorum. 2018 yılında koruyucu aileliğin farkındalığı ve koruma altındaki çocukların gelişimleri için Kırmızı Çocuklar Derneği’ni kurdum.

Markanızın kuruluşu hikayenizin hangi noktasına/zamanına denk geliyor?

Markamın kuruluşu Moda Tasarımcıları Derneği’nin organize ettiği Galata Moda Festivali’ne katılarak başladı. Benim kariyerimin başlangıç noktasıdır. Akabinde Boyner ile yaptığım işbirliği sayesinde ilk büyük siparişimi aldım ve kendi atölyemi kurdum.

Markanızı birkaç kelime ile ifade etmenizi istesek…

Hikayeleri, sanatla ve modayla birleştiren bir marka.

Tasarım yapmayı başka bir ‘şey’e benzetseydiniz bu ne olurdu?

Tasarımı yemek yapmaya benzetiyorum. Hep yeni keşifler yeni lezzetler yeni doyumlar ve paylaştıkça zenginleşiyor.

{771410}

Koleksiyon yaratım sürecinde nelerden besleniyorsunuz?

Bugüne kadar tüm defilelerimde hep bir kadın hikayesini anlattım. Kimi zaman bir Cumhuriyet kadını kimi zamanda bir şaman kadını defilelerimin karakteri oldu. Kapıları Aralayan Kadınlar koleksiyonum ve defilem ise benim için çok özel bir organizasyon. Çünkü içinde sanat, tarih, moda ve sosyal sorumluluk var. Koleksiyon yaratım sürecinde baş roldeki kadının izinden giderek birçok şeyden besleniyorum.

Koleksiyonunuzu oluştururken izlediğiniz kriterler ve bağlı kaldığınız prensipler var mı?

Prensipler üzerinden değil hikayeler üzerinden koleksiyonu hazırlıyorum. Giyilebilir olması ama özgünlüğünü çizgisini kaybetmemesi en önemli kriter.

Kullanmayı en çok sevdiğiniz malzemeler (kumaş, aksesuar vs) ve renkler neler?

Benim ana malzemem deri. Deriyi tüm kumaşlarla birleştirmeyi çok seviyorum. Özellikle birbirine zıtlık yaratan pul payet veya şifon birleşimleri beni çok heyecanlandırıyor.

‘Trend’ kavramı sizin için ne anlam ifade ediyor?

Trend kavramı globalde çok değerli olsa da benim koleksiyonlarımda pek yeri yoktur. Modanın trendler arasında sıkışmamasını sadece yön almasını öngörüyorum.

{771539}

Moda endüstrisinin aldığı bu yeni (hızla değişen vitrinler ve stiller) form hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu girdaba kapılmalı mı, yoksa çemberin dışında mı kalmalı?

Moda endüstrisi gün geçtikçe zamansızlaşıyor. Hızlı tüketim hızlı değişimi getiriyor. Bu girdabın sonu olmadığını düşünenlerdenim. Değişime ayak uydurmalı ama kaptırmamak gerekiyor.

İdeal bir moda haftası kurgulasanız bu nasıl bir organizasyon olurdu?

Benim hayalimdeki moda haftası şehre yayılan bir moda haftası. İstanbul çok zengin bir kent. Her yeri farklı bir doku. Defileler bu dokular arasında farklı sunumlarla yapılmalı.

OGGUSTO okurları markanıza ve koleksiyonlarınıza nereden ulaşabilir?

Yeni koleksiyonum Gizia Gate mağazalarında ve Seyrantepe’deki yeni merkez binamız Perveran’da satışa sunulmaya başladı. Yeni binamızdaki shpwroomda da özel dikim için müşterileri ağırlıyoruz.