preloader

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

05.09.2023
Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Yazı Boyutu:

Dünyanın en önemli müzelerinden olan Louvre Müzesi’nde mutlaka görmeniz gereken eserleri keşfedin.

Paris’in Seine Nehri kıyısında yer alan Louvre Müzesi’nin içerisinde 350 binden fazla eser bulunuyor. Doğu Avrupa, Batı Avrupa, Mısır, Kraliyet Bahçeleri ve Cam Piramit gibi çeşitli bölümlerden oluşan müze, Fransız İhtilali’nden sonra açılan ilk müze olmasıyla da dikkat çekiyor. Dünyanın en önemli sanatçılarının ikonik eserlerinin yer aldığı Louvre Müzesi’nde mutlaka görmeniz gereken eserleri, Lancôme’un Louvre Müzesi’ndeki eserlerden ilham alarak tasarlanan sınırlı sayıdaki Lancôme x Louvre Koleksiyonu ile keşfedin.

Leonardo da Vinci, “Mona Lisa”; 1503

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

1500’lü yılların başında Leonardo da Vinci tarafından resmedilen “Mona Lisa”, dünyanın en ünlü tablosu olabilir. Sanatçının tamamladığı ender eserlerden olan “Mona Lisa”, 1797 yılından beri Louvre Müzesi’nin himayesinde bulunuyor. Fransa’nın ulusal miras listesinde de yer alan eserde resmedilen kadının ise Floransalı bir tüccarın eşi olan Lisa Gherardini olduğuna inanılıyor. 1911 yılında bir müze çalışanı tarafından çalınmasının ardından kült statüsünü güçlendiren eserin incelenmeyen tek noktası kalmamış olsa bile, gizemli havası etkisini hiç kaybetmiyor.

Eugène Delacroix, “Liberty Leading the People” (Halka Yol Gösteren Özgürlük); 1830

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Eugène Delacroix’nın 1830’da gerçekleşen Temmuz İhtilali’ni ölümsüzleştirmek için yaptığı tablosu “Liberty Leading the People”, Louvre’un sahip olduğu en değerli eserlerden biri. Fransa’daki Bourbon Hanedanı’nın hakimiyetini sona erdiren 3 günlük halk ayaklanmasını konu alan eser, yaşananların katı gerçekliği ile Delocroix’nin romantik tarzını mükemmel bir biçimde buluşturuyor. Amerika’daki Özgürlük Heykeli’nden Coldplay’in albüm kapağına kadar pek çok şeye ilham veren eser, 1874 yılından beri Louvre Müzesi’nde sergileniyor.

“Winged Victory of Samothrace” (Semadirek Kanatlı Zaferi); MÖ 190

“The Nike of Samothrace” olarak da bilinen bu heykel, Yunan mitolojisinde yer alan Zafer Tanrısı Nike’i tasvir eder ve zafer ile gücün sembolü olarak betimlenir. Milattan önce 1. ve 3. yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilen heykel, Helenistik Dönem’in en başarılı örneklerinden biri olarak kabul edilir. 1863 yılında Kuzey Ege’de yer alan küçük bir adada keşfedilen eser, 1884 yılından beri Louvre Müzesi’nin koleksiyonunda yer alıyor. Heykelin orijini kesin olarak bilinmese de kullanılan mermerden üzerindeki çizimlere kadar pek çok ayrıntı heykelin Rodoslu bir sanatçı tarafından yaratıldığının sinyallerini veriyor.

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Edme-François-Étienne Gois, “Corinne”; 1836

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Ünlü ressam Edme-François-Étienne Gois’in Louvre Müzesi’nde sergilenen “Corinne” adlı eseri, neoklasik dönemin önemli örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Antik Yunan ve Roma sanatına duyulan ilgiyi yansıtarak bir kadın figürünü merkezine alan “Corinne” heykeli, kadının zarif duruşu ve klasik tarzda giyim kuşamıyla dikkat çekiyor. Heykel, neoklasik sanatın özelliklerini taşıyan bir kompozisyon ile estetik değeri yüksek bir eser olarak Louvre’un zengin koleksiyonunda yerini koruyor.

Kadının zarif duruşunu gözler önüne seren “Corinne” heykeli, sanat ve güzellik arasındaki ince bağları da öne çıkarıyor. Tam da; Lancôme’un Louvre Müzesi’ndeki eserlerden ilham alarak tasarlanan sınırlı sayıdaki Lancôme x Louvre Koleksiyonu’nda yer alan far paletinde olduğu gibi sanat ile güzelliği ortak bir noktada buluşturuyor. Lisa Eldridge tarafından yaratılan bu far paleti, heykellerin Louvre’un etkileyici atmosferindeki cezbedici ışığından esinlenerek şekillenmiştir. Paletin renkleri ise heykelin kanadının farklı bölümlerinden alınan tonları yansıtarak oluşturulmuştur.

