Türk Mücevher Tasarımcıları: Ignis Diamond
Yazı Boyutu:
Öz, duru ve sofistike olarak tanımladığı tasarımların sahibi Ignis Diamond kurucusu Hazel Evin ile, ilham aldığı hikayeleri ve yaratım sürecini konuştuk.
Bize biraz kendinizden bahsedermisiniz? Mücevhere olan tutkunuz nasıl başladı?
1986 Sakarya doğumluyum. Kocaeli Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim bölümü bitirdikten sonra Yeditepe Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarım Bölümünü burslu olarak tamamladım. Eğitim sürecimin ardından farklı sektörlerde tasarımcı olarak çalıştım. Kendimi en iyi ifade edebildiğim ve yeteneklerimi sergileyebildiğim alanın mücevher sektörü olduğuna karar verdim. Bu sektörde önde gelen firmalarda tasarımcı, mücevher fotoğrafçısı, online satış ve sosyal medya yöneticiliği yaptım. Üretim, tasarım ve malzeme üzerine eğitimler aldım ve mücevher tasarımı ile çizim teknikleri üzerine eğitim verdim. Bir markanın tüm gereksinimlerine hakim olabilmek için kendimi yenilemeye ve geliştirmeye de devam ettim, ediyorum.
Bu tutkumun ortaya çıkışı, üniversite yıllarında aldığım takı tasarım derslerinde; tezgaha oturup metale şekil vermenin kumaşa şekil vermekten daha fazla hoşuma gitmesini keşfetmem ile başladı.
Her iki disiplinde eğitim almış bir tasarımcı olarak, moda tasarım ve mücevher tasarımı aslında bir bütünü oluşturduğunu düşünüyorum. İki alanda da eğitim almış olmak, farklı bir bakış açısı sunmak noktasında birbirini destekleyen iki ana unsur…
Markanızın ortaya çıkışını ve kuruluş sürecini anlatır mısınız?
Sektörde, bir marka oluşturmaya yetecek kadar bilgi ve tecrübe edindiğime inandıktan sonra, 2020 yılında pandemi ile birlikte bir yaratım sürecine girdim. Belki bir çok insan için duraklama dönemi olan pandemi, benim için üretim ve yaratım süreci oldu.
’Bilinçaltında Şekillenen Mücevherler’ olarak tanımladığınız tasarımlarınızdan bahseder misiniz? Onları bu şekilde tanımlamanızın sebebi nedir?
“Bilinçaltında şekillenen mücevherler” tanımı gerçekten beni ve işlerimi çok iyi tanımlıyor. Çünkü tasarımlarımı yaparken yola çıktığım tema ne ise, formlar kağıdın ve kalemin başına oturunca kendiliğinden dökülüveriyor. O aşamaya gelene kadar çokça besleniyor; fikir ve sadece form alması kalıyor sona. Bilgi toplama işlemi bitip beyine giriyor, arkasından bilinçaltında şekillenme işlemi başlıyor ve zihnimdeki tasarımlar kağıda veya bilgisayara dökülüyor. Tasarım sürecimi gözden geçirdiğimde ise her şeyin bilinçaltımda şekillendiğine karar verdim. Bu işi yapmak için doğmuş bir beynim var, içgüdüsel olarak şekil veren bir makina gibi adeta.
{774607}
Markanız ve tasarımlarınız için ‘dönüm noktası’ olarak gördüğünüz bir nokta var mı?
Anne olmak…
Size garip gelebilir belki ama anne olma sürecimle birlikte kartopu etkisi ile marka gelişim sürecine girdim aslında. “Ignis” latince “ateş” anlamına geliyor. 8 yaşında bir oğlum var, adı Ateş. Ateş markama isim vermekle kalmadı, markam dahilinde ürettiğim ilk ürün de onun ayak izinden yola çıkarak tasarladığım bir kolye oldu. Kişi ile doğrudan derin bir bağ oluşturun bu parça herkesin beğenisini kazandı, böylece IGNIS DIAMOND markası da doğmuş oldu.
Ignis Diamond markası tarafından hazırlanan her koleksiyonun farklı bir hikayesi ve anlamı bulunuyor. Peki arka plandaki hikayesiyle sizi en çok etkileyen koleksiyonu bizimle paylaşır mısınız?
Evet tüm koleksiyonlar bir hikayeye ve temaya sahip. Aldığımız tasarım eğitiminde, bir anlam, bir hikaye ile desteklememiz istendi hep. Zaten tasarım dediğiniz şey de böyle olmalı. Hikayeler tasarımlara ruh verir, onları canlandırır, nesiller boyu yaşamasını sağlar. Kendi koleksiyonlarımda ise hikayelerimi seçerken beni etkileyen ve pozitif hissiyat yaratan temalar tercih ettiğim için çok ayrım yapamıyorum aralarında. Ama beni en çok etkileyen tabi ki oğlumun ayak izinden yola çıkarak tasarladığım kolye oldu. Kişi ile doğrudan derin duygusal bağ oluşturan bir parça.
Tasarımlarınızın yaratım sürecinde nelerden ilham alıyorsunuz?
Koleksiyonlarımı hazırlarken pozitif hissiyat vererek kişi ile marka arasında bağ kurabilecek hikayeler benim üretim sürecimi tetikliyor. Çünkü ben trendleri değil nesilleri takip etmeyi hedefledim. Bir maden olarak değerli olan ürünlerin anlamsal açıdan da değerli ve kalıcı olması temel amacımdı. Bir tasarımcı eğer zamansız parçalar üretebiliyorsa yaşam gayesini gerçekleştirmiş olur. Şuna inanıyorum, bir ilham kanalı var hayatımda ve ben sürekli olarak tasarlamaya odaklı kaldığım sürece o kanallar açık kalır ve ilham dediğimiz şey bu kanal aracılığıyla hayatın her alanından size doğru akabilir. Tasarımlarımı, müşterilerimin ürünü satın alırken anlatmaya veya yaşamaya çalıştığı o duyguyu önceden hissederek yapıyorum.
{773879}
Koleksiyonunuzdaki tasarımların yansıttığı ruhu nasıl tanımlarsınız?
Anneden çocuğa, anneanneden toruna geçebilecek ruhta olmalı tasarımlarım. O takıya sahip olan kişiye güç vermeli, enerji vermeli. Tıpkı koruyucu bir tılsım gibi üzerinde taşımalı ki ölümsüz olsun.
Ignis Diamond mücevherlerinin stilini 3 kelime ile anlatın desek?
Öz, Duru ve Sofistike.
Sizin favori parçalarınız neler ve hayatınızın sonuna kadar tek bir mücevher takacak olsanız bu hangisi olurdu?
Kendi tasarımlarım arasında tabi ki oğlumun ayak izinden tasarladığım kolye hayat boyu benimle olacak. Bunun dışında anneannemin ve annemin eski takılarını da kullanmayı çok seviyorum.