Yenilik ve Çeşitliliğin Buluştuğu Nokta: 2024 Art Dubai İzlenimleri
Yazı Boyutu:
Çağdaş sanatın çeşitliliği ve yenilikçi perspektifleriyle büyüleyici bir atmosfer sunan ve bu sene on yedinci edisyonu gerçekleşen Dubai Sanat Fuarı’ndan izlenimlerimi ve seçkilerimi sizler için hazırladım.
2024 Art Dubai fuarı, sanat dünyasının önde gelen isimlerini yine bir araya getirirken, sergilenen eserler aracılığıyla izleyicilere sıra dışı bir sanat deneyimi yaşattı. Ben de OGGUSTO okuyucuları için fuar kapsamında gördüğüm eserleri titizlikle değerlendirerek, sanatseverleri etkileyen ve düşündüren bir yolculuğa davet eden önemli eserlere vurgu yapmak istedim.
Dubai sanat anlamında önemli bir katalizör görevi gören bir şehir. Fuardaki sanatçılar kısaca MENASA olarak ifade edilen Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Güney Asya bölgelerinden fuara katılarak bu yörelerin kültürünü sanata aktarırlar.
Dünyanın önemli uluslararası sanat fuarlarından biri olan Art Dubai, heyecan verici yeni küresel bakış açıları sunarak, sanatla ilgili konuşmaları batının öncülüğündeki geleneksel coğrafi kapsamlar ve anlatıların ötesine taşıyarak bir keşif kültürü geliştirme konusundaki kararlılığını her sene daha da geliştiriyor. Fuar, bölgenin zengin kültürel mirası ve çağdaş sanat uygulamalarıyla anlamlı bir etkileşimi teşvik ediyor ve galeri bölümlerindeki sunumlar aracılığıyla Güneydoğu ve Orta Asya, Afrika kıtası ve Latin Amerika’daki bölgelere kadar uzanıyor.
Yetenekleri keşfetmede merkez olma rolüyle Art Dubai, sanatçıların, küratörlerin ve sanat profesyonellerinin başarılı kariyerlerinin fırlatma rampası ve geliştirme platformu oluşturuyor. Fuardaki genişletilmiş programlar ve girişimleriyle sanatta mükemmelliği kutlamaya devam etmektedir. Art Dubai ayrıca yenilikçi sanat programları üreterek kültürel topluluğu destekliyor ve işbirlikçi yaklaşımlarıyla da her sene yeni ortaklıklar kuruyor.
Art Dubai Fuarı Bawwaba, Contemporary, Modern ve Dijital olarak dört ana bölümden oluşuyor.
Art Dubai Contemporary, yeni ortaya çıkan sanat ortamlarından köklü merkezlere kadar dünyanın dört bir yanından galerileri sergiliyor ve bir keşif kültürünün geliştirilmesine yardımcı olacak yeni küresel perspektifler sunuyor.
Bawwaba, Arapça’da ‘geçit’ anlamına geliyor. Bu bölümde geçtiğimiz yıl içinde yapılmış veya fuar için tasarlanan sanat eserlerinin yer aldığı 10 kişisel sunum yer alıyordu. Bawwaba, sanatı bir hesaplaşma ve iyileşme yeri olarak düşünen, sosyal ve politik sorunlarla yüzleşen, eleştirel diyalog kuran ve topluluk ve aidiyet duygusu yaratan Küresel Güney’den sanatçıların işlerini sergiliyordu. Bawwaba bölümündeki sanatçılar çeşitli araçlar aracılığıyla sanatı değişim, dönüşüm ve iyileşme için bir katalizör olarak keşfediyor ve süreçlerin bölgeler arasında nasıl değiştiğini araştırıyorlardı.
Bawwaba bölümündeki sanatçıların çalışmaları ünlü Hintli lider Gandhi’nin “Bir insan kendi doğasını değiştirdikçe, dünyanın ona karşı tutumu da değişir.’ sözüyle de paralellik taşıyordu.
Art Dubai Modern bölümünde ise İkinci Dünya Savaşı sonrasında değişen jeopolitik manzara ve özellikle Soğuk Savaş dönemi alışverişleri yoluyla Sovyet metropollerinde eğitim gören birçok sanatçı için karmaşık kültürel bağlantılar kurmasından ötürü sanat yoluyla yapılan aktarımla sergileniyordu. Kültürel ilişkilerin çok sesli doğasını yansıtan bu bölüm, Orta ve Güney Asya, Doğu Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Latin Amerika’dan sanatçıları kapsıyordu.
Bu sene Türkiye’den iki galeri yer alıyordu: Sanatorium ve Zilberman Galeri. Bu galerilerin her ikisi de fuarın Contemporary kısmında yer alıyordu.
Fuarın girişin de bu bölümlere ek olarak bir de koleksiyonerlerden toplanarak oluşturulmuş küratöryel bir sergi vardı. ‘’Karşılaşmalar’’ başlıklı sergide her eser yeni bir bağlama yerleşmiş ve biraz da farklı bir deneyim yaşatıyordu. Eserler gereksiz bir yorumlamaya yol açmadan basit ama derin bir konsepti özetliyordu. Sergide yer alan eserler önceden farklı kurumsal ve kamusal mekanlarda sergilenmiş olmalarına rağmen fuarda bir araya gelerek izleyiciyi yeniden sorgulatmayı ve düşündürmeyi hedefliyordu. Birleşik Arap Emirlikleri sanatçılarının çalışmalarındaki yenilikçi düşünme tarzları ise hemen dikkat çekiyordu.
