Ferruh Karakaşlı: 'Renklerin Adamı' Sanatı da Renklendiriyor!
Yazı Boyutu:
Uğur Batı, Ferruh Karakaşlı’nın sanatına dair detayları kendi bakış açısıyla kaleme alıyor.
Dan Brown, Cehennem’de; “Hiçbir şey, amacı olan bir dehadan daha yaratıcı… daha yıkıcı değildir” der. Bazı insanlar bu “yaratıcı kaostan” beslenir. Fena insanlardır bunlar. Tekinsiz. Bilinmez. Aykırı. Kontrol dışı. Bu kaotik insanlar, insanlığın “çürümemesinin” sebebidir yoksa her şey darmadağın olurdu. Ressam, tasarımcı, modacı Ferruh Karakaşlı da bu yıkıcı adamlardan. Kaotik bir disiplinle işler çalışıyor. İşleri de kaos. Müthiş bir düzensizlikle figürler çalışıyor. İstiflenmiş. Sanki denetlenmeyen. Üst üste binmiş. Çok. İnformal. Her şey var. Lakin bunlar bir araya geldiğinde neler çıkıyor ortaya neler! Bugün biraz kendisiyle ilgileneceğiz.
Yaratıcılığı kaos teorisi prensipleri ile geliştirebiliriz. Yani, düzensiz gelen bilgiler veya sinyallerin beyinde yeniden, kendiliğinden düzene girmesiyle yaratıcılık ortaya çıkıyor. Önemsiz sandığımız birçok şey bilinçsizce aklımızı karıştırıyor ve belki de ilerideki başarılarımızın temellerini atıyor.
‘Yaratıcı kaos’ tabirinde, çağrışımları biri diğerine zıt iki kelime var: Kaos, ilk bakışta düzensizliği, kaotik bir durumu ifade eder. “Yaratıcı” ise olumlu çağrışımlara sahip, düzene sokucu, inşa edici, var edici bir anlamı var. İki karşıt ayrı şeyler, fakat bir araya getirmişler.
Önce kaos ve yaratıcılık bağlantısından söz edelim. Evet, kaos dediğimiz belirsizlik süreçleri aslında evrenin anayasasıdır ve insanlar kaotik biçimde öğrenir. Öğreneceğiniz şeyi seçemezsiniz, birçok bilgiyi alır toplarsınız, bunların arasından öğreneceklerinizi ayrıştırırsınız.
Ayrıştır, Yabancılaştır, Çatıştır, Sonra Yap!
Bu, beynin örüntüsel öğrenme prensibine uygundur. Bu durumlarda beynin cayır cayır yeni hücre oluşturduğunu görebiliriz. Bunun haricinde gerçek bir yaratıcılık için tabi ki risk almalısınız, cesur olmalısınız, irade sahibi olmalısınız, fırsatları görmelisiniz. Ferruh Karakaşlı gibi. Kaotik bu adam nasıl yaratıcı! Nasıl sıra dışı. Anlatacağız. İlham verici.
Moda dünyasının duayenlerinden, erkek modasının en ilham verici isimlerinden Karakaşlı, çok da iyi bir ressam. 90’lı yıllardan itibaren üretim yapan ressam, popüler kültürün bir parçası olan farklı alt grupları, alt kültürleri, şehrin tüm kültürel unsurları, renkleri ile, formdan çıkarıyor ve müthiş bir resim anlayışına doğru ilerliyor. Duygusal dayanışmayı ve “birliktelik” kavramını öncülleme amacıyla nispeten küçük gruplar halinde bir araya gelen genç şehir insanları, Karakaşlı resminin ana unsuru. 90’ların sonundan başlayarak, 2000’lere doğru ilerleyen yılların sokak kültürü, sokak modası, iyi ve kötü şeyler, kentsel bozulmalar, bütünleşmeler, duyguların değişimi, tarzlar, her şey ama kente dair her şey Karakaşlı resminin fenomonolojik bir çözümlemesiyle tuvallere yansıyor. Rengarenk bir şekilde hem de. Büyük ölçüde kaynağını oluşturan, modayla ilintili varlıklar, gizlenmiş detaylar ve geometrik çözümlemeler ile karşımıza çıkıyor.
