İlkbahar/Yaz 2025 Milano Moda Haftası Defileleri
Yazı Boyutu:
Moda haftaları heyecanla devam ederken Londra’dan sonra modanın diğer başkentlerinden Milano’nun defilelerle ışıldama zamanı geldi! Milano Moda Haftasındaki defileleri sizler için derliyoruz.
New York ve Londra‘dan sonra tüm gözler Milano’ya çevrilmişken Milano Moda Haftası takvimi yoğun bir tempoya sahip. Modanın İtalya’nı Milano her zaman heyecanla beklenen markaların defilelerine ev sahipliği yapıyorken Fendi’den Jil Sander’a 17 Eylül- 23 Eylül arası bizleri bekleyen İlkbahar / Yaz 2025 koleksiyonlarına göz atalım. 17 Eylül’den 22 Eylül’e fiziksel defileler gerçekleşecekken 23 Eylül günüyse dijital defileler gerçekleşiyor olacak. Maxivive, Husky, Francesco Murana gibi markaların da içinde bulunduğu toplam 8 dijital defile takvimde yer alıyor. Milano Moda Haftaları takvimine aşağıdan ulaşabilirsiniz. Sevdiğiniz markaların defilelerini kaçırmamak için ajandanıza not almayı unutmayın!
*Bu içerik güncellenmeye devam etmektedir.
Fendi
1925’te kurulan Fendi markası 2025’te 100. yılını kutluyor olacak. Moda evinin bir asırı tamamlamasına saygı duruşu olan Fendi İlkbahar / Yaz 2025 koleksiyonu markanın 100. yıl dönümünü kutlamaya hazırlanması açısından önemli bir dönüm noktasıydı. Kim Jones ve Silvia Venturini Fendi’nin kreatif yönetiminde gerçekleşen defile, markanın zengin mirasını ve güçlü aile bağlarını gözler önüne serdi. Venturini Fendi’nin annesi Anna ile birlikte büyükanneleri Adele’nin öğretilerini paylaşması, koleksiyonun duygusal tonunu vurguluyordu. Birlik ve tamamlayıcılık mesajı, tasarımlar boyunca yankılanırken Fendi’nin yıllar içinde şekillenen mirasına bir kez daha göz kırptı.
Koleksiyon, feminenliğe ve Fendi’nin ikonik estetiğine muhteşem bir selam çakıyordu. Hafif elbiselerde kraliyet baskıları, Miu Miu‘nun hayatlarımıza soktuğu mini mini şortlar, katmanlı detaylarıyla hareket kazanan elbiseler, şeffaf kumaşlarsa kadın formunu zarif bir şekilde sergileyerek hem güç hem de kırılganlık temasını kutluyordu. İkonik Baguette çantalar da dikkat çekici bir şekilde geri dönüşle markanın tarihine göndermede bulunarak nostaljik bir atmosfer yaratıyordu. Jones, Fendi’nin geçmişine ait sevilen unsurları modern bir bakış açısıyla harmanlayarak, kadınlığı onurlandıran bir koleksiyon oluşturmuş. Genel olarak, defile, markanın bir asırlık yolculuğuna şık bir selam vererek gelenekselle modernliği bir araya getiren etkileyici bir gösteri oldu.
Marni
Marni’nin İlkbahar / Yaz 2025 defilesi biraz geç başlasa da gösteri, izleyenleri memnun bir halde uğurlamış. Markada dokuzuncu yılındaki Francesco Risso’nun kreatif direktörlüğünde ve onun tarafından hazırlanan koleksiyonda ilginç bir oturma düzeni de varmış. Labirent temalı bir oturma düzenine sahip defilede Marni’nin İlkbahar / Yaz 2025 Vol. 2 koleksiyonu alışılmış çarpıcı tarzından daha sade bir yöne gitmiş olsa da Risso’nun yaratıcı yönünü ve hayal gücünü gösteriyordu. Defile, Marni’nin merkez ofisinde geniş, loş bir mekanda gerçekleşti ve mekân, koyu kırmızı ışıklarla aydınlatılıyordu. Her koltukta, bilinmeyen bir yazar tarafından yazılmış origami kağıdına basılı bir şiir yer aldı ve şiir, karanlık ve ay ışığıyla aydınlatılan bir ormanda hızla kaybolan beyaz bir tavşanı konu aldı. Risso’nun “Güzellik beyaz bir tavşandır. Onu kovalarsınız ama yakalamakta zorlanırsınız” sözleriyle konseptle tamamlanıyordu.
