Tablo Okumaları: Piet Mondrian’ın "Broadway Boogie Woogie" Adlı Eseri
Yazı Boyutu:
Hollandalı sanatçı Piet Mondrian’ın şehir hayatının hareketli yaşantısını ve şehir trafiğini yoğun olarak hissettirdiği ünlü “Broadway Boogie Woogie” tablosunun tüm detaylarını keşfedin.
Şehir hayatının hareketli yaşantısını ve şehir trafiğini yoğun olarak hissettiğimiz bu günler bana Hollandalı sanatçı Piet Mondrian’ın ünlü “Broadway Boogie Woogie” tablosunu hatırlattı. Birbirini hızla takip eden küçük renkli kareleri, trafik sıkışıklığındaki arabalara ve birbirine kesen caddelere, yollara, sokaklara benzettim.
Mondrian, bu eseri 1943 yılında New York şehrine taşınmasından sonra yapar. Tablodaki hareketlilik ve bölünmüşlük sanatçının yapmış olduğu diğer alıştığımız eserlerine göre farklıdır. Daha az çizgi ve renk kullandığı çalışmaların “Broadway Boogie Woogie”den farklı olmasının nedeninin mekân ve dönemden ileri geldiğini söylemek mümkündür.
Dikey ve yatay çizgiler, ana renkler, köşeli biçimler, Mondrian’ın resimlerini oluşturan ana unsurlardır. Mondrian’ın resimleri, soyut sanatın en önemli niteliklerini gösterir. Lynton ’un da ifade ettiği gibi Piet Mondrian’ın sanatı sanki ya da evvel zaman içinde gibi düşüncelere yer vermez. Her resim sadece kendisidir ve sürekli olarak şimdiki zaman içinde varlığını sürdürür.
Resimleri onun ilgi alanı ile paralel olarak şekillenir. Örneğin bu yapıtında hem dönemin müzik türü olması hem de New York’ta popüler olmasında ötürü “Boogie Woogie”den etkilenir. Boogie-Woogie 1920’lerin sonlarında popüler hale gelen, 1870’lerde Afrikalı-Amerikalı topluluklarda geliştirilen bir blues müziği türüdür. Müziğin hareketli yapısı Mondrian’ın eserine renklerle yansır.
Sanatçının, 19. yy. sonlarındaki yapıtlarında natüralizm ve empresyonizm etkileri, 20. yy. başında Paris’te kaldığı yıllarda Kübizm etkileri görülür. 1930’lu yılların sonu ve 1940’lı yılların ortalarında Londra ve New York’ta zaman geçirir. Bu iki kentin, özellikle New York’un onun sanatındaki farklılığı ve değişimi önemlidir.
Sokakların düzeni ve müzik, onun diğer resimlerine göre daha büyük ölçüde olan Broadway Boogie Woogie’yi resmetmesinde etkili olur. Resimde boşluğun ortada arttığı, küçük renk alanlarının sağ ve solda adeta tuvalin dışına çıkmak istercesine sıkışmanın olduğu belirgin olarak görülür. Bu resim, Lynton’un da ifade ettiği gibi, “Amerika’nın büyüklüğünü, New York’un kalabalıklığını, canlılığını, trafiğin hareketliliğini, elektrik lambalarını, müziğin, cazın ritmini yansıtır gibidir. Bu resim, onun Avrupa resimlerine göre daha az kişisellik yüklüdür, ruhsal ve fiziksel anlamda insana daha uzak bir görünümdedir.”
Piet Mondrian acaba aynı dönemlerde İstanbul’da yaşasa sizce nasıl bir resim yapardı?