Örneğin Shaikha Al Mazrou’nun kırmızı yastık görünümünde ama sert çelik malzemeden yapmış olduğu ‘Untitled’ heykeli ile Afra Al Dhaheri’nin ‘Don’t Pull My Hair’ isimli endüstriyel malzemelerde üretmiş olduğu yerleştirmesi farklı etkileşimleri yansıtıyordu.
Koleksiyoner kısmından sonra fuarın ilk girişinde dikkatimizi çeken ilk fotoğraf tanıdık bir yüzle bizleri karşıladı: Performans sanatının divası olan Marina Abramoviç’in fotoğrafı. Eserin ismi fotoğraftan da anlaşıldığı gibi ‘’Energy Band (Enes Open). Fotoğrafta adeta sanatçı performansına hazırlık süreci olan meditasyon egzersizlerinden bir kareyi bizlerle paylaşıyor gibiydi.
{10043}
Suudi Arabistanlı kadın sanatçı Maha Malluh’un eski teyp kasetlerini kullanarak yapmış olduğu çalışma ‘Food For Thought’ isimli duvar çalışmasında kendi ülkesinden ilham alarak kasetleri tahta bir tepsinin üzerine yerleştirerek fiziksel ve ruhsal beslenmeye dikkatleri çekiyordu.
Diğer Suudi Arabistanlı kadın sanatçı Dana Awartani ise ipek kumaşın üzerine yapmış olduğu gözyaşı şeklinde lekeler ve kağıdın üzerindeki yazılarla Arap ülkelerindeki fiziksel şiddeti vurgulamak istiyordu. Kumaşların üzerindeki delikler ise bir anlamda savaşlardaki yaralara da atıfta bulunmaktaydı.
Manal AlDowayan’ın ‘I am an Architect’ isimli fotoğrafı Suudi bir kadının her türlü meslekte görev alabileceğinin güçlü görsel bir ifadesiydi.
Gündelik bir nesne olan siyah plastik kovalardan yapılmış ve gayet estetik bir şekilde duvar heykeli olarak karşımıza çıkan çalışma ise Hassan Sharif’e aitti. İran asıllı bu sanatçı siyah kovaların arasındaki iplerle de bağlılığa ve birlikteliğe atıfta bulunuyordu.
Sanat tarihinden çok alışık olduğumuz anne ve çocuk temalı bir çalışma da bu sefer Sri Lanka asıllı Chandraguptha Thenuwara tarafından yapılmıştı.
Filistinli sanatçı Abdul Rahman Katanani dikenli tellerden ürettiği ‘Tornado’’ isimli duvar heykelinde malzemesiyle şiddeti ve baskıyı ne güzel ifade etmişti.
Pakistan asıllı sanatçı Aisha Khalid eserinin üzerinde arapça ‘Aşk,Tutku’ anlamına gelen yazıyı iğnelerle yazarak farklı bir tarz yaratmıştı. Yazının üzerindeki minyatür sanatının bulutları tek boyutluluğu gösterirken yazının anlam olarak da derinliği iki boyutlu olarak esere yansımıştı.
Ünlü kavramsal sanatçı Joseph Kosuth’un İtalyan yazar Italo Svevo’dan aldığı bir alıntıyı saatin üzerine yerleştiriyor. Gündelik bir nesne olan saatin üzerinde ‘Kendimi hayatta tutarak yaşamı mı yoksa ölümü mü aldattığımı bilmek istiyorum’ anlamına gelen bir yazı vardı. Svevo’nun bu cümlesiyle eser bizleri zaman ve yaşam konusunda düşündürüyordu.
Türkiye’den fuara katılan Zilberman galeride yer alan Guido Casseretto’nun adeta eski bir mekândan çıkartılan bu çekmeceli dolabı yaşanmışlığı, geçmişi ve anısı olan bir eşyayı sanat eserine dönüştürüyordu.
Contemporary İstanbul Fuarı’ndan da hatırladığımız Dubai ve New York’ta da şubesi olan Leila Heller Galeri’nin başarılı genç kadın Türk seramik sanatçısı Melis Buyruk da vardı. Habitat serisinin devamı olan bu yansımalı çalışmasında sanatçı izleyicinin de kendisini doğada hissetmesine olanak sağlamıştı. Galerinin köşesinde bulunan büyük boy paslı ve kıvrımlı iç içe geçmiş büyük boy heykeller Abu Dabili sanatçı Azza Alquabbisi’ya aitti. Sanatçı bu heykellerinde doğadan ilham alıyordu.
Sanatorium galerinin sanatçılarında Erol Eskici hem heykel hem de tuval resimlerinde jeoloji, mimari ve doğa arasında farklı ilişkiler kurmaya çalışır. Resimlerinde renkli fantastik dünya heykellerinde de biçimsel formlarla kendini gösteriyordu.
Sonuç olarak bu seneki Art Dubai Fuarı büyük bir beğeni ve ilgiyle izledim. En önemlisi fuarda sergilenen eserlerin hepsi geçen sene gördüklerimden farklıydı. Eserlerde malzeme, teknik ve estetik özellikler hem artmış hem de farklılaşmıştı. Her sene yetenekli sanatçı sayısının artması da sanat dünyası için büyük bir kazançtı.
Fuardaki dijital bölüm ise geçen seneden daha büyük ve eğlenceliydi. İnteraktif olarak deneyimleme fırsatının yanı sıra sanattaki dijitalleşmenin sanat alıcısına ve sanatçıya sağlamış olduğu imkanlar gerçekten etkileyiciydi.
Umarım fuarı görememiş olanlara biraz da olsa fuarı gezdirebilmişimdir…