Masumiyet Müzesi Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Yazı Boyutu:
Orhan Pamuk’un 2008 yılında kitabının yayımlanmasından dört yıl sonra hayata geçirilen Masumiyet Müzesi’ni tüm detaylarıyla keşfedin.
Masumiyet Müzesi; üst sınıfa mensup bir adam olan Kemal ile bir dükkânda tezgahtar olarak çalışan Füsun’un büyük aşklarının tezahürü… Romanını 1990’lardan beridir müze ile ele alarak kurgulayan Orhan Pamuk, kitabın 2008 yılında yayımlanmasından dört yıl sonra Masumiyet Müzesi’ni de hayata geçirdi. Romanın içerisindeki kurguyu zihinlerde imgelemenin ötesine geçildi; Kemal ve Füsun’un hikâyeleri elle tutulur, gözle görülür bir alana kavuşarak somutlaştı, deneyimlenebildi ve derinleşti. Yazarı tarafından kurulan bir müze olduğu için ise yeri apayrı görülüyor. Böyle çok boyutlu bir anlatımda, bilinmesi gereken birçok detay bulunuyor.
“Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum…” Bu cümle ile açılır Masumiyet Müzesi’nin kapağı ve böyle başlar Kemal, Füsun ve yan karakterlerin dahil olduğu bu hikâye. Kemal, Sibel ile nişanlı olan varlıklı bir adamdır. Sibel de onun gibi iyi bir aileden gelmektedir elbette. Füsun ise gencecik bir kızdır ve yaşamı Kemal ile Sibel gibi değildir. Roman, bir yandan bize 1970’ler İstanbul’unun bir ön izlemesini yansıtır. Bu ön izlemede Orhan Pamuk, siyasi konulara pek değinmediğinden çokça da eleştirilir Masumiyet Müzesi.
Masumiyet Müzesi Tarihçesi
Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi romanını 2008 yılında yayımlamasından 4 yıl sonra; 2012’de müzenin kapılarını da açtı. “Bir yandan da Kemal’in Füsun için kurduğu müzeyi, ben Çukurcuma’da kuruyorum” diyor Pamuk ve ekliyor: “Bu karara vardıktan sonra, bundan dokuz yıl evvel Çukurcuma’da bir bina satın aldım. Sonra o binayı bir müze mekânı haline getirdim. Sonra da kendimi Kemal gibi hissederek eşyalar toplamaya başladım ve romanımı da zaman zaman bu eşyalar üzerinden anlattım.”
Orhan Pamuk, yıllarca Füsun’un evine gidip gelirken onu anımsatan birçok eşyayı toplar. Sigara izmaritlerinden çay kaşıklarına, kolonya şişelerinden gazoz şişelerine, Kemal ve Füsun’un ilk tanışmalarında Füsun’un ayağında olan sarı, kısa topuklu ayakkabıya kadar. Orhan Pamuk, tüm bu materyallerin izini sürer ve hepsini Aristo’nun zamanın çizgiselliği bağlamındaki düşünceleri ile ördüğü müzede bir araya getirir.
Masumiyet Müzesi’nin Mimari Özellikleri
Orhan Pamuk, romanın dokusu ve kültürel yönüyle bağdaştırarak seçmiştir Çukurcuma’yı ve de binanın şeklini. Dolayısıyla, binanın mimari özelliklerini de roman kurgusuyla birlikte hayal edebiliriz.
Masumiyet Müzesi’nin mimari Prof. Dr. İhsan Bilgin, 2008 yılında Arkitera’ya verdiği röportajda bina hakkında şöyle konuşuyor:
“Roman kahramanı Füsun’un ailesi ve kocasıyla birlikte yaşantısının ince ince tasvir edildiği apartman Çukurcuma Caddesi üzerindeki 24 no’lu Brukner Apartmanı. Kemal’in, kitabın ikinci yarısı boyunca Füsun ve ailesiyle vakit geçirdiği ortam burası. Anlatısını bu apartmanın mekân düzenine göre, bu binada geçecek şekilde kurguladı. Sonra da, yine tıpkı romanın devamında anlatıldığı gibi, hazırladığımız mimari projelerle müzeye dönüştürüldü. Birkaç görüşmeden ve binayı içten dönüştürme fikrinin Orhan tarafından benimsendiğinden emin olduktan sonra, bina kabuğunu tüm unsurlarıyla ayakta tutup iç düzenini ters-yüz edecek mimari strateji zihnimde oluştu. Yapısı gereği farklı dairelere ve odalara bölünmüş apartman binası, iki yeni unsur aracılığıyla, binayı dikine kesen bir galeri ve bir merdiven ile içten bütünleştirilecekti. Parçalı bir mekân kurgusundan yekpare bir mekân kurgusu türemiş olacaktı böylelikle.”
Masumiyet Müzesi’nde Görülmesi Gerekenler
Masumiyet Müzesi, “Füsun’un Keskinlerde İkram Ettiği Kolonyalar”; 2012
“Keskinlere gidip sofralarına oturduğum sekiz yılda, Füsun’un 4213 adet sigara izmaritini saklayıp biriktirdim. Bir ucu Füsun’un gül dudaklarına değen, ağzının içine giren, kimi zaman filtresine dokunarak anladığım gibi diline değen, ıslanan ve çoğu zaman da dudaklarına sürdüğü ruj ile hoş bir kırmızıya boyanan bu izmaritlerin her biri; derin acıların, mutlu anların hatıralarını taşıyan çok özel, mahrem eşyalardır.” Bu 4213 izmariti, müzenin giriş katında yer alan büyük duvarda deneyimleriz.
