Türk Moda Tasarımcıları: Zeynep Tosun
Yazı Boyutu:
Detaylarda öne çıkan güzellik, ilk bakışta kendini belli eden kendine özgü imza bir stil ve hayranlık uyandıran kreatif detaylar… Zeynep Tosun yıllar önce adım attığı moda dünyasında, beğenilen tasarımlarına her yeni koleksiyonda yenilerini ekliyor. Yeteneğinin yanında hayata dokunan detayları kullanması da tasarımcının hayranlık uyandıran yanlarından.
Her yönüyle çok sevdiğimiz Zeynep Tosun ile bir araya geldik; koleksiyonlarını, yaratma sürecini ve modaya dair çok daha fazlasını konuştuk.
Tasarımcı, terzi ve aktris olan bir aileden geliyorsunuz. Sizin moda tasarımına adım atma hikâyenizi sizden dinleyebilir miyiz?
Annem triko tasarımcısı, yıllarca Derishow, Vakko gibi büyük markaların trikolarını yaptı, kendi markası vardı. Anneannem döneminin iyi terzilerinden, teyzem aktris, babam mimar, ben biraz içine doğdum bu işlerin. Hayatım kumaşların ve atölyelerin içerisinde geçti.
Üniversitede işletme okudum. Daha sonra İtalya, Milano’da yer alan Istituto di Marangoni okuluna gittim. Marangoni’de 1 senelik moda tasarım eğitimimden sonra aynı okulda master programına kabul edildim. Mezuniyet defilemin ardından Alberta Ferretti’den iş teklifi aldım ve Rimini’ye yerleştim. 2007 yılında ülkeye dönüş yaptım ve İTKİB’in genç moda tasarımcıları yarışmasına katılarak üçüncü oldum, tüm tasarımcı adaylarına tavsiye ederim. Kendi markamın temellerini ise 2008’de attım. Şu an hem couture, hem hazır giyim alanında koleksiyonlar çıkartıyoruz, danışmanlıklar, projeler yapıyoruz. Takı tasarımından tutun da ev tekstiline kadar her alanda tasarım yapıyoruz. Hayat çok koşturmacalı ve çok güzel.
Meslek hayatınızda mihenk taşı olarak gördüğünüz anlar, başarılar, başarısızlıklar neler oldu?
Çok an var öyle, hayat iniş çıkışlarla dolu…
ilk Alberta Ferretti de çalışmaya başlamam, sonra İTKİB yarışması, sonra Londra’da defileler yapmaya başlamam, sonra Lady Gaga’yı giydirmek gibi gibi başarılı dönüm noktalarım çok, ama bir o kadar da bunlara bağlı başarısızlıklarım var, her şey girift şekilde oldu.
Mesela 2012 yılında Londra dönüşü bir panik atak geçirdim, iki sene toparlanamadım ve o sürede çok şeyi sorgular oldum ama işte o zaman dilimi tüm koleksiyonlarımın ağırlığını kadın emeğine dönüştürmeye karar vermeme vesile oldu. İki kere ön muhasebecilerim dolandırdı, bu olaylar bana kişiye özel couture’u bıraktırdı ve hazır giyimde kuvvetlenmemi sağladı… Yani kısacası başarı ve başarısızlıklar hep başımıza gelen olaylar, hepsinden pozitif çıkmayı hayat öğretiyor.
ZT İlkbahar Yaz 2023 Koleksiyonu – From Anatolia to Sirius
Tasarımlarınızı ve Zeynep Tosun imzasını hangi kelimelerle ifade edersiniz?
Eklektik ve cesur.
Bir konuşmanızda ‘Anadolu’da kendimi buluyorum’ diyorsunuz. Bu yönünüz tasarımlarınıza nasıl yansıyor?
Kültürlere ve el işlerine çok değer veriyorum. Yok olmaması için uğraştığım, her koleksiyonda kullandığım zanaatler ve zanaatkârlar var. Anadolu benim geldiğim topraklar, benim etkilendiğim topraklar, bu sebeple her yerini gezmeye, her insanını tanımaya çalışıyorum. Tasarımlarımızda, desenlerimizde o mistik hava, yer yer etnik öğeler çok var. Özellikle el işi konusunda çok geliştik diyebiliriz.
Yani size şöyle söyleyeyim koleksiyonlarımızın yüzde 80-90’ı el işi, bu el işlerinin de neredeyse tamamı bir Anadolu tekniğine dayanıyor. İnsanlar bunu baktığında anlamayabiliyor çünkü etnik gözükmüyor, oya boncuğu yerine cam kristal boncuklar kullanıyoruz mesela. Ama neredeyse hepsi tığlama, Kastamonu püskül işi gibi tekniklere dayanıyor.
