Derya Bigalı ile Sanat Üzerine
Yazı Boyutu:
Türkiye sanat sektörünün önemli isimlerinden Akbank Sanat Müdürü Derya Bigalı ile sanat üzerine bir sohbet gerçekleştirmek üzere buluştuk. Geçmişten günümüze, sanat kariyeri ve ilgi alanlarını kapsayan bir röportaj gerçekleştirdik.
Sanata olan yaklaşımınıza yetiştiğiniz ortamın etkisinden söz edebilir misiniz?
Ailem sanatın her alanına ilgili bir aileydi. Amcam, ressam Şeref Bigalı, özellikle resimle ilgilenmemde çok etkili oldu. Babam şiire ve edebiyata çok meraklıydı, ben ilkokuldayken onun ilgisiyle anlamını bile bilmeden Divan Edebiyatı şiirleri ezberlerdim. Düzenli olarak sinema, tiyatro ve konserlere giderdik. İlk izlediklerim, 5 yaşında Kenterlerin “Reçetesi Peçete” oyunu ve “Saraydan Kız Kaçırma” operasıydı.
O dönemde Şan Tiyatrosu’na da çok giderdik. Birçok çocuk gibi ben de mandolin, melodika ve akordeon üçlemesi eğitimi aldım. Ama enstrüman çalmaktan ziyade iyi bir dinleyici olmaya karar verdim. Çocukken sanata ilginin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu alışkanlıklar ve ilgilerin tohumları çocuk yaşta atılıyor.
Bir sanat merkezi veya müzeye çocukken gitmemiş bir kişiyi 30 yaşından sonra sokmanız çok zor. Yurtdışında pusetlerle bebekleri müzelere götüren anneleri görüyoruz. Onun için biz de özellikle çocuk etkinliklerini çok önemsiyoruz.
Sanatın her dalını mutlaka takip ediyorsunuzdur, fakat sizin için yeri ayrı olan sanat dalı hangisidir? Nedenlerinden söz edebilir misiniz?
Evet, hemen hepsini takip ediyorum ama cazın yeri bende ayrı. O da çocukluğuma dayanıyor aslında. Ben ortaokuldayken babam Amerika’ya gitmişti. Oradan caz tarihi ile ilgili önemli sanatçıların LP’lerinden almıştı. DUAL pikabımız vardı. İlk dinlediğimde hiçbir şey anlamadım, hatta nefret ettim. Ama sonra birkaç kez çalınca sevmeye başladım.
Almanya’da çalıştığım dönemde ise cazı çok seven arkadaşlarım vardı. Her hafta sonu birimize gider, o hafta aldığımız CD’leri dinlerdik. Downbeat ve Jazz Times dergilerini takip ederdik. ECM’in kayıt stüdyosu yakın olduğu için birçok sanatçı turne yapardı ve küçük kulüplerde Keith Jarrett, Jan Garbarek, Gerry Peacock, Jack DeJohnett ve Chick Corea gibi birçok sanatçıyı dinleme imkânı bulurduk.
Bu tutku bana mesleğimi bıraktırdı. Türkiye’ye döndükten sonra bilgisayar mühendisi olduğum için Akbank’ın bilgi işlem grubunda işe başladım ama 3 ay sonra bankanın caz festivali yaptığını öğrenince mesleği bırakıp kültür sanat bölümüne geçtim.
“Akbank Sanat benim yaşamıma çok şey kattı. Teknik alandan tamamen sanat alanına geçtim. Dünyaya bakış açım değişti. İnsan ilişkilerim değişti. Sanatın büyülü bir yanı var. Konu sanat olunca hiç tanımadığınız kişilerle bile çok kolay iletişime geçebiliyorsunuz.”
Akbank Sanat Müdürü Derya Bigalı
Sanatın dönüştürücü gücü üzerine olan düşünceniz nedir?
Sanat, insanlığın en güçlü ifade biçimlerinden biri. Sanatın dönüştürücü gücüne inancım, her bir bireyin ve topluluğun, sanat aracılığıyla kendini yeniden keşfedebileceği ve daha iyi bir geleceğe adım atabileceği fikrine dayanıyor. Sanat, yalnızca bir estetik deneyim değil; aynı zamanda empatiyi artıran, farkındalık yaratan ve toplumsal dönüşümleri tetikleyen bir güç.
Sanat, insanı bir anlığına dahi olsa kendi gerçekliğinin ötesine taşır. O anda bir resimle, bir şiirle ya da bir dans performansıyla buluştuğunuzda, yalnızca dünyayı değil, kendinizi de yeniden görmeye başlarsınız. Sanat, bizlere sorular sordurur, cevaplar bulmamıza ilham olur ve çoğu zaman geçmişin acılarını şifalandırarak geleceği şekillendiren bir umut ışığına dönüşür.