Masumiyet Müzesi, “Kemal Füsun’a Âşık Olduğu Esnada Üzerinde Olan Elbise”; 2012
“Bu sigara paketlerini, içeriden bir dolaptan alıp yatak odasına getirdiğim Kütahya işi küllüğü, çay fincanıyla cam bardağı ve Füsun’un hikâyelerini tek tek anlatırken ikide bir eline alıp sinirli sinirli oynadığı deniz kabuğunu, o sırada odadaki ağır, yorucu ve ezici havayı yansıtır diye ve Füsun’un çocuksu saç tokalarını da bu hikâyelerin bir çocuğun başından geçtiği unutulmasın diye sergiliyorum” diye açıklar Kemal Basmacı, niçin bütün bu eşyaları biriktirip gözler önüne serdiğini.
Masumiyet Müzesi Kitabı
Masumiyet Müzesi, en yalın anlatımıyla, Kemal ve Füsun’un aşklarının öyküsü. Füsun’u görür görmez ona âşık olan Kemal, bir yanda hayatındaki diğer kadın, bir yanda evlenip kendi düzenini kurmuş Füsun… Senelerce Füsun’un bu yeni düzeninde kendine bir yer edinen Kemal, bir şekilde yakınında olmak ister sevdiği kadının. Ne Füsun’un anne babası ses çıkarır bu işe, ne de Füsun’un kocası. Bir uyuşukluk ve kabullenme hâlinde yıllar boyunca devam eder bu görüşmeleri. Masada toplandıklarında kâh Füsun’un içtiği sigaraları toplar Kemal, kâh tokalarını, kâh saatleri, kâh çatalları, bıçakları, tuzlukları… Saplantılı bir aşktır onunki. Öyle saplantılıdır ki, Füsun onun için bir yaşam kaynağı hâline gelmiştir. Bütün bu topladığı -çaldığı da diyebiliriz- anıları, Füsun’a olan aşkını bir müzede sergilemek ister Kemal, ve aynen öyle de yapar. Çukurcuma’da Masumiyet Müzesi’ni kurarak ifade eder duygularını. Roman bunun için, gerçekle kurgunun kesiştiği noktadadır. Zamanı sorgulatır, aşk konusunda düşündürür. Özellikle de aşkın ne olduğu konusunda… Orhan Pamuk, romandaki bu aşkın doğru ya da sağlıklı olup olmadığını kanıtlama çabası içinde değildir. Öykü olduğu gibidir, yorumlamak okurlara kalır. Tabii, sanatın “doğru” ya da “sağlıklı olma” borcu yoktur hiçbir zaman.
Roman, söz konusu dönemin siyasi yapısını ele almadığı için de eleştirilerin odağı olmuştur. Bunun dışında Masumiyet Müzesi’nin dokunaklı bir aşk hikâyesi olduğunu savunanlar ile okuduklarında takıntılı bir Kemal, pasif ve idare eder yan karakterler görenler de var elbette, yukarıda bahsettiğim üzere. Bu düşünceler kişide kişiye, bakış açısından bakış açısına değişiyor. Orhan Pamuk, okurlarına anların ve zamanın yorumunu öyküye yedirerek rüyaların, duyguların, “insan olmanın” deneyimini sunuyor. Bu insan olma deneyiminin içine ise dünyalar sığıyor.
Masumiyet Müzesi Nerede ve Nasıl Gidilir?
Masumiyet Müzesi, Beyoğlu’nun en bilinen semtlerinden Firuzağa’da, Çukurcuma Caddesi’nde yer alıyor; Dalgıç Çıkmazı, Numara 2’de. Tophane ile İstiklal Caddesi’nin arasındaki müzeye ulaşmak için tramvaydan Tophane durağında inip kısa bir yürüyüş yapabilirsiniz. Toplu taşıma kullanmayayım, ben kendimi Beyoğlu’na atmak ve ferah ferah dolaşmak istiyorum derseniz, Taksim’den 12 dakika, Galatasaray’dan 8, İstanbul Modern’den ve Cihangir’den 10 dakika yürüyerek Masumiyet Müzesi’ne varabilirsiniz.
Masumiyet Müzesi’nin Giriş Ücretleri ve Saatleri
Masumiyet Müzesi romanının son sayfasına bir de müzeye giriş bileti iliştirmiştir Orhan Pamuk. Burada girişin nasıl yapılacağını da anlatır bize. Yalnız bir giriş için geçerlidir bu okuyucu bileti. Girişte, kanatlarında zaman spirali bulunan kırmızı bir kelebek mührü ile damgalanır bu sayfa. Böylece ücretsiz bir şekilde müzeyi gezebilirsiniz.
Masumiyet Müzesi, pazartesi günleri, her yıl 1 Ocak’ta, Kurban ve Ramazan bayramlarının ilk günlerinde ziyaretçilere kapalıdır. Bunlar dışında salıdan pazara, saat 10.00-18.00 arasında hizmet vermektedir. Müze biletleri ise girişin solunda kalan gişeden 17.30’a kadar temin edilebilir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için tam bilet 150 TL, indirimli bilet ise 75 TL’dir. Öğrenciler ve 65 yaş üstü ziyaretçiler, müzeye indirimli girişten faydalanabilirler. Sesli rehber/rehberli tur ise 10 TL’dir. Ayrıca, müzenin giriş katı tekerlekli sandalye kullanan ziyaretçiler için uygundur.
{134275}