İnce kaş tasarımlarıyla makyajların da dikkat çektiği defilede, koleksiyon parçaları tamamen pamuktan tasarlanmış. Koleksiyon, ince silüetlerle yumuşak tonlarda başlayıp, siyah ve beyazla vurgularla devam ederken zamanla, daha hacimli formlara geçiş yaparak geniş omuzlu ceketler ve sıkı elbiselerle tamamlanmış. Gösterinin sonundaysa etkileyici gece elbiseleri, cesur, büyük gül baskılarıyla veya ışıltılı kristallerle işlemeli pamuk tüyleriyle süslenmiş büstiyer elbiselerde dikkat çekiyordu.
Alberta Ferretti
Müze Nazionale Della Scienza e Della Tecnologia’nın sütunları altında, gün batımında sergilenen Alberta Ferretti İlkbahar / Yaz 2025 koleksiyonu büyüleyici atmosferde Ferretti’nin romantik ve kadınsı stilinin özünü, hafif ve dalgalanan şifon elbiseleriyle birleştiriyordu. Ferretti, modern yaşamın “tüm gereksinimlerini” göz önünde bulundurarak koleksiyonunu tasarladığını belirtirken Beyaz ve çizgili, ofis ortamına uygun kıyafetlerin yanı sıra, eğlenceli brunch davetleri için tasarlanmış giysiler, portre yakaları ve göğüs kısmında açık detaylar gibi feminen unsurlar ön plana çıkıyordu.
Antonio Marras
Antonio Marras’ın İlkbahar/Yaz 2025 koleksiyonu, Sardinyalı aktris Anna Maria Pierangeli’ye ve onun James Dean ile yaşadığı dokunaklı aşk hikayesinden ilham alıyor. Koleksiyon, 1950’lerin Hollywood’unun nostaljik cazibesini Acapulco’nun (Meksika’da bir şehir) güneşli sahillerine taşıyan bir anlatıyla hem geçmişin romantizmini hem de modern eklektik bir vizyonu harmanlıyor. Elvis Presley’in şarkıları eşliğinde sahne alan rock’n’roll dansçıları, gösterinin başından itibaren defileyi sinematik bir atmosfere dönüştürüyordu.
Koleksiyon 85 parçadan oluşurken Marras’ın 1950’lere gönderme yaptığı detaylar, retro kabarık saç modellerinden sıkıca oturan korsajlara ve hacimli eteklere kadar her bir parçada kendini gösteriyor. Çiçek desenleri ve ekose kumaşlar, yeni jakar tasarımlarıyla birleşiyor ve koleksiyona kültürel bir derinlik katıyor.
Luisa Beccaria
Luisa Beccaria’nın Fransız ve İtalyan Rivierası’nda geçirilen rüya gibi yaz günlerini andıran İlkbahar / Yaz 2025 koleksiyonu Beccaria‘nın imzası haline gelen masalsı tarzına genç bir dokunuş katıyor ve daha genç bir kitleye hitap ediyor.
Bu sezon, Beccaria’nın tasarımlarında daha taze ve genç bir hava hissediliyordu. Modeller, Milano’daki LúBar kafenin taşlı zeminlerinde, hem gündüz hem de gece için ideal olan, ince işlenmiş bralet ve bandeau üstleri, tam etekler ve kalem eteklerle kombinlenmiş şekilde yürüdü. Ekose desenli takımlar, çuha çiçeği desenli elbiseler ve kalem eteklerle pelerin benzeri üstlerden oluşan örgü takımlarla yaz mevsiminin tatlı havasını yansıtan bir koleksiyondu.