Paolo Veronese, “The Wedding at Cana” (Kana’da Düğün); 1562 – 1563

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Veronese’nin en ünlü eseri olan “The Wedding at Cana”, İncil’deki Eski Ahit’ten bir hikâyeyi anlatıyor. Venedik’teki bir manastır tarafından özel olarak yaptırılan “The Wedding at Cana”, İsa’nın suyu, şaraba çevirmesi yani ilk mucizesini konu alıyor. 6,77 m x 9,9 m’lik boyutları ile Louvre’daki en büyük tablo olan eser, ironik bir biçimde, oldukça küçük ölçülere sahip “Mona Lisa” karşısında asılı. 127 kişinin yer aldığı tabloda Osmanlı İmparatoru Kanuni Sultan Süleyman ve Kutsal Roma İmparatoru 5. Karl gibi ikonik figürler bir arada bulunuyor.

“Diane de Gabies” (Gabii’nin Diana); 1792

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Yunan heykel sanatının öne çıkan eserlerinden biri olan ve ünlü Louvre Müzesi’nde sergilenen “Diana of Gabii” heykeli, Artemis (Diana) olarak da bilinen avcılık ve doğa tanrıçasını tasvir ediyor. Antik dönem Yunanistan’ın klasik tarzını yansıtarak mükemmel anatomik detaylarla bezeli heykel, zarif bir duruşla oyulmuştur. Heykelde, Diana’nın sağ elindeki yay ve sol elindeki ağ, onun avcılıkla ilişkilendirilmesini vurguluyor. Eser, antik dönem sanatının estetik değerini ve ustalığını günümüze taşıyan önemli bir örnek olarak Louvre’un zengin koleksiyonunda yer alıyor.

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Lancôme x Louvre Koleksiyonu’nda yer alan L’Absolu Rouge Diane de Gabies ise “Diana of Gabii” heykeli gibi güçlü ve onurlu duruşu ile güzelliğin kendi özgürlüğünü sonuna kadar savunmaktan gelebileceğine dikkat çekiyor. Ay ya da av tanrıçasından esinlenilen bir renk perdesi sunan L’Absolu Rouge Diane de Gabies, eşsiz heykelin gücünü ve zarafetini yansıtan mat bitiş sunuyor. French Tea tonuyla sıcak ve etkileyici bir orta derece turuncuya sahip olan bu ruj, aynı şekilde Diana’nın heykelindeki gibi güçlü ve zarif bir ifade sunuyor.

Théodore Géricault, “Raft of the Medusa” (Medusa’nın Salı); 1818 – 1819

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

32 yaşında vefat etmesine rağmen son derece verimli bir kariyere sahip olan Théodore Géricault’un geride bıraktığı 114 eserden en önemlisi olan “Raft of Medusa”, tarihi bir skandalı konu alıyor. 1816 yılında kaza yapan Medusa isimli gemideki 150 kişiden yalnızca 10’u sağ kalır. İlerleyen günlerde ise gemi kaptanının kendini ve yanındaki birinci sınıf yolcuları kurtarmak için diğerlerini ölüme terk ettiği ortaya çıkar ve ülkede ayaklanma çıkar. Uzun süren araştırmalardan sonra detayları doğru yansıtabilmek için atölyesinde salın bir replikasını inşa eden sanatçının bu ikonik eseri, 5 x 7 metrelik boyutuyla da görenleri etkiliyor.

Jean-Baptiste Lemoyne, “Hygie”; 1777

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Jean-Baptiste Lemoyne tarafından yaratılan “Hygie” heykeli, Louvre Müzesi’nde sergilenen önemli neoklasik eserlerden biridir. “Hygie” heykeli, antik Roma mitolojisinde sağlık tanrıçası olan Hygieia’yı temsil ediyor. Lemoyne’un ustalığı, heykelin detaylı tasarımında ve ince işçiliğinde görülüyor. Hygieia’nın zarif duruşu ve sağlık sembollerini taşıyan objelerle çevrelenmesi, eserin anlamını güçlendiriyor. Heykeldeki yüz ifadesi ve anatomik detaylar ise sanatçının gerçekçi yaklaşımını yansıtıyor.