Tasarımlarınızın üretim sürecinde kalabalık bir kadın emeği var. Bu detayı ve Birleşmiş Milletler ile yaptığınız iş birliğini sizden dinleyebilir miyiz?
Geleceğin ve değişimin kadınların ellerinde olduğuna inanan birisiyim. Bir kadın olarak ve kadınlarla çalışarak kendi ayaklarımızın üzerinde durdukça etrafımızı ne kadar pozitif bir şekilde değiştirebildiğimize bizzat şahit oldum. Ürünlerimizin neredeyse yüzde 80-90’ında el işi var. Seneler boyunca üretimimizi büyüttük, yüzlerce kadınla çalışmaya başladık. Kapımızı çalıp iş isteyene iş verdik. Ve en önemlisi sürdürülebilir ve yeni nesile aktarılabilir olması için tüm bunları hep adil kazanç ve doğru ücretlendirme politikalarına uygun yaptık.
El işi, el sanatları benim çok sevdiğim bir değer, fakat üretim için çok zahmetli bir süreç. Çalıştığımız kadınların hepsi ev hanımı, fakat zaman içinde bunu gerçekten bir iş olarak gören kadınlarla çalışabiliyoruz. Her el biricik ve birbirinden farklı, bir standart yakalamak için işi çok iyi bilmeniz, sabretmeniz ve çok iyi iletişim kurabilmeniz gerekiyor. İşin içine kadınların psikolojisi de giriyor, yani aslında çok çok zahmetli bir iş yapıyoruz, ama çok şükür bugün yeni markamız ZT ile çok daha fazla kadına iş verebiliyoruz.
‘Trend’ kavramı sizin için ne anlam ifade ediyor? Hızlı moda ve yavaş moda kavramları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Trend tabii ki de olması gereken bir kavram, ama koleksiyonlarda dengelenmesi lazım. Yani aslında hızlı moda ve yavaş moda kavramlarının yerine dengeli moda gibi bir kavramın oturması lazım.
Süreç şöyle: Büyük moda evleri trendleri yaratıyor, genç nesil trend giyinmeyi ama ucuza giyinmeyi istiyor, markalar para kazanmak istiyor… Tüm dünyada parça başına üretim sayısını kısıtlayabilir misiniz? Moda evlerine trend yaratma diyebilir misiniz? Gençlere ‘git bunu giy’ diyebilir misiniz? Dünya düzeninden para kavramını kaldırırsanız o zaman oturup konuşalım hızlı moda ve yavaş moda kavramlarını.
{164968}
Tasarımlarınız arasından sizin için özel bir yer olan parça var mıdır?
Hepsi çok özel tabii ki ama tamamı el işi olan, döktürdüğümüz parçalar benim için en değerlileri. Hepsinin üzerinde çok emek var. Mesela ‘Stardust pelerin‘, mesela ‘Sidra pelerin‘… Tabii ki hepsi couture parçalar, sırf el işlerini kaç kadın beraberce üç-dört haftada yapıyor. Sanat eseri giymek o yüzden benim için çok değerliler.
Tasarımlarınızı dünyaca ünlü isimlerin stillerinde görüyoruz. Peki sizin hayallerinizde, üzerinde kendi tasarımınızı görmek istediğiniz bir isim var mıdır?
ZT markası için en bayıldığım isim Peggy Gou. İşinde başarılı, genç ve dinamik isimleri hedefliyoruz ve özellikle Asya kökenli influencer ve ünlülerde başarılı olacağını düşündüğüm bir marka.
Jennifer Lawrence, Zendaya, Carine Roitfeld, Timothee Chalamet, Gilda Ambrosio…
Tasarımcı olmak isteyenlere öneriniz ne olurdu?
Çok çalışmaları ve ne istediklerini çok iyi bilmeleri, dünyayı çok yakından takip etmeleri ve gözlerini çok iyi geliştirmeleri lazım. 7/24 bu işe konsantre olmaları lazım, tasarım böyle bir meslek. 80 kere düşüp 80 kere kalkacaklar. Yenilik getirmeleri lazım, sorgulamaları lazım, her deneyime açık olmaları ve kutunun dışından düşünmeyi kendilerine öğretmeleri lazım. Şimdiden hepsini çok öpüyor ve başarılar diliyorum.