Boss
Boss’un İlkbahar/Yaz 2025 koleksiyonu, Barok dönemi mimarisine sahip saray Palazzo del Senato’nun huzur dolu şehir bahçesinde, klasik resmi giyim anlayışına modern bir dokunuş getirdi. Geçtiğimiz yılki bilim kurgu ofis temasından farklı olarak bu defa, iş sonrası hayatın lüks ve rahatlığını yansıtan bir konseptle karşımızdaydı.
Kreatif direktör Marco Falcioni’nin, “Out of Office” adını verdiği koleksiyonu, Boss’un resmi giyim DNA’sının evrimi olarak tanımlandı. Bu koleksiyon, modern profesyonellerin kurumsal hayatın sınırları dışında da rahatlık ve şıklık arayışına yanıt veren nitelikte. Moda dünyasındaki önemli isimler ve sporcular, tenisçiler Matteo Berrettini ve Taylor Fritz ile futbolcu Loris Karius gibi isimler, Boss’un iş giyimine getirdiği yeni yaklaşımları podyumda sergiledi. Ön sırada yerini alan David Beckham, imzası niteliğindeki klasik lacivert takım elbisesiyle dikkat çekiyordu. Bu koleksiyon, iş giyiminde gündelik rahatlık ile resmi giyimi birleştiren bir adım olarak öne çıkıyor ve işten keyifli bir dinlenmeye geçişte stil sahibi bir şekilde akıllara kazınan koleksiyonlardan biri oldu.
Marco Rambaldi
Marco Rambaldi’nin İlkbahar/Yaz 2025 koleksiyonu, tasarımcının Bologna’daki çocukluğuna ve kırsal yaşamın yavaş temposundan ilham alan, kişisel ve içsel bir yaklaşımla hazırlanmış. Defilesini şehir sokaklarında, meraklı bakışlar arasında gerçekleştiren Rambaldi, bu koleksiyonla hayattaki küçük zevkleri ve tasarım anlayışının daha olgun bir versiyonunu gözler önüne seriyor. 1980’lerden ilham alan midi elbiseler, kalem etekler, fularlar ve bomber ceketler gibi nostaljik unsurlar, günlük hayatın sakinliğine atıfta bulunan baskılar ve desenlerle modern bir görünüm kazanmış. Üzerinde yiyecek baskısı olan bir slip elbise, bir pazar akşam yemeğinin sıcaklığını yansıtırken, gömlekler ve vücuda oturan elbiseler, vintage desenleriyle dikkat çekiyordu.
Jil Sander
Jil Sander’in İlkbahar/Yaz 2025 koleksiyonu, markanın kreatif direktörleri Luke ve Lucie Meier’in karanlık ve içsel bir yaklaşımı benimsediği, derin düşünceleri yansıtan tasarımlardan oluşuyordu. Kovboy estetiği, rockabilly (müzik türü) kültürü ve Blade Runner filminin distopik dünyasından ilham alan koleksiyon, belirsizlik ve melankoli dolu bir atmosferde şekillendi. “Dünya şu an biraz karanlık bir dönemde” diyen Lucie Meier, bu karanlık hissiyatın koleksiyonun her parçasında kendini gösterdiğini vurguluyor.