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Hygieia’nın gücü ve zarafeti, Lancôme’un Génifique Serum‘unun etkileyici özellikleri ile sağlığın ve ışıltının ciltteki dönüşümünü temsil ediyor. Sağlık tanrıçası Hygieia’nın ilham verdiği Lancôme Génifique Serum, ciltteki doğal güzelliği ön plana çıkarırken Louvre’un sanatsal zenginliği ile modern güzellik arasındaki köprüyü de kuruyor. Cildi en iyi şekilde desteklemek için geliştirilmiş bir formülle donatılan Lancôme Génifique Serumu, içerdiği Vitamin Cg, Hyaluronik Asit ve %10 Bifidus Prebiyotik bileşenleri ile cildin gençliğini ve parlaklığını geri kazanmasına yardımcı oluyor. Hygieia’nın temsil ettiği sağlığın ve temizliğin güzellik ritüelinizdeki yansıması olarak Génifique Serum, cildin ihtiyaç duyduğu bakımı sunarak sağlıklı, parlak ve ışıldayan bir görünüme kavuşturmasını sağlıyor.

Lorenzo Bartolini, “Nymphe au Scorpion” (Akrepli Su Perisi); 1835 – 1845

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Lorenzo Bartolini’nin “Nymphe au Scorpion” adlı eseri, Louvre Müzesi’nde sergilenen önemli heykellerden biridir. Bu heykel, mitolojik ve sembolik anlamlarla bezeli bir temayı işler. Eser, bir skorpion tarafından ısırılan bir nymphenin acısını tasvir eder. Bartolini’nin ustalığı, heykelin duygusal derinliği ve figürlerin dramatik ifadesiyle kendini gösterir. Anatomik doğruluk ve detaylı işçilik, heykelin gerçekçiliğini vurgular. “Nymphe au Scorpion,” sanatçının duygusal ve estetik açıdan zengin bir anlatımını Louvre’un koleksiyonunda sunarak ziyaretçilere etkileyici bir deneyim sunar.

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Lorenzo Bartolini’nin “Nymphe au Scorpion” heykeli, gizemli ve dramatik hikâyesi ile Lancôme’un L’Absolu Rouge Drama Matte 196 French Touch rujunu yansıtıyor. Heykeldeki su perisinin acı içindeki hali, otururken akrebin soktuğu ayağının yarattığı çarpıcı anı ifade ederken, L’Absolu Rouge’un Grand Rose Extracts™ içeren formülü de dudaklara aynı zariflik ve yoğunlukla dokunuyor. Her iki eser de güzelliği ve hikâyeyi en iyi şekilde ifade etmek için tasarlanmış, narin ve ışıltılı bir güzelliğin sembolüdür.

Polycles, “The Sleeping Hermaphroditus” (Uyuyan Hermaphroditus); M.Ö. 2

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Louvre Müzesi’nde sergilenen “The Sleeping Hermaphroditus” heykeli, antik Roma döneminin önemli eserlerinden biri. “Hermaphroditus” adlı mitolojik figürü tasvir eden eser, yarı erkek yarı dişi olarak betimlenen bir varlıktır. Heykeldeki figür dinlenirken görünür ve ince işçilikle oyulmuş detaylar, figürün zarif anatomisini vurgular. Sanatçı, heykelde figürün cinsel kimliğini ve dualitesini öne çıkarırken, rüya gibi bir huzur anını da yansıtır.

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Polycles’in “The Sleeping Hermaphroditus” heykeli, Lancôme’un L’Absolu Rouge Drama Matte 200 French Drama rujuyla ise güzelliğin özüne derinlemesine bir dokunuş yapıyor. Heykeldeki figürün duygusal hali, şeftali tonlu bu rujun içten gelen renkleriyle buluşuyor. İki farklı cinselliğin birleşimini sembolize eden heykel ile ruju bir araya getirerek, güzellik ve duygusallığın benzersiz bir ifadesini keşfedebilirsiniz.

Paul Le Moyne, “La Nymphe Echo” (Yankı Perisi); 1821

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Ünlü heykeltıraş Paul Le Moyne’un Louvre Müzesi’nde sergilenen “La Nymphe Echo” adlı eseri, Yunan mitolojisinde yer alan ve yankı anlamına gelen Nymph Echo’yu tasvir ediyor. Figür, ağacın üzerine dayanmış bir şekilde betimlenirken, duygusal bir içe dönüklük ve düşünceli bir ifade ile canlandırılır. Heykeldeki detaylar ve figürün zarif duruşu, Le Moyne’un becerisi ve sanatsal anlatımını yansıtır.

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Paul Le Moyne’un “La Nymphe Echo” heykeli ile Lancôme’un L’Absolu Rouge Drama Matte 105 Celestial Rose ruju, güzellik ve duygusal derinliği bir araya getiriyor. Heykeldeki Echo’nun yankılanan aşk hikâyesi, Celestial Rose rengiyle dudaklarda yeni bir anlam kazanıyor. Hem içsel hem de dışsal güzellik arayışının bir yansıması olarak, bu ruj insan kibrinden uzak bir gerçeklik için tasarlanmıştır. Her iki eser de duygusal ve estetik bir ifadenin, güzellik ve hikâye anlayışıyla birleştiği bir deneyimi yansıtıyor.

