Mücevher Dünyasında Çığır Açacak Bir Gelişme: Floeting Diamond

Pırlantaları mücevherlerin üzerinde tutan tırnaklar olmadan nasıl gözükebileceğini bir düşünün. İnanılmaz bir parlaklıkla sadece taşın mükemmelliğini izleyebilirdiniz, değil mi? Peki ya bu düş artık gerçek desek?

Yeni Zelandalı Ian Douglas, bir taşı mücevhere bağlayan dahiyane bir yöntem keşfetti. ” Floeting Diamond / Yüzer Pırlanta” olarak adlandırdığı bu yöntem, 1886’da ilk kez tanıtılan ve 135 yıldır da standart olan altı uçlu düzenden sonra, pırlanta tek taş yüzük tasarımındaki ilk önemli yenilik olarak müjdelendi.

40 yıldır kuyumculuk yapan Douglas’a yöneltilen ve bugüne dek binlerce kez kuyumculara sorulan “Tırnaksız bir tasarım mümkün mü?” sorusu bu yeni montürü keşfetmesini tetiklemiş. Tam 10 yıl boyunca bu yeni tekniği geliştirmek üzere çalışmış. Çünkü iyi bir montür bugüne dek taşı ortaya çıkartan onu büyük veya küçük gösteren en önemli etkendi. En az taşın kesimi kadar mücevherin tasarımında, özellikle de tektaş yüzüklerin tasarımında anahtar rolü oynadı. Gerçekten de taşla ve onun hayranıyla arasına giren ve taşı tutan bu tırnakların, sahip olduğumuz onca teknolojik gelişmeye rağmen hâlâ hayatımızda olmasını insanın aklı almıyordu. Artık pırlantalar tamamen özgür ve olanca güzellikleriyle karşımızda!

Peki bu yeni yöntemle taşlar mücevhere nasıl sabitleniyor? Bunun için bir ekip çalışması yapılmış. Üstelik dünyanın her yerinden insanların dahil olduğu bir ekip. Usta elmas kesicilerinden biri olan Kanadalı Mike Botha ve çeşitli ülkelerdeki lazer mühendisleri, metalürji uzmanları, bilim insanları, test laboratuvarları ve patent avukatları ile birlikte yeni yöntemin patentini almışlar.

Floeting Diamond, taşın alt tarafında lazerle kesilmiş bir mikro oluk tarafından yerinde tutuluyor ve bu, ışığın geri dönüşünü veya güzelliğini hiçbir şekilde engellemiyor. The Floeting Diamond için American Gem Society Laboratories/Amerikan Kıymetli Taş Cemiyeti Laboratuvarları kesim kalitesi, en çok rağbet gören elmas kesim kalitesi olan AGS Triple Zero ile bunu belgesiyle garanti ediyor. Yüksek gerilimli titanyum alaşımlı pens, pırlantayı alt kısmından koruyor ve geleneksel montürlerden yüzde 20 daha güçlü olduğu da bağımsız testlerle kanıtlanmış.

Peki taş montürlerini yapmak neden bu kadar önemli? Bugüne dek montürler taşın en yüksek derecede parlaklık ve güzellik sunması için özel olarak seçilirdi. Her şey taşa göre ayarlanırdı. Montürde yeni bir yöntemi bugüne dek kim denerse denesin, sonunda vazgeçmek ve taşın güzellik arzusuna boyun eğmek zorunda kalmıştı. Douglas ve ekibi ise taşın güzelliğinden taviz vermeyecek bir montür için onun kesimini ve montürün tasarımını yeniden düşünerek denemeler yapmış. En sonunda taşın alt tarafında hassas bir lazerle açtıkları mikro bir oyuk yardımıyla bunu başarmışlar. Bu çok hassas kesimin yapılacağı kısmın, taşın ışık yansıtmasını ve kesim güzelliğini bozmamasına özellikle dikkat edilmiş. İşte bu hassas kesimi yapacak lazeri geliştirmek iki yıl sürmüş.

{774594}

Patentli Floeting Diamond ürünler için platin ve 18 ayar altın kullanılarak yapılmış tek taş yüzük, küpe ve kolyeden oluşan bir mini koleksiyon şu an online olarak satın alınabiliyor ve fiyatları 1600 veya 30.000 ABD doları arasında değişiyor. 0,30 ve 100 karat arasındaki tüm taşları bu yöntemle montürlemek mümkün. Hatta sadece pırlanta da değil, safir veya yakutlar için de uygulanabiliyor. Hemen tüm kesimler sorunsuz bir şekilde bu montürle mücevhere tutunabiliyor. Hatta uygulama alanı sadece mücevherlerle de sınırlı değil. İstenirse bu yöntemle kıyafetlere, gözlüklere ve hatta cep telefonlarına taş işlemenin hem en sağlam hem de en göz alıcı şekliyle taşlar işlenebilecek.

Esas şimdi pırlantalar kadınların en iyi dostları olacak gibi gözüküyor.