Kanadalı fotoğrafçı Greg Girard’ın sisli ve neon ışıklarıyla aydınlanmış boş şehir köşelerini betimleyen etkileyici şehir manzaraları, koleksiyonun renk paletine ve ruhuna büyük ölçüde ilham vermiş. Girard’ın terk edilmiş arabalar, boş lokantalar ve ıssız binalarla dolu fotoğraflarındaki sinematik atmosfer, koleksiyonun ana temasında görülüyordu. Lucie’nin sıcak dokunuşlarıyla Luke’un minimalist yaklaşımının buluştuğu koleksiyonda kontrastlarla dolu tasarımlar vardı. Hem kadın hem de erkekler için tasarlanan keskin, kutu gibi ceketler ve takım elbiseler, Girard’ın petrol mavileri ve derin bordo tonlarından oluşan renk paletiyle bütünleşmişti. Kovboy yakaları ve yılan derisi botlar gibi Batı kültürüne ait unsurlar, Kuzey Amerika moda tarihine incelikli bir gönderme yaparak tasarımlara rustik ama zarif bir hava katıyordu.
Roberto Cavalli
Roberto Cavalli İlkbahar / Yaz 2025 koleksiyonu modaevinin kurucusu Roberto Cavalli‘nin ölümünden sonra yapılan ilk defileydi. Markanın şimdiki kreatif direktörü Fausto Puglisi, Cavalli’nin yaratıcı dehasının anısını kutlamak için markanın 2000’ler Sonbahar / Kış koleksiyonlarından Zebra slip elbiseler de dahil olmak üzere yedi çarpıcı arşiv görünümünü İlkbahar / Yaz 2025 koleksiyonunda kullanmayı seçti. Üç parça asimetrik Zebra desenli slip elbise, Sonbahar 2003 koleksiyonundan siyah deri, balık stilinde şifon bir elbise ve Sonbahar 2004 koleksiyonundan üç tane tüylü gece elbisesini podyumlara tekrar taşıdı.
Bu özel defilede, Mariacarla Boscono, Alek Wek, Isabeli Fontana, Natasha Poly, Joan Smalls, Karen Elson ve Eva Herzigova gibi süper modeller, Cavalli’nin şatafatlı ve büyüleyici ruhunu podyuma taşıdı. Puglisi, Cavalli’nin her zaman cesur ve çarpıcı olan estetiğini, günlük hayatla daha uyumlu hale getiren bir dönüşüm sürecine soktu. Koleksiyonun son bölümünde yer alan yedi özel gece elbisesi, Cavalli’nin ikonik va-va-voom tarzına gönderme yaparken, genel olarak daha rahat ve sahil havası taşıyan bir hava hâkimdi.
Puglisi, memleketi Messina‘nın deniz kenarı atmosferinden ilham almış ve koleksiyon, beyaz, güneşle bronzlaşmış tonlarla adeta sıcak yaz tatillerinin enerjisini yansıtıyordu. Halat detayları ve kırışık görünümlü kumaşlar, sıcaklıkların arttığı tatil destinasyonlarında rahatlıkla giyilebilecek parçalar olarak öne çıkıyordu. Derin yırtmaçlar, kısa etekler ve bol kesimler, rahat ama seksi bir hava taşıyan bu koleksiyonun ana parçalarıydı.
Etro
Etro’nun İlkbahar/Yaz 2025 koleksiyonu, kreatif direktör Marco De Vincenzo’nun güçlü bir botanik sembolden, agave bitkisinden ilham aldığı bir defileyle göz önündeydi. Podyumu çevreleyen dökme demir ve beton agaveler, bitkinin sadece bir kez çiçek açtıktan sonra tohum üretip ölerek yeni bir yaşam döngüsüne yer açmasını simgeleyen nadir çiçeklenme döngüsüne atıfta bulunuyordu. Bu metafor, De Vincenzo’nun güney İtalya’ya, özellikle Akdeniz manzaralarına olan derin bağlılığına vurgu yapıyor. “Güneyden geliyorum ve kalbim orada atıyor. Sicilya doğduğum yer, ama İspanya’nın Endülüs bölgesi, Seville ve Yunanistan gibi yerlere de yakın hissediyorum” diyerek koleksiyonun anlamını özetledi. Agave bitkisi, ölüm ve yeniden doğum döngüsünü temsil ederken, moda dünyasında da sürekli yenilenmenin bir simgesi olarak kullanıldı.
Haber Görseli: Dolce&Gabbana