Lady Diana’nın Zamansız Stili
Yazı Boyutu:
Güçlü karakterini zarafetle yansıtmayı başaran Lady Diana’nın zamansız bir moda ikonuna dönüşmesini sağlayan rafine stiline yakından bakın.
Lady Diana, güçlü karakterini zarafetle yansıtmayı başaran nadir isimlerden biriydi. Günümüzde anlamını yitirmeye başlayan utangaçlık ise en az içten gülümsemesi kadar Galler Prensesi’nin imzası haline gelmişti. Doğal tavırları, halkın kalbine yerleşen ilk sevgi tohumlarını attı; “Ben insanların kalbindeki kraliçe olmak istiyorum, bir ülkenin kraliçesi değil.” cümlesi ise onun bu konuda ne kadar duyarlı olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Ancak karakterinin yanı sıra sahip olduğu rafine zevkleri onu sadece dünya çapında sevilen bir prensese değil, zamansız bir moda ikonuna da dönüştürmeyi başardı.
Şimdi duymak oldukça garip gelse de Lady Diana, Prens Charles ile nişanlandığı zaman modaya pek ilgi duymuyordu. 1981 yılında St. Paul Katedrali’nin koridorunda David & Elizabeth Emanuel tasarımı gelinliği ve 7,5 metrelik duvağıyla yürürken farkında olmadan moda dünyasının da kapılarını aralayan Lady Diana, milyonlarca geline de ilham kaynağı olmuştu.
İçten gelen bir yeteneğe sahip olduğu için ise Kraliyet danışmanlarının kendisini yönlendirmesine kısa bir süre izin verebildi. Bu konuda bilgisi ve tecrübesi arttıkça da sert protokol kurallarını kendine has zarif ve cesur hamlelerle yıkmayı başardı.
{88279}
Lady Diana, Japonya ziyaretinde kraliyet turu için Japon tasarımcı Yuki Torimaru imzalı gece mavisi elbisesiyle ve Paris’e yaptığı resmi bir ziyaret sırasında giydiği kırmızı Chanel elbisesiyle…
Ancak gardırobunu diplomatik bir şekilde kullanmakta usta olan Diana, ulusal kimliklerle ilişkili renkler ve semboller kullanmayı severdi. Onun için stilinde tercih ettiği parçalar, destek ve saygı göstermenin bir biçimiydi. Örneğin Galler’e ilk ziyaretinde, Galler’i temsil eden yeşil ve kırmızı renkte ipek bir takım elbise giydi. Aynı şekilde Japonya ziyaretinde kraliyet turu için Japon tasarımcı Yuki Torimaru imzalı bir elbise ve Paris gezisi içinse Chanel’i tercih etti. 1986’da Körfez bölgesini ziyareti sırasında ise Suudi Arabistan’ın vatanseverlik sembollerinden biri olan altın şahinlerle süslenmiş bir elbise giymişti.
Işıltılı gece elbiselerinden, göz alıcı desenlere kadar sınır alanlarını genişleten Lady Diana, kişisel zevklerini kraliyet çizgisine ustaca adapte etmeyi başarmıştı. Aksesuar seçimlerine gösterdiği ekstra özen ise en sade tercihini bambaşka bir boyuta taşıyordu.
Güneş gözlükleri ve şapkalar bu alanda iddialı bir yere sahipken, mücevher seçimleri de ayrı bir önem taşıyordu. Detayların devreye girdiği mücevher seçimlerinde özellikle sırt dekoltesi için özel tasarlanan kolyeleri kullanan Lady Diana, kendisine Kraliçe Elizabeth tarafından hediye edilen bir kolyeyi taç olarak kullanacak kadar da cesur ve yaratıcıydı.
{88402}
Ancak tüm bu renkli moda serüveninin arasında tek bir siyah elbise, her şeyi gölgede bırakacak kadar güçlü bir giriş yaptı ve “İntikam Elbisesi” olarak tarihe geçti. Christina Stambolian imzası taşıyan siyah elbise “fazla cüretkar” olduğu için Lady Diana’nın dolabında beklediği üç yılın ardından, Serpentine Gallery davetinde gün yüzüne çıktı. Aslında başka bir elbise giymesi planlanan Lady Diana, bu stratejik hamleyle aynı gece kendisini aldattığını itiraf eden Prens Charles’tan asaletle rol çalarak ertesi günün gazete manşetlerine çıkmasını bile engellemişti. Küçük siyah elbiselerinin asla hafife alınmaması gerektiğini öğreten bu ders, Lady Diana’nın da stil yolculuğundaki en önemli detaylardan biri oldu.
Moda konusunda ilham verici biri olmak kolay görünebilir; ancak bunu zamansız hale getirmek stil sahibi olmayı gerektirir. Stil sahibi olmanın en önemli kurallarından biri de tavrınızı korumayı bilmektir. Lady Diana hızla değişen çevresine rağmen bu duruma adapte olabilen, kendinden uzaklaşmadan kendini geliştirebilen, tarzını değiştirirken tavrından ödün vermeyen güçlü kadınlardan biriydi.
Lady Diana Virgin Atlantic kazağı ve katıldığı bir Polo maçında British Lung Foundation sweatshirtüyle.
Prenses Diana, daha önce bahsettiğimiz gibi ziyarette bulunduğu ülkelere saygı göstermenin ötesinde, polo maçlarında veya halka açık etkinliklerde de etkinlik sahibi kurum veya ulusların özel kıyafetlerini giyerek onları öne çıkarmak için modayı kullandı.
“Hayatı asla kitabına göre yaşamıyorum. Beni kalbim yönlendiriyor, aklım değil,” diyen bir prensesin stilinden ilham almak belki de bu yüzden gelip geçici moda ikonlarına göre her zaman çok daha anlamlı olacaktır. Çünkü milyonlarca insana sevgi ve merhametinizle ilham verebiliyorsanız, seçtiğiniz kıyafetlerinizin ötesinde anlatacağınız bir hikayeniz var demektir.
{771117}