Renkleri sert, bazen rahatsız edici ışık değerleri var figürlerinde ama nasıl özgün! Kimi ararsanız burada. Hangi sokak akımını bulmak isterseniz o Karakaşlı resminde. Bears, chaps, furries, gangure girls, otakular ve rockabilities grupları çizgisel bir üslup çerçevesinde ressamın resminden bize bakıyor.
Ferruh Karakaşlı: Bir Sanatçıya Ruhsal/Kurgusal Bakış?
Bir kent-çizer olan Ferruh Karakaşlı resimlerinde onun tüm görsel sanat elemanları coşkuyla dans etmekte, renkler, çizgiler, dokular kendine has bir tutarlılık sağlamaktadır. Karakaşlı ruhsal olarak “Sanat; enerjiye, pozitif oluş haline, hayatın içinden dans ederek renkle, keyifle geçmeye katkıda bulunursa iyi bir iş yapmış olur” felsefesiyle “antidepresan” olarak nitelendirdiği resimleriyle mutluluğu bağdaştırıyor ve sanatının çekirdeğinde de böylesi bir arayıştan söz etmek gerekir.
Kendisiyle konuştuğunuzda; “çocukluğundan beri renkli hayaller dünyasına yaptığı neşeli yolculuklar,” yine çocukluğuna kadar uzanan resimle birleştiğini görüyorsunuz. Böylece, yaratıcı düşüncenin yaratımla harmanlandığı sanatının ilk adımları atılır. Üniversite eğitimi için gittiği Viyana’da sanata merakını ve yaratıcılığını Hundertwasser, Alfed Hrdlicka gibi önemli sanatçıların atölyelerinde ve Salzburg Yaz Akademisi’nde aldığı eğitimle birleştiren Karakaşlı, kent çizerliğinin kökenlerini burada atıyor. Oldukça başarılı olduğu moda kariyerinin yanında Avrupa başkentleri Viyana, Berlin, Londra, Milano başta olmak üzere, dünyanın her yerine önemli koleksiyonlara eserler vermeye devam ediyor. İnsan vücuduna ve renklere olan hakimiyetiyle şekillenen güçlü, kalabalık, renkli ve enerjik eserleri, Karakaşlı’nın sanat piyasasındaki sağlamlığının da birer göstergesi. Sanatçı, yıllardır gizli tuttuğu resimlerini özgür bırakmaktan artık kaçınmıyor ve eserleriyle sanatseverlere mutluluk getirmeyi hedefliyor.
Karakaşlı Resmine Teknik Bir Bakış?
Resim düzleminde zaman zaman kalın kontürler ile ayrılan formlar zaman zaman birbiri içinde çözünürcesine bir araya geliyor. Bunun yanında büyük resimdeki karmaşık görünüm ardında bir mozaiğin taşları gibi birbirini tamamlayan biçimsel bir kompozisyon izleyenlerle buluşuyor.
Hakikilik Sokakta: Ferruh Karakaşlı Tuvali Tam Burada!
Ne mi görürsünüz Karakaşlı resimlerinde? Aslında oldukça ideolojik/kentli/düşüncesel formlar onun resimleri. Bir kent yansıması adeta. Yeniden üretim koşullarında kült değerini yitiren ve sergileme değeriyle fetiş karakterini yüklenen sanat yapıtı, politik olanın bir sürecine dönüşüyor Ferruh Karakaşlı’da. Onun resmi adeta kentin, alt kültürün, “ayrıksı” olanın estetikleştirilmesi. Bu estetikleştirme süreci yeni medyanın üretim koşullarının esnekleştirerek, yaygınlaştırılmasıyla anlamla/anlamsızlığı sanat koşullarında birleştiriyor. Ancak bu durum sanatın geçmişte ayrımı açık olan yüksek sanat ve popüler sanat arasındaki bir bütünleşme, dolayısıyla demokratikleşme süreci olarak anlaşılmamalıdır. Mesele “synoptic” (Bir bütünün çeşitli kısımlarını tek bir bakışta görme imkânı veren. Bir bütünün genel bir görünüşünü sunan. bir birlikte bulunma durumudur) bir birlikte bulunma durumudur.