Jacques-Louis David, “The Coronation of Napoleon” (Napolyon’un Taç Giyme Töreni); 1805 – 1807

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Fransız ressam Jacques-Louis David tarafından 1805-1807 yılları arasında tamamlanan “The Coronation of Napoleon”, İmparator I. Napolyon’un Notre Dame Katedrali’nde gerçekleşen taç giyme törenini konu alır. Napolyon’un resmi ressamı olan ve 1804 yılında gerçekleşen törende de hazır bulunan sanatçı, tarihi duvar resimleri ile tanınır. 6,21 m x 9,79 m’lik ölçüleriyle çok dikkat çeken bu eseri iseNapolyon’un kendisinin de söylediği gibi, gerçekçiliği ile görenleri büyüler. Sanatçının detayları yansıtmaktaki başarısının tartışılmaz bir biçimde kanıtlandığı tablonun başka bir kopyası da Versay Sarayı’nda yer alıyor.

Alexandros of Antioch, “Vénus de Milo” (Milo Venüsü); M.Ö. 100

Antik Yunan heykel sanatının en önemli örneklerinden biri olan ‘Vénus de Milo’nun M.Ö. 100’lü yıllarda yapıldığı tahmin ediliyor. 203 cm uzunluğundaki mermer heykelin aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’i simgelediğine inanılır. 1820 yılında Yunanistan’daki Milos Adası’nda keşfedilen “Vénus de Milo”, Fransa’nın o dönemki kralı XVIII. Louis tarafından ülkeye getirilir. Başta eksik olan uzuvları olmak üzere, heykele dair pek çok ayrıntı gizemini hâlâ korur. Öyle ki, heykelin son derece başarılı bir replika olduğuna inananlar bile var.

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Nihai güzellik ve mükemmelliğin sembolü. Yine de onunla karşı karşıya olduğunuz anda aslında çekiciliğini ve etrafına yaydığı öz güvenini hissediyorsunuz. Bu öz güvenden yayılan güzelliğin her kadında var olduğuna inanıyorum.

Lancôme Global Elçisi He Cong

Antonio Canova, “Psyche Revived by Cupid’s Kiss” (Cupid’in Öpücüğü ile Yeniden Canlanan Psyche); 1793

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

Psyche ve Cupid arasındaki aşk hikâyesini anlatan “Psyche Revived by Cupid’s Kiss”, İtalyan heykeltıraş Antonio Canova’nın en ünlü eseri. Neoklasizmin bir temsilcisi olan sanatçı tarafından 1793’te tamamlanan heykel, Louvre Müzesi’ndeki en romantik eserlerden biri. Latin yazar Ovid’in “Metamorphoses” isimli ikonik şiirindeki hikâyeyi temel alan eser, zehirlenip derin bir uykuya dalan Prenses Psyche’nin Cupid tarafından öperek uyandırıldığı anı resmeder.

Michelangelo, “Dying Slave” (Ölmekte Olan Köle); 1513 – 1516

Louvre Müzesi'nde Görülmesi Gereken Eserler

İtalyan Rönesans sanatçısı Michelangelo tarafından yapılan “Dying Slave”, yanında yer alan “Rebellious Slave” ile birlikte, aslında Papa II. Julius’un mezarına konulmak için sipariş edilir. Bütçe kısıtlamaları sebebiyle mezarın daha küçük ölçekte hazırlanması gerektiği için, Michelangelo’nun eseri fazla büyük bulunarak istenmez. Bu iptalden sonra, 1513-1516 yılları arasında kısmen bitirilen eser, insan formunu ve duygularını yansıtmak konusunda heykel sanatının en güzel örneklerinden biri olarak tarihe geçer.

Güzellik algısı, bireysel, kültürel ve sosyal etmenlerden etkilenen bir konu olabiliyor. Ancak Lancôme, ikonik eserlerden ilhamla güzelliğin sadece estetik bir özelliğin ötesine geçtiğini paylaşıyor: Her bireyin benzersizliği; bağlılığı, duyguları, değerleri ve tercihleri ile ifade edilen güzellik içerir. Bu özellikler, güzelliğin kök saldığı bir karakteri ve yaşam enerjisini şekillendirir.

*Bu içerik Lancôme iş birliğinde hazırlanmıştır.

OGGUSTO
OGGUSTO Tüm Yazıları