Akbank Sanat ile sanatın bu gücüne tanıklık etmek ve onu daha geniş kitlelerle buluşturmak benim için büyük bir gurur. Yıllar boyunca, bir genç yeteneğin ilk eserini sergilediği anın heyecanını, bir caz müzisyenin heyecanlı ritimlerini, bir dansçının sahnede kendini bulduğu anı ya da bir izleyicinin ilk kez bir sanat eserinden derinden etkilendiği anı gördüm. İşte o anlar, sanatın dünyayı değiştiren etkili bir disiplin ve -ilk dediğim gibi aslında- bir güç olduğunu hatırlatıyor.
Yoğun profesyonel hayatınızda kişisel sanat ilgilerinize vakit ayırabiliyor musunuz?
Mümkün olduğunca ayırmaya çalışıyorum. İstanbul’da çok güzel etkinlikler düzenleniyor; sergilerden, konserlere, tiyatrolara ve diğer birçok alanda çok değerli projeler yer alıyor. Maalesef yoğun gündemden ve kendi etkinliklerimizden her şeyi takip etme imkânım olamıyor ama bunu bir yaşam şekli haline getirdiğim için işten kalan zamanlarımı mümkün olduğu kadar etkinlikleri izlemeye ayırıyorum.
Akbank Sanat’ta göreve başladığınızda nasıl heyecan ve hayalleriniz vardı? Bu hayalleriniz gerçekleşti mi? Heyecanınızı diri tutan motivasyon kaynağınız nedir?
Stuttgart’ta mühendislik yaptığım yıllarda düzenli olarak eğitimlerine katıldığım FORUM adında 6 katlı bir sanat merkezi vardı. Her katında farklı etkinliklerin yapıldığı, gençlerin rahatça takip ettiği çok amaçlı bir merkezdi. Hayalim, İstanbul’a dönünce FORUM 2’yi açmaktı, ancak bu maalesef büyük bir yatırım gerektirdiği için mümkün olamadı.
Yıllar sonra Akbank Sanat’ın yönetimine geldiğimde aslında bu hayali gerçekleştirdiğimi fark ettim. Onun için hayaller benim için önemlidir. Gençlerle bir araya geldiğimde de ilk hayallerini sorarım, çünkü her şey bir hayalle başlar.
Motivasyonumu diri tutan en büyük etken yaptığım işi çok sevmem ve sürekli gelecekle ilgili hayaller kurmam, bu alanda başka neler yapılabilinir diye araştırmam. Birçok ilke imza attık, sloganımız Değişimin Hiç Bitmediği Yer…
Hazır bir araya gelmişken, 2025 yılında Akbank Sanat’ta sanatseverleri neler bekliyor?
2025 yılında Akbank Sanat, her zamanki gibi disiplinler arası programlarla dolu bir yıl vaat ediyor. Geçtiğimiz senenin en önemli sanat olaylarından biri olan Georg Baselitz sergisiyle Şubat ayında vedalaşıyoruz.
Yıl boyunca sanatseverler, güncel sergiler, atölyeler ve farklı sanat disiplinlerine yönelik ilham verici etkinliklerle bir araya gelecek. Rutin aylık programlarımız her zamanki zenginliğiyle sürecek. Sürdürülebilirlik konusu birçok alanda etkinliklerimizin odak noktasında olacak. Mimarlıktan geri dönüşüm atölyelerine kadar birçok disiplinde sürdürülebilirliği gündemde tutmayı sürdüreceğiz.
Kısa Film, biliyorsunuz Akbank Sanat’ın sahiplendiği ve çok önemsediği sanat olaylarından biri. 21. Akbank Kısa Film Festivali Mart ayında başlayacak. Festivaldeki jüri üyelerimiz de açıklandı: Ulusal Yarışma jürisinde oyuncu Dolunay Soysert, yazar Hakan Bıçakçı, oyuncu Ahmet Mümtaz Taylan ve yönetmen Ferit Karahan yer alıyor. Yine ulusal ve uluslararası birçok yapımı ağırlıyor olacağız. Sinema tutkunlarını yaratıcı söyleşi ve atölyelerde buluşturacağız ve özellikle genç sinemacılara alan açmayı sürdüreceğiz.
Ana partneri olduğumuz Contemporary İstanbul, Türkiye’nin çağdaş sanatını uluslararası arenada temsil etmek için önemli bir platform. Akbank Sanat olarak yılın en önemli hazırlıklarından birini Contemporary İstanbul teşkil ediyor.
Tabii ki, Türkiye’nin en köklü caz festivali olan Akbank Caz Festivali’nin 35’incisine yine heyecanla hazırlanıyoruz. Akbank Caz Festivali, Türkiye müzik tarihinde çok önemli yeri olan bir etkinlik oldu.
Bunların ötesinde birkaç büyük sanat olayı hazırlığımız da sürüyor. Tarihleri netleştikçe paylaşacağız. Şimdilik sürpriz olarak kalsın diyelim. Kısaca özetleyebiliriz ki, yılın her ayında film gösterimlerinden seminerlere, dans performanslarından yaratıcı atölyelere kadar zengin bir içerikle her alanda kesintisiz bir sanat üretimi ve paylaşımı gerçekleştirmeyi sürdüreceğiz.
{175107}