“Tuval Grafitisi”: Karakaşlı’nın Resimlerine Dikkatle Bakın!
Ferruh Karakaşlı’da “tespit” edilmesi gereken hayli ilginç bir tavır, oldukça özgün bir üslup var. Bunu görmeden gelemeyiz. Karakaşlı, “grafitilere nazire yapan” hayli iddialı, hayli isyankar işler çıkarıyor.
Bilirsiniz, estetiğin politikaya, politikanınsa ekonomiye angajmanı düşünüldüğünde sokak sanatlarından biri olan grafitinin yapıt mı yoksa tasarım mı olarak tanımlanması gerektiği sorusu uzun zamandır tartışılır. Ben her ne kadar anlamlı bulmasam da bu tartışma süregelir. Sanatın yüzeyi mi olurmuş? O kadar özel bir sanat ki hem de grafiti.
Bu yazıyı kaleme aldığım yer Güney Afrika, Cape Town. İzuku Paleontoloji Müzesi’ndeki “art stone” bölümünde göreceğiniz 6 bin yıllık sanat grafitinin öncülü gibi. 6 bin yıl diyorum! Bu tartışma bir yana grafiti bu bölümün temel meselesi olan gören, görülen ve görülmeyen üçgeni arasında kurulan ideoloji ilişkisini yeni bir yüzey üzerinden sorunsallaştırma olanağı sağlar. Böylelikle hakikiliğin yitimi ve estetikleştirmeye ilişkin üretilecek eleştirinin de önemli alanı ve geçmişte Walter Benjamin’in sözünü ettiği “politikanın estetize edilmesi” ve “estetiğin politize edilmesi” karşıtlığını tartışmanın temel mecralarından birisidir. Temelde 1970’lerde Amerika Bileşik Devletleri’nde kendisini göstermeye başlayan kendini ifade edişin yeni biçimi, grafiti kentin çevresinden merkezine doğru tersine bir akış yaratan hak talebine işaret eder. Grafitilerin çizildiği/ boyandığı duvarlar, duvarın ötesindeki ve berisindeki farklı dünya tasavvurlarını ayrıştırırlar çünkü onlar daha önce de sözü edildiği üzere içerideki ötekileri dışarıda bırakan engelleyicidir.
Duvar insan bedenine benzer bir yapıdır, içi ve dışı vardır. Hatta tıpkı bir mide gibi içeridekileri “sindirmeye” yönelik işleve sahiptir. Grafitinin bir duvarın iç yüzeyine mi, dış yüzeyine mi yapıldığı onun niyetini ifşa eder, ifadesini güçlendirir. Grafiti bu ayrışma zihniyetine yapılan bir müdahale olarak okunabilir. Duvara yazma/boyama işi duvarla birlikte duvarın bulunduğu yere, o yerdeki düzene de müdahaleyi beraberinde getirir.
Ancak grafitinin yeni medyada boy göstermesi meseleyi karşıt bir tarafa taşımıştır. Artık duvarın ötesinin ya da farklı dünya tasavvurlarının bulunmadığı, herkesin ve her şeyin beride ve akış halinde olduğu tasarlanmış bir mekân söz konusudur. Gelişen sayısal teknolojilerin özellikle yöndeşmiş olma niteliği mecralar arası geçiş imkânı yaratmış, böylelikle içeriklerin bir mecradan diğerine dolaşımını sağlamıştır ki grafiti için de durum benzerdir. Kendisi de bir mecra olan grafiti, diğer mecralarda da bir içerik olarak yer almakta hatta yeniden üretilmektedir. İşte bu üretimlerden birini görmek için Karakaşlı’nın “Urban Tribe” koleksiyonuna bakmanız yeterli. Aslında İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı’da simgesel bir muhalefet olarak birçok alt kültür ortaya çıktı ve gelişti. Punklar, dazlaklar ya da başka birçok etkili muhalif grup kendilerini aykırı bir görüntü, meydan okuyan bir üslup, yerleşik düzene karşıt simgelerle örülmüş bir gösteri olarak sundu. Çoğunlukla işçi ve göçmen mahallelerinde ortaya çıkan bu alt kültürler kendilerini yerleşik düzenle çatışan bir görüntüye dönüştürmeye çalıştılar ve egemen kültürün dilini simgesel bir biçimde bozdular. Egemen kültürün simgelerine aykırı anlamlar yüklemeyi denediler. Rap müzik de bu süreç içerisinde, gettoda muhalif bir alt kültür olarak ortaya çıktı ve yayıldı. Bu kültür içinde önceleri yalnızca kentin özellikle merkezindeki duvarlarına kentin çevresinden gelen gençlerin seslerini duyurma ya da hak talep etme çabası olarak değerlendirilebilecek bu ifade biçimi, bugün gerek çizerlerinin gerekse üretilen işlerin küresel çapta dolaşım imkânına sahip oluşlarıyla tanımlanmaktadır.
Sokak duvarındaki grafitinin şimdi ve burada, içinde bulunduğu zaman ve yerle doğrudan bağlantılı oluşu ona kült değer sağlar. Bir çeşit direnme ya da müdahale biçimi olarak geleneğe sahip olan duvardaki grafitinin karşısına sergileme değerine sahip olan sonsuz biçimde yeniden üretilen sayısal grafiti yerleştirilebilir. Kült değerin temelini oluşturan şimdi ve buradalık niteliği diğer bir deyişle grafitinin üretildiği yer ve zaman onun iletisini doğrudan belirler. Dolayısıyla grafitinin nerede boyandığı her şeyden önce onun hakikiliğini ortaya çıkaran temel unsurdur. Bu nedenle grafiti kült ve sergileme değerlerini hakikilik meselesi üzerinden karşılaştırmanın ve hatta kimi zaman nasıl iç içe geçtiklerini görülür kılmanın verimli bir mecrasıdır. Özellikle gerek sokakta gerekse ara yüzde stenci’leri ile dünya çapında ün kazanmış olan sanatçılar (mesela Banksy) bu bağlamda çeşitli mecraların kullanımı ve estetikleştirme süreci tartışmalarına verilebilecek iyi bir örnektir. Karakaşlı da bunun tuvaldeki izdüşümünü yapmaktadır ki hayli ilham verici bulduğumu belirtmek zorundayım bu tavrı.
Ferruh Karakaşlı “The Persona”
Persona, Latince kökenli olup “karakter” anlamına gelmektedir. Psikolojide kullanılan persona kavramı, maske anlamına gelmektedir. Bunun yanı sıra, edebiyatta kullanılan persona kavramı ise kurgusal karakter demektir. İlgi çekici bakış açısı, hikâyelerin katılım ve iç görü üretme yeteneğine dayanmaktadır. Karakterlerin ve hikâyelerin anlaşılmasıyla, hayali insanların canlı ve gerçekçi bir tanımını oluşturmak mümkündür.
Bu nedenle ressam Ferruh Karakaşlı hakkında bir persona ortaya koyma amacındayız, bunun maddelerle yapacağız. Bir ressamı, bir sanatçıyı, dolayısıyla Ferruh Karakaşlı’yı sınıflamak, onun resminin personasını ortaya çıkarmak kolay olmasa da bütünü zor olsa da ben bu denemeyi yapacağım. Madde madde size sunacağım.
{230035}
- Ferruh Karakaşlı özel bir geometrik soyut sanatçısı.
