Türk Mücevher Tasarımcıları: Dime Tribe

Yazı Boyutu:
Dime Tribe markasının kurucu ve tasarımcısı Ateş Ahlatcı ile markasındaki yaratım süreçlerinden, tasarımlarında ilham aldığı noktalardan konuştuğumuz keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Öncelikle tüm OGGUSTO okuyucuları ve takipçilerine merhaba… Ben Ateş Ahlatcı; Dime Tribe mücevher markasının hem kurucusuyum hem de tasarımcısıyım. Türkiye’deki akademik eğitimimin ardından Amerika’da ve İtalya’da farklı alanlarda akademik eğitimler alarak iş dünyası için kendimi geliştirdim. Aile şirketimizde çok genç yaşlardan beri çalışıyorum ve bu sayede de birçok sektör hakkında önemli tecrübeler edindim. Bunlardan biri de kuyumculuk sektörü… İşi en temelinden ve ustalarından öğrenerek yıllar içinde edindiğim bilgi birikimimi kendi vizyonumla buluşturdum ve hayalini kurduğum mücevher markası Dime Tribe’ın temellerini attım.


Mücevherlere olan tutkunuzu ne zaman fark ettiniz?
Eğitimimle eş zamanlı olarak aile işimizde genç yaşımdan beri çalışma hayatının içindeyim. Faaliyet alanlarımızdan biri de kuyumculuk, yani küçük yaşta değerli madenlerin içinde büyüdüm. Açıkçası altının en başından son anına kadar dönüşümünü izlemek ve buna şahit olmak başlı başına etkileyici… Tabii zamanla hem kişisel tarzımdaki zamansız parçalara önem vermem hem de beni etkileyen bu dönüşüm macerası, mücevhere de farklı bir bakış açısıyla ilgi duymama hatta tüm dünyada tanınır olmasını hedefleyerek kurduğum kendi mücevher markam Dime Tribe’ı yaratmama sebep oldu.
{25544}
Markanızın kuruluş sürecini anlatır mısınız?
Türkiye’nin önde gelen kuyumculuk şirketlerinden biriyiz; hatta bu anlamda yurt dışında da oldukça güçlüyüz. Çok küçük yaşlardan beri eğitimim devam ederken bir yandan da aile şirketimize gidiyor, işi en temelinden öğreniyordum. Bu sebeple daha çocukluk yaşlarımda yüksek kalite malzeme, iyi üretim, kaliteli işçilik nedir, nasıl yapılır, süreçleri nedir gibi birçok bilgi ve tecrübe edinme şansım oldu. Bir süre sonra ailemizin diğer işlerinde de aktif görevler üstlendim. Aile işimizde çalışmaya devam ederken, kendi mücevher markamı olsa nasıl olurdu diye hayal etmeye başladım.

İyi üretim, yüksek kalite malzeme, kaliteli işçilik konularında aile işimiz sayesinde çok güzel tecrübeler edinme şansım olmuştu. Bunları kendi vizyonumla buluşturarak, yeni nesil ancak nesiller boyu devam eden, zamansız bir marka yaratmayı hayal ederek Dime Tribe’ın temellerini oluşturmaya başladım. Elbette markamı mücevher dünyasında kalıcı yapmayı ve Türkiye ile sınırlı kalmayarak dünya markası konumuna getirmeyi çok isterim. Aile işimizin zanaatkarlık konusunda bana olan katkıları oldukça değerli; dünyada gitgide azalan zanaatkarlığı Dime Tribe ile devam ettirmeyi amaçlıyorum. Yani anlayacağınız, kendi markamla birçok konuda önemli misyonlar edinerek güzel işlere imza atmayı istiyorum.
Markanızı 3 kelimeyle anlatın desek?
Özgün, zamansız ve gusto sahibi…

Koleksiyonlarınızı hazırlarken nelerden ilham alıyorsunuz?
Açıkçası, daha çok genç yaşlarda aile işimiz gereği atölyelerde ve ustalarla zaman geçirdiğim için çok şanslıyım çünkü bu sayede mücevher konusundaki ilham dünyam oldukça zenginleşti. Ayrıca hayatın kendisinin başlı başına çok değerli ilhamlar barındırdığını düşünüyorum. Doğru gözlemlenirse, her bir hayat, çevremizde yaşananlar yani hayatın ta kendisi sınırsız bir ilham kaynağı… Gördüklerim, deneyimlediklerim tasarım fikirlerine dönüşüyor. Beni yakından tanıyanlar iyi bilir, seyahat etmeyi de çok severim. Bu seyahatlerim, o sıradaki keşiflerim, yeni bir insan, yeni bir kültür tanımak; bunların hepsi benim ilham kaynaklarım…
Bir diğer önemli ilham kaynağım ise doğduğum ve dünyanın merkezi olarak ünlenen şehir Çorum… Çok eski tarihlerden beri birçok uygarlığa ev sahipliği yapan, hala bu uygarlıkların parçalarını adeta bir açık hava müzesi gibi sergileyen Çorum, eski Tunç Çağı’ndan günümüze birçok hikayeyi barındırıyor. Bu hikayelerin her birini incelediğimde muazzam bakış açıları, muazzam ilham kaynakları yakalıyorum; tüm bunları da Dime Tribe’ın estetik anlayışıyla zamansız mücevherlere dönüştürüyoruz.


Hayatınızın sonuna kadar tek bir mücevher takmak zorunda olsanız neyi seçerdiniz?
Aslında tarzımda minimalist seçimler yapan biri olarak, yine de her stile farklı parçalar kullanan biriyim ve o yüzden bu soru oldukça zor. Yine de hayatımın sonuna kadar tek bir mücevher takmak zorunda kalsaydım, benim için anlamı oldukça yüksek olan bir parçadan yana tercihimi kullanırdım. Bu belki de bir yüzük olurdu ya da bir kolye, ama en nihayetinde benim için gerçekten önemli bir hikayeyi barındıran, özel bir anıyı simgeleyen bir tasarım olurdu. Çünkü bir mücevher sadece bir aksesuar değil, aynı zamanda bir hikayeyi ve bir duygusal bağı taşır. Bu yüzden de hayatımda boyunca benim için anlamını yitirmeyecek, beni simgeleyen, aynı zamanda da şıklığımı tamamlayan bir parçayı tercih ederdim.

Gelecekte mücevheri nerede görüyorsunuz?
Çok daha değerli bir yerde görüyorum çünkü mücevherler, başta nesilden nesle aktarılan parçalar da olarak hep önemli hikayeler, anılar taşırlar. Gelecekte de bu hikayeler, bizi biz yapan bu duygusal bağlar, anılarımız çok daha kıymetli olacak.
Mücevheri en güzel taşıyan kadınlar sizce kim?
Bence her kadın mücevheri çok güzel taşır çünkü her birinin bunu tercih etmesinde bir anlam yatar. Kişi de o anlamla beraber daha mutlu olur, daha çok ışıldar.
Çok sevdiğinizi birine hediye edeceğiniz mücevher hangisi olurdu?
Bu da zor bir soru… Kişisine ve hediye etme sebebime göre değişir. Ama daha önce de dediğim gibi, aramızdaki bağla ilgili bir hikayeyi, bir anıyı barındırmasına önem veririm. İşte tam da bu yüzden ben de Dime Tribe’ta kişiselleştirme hizmeti veriyorum. İnsanların sevdiklerine bir mücevher hediye ederken, aralarındaki bağı kuvvetlendirecek şekilde bu anıyı ölümsüzleştirecek imzalar atmalarına vesile oluyorum.