- Ferruh Karakaşlı, avangart bir sanatçı. Semantiği, kent yansıması tavloları, grafiti tonu onu resimde öncü isimlerden kılıyor.
- Özel resimlerinden “Innocent”, “The Link”, “The Festival of Species”, “Hipicon” ve “Çocuğun Rüyası” resimlerine bakmalısınız. Bu resimler, sanatçının kendine has stilini yansıtıyor. Yoğun lekeler, puantiyeler, konturlar ve ağ desenler, Karakaşlı’nın düş dünyasının yansımalarının sanata dönüşmüş formu… Sarı, mavi, pembe, kırmızı puantiyeler ile noktasal desenlerle teşkil özel bir resim formu onun “personasını” yansıtıyor.
- Ferruh Karakaşlı; dokunduğu her şeyi sanat eserine dönüştürmeyi, hem moda dünyasında bir marka olmasıyla hem de tutkunu olduğu resimle gösterir. Tasarladığı kumaşlarla desen üzerindeki ustalığını belli eden sanatçı, kalabalık kompozisyonlarında da bu ustalığından yararlanır. Renklerle kurduğu yakın ilişkiyle kompozisyonlarını taçlandırarak, “Renklerin Adamı” sıfatının da hakkını verir.
- Karakaşlı, resminin derinliklerinde semboller, şehir göstergeleri, bükülmüş varlıklar, doğa nesneleri, kutsal geometri, kültürel motifler… Her şeyi kendi tarzınca kullanan çok katmanlı işler yaratan bir bulmaca ustası.
- Onun resimleri, tüm kaosun içindeki uyumu yakalayan bir uyumcu ayrıca. Karakaşlı, “nesneyi” kullanarak nesnesiz bir dünya kuruyor. O adeta aldığı tüm nesneleri “büküyor”.
- Karakaşlı, renkleri “tüpteki haliyle saf” kullanan bir ressam olmasının yanında, renk teorisini ustalıkla işlediği eserlerini pop-sürreal olarak işleyen bir renk üstadı. Kullandığı nesneleri ve renk tayfı birbiriyle yakın olduğu zamanlar ya da çok uzak olduğu zamanlar var. Lakin sonunda işleri bize hep benzersiz bir zamanı ve mekanı gösteriyor. Bir araya gelmez renklerin ahengi, Karakaşlı eserlerinde ne özeldir.
- Ona asla bir pop- artçı diyemeyiz. Gelin görün ki, pop sanatın ikonik imgelerden faydalandığı resin evreni, sanatçının kendi kurgu dünyasıyla birleştiğinde oldukça tutkulu, cıvıl cıvıl, canlı ve derinlikli resimleri karşımıza çıkarıyor.
- Ferruh Karakaşlı, kendine has kompoziyonlar dediğimizde dünya çapındadır. Onun resminde imaj, gösterge, imge, dil ve öyküleme gibi elemanlar benzersiz de olsa aynı düzlemde yan yana gelir ve bu bakanı şaşırtır.
- Bir Karakaşlı resminde resmin doğasında oluşan farklı geometrik desen ve renkler, tuval veya kağıt parçaları üzerinde resimsel tavırla kendini yaratır. İzleyicide biraz özgür, biraz korkutucu, bazen mizahi, çoğu zaman renkli, hep şaşırtıcı bir psikolojiye yaratır ki, zaten resminin arka planında da bu yatar.
- Figüratif ve alegorik eser düzleminde Karakaşlı, sıradanlıktan uzak karakterlerin canlı dünyasını birer gösteriye dönüştürür. Bu bağlamda Ferruh Karakaşlı, bir “temaşa” sanatçısıdır.
Kaynakça
- Florenski, P. (2001). Tersten Perspektif. Yeşim Tükel (Translated by). İstanbul: Metis Yayınları. (Original Book Published in 1989).
- Banksy (2005). Wall and Piece. London: Century.
- Benjamin, W. (2001). Pasajlar. Ahmet Cemal (Translated by). İstanbul:Yapı Kredi Yayınları. (Original